2025’in ilk beş ayı itibarıyla ülkemize gelen 4 milyar 727 milyon dolarlık uluslararası doğrudan yatırım (UDY), aslında sadece kuru bir istatistikten ibaret değil; Türkiye’nin dünya ekonomisindeki yerini, yabancı yatırımcının gözündeki itibarını ve ekonomik büyüme için potansiyelini de temsil ediyor.
Uluslararası Doğrudan Yatırım Nedir?
Uluslararası doğrudan yatırım; bir yabancı şirketin veya yatırımcının, başka bir ülkede kalıcı ve uzun vadeli bir işletme kurması, ortak olması, üretim tesisi inşa etmesi veya mevcut bir işletmeyi satın almasıdır.
Bu yatırımlar genellikle:
Fabrika kurulması
Teknoloji geliştirme merkezleri
Perakende zincirleri açılması
Gayrimenkul yatırımları (belirli sınırlar dâhilinde)
Hisselerin kalıcı ortaklık yoluyla satın alınması
Şeklinde somut hale gelir.
UDY’nin özelliği, sadece finansal kazanç değil; bilgi, teknoloji, yönetim tecrübesi ve küresel ağlara erişimi de beraberinde getirmesidir. Bu yönüyle bir ülkenin uzun vadeli kalkınmasına en çok katkı sunan sermaye hareketi türüdür.
İlk Beş Ayda Gelen 4,7 Milyar Doların Arkasındaki Hikâye
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) ve Uluslararası Yatırımcılar Derneği (YASED) verilerine göre, 2025’in ilk beş ayında toplam 4 milyar 727 milyon dolarlık UDY girişi gerçekleşti. Bu, geçen yılın aynı dönemine göre %16’lık artış demek.
2002’den bu yana Türkiye’ye gelen toplam UDY miktarı da 280 milyar dolara yaklaşarak önemli bir eşiğe dayandı. Bu rakam, Türkiye ekonomisinin küresel sermaye için hâlâ cazip olduğunu ve potansiyeline inanan yatırımcıların olduğunu gösteriyor.
Mayıs ayında kaydedilen 1 milyar 377 milyon dolarlık yatırımın dağılımı:
425 milyon doları yatırım sermayesi (yani yeni işletme kurma, mevcut işletmeye ortak olma gibi doğrudan yatırımlar),
792 milyon doları borçlanma araçları (dışarıdan borç ya da kredi şeklinde giriş),
171 milyon doları yabancıların Türkiye’den gayrimenkul alımı.
Burada dikkat çeken nokta, yatırım tasfiyelerinin sadece 11 milyon dolar gibi sınırlı bir düşüş etkisi yaratması; yani genel olarak yatırımcı güveninin sürmesi.
Türkiye’ye Yatırımın Ekonomimize Kazandırdıkları
Uluslararası doğrudan yatırımlar sadece döviz getirisi değildir; bunun çok ötesinde, ülkemizin üretim kapasitesine, istihdamına, teknolojisine ve markalaşmasına doğrudan katkı sağlar.
Başlıca katkıları:
*İstihdam yaratır: Yeni açılan fabrikalar, mağazalar ve üretim tesisleriyle binlerce kişiye iş imkânı sağlar.
*Teknoloji ve bilgi transferi: Yabancı yatırımcılar, küresel üretim tekniklerini, yönetim biçimlerini ve pazarlama tecrübelerini Türkiye’ye taşır.
*İhracatı artırır: Yabancı sermayeli firmalar, ürettiklerini genellikle uluslararası pazarlara da satar.
*Vergi gelirlerini artırır: Faaliyet gösteren işletmeler doğrudan ve dolaylı vergiler ödeyerek kamu bütçesine katkıda bulunur.
*Küresel entegrasyonu güçlendirir: Türkiye’yi küresel tedarik zincirlerinin ve ticaret ağlarının önemli bir halkası haline getirir.
Özetle, gelen yatırım sadece kasamıza giren döviz değil; ülkenin uzun vadeli kalkınmasına giden yolu döşeyen bir köprü niteliğindedir.
Sektör ve Ülke Dağılımı: Kim, Nereye Yatırım Yapıyor?
Mayıs ayında toptan ve perakende ticaret sektörü, 127 milyon dolarlık girişle en fazla yatırım çeken alan oldu. Bu, Türkiye’nin genç ve dinamik nüfusu sayesinde tüketim potansiyelinin yatırımcılar tarafından cazip görüldüğünü gösteriyor.
Ayrıca kauçuk ve plastik ürünleri imalatı sektörü, %12’lik payıyla dikkat çekti. Bu alan, ihracata dönük üretim yapan ve katma değeri yüksek sektörlerden biri olması açısından önemli.
Ülke bazında bakıldığında:
ABD, mayıs ayında %36’lık payla ilk sırada.
Onu Hollanda, Danimarka, Azerbaycan ve Birleşik Krallık takip etti.
Ancak yılın ilk beş aylık toplamında tablo biraz farklı:
Kazakistan %23 ile en büyük yatırımcı ülke.
Ardından Hollanda (%15) ve ABD (%13) geliyor.
Bu tablo, Türkiye’nin sadece Batılı ülkelerden değil; Orta Asya, Kafkasya ve Avrasya’dan da sermaye çektiğini gösteriyor. Bu da coğrafi çeşitlilik açısından önemli bir avantaj.
Önümüzdeki Süreçte Bizi Ne Bekliyor?
Dünya ekonomisi jeopolitik gerilimler, ticaret savaşları ve faiz kararları gibi belirsizliklerle karşı karşıya. Buna rağmen Türkiye, genç nüfusu, stratejik konumu ve büyük iç pazar avantajıyla yatırımcılar için hâlâ dikkat çekici bir ülke.
*Pozitif senaryo:
Ekonomide reformların devam etmesi,
Hukuk ve bürokrasi süreçlerinin yatırımcı dostu hale gelmesi,
Enflasyonun düşürülmesi ve fiyat istikrarı sağlanması,
Yüksek teknoloji ve katma değerli üretim stratejilerinin güçlendirilmesi,
Bunlar gerçekleşirse, UDY girişlerinin daha istikrarlı ve güçlü şekilde artması beklenir.
*Risk faktörleri:
Küresel finansal dalgalanmalar,
Bölgesel gerginlikler,
Ekonomik istikrar ve güven ortamında olası bozulmalar,
Yatırımların hızını kesebilir.
Ancak mevcut tablo, Türkiye’nin hâlâ potansiyeline inanan ve uzun vadede burada kalıcı olmayı hedefleyen yatırımcılar için bir cazibe merkezi olduğunu gösteriyor.
Son Söz: Rakamların Ötesine Bakmak
Türkiye’ye 2025’in ilk beş ayında gelen 4,7 milyar dolarlık uluslararası doğrudan yatırım, sadece kasaya giren para değil; üretim, ihracat, istihdam ve teknoloji transferi demektir.
Önemli olan, bu yatırımları daha fazla sanayiye, yeşil enerjiye, dijital teknolojilere ve inovasyona çekmek; kısa vadeli değil, uzun vadeli kalkınma hedeflerini destekleyecek şekilde değerlendirmektir.
Böylece Türkiye sadece “yatırım alan” bir ülke değil; aynı zamanda küresel üretim zincirlerinin güçlü ve güvenilir bir ortağı haline gelir.
ZAFER ÖZCİVAN
Ekonomist-Yazar