ABD Başkanı Trump’ın 2. kez ABD Başkanı seçilmek için başlattığı kampanya dönemi ve 20 Ocak 2025 görevine başlamasıyla ABD ekonomisini canlandırmak, bütçe açıklarını kapatabilmek ve üreticilerini piyasa dengelerini korumak amacıyla tüm ülkelere ilave gümrük vergisi uygulamasına ilişkin yapmış olduğu beyanatlar sonucu ortaya çıkan belirsizlik, dünyada bölgesel ekonomiler üzerinde olumsuz etkisini göstermeye başladı. 2025 yılının ilk çeyreğine ilişkin değişik ülke ve bölgelerde açıklanan makro ekonomik veriler, ekonomilerin 2025 yılı ilk çeyreğinde daha önceki süreçlerle kıyaslandığında belirgin bir duraksama ile karşı karşıya kalındığını göstermektedir.

Dünya’nın önde gelen ticaret ülkesi Çin, 10 Nisan 2025’ tarihinden bu yana ABD ye yönelik konteyner yüklemesini tamamen durdurmuş durumda. ABD’nin ilave gümrük vergisi beyanlarına ilişkin olarak, uygulamaya aldığı ve 10 Nisan 2025 ten itibaren yürürlük kazanan kısıtlamalar ve ilave gümrük vergisi oranları dünya ticaretinin hissedilir ölçüde yavaşlamasına neden oldu. Bütün ülkeler özellikle gelişme yolundaki ülkeler büyük bir endişe ile bu kritik süreci en uygun nasıl atlatabilecekleri telaşı içerisinde iken, Batılı ülkeler şimdiden 2025’in ilk verilerini açıklama ve yorumlamaya başladılar.

AB’de Almanya’dan sonra ikinci büyük ekonomik güç konumundaki Fransa’nın ilk üç çeyreğe ilişkin ilan ettiği makro ekonomik veriler, ülkenin büyüme, ticaret savaşı, yavaş tüketim ve durgun yatırımlar gibi gerekçelerle ekonomide duraksama dönemine girdiğine işaret etmektedir.

Fransız Ulusal İstatistik ve Ekonomik Araştırmalar Enstitüsü (INSEE) tarafından 30 Nisan Çarşamba günü yayınlanan ilk tahminlere göre, avro bölgesinin en büyük ikinci ekonomisindeki büyüme ilk çeyrekte sadece %0,1 oranında arttı.

Her ne kadar ilk üç çeyreğe ilişkin büyüme deki kayda değer gerileme Fransa’da hükümet kurulumu çalışmaları nedeniyle 2025 bütçesinin geç oylanması, ortaya çıkan kamu açığını azaltma zorunluluğu gibi bazı tali sebeplere dayandırılsa da asli sebebin, mevcut ekonomik belirsizlik olduğu ön plana çıkmaktadır.

Söz konusu, ilk üç aylık döneme ilişkin verilere dair Fransız Ekonomi Bakanı Eric Lombard, Fransız şirketlerini bu süreçte yalnız bırakmayacaklarını, destekleyeceklerini beyan etmiş olsa da, bunun çok kolay olmayacağı hedeflenen büyüme oranına ulaşmak için büyük gayretlerin sarf edilmesi zorunluluğu görülmektedir. Ayrıca Fransız Merkez Bankası başkanı da; Haziran ayı itibariyle yapılan ekonomik tahmin ve hedeflerin yeniden güncelleneceğini beyan etmiş bulunmaktadır.

Uluslararası ortamdaki bu çoklu belirsizlikler, ulusal düzeylerde de belirli bir karamsarlığa neden olmaktadır. Nitekim, 2025 yılı ilk çeyreğinde oluşan tereddütler nedeniyle tüketimin durgunlaştığı gözlenmektedir. Fransız Banque National Parisienne BNP; sadece Mart 2025 de tüketimin en az % 1 seviyesinde gerilediğine işaret etmektedir.
Özellikle ekonominin yavaşlamasının hissedilmesiyle oluşan, işsizlik korkusu, gelecekteki yaşam standardının daralacağına yönelik ortaya çıkan endişelerin artması ekonomilerdeki toparlanma sürecinin beklenenden daha fazla zaman alabileceğine işaret etmektedir.

AB’de Fransa’da başta gıda ve tütün tüketimindeki düşüşün yanı sıra; otomobil, motosiklet ve bisiklet alımında da keskin bir gerilemenin istatistiklere yansımış olması endişeleri daha gün yüzüne çıkarmaktadır. Öte yandan, hizmet alımlarıysa tersi bir yönde seviyesini korumaya devam ettiği, bu olumlu gelişmenin tüketim modellerinde yaşanan değişikliğin bir sonucu olduğu görüşüne yer verilmektedir. Bir diğer uzman Rexecode ekonomisti Anthony Morlet-Lavidalie ise; “Mal tüketiminin 2019’a göre %7 oranında daha düşük seviyede oluşurken, hizmet tüketiminin aksi yönde %15 ila %20 daha fazla artış gösterdiği görüşünü öne sürmektedir.

İlk üç aylık makroekonomik verilerin ilan edilmesiyle ortaya çıkan endişeler AB’de yatırımlar üzerinde de olumsuz etkisini göstermiş, AB’nin ikinci ekonomisi Fransa’da yatırımlar %0,2 düşüşle karamsar bir atmosfere neden olmuştur. İnşaat, araç filosu, ulaşım ekipmanı alımı, sermaye malları gibi sınırlı sayıdaki sektörler bu süreçten daha az etkilenmiş olmakla birlikte, kamu harcamalarının genel olarak yavaşlaması, bütçe tasarruflarının nerede ise gelişmiş ve gelişime yolundaki her ülkede kısmen bir zorunluk olarak ortaya çıkması, var olan endişeleri destekleyen unsurlar olarak gözlenmektedir. Ayrıca, mevcut belirsizlikler nedeniyle; iş camiasının nakit tutmayı tercih etmesi, kredi kullanımı ve borçlanmaktan kaçınmasıyla, istihdam ve işe alımları kısmen biraz daha sıkılaştırılması gibi ekonomi üzerinde olumsuz sonuçları da ortaya çıkarmaktadır.

Halbuki Fransa gibi birçok ülkede, büyümenin önde gelen lokomotiflerinden biri olarak değerlendirilen dış ticaretin mevcut belirsizlikler nedeniyle 2024 yılına göre durma noktasına gelmiş olması, ilk üç aylık verilerin olumsuzlaşmasında önemli bir etken olarak kendisini göstermiştir. AB ülkelerinden sadece Fransa’da dahi ihracat keskin bir şekilde düşerken (-%0,7), ithalat ise artmaya devam etmiş (+%0,4) görünmektedir. Buradaki ithalat artışında gümrük vergilerinden en yüksek seviyede etkilenebilecek ara mamul ve girdi olarak kullanılan mamul ürünlerin ilave GV uygulamaları ertelenmiş iken, ihtiyaçların biran önce yeteri miktar tedarik edilmesi yaklaşımına dayandığı temkinliliği ile izah etmek mümkündür.

Bu olumsuzluklara rağmen, ilk çeyrekte özellikle gıda endüstrisi, ulaşım ekipmanları ve ilaç endüstrisinde üretimin kısmen hızlandığı belirtilmektedir. Tüketimin durgunlaşması ve ihracatta yavaşlama stokların ve dolayısıyla üretim maliyetlerinin de artmasına neden olduğu, hatta ilk üç aylık verilerde eğer stoklar hesaplama dışında tutulur ise, büyüme yerine ekonomide %0,4 oranında bir gerilemeden, söz edilmesi gerektiği vurgulanmaktadır.

AB üyesi diğer ülkelere yönelik veriler henüz ilan edilme aşamasında ancak, görünen ve gözlenen o ki; ABD-Çin arasında başlayan ilave gümrük vergi mücadelesi AB ekonomisini de önemli ölçüde etkilemiş durumdadır. Bu durumun gelişmekte olan ülkeler ve Türkiye açısından çok iyi değerlendirilebilmesi halinde, ilave bir avantaj unsuru olarak görülmesi de mümkündür.

Özellikle işlenmiş gıda, otomotiv yedek parçası, elektrikli otomobil üretim komponentleri ve münhasıran da yarı mamul ve mamul sanayi ürünleri ile hammadde açısından ilave imkânın ortaya çıktığını altını çizerek belirtmek gerekir. AB’li sanayicilerin muhtemel belirsiz sürecin olumsuz etkilerini en minimum seviyeye indirebilmek amacıyla üretim-tedarik konusunda daha temkinli davranmak durumunda oldukları, özellikle tedarik zincirlerinden ithalat ile karşılanması zorunlu olan ihtiyaçların bir ölçüde garanti altına alınabilmesi amacıyla ithalata ağırlık verdiklerini ve kısmen sürecin bu şekilde devam edeceğini söylemek mümkün. Bu da Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin üretim ve ihracatları açısından ilave bir imkân olarak değerlendirilmesi gerektiği ortaya çıkmaktadır.

Ancak, daralan ekonomi ve ilave gümrük vergisi ile tedarik zincirinde ortaya çıkacak ilave maliyet artışları yanı sıra, bu belirsiz süreç sonucunda ortaya çıkacak olumsuzluklardan bertaraf olabilmek için Fransız ekonomi bakanının şimdiden ilan ettiği gibi, hassas sektörlerimizin korunmasına ve süreçten en az düzeyde olumsuz etkilenmelerini teminen ilave tedbirlerin alınması, bu amaçla da bir değerlendirme sürecinin başlatılması önemli bir ihtiyaç olarak görülmektedir.

Bu noktada, ayrıca üretim sürecinde ara madde, yarı mamul ve hammadde ihtiyacını ithalat ile karşılamak zorunda olan firmalarımızın mevcut durum ve ihtiyaçlarını gözden geçirerek ihtiyatlı davranmaları ve münhasıran karşı karşıya olunan belirsizliğe dayalı, temkinlilik amaçlı ilave ithalat ihtiyaçlarını ivedi gidermeleri firma ve ülke lehine yararlı bir ihtiyaç gibi görünmektedir.

Ömer Faruk DOĞAN
Büyükelçisi
Ankara 30.Nisan.2025