Günlük ekonomi haberlerinin büyük bir çoğunluğu, ABD-Çin arasında 2 Nisan 2025’ten bu yana yaşanan karşılıklı İlave Gümrük Vergisi beyan krizine dayanmaktadır. Trump Çin Devlet Başkanı X Pi’nin kendisini aradığını ifade etti, ancak henüz bir detay ortaya çıkmadı. Mevcut durumun kısa zaman içerisinde bir mutabakatla sonuçlanabileceği de görünmüyor. ABD Başkanı Trump’ın Çin menşeli ürünler ithalatına %145 seviyesinde ilan ettiği ilave GV, toplamda %185 seviyesine ulaşıyor. Çin ABD’ye 10 Nisan’dan beri konteyner yüklemiyor.

Çin daha soğukkanlı, daha etkin ve uzun vadeli tedbir arayışı içerisinde. ABD ürünlerine ilave GV getirmiş olmakla birlikte, esas olarak ABD endüstri ve sanayisinin ihtiyacı olan özellikle son dönemin gözde sektörü elektrikli otomobil ve münhasıran savunma sanayiinin olmaz ise olmazı nadir toprak elementlerinin ABD’ye ihracatına özel tedbirler getirmiş durumda. Muhtemelen amaç ABD sanayisini ham maddesiz bırakarak elini güçlendirip sıkı pazarlık imkânı elde ederek, en büyük pazarı olan ABD’yi elden kaçırmama arzusunda.

Esas olarak, ticari ilişkileri tek yönlü olarak değerlendirmek yanlış olur. Her iki ülkenin de birbirine bağımlılıkları var. Çin ABD’nin tarım ürünlerine yüksek seviyede ihtiyaç hisseder iken, ABD tarımının büyüme ve gelişmesinin ihracat istikrarı, kısmen Çin gibi garanti olan büyük pazara bağlı olduğunu ifade etmek yanlış olmaz. ÇİN ise sanayi sektöründe gelecek planlamasını ABD toplumunun tüketim trend ve ihtiyaçlarına göre planlayarak geleceğe yönelik tüm projeksiyon ve üretim yatırımlarını devlet teşviklerini bu yönde tekzip etti. Yapmış olduğu bütün bu girişimlerin atıl kalmaması, kapasite kullanım kabiliyetini doğru değerlendirebilmesi ve kendi ekonomik istikrarı yararına kullanabilmesi için ABD pazarına ciddi seviyede ihtiyacı bulunduğunu belirtebiliriz.

Her ne kadar Çin’in dünya ticaretindeki öncülüğü ve rekabet kabiliyetinden faydalanarak göreceli olarak ABD’ye oranla daha geniş bir pazar ağı ve gücü bulunması nedeniyle ABD’den kaynaklanacak Pazar kaybını daha kısa sürede telafi etme kabiliyeti ile süreci daha iyi kontrol etme ve olumsuzlukları minimize etme kabiliyetine sahip ise de ABD için aynı kabiliyetten söz etmek daha zor. ABD de kendi iç piyasasına ve kendi tüketicisine güveniyor olsa da unutulmaması gereken bir diğer husus ise tüketici maliyetlerinin doğal olarak ilave GV’lerine yakın seviyelerde artış göstermesi ihtimalidir. Amaç ilave vergiyle sanayiyi korumak olduğuna göre, ABD’li üretici ve sanayicide bu süreçten en iyi şekilde yararlanma yoluna gidecektir.

Bu iki ticari büyük gücün, ilave GV’si mücadele süreci karşılığında, dünyanın üçüncü büyük ticaretini gerçekleştiren AB’nin tutumu ve reaksiyon birçok açıdan oldukça önemli. Muhtemelen her iki tarafta AB’yi kendisine daha yakın ve iş birliği içerisinde görmeyi arzu edecektir. Bu anlamda ABD’nin AB ile birliktelik ve paralel hareket etme anlamında Çin’den çok daha şanslı olduğunu söylemek mümkün. Hem coğrafi yakınlık hem ilişki geçmişi bugüne dek ABD ve AB’yi Çin’e karşı beraber hareket etmeye zorlamıştır. Bunun en bariz örneğini Çin menşeli elektrikli otomobillerde yaşadık. Geçen yıl Eylül-Ekim aylarında Çin’e karşı elektrikli otomobilde ilk ilave vergi serisini ABD yürürlüğe almış, bunu takip eden süreçte ise, Kasım 2024’ten geçerli olmak üzere AB Çin menşeli elektrikli otomobillere ilave vergi uygulaması yansıra teknik bazı kısıtlar getirmiştir. Diğer bir ifade ile ismi belirgin bir şekilde konmamış olsa da Çin’e karşı ABD-AB ortak hareketinden söz etmek mümkündür. Başlangıçta Trump ilave GV getirdiği 185 ülke arasında AB’yi de dahil ederek karşısına almış olsa da, daha sonraki bir beyanatıyla diğer ülkelerle birlikte AB’ye uygulanacak ilave GV’lerini de 90 gün ertelemiştir. Bu aşamada, ABD ile AB arasında hep var olan ama daha dolaylı ve soğukkanlı bir şekilde gerçekleştirilen ticari mücadele şimdilik dondurulmuş durumda. Ancak AB’nin ABD’nin stratejik ürünlerinden tahıl, mısır, süt ve süt ürünleri ile genetiği değiştirilmiş ürünlere yönelik getirmiş olduğu tedbirler ABD ile AB’yi karşılıklı ticari restleşmelere de tabi kılmıştır.

İlave GV uygulama beyanı süreci, mevcut karşılıklı mücadeleyi tekrar gün yüzüne çıkarmış başlangıçta, AB üyesi ülke devlet başkanları ilgili komiserler sert beyanatlarda bulunmuşsalar da durum şimdilik sakinleşmiş görünmektedir. Ancak, sorunun çözüldüğünü söylemek henüz mümkün değil. Erteleme karşı tedbir için AB’ye önemli ölçüde zaman kazandırmış, daha temkinli ve daha dikkatli şekilde tedbir alma ve tercihte bulunma imkânı getirmiştir.

AB ekonomisinin başat yüklenicisi Almanya da ekonomik istikrar durumunun arzu edilen seviyede gitmemesi, Almanya’da ve özellikle Fransa’da ekonomik büyüme oranında, üretim ve ihracatta karşı karşıya olunan gerileme ile sanayi üretiminin içerisinde bulunduğu enerji, hammadde, rekabet zorluklarına ilaveten, Ukrayna-Rusya savaşı gerilimi AB açısından önemli bir pazar olan ABD’yi kaybetme lüksünü ortadan kaldırmaktadır. AB, yetkili makamları ABD’ye yönelik sıcak iş birliğinin devamı yönünde mesajlar ile gündemi sıcak tutma gayreti içerisindeler. AB’nin Ekonomiden sorumlu Komisyon üyesi Valdis Dombrovskis, 23 Nisan Çarşamba günü Washington’da yaptığı beyanatta; “ABD, Donald Trump tarafından başlatılan ticaret savaşı bağlamında yeni ticari ortaklıklar oluşturma arzusu içerisinde olsa dahi, AB’nin ABD ile ticaret ortaklığından vazgeçmeyeceğine dair güvence vererek, AB’nin, en yakın, derin ve önemli ortağı ABD ile olan ticari ortaklığını terk etmeyeceğini” ifade etmiştir. Komisyon üyesi, açıklamasının devamında; Trump’ın arzu ve beklentileri ile uyumlu olarak ABD ile müzakere kapısını kapatmayacaklarını, hatta ABD’den sıvılaştırılmış doğal gaz alma arzularını ifade ederek hem Rusya’dan kaynaklanan enerji açığının kapatılması, hem de ABD ile ticari ilişkilerini sıcak tutmak istediklerini açık bir şekilde beyan etmiştir. Arzuyu bir adım da öte götürerek sanayi ürünlerinde ABD ile karşılıklı gümrüklerin sıfırlanması önerisini de ifade etmiştir. Yapılan beyana ABD tarafından henüz bir reaksiyon gösterilmemiştir.

Brüksel, AB’nin içende bulunduğu ekonomik durgunluğu aşabilmek için yeni ve güçlendirilmiş ticari ortaklıklar arayışı içerisinde iken, ABD ile ilişkilerini de sıcak tutma arzusunu tekrarlamıştır. Doğal olarak burada AB’nin bazı ileri teknoloji ürünler üretiminde ABD ve Çin’in gerisinde kaldığını, bunun da AB’yi önemli ölçüde zorladığını hatırda tutmak gerekmektedir. Nitekim Fransız Ekonomi Bakanı Lombard’da; aynı mahiyette mevcut ticari türbülansın kalıcı olmayacağını bunun geçici bir süreç olduğunu ve mutlak bir çözüme kavuşacağını belirterek, ABD ile “kazan-kazan” esaslı müzakere sürecinin ivedilikle başlatılması gerektiğini beyan etmiştir.

ABD-Çin ve AB arasında ilave GV müzakere sürecinin bizim açımızdan önemli olan boyutu ise, her üç kesimin de Türkiye’nin büyük ticari partnerleri arasında yer almasıdır. Çin’in hammadde ve ara madde tedarikimiz açısından üretim ve ihracatımızın istikrarı bakımından önemli olmasının yanı sıra, GB kapsamında olmamızın sağlayacağı avantajları kullanmak üzere, Çin’den ciddi anlamda büyük yatırım bekliyor olmamız dikkate değerdir. Her ne kadar ABD ile AB arasındaki müzakerelere dahil olma imkânımız bulunmasa da sürecin sonunda oluşacak mutabakat, GB nedeniyle ülkemizi ve her iki kesimle olan ticaretimizin geleceğini ciddi şekilde etkileyecek nitelikte olmasıdır.

Ömer Faruk DOĞAN
Büyükelçisi
Ankara 27 Nisan 2025