Takvimler 30 Ekim 1961’i gösterdiğinde Türkiye ile Almanya arasında bir işçi göçü anlaşması imzalandı. Bu anlaşmayı takip eden yıllarda Türkiye’nin köylerinden, kasabalarından ve şehirlerinden milyonlarca kişi yıllar boyu Almanya’ya göç etti. Kimisi kısa süre çalışıp dönse de büyük bölümü orada kendine yeni bir hayat kurdu. İnşaatlarda, fabrikalarda ve atölyelerde çalışan Türk vatandaşları hızla kalkınan Almanya ekonomisi için önemli bir güçtü ve zamanla ekonominin ve günlük hayatın her alanında kendilerine büyük bir yer açtılar.

HERKES SINAVA GİRİYOR

Bu alanların biri de taksicilik mesleği oldu. Bugün Almanya’da taksicilik mesleğinin neredeyse yüzde 70’ini Türkler oluşturuyor. Biz de Kuzey Ren-Vestfalya eyaletindeki Krefeld bölgesinde yıllardır bu mesleği yapan Mustafa Hazar (53) ve Abdullah Kaya (59) ile bu işin detaylarını konuştuk. Mustafa Hazar aslında bir işletmeci. 20 taksisi var ve onları çalıştırıyor. Abdullah Kaya ise bu taksilerde gece-gündüz demeden direksiyon sallayan bir emektar.

Burada taksicilik sisteminin biraz farklı olduğunu anlatan Hazar, işletmeci olmak ve taksi plakası almak isteyen kişilerin öncelikle bir sınava girmesi gerektiğini anlatıyor: “Yaklaşık 250 sayfalık bir kitap var ve siz o kitaptaki bilgilere hakim olmak zorundasınız. Eğer taksi plakası işletmek istiyorsanız önce bu işin muhasebesini anlamak gerekiyor. Vergi ve sosyal güvenlik ile ilgili kısmı geçerseniz 5 kişiden oluşan bir heyetin karşısına çıkıyor ve sonrasında plaka alabiliyorsunuz. Ayrıca taksiler burada yine taksicilerin işlettiği bir merkeze bağlı. Bu mesleki bir birlik gibi. Her taksi aylık 500 ödüyor. Bir müşteri taksi aradığında çağrı bu merkeze gidiyor. Müşteriye taksi bu merkez tarafından yönlendiriliyor. Bu merkez seçimle geliyor ve sert kurallarla çalışıyor.”

PLAKALARI SATAMAZSINIZ

Almanya’da kişilerin taksi plakası sahibi olmadığını anlatan Hazar, “Burada plakalar devlete ait. Tüm denetim belediyeler tarafından yapılıyor. Plakaların ortalama ücreti 400 Euro gibi bir rakam. Diyelim sizin 5 plakanız var. Siz bunlardan 2’sini satmak istediniz. Bunu yapamazsınız. 5 plakanın hepsini devretmek zorundasınız. Ve sisteme 5 yıl boyunca geri dönemezsiniz. Kimse plakasını satıp bir gelir elde edemez. Sadece satış işlemleri için belediyeye 400 Euro ödeniyor. Ayrıca kimse ne vergi hesabında ne de kilometre hesabında oynama yapamaz. Yaparsa meslekten men ediliyor ve plakaları iptal oluyor. İşletmecilik böyle net kurallara bağlı olarak yapılıyor” bilgisini paylaştı.

HER YERDE ZOR İŞ

İşin şoförlük kısmını ise Abdullah Kaya anlatıyor. Kaya’ya göre taksicilik nerede olursa olsun zor bir iş. Burada en fazla mesainin cuma ve cumartesi geceleri olduğunu söyleyen Kaya, “Bu iki gün büyük bir hareketlilik oluyor. Herkes dışarıdan şehir merkezine geliyor. Tabi geç saatte de merkezden dışarıya gidiyor. Burada kendini iyi konumlandıran şoför iyi kazanıyor yanlış yerde bekleyen pek kazanamıyor. Genel olarak ise bizim en büyük müşterilerimiz yaşlı Almanlar… Onlar hafta içerisinde doktora hep taksi ile gidiyor. Ancak taksi sınıfsal değil. Toplumun her kesimi kullanıyor. Biraz iletişimi güçlü olan şoför ise daha fazla bahşiş kazanıyor. Zaten Almanların bahşiş kültürü olmasa kimse taksicilik yapmaz” diyor.

MESAFE UZADIKÇA KM ÜCRETİ AZALIYOR

Mustafa Hazar bir taksinin aylık cirosunun 4 bin 500 Euro olduğunu bunun yüzde 40’ının şoföre gittiğini geriye kalan kısmın yüzde 47’sinin ise sigorta ve vergilere ödendiğini söylüyor. Almanya ortalamasında bir taksi şoförünün aylık 1500-2 bin Euro arasında kazanç sağlayabildiğini belirten Abdullah Kaya ise, taksimetre 3 Euro’dan açılıyor ve kilometre başına 2 Euro atıyor. Tatil günlerinde ve gece tarifesinde taksimetre 3.40 Euro’dan açılıyor. Ayrıca genel olarak mesafe uzadıkça kilometre ücreti 1.70 Euro’ya kadar düşüyor” diye konuştu.