BEYİN GÖÇÜ

beyin gocu

Zafer ÖZCİVAN – EKONOMİST

Bugün ekonomi, PKK terörü, korona virüs gündeminden çıkarak başka konulara yönelmek istedim. Bunun için birçok mevzu var ama ben beyin göçü hakkında bir şeyler yazmaya niyetlendim.

Ülkemizde uzun yıllardır söz edilen beyin göçü ile ilgili yazılı ve görsel basında birçok kez dikkatimi çeken izlenimler yaptım.

Çok basit tanımıyla beyin göçü, “kendi ülkesinde tahsil yaparak konusunda uzman olmuş, yetenekli bireylerin ülkelerini terk ederek başka ülkelere gitmesi” şeklinde tanımlanabilir.

Peki beyin göçüne sebep olan faktörler nelerdir. Kendi vatanımıza, milletimize hizmet etmek dururken neden başka ülkelere, başka milletlere hizmet ediyorlar. Bizim bilim insanına, uzman kişilere ihtiyacımız yok mu? Tabii ki var.

Beyin göçüne sebep olan faktörleri sıralamak gerekirse;

Para kazanmak hepimizin amacıdır. Hepimiz maksimum kazanç elde etmek isteriz. İşte yurt dışına gidenlerin ülkemizden ayrılma sebeplerinden biri para kazanmaktır. Yabancı ülkelerde çok para kazanıp ülkemize dönen ve hizmetlerini ülkemizde sürdüren vatandaşlarımız mevcuttur. Bu kimseler yurtdışında aldığı eğitimle, yurtdışında yaptığı deney ve araştırmalarla, yurtdışında edindiği tecrübe ile ülkemize dönüp hizmetlerini vatanımız ve milletimiz için sürdürmektedirler. Bu bireylerin bu davranışlarına beyin göçü denemez ancak bilgi dağarcığını, ufkunu açmak, daha çok verimli çalışmak için gittikleri söylenebilir.

Bir diğer konu beyin göçü ülkede milli gelirin artmasına sebep olduğu görüşüdür. Fakat ben bu görüşe katılmıyorum. Çünkü ülkemizde kalsalar milli gelirimize katkıda bulunacakları kesindir. Bildiğiniz gibi milli gelir” bir ülkede üretilen mal ve hizmetlerin toplamıdır”. Millî gelirin nüfus sayısına bölünmesi ile de fert başına düşen milli gelir hesaplanır. Bu tanımdan sonra yukarıdaki milli gelir artışı daha iyi anlaşılacaktır.

1960 lı yıllarda okuduklarım çerçevesinde ülkemizden Almanya’ya işçi gönderimi gündemde iken önemli sayıda vatandaşımız Almanya’ya işçi olarak gitmişti. İşte bu tür toplu göçler için fert başına milli gelir yükselebilir, çünkü nüfus sayısı azalmıştır. Tarihte aynı şekilde göç veren ülkeler bulunmuştur ama bu ayrı bir yazı konmuşudur.

Yukarıda Almanya örneğini verdikten sonra yaptığım izlenimleri sizlerle paylaşmadan geçemeyeceğim. Almanya’ya 3-4 defa iş seyahati yaptım. Tabii ki yanımda birkaç arkadaşımla birlikteydik ve tercümanları İngilizce bildiğim için sadece ben olmuştum. Almanya’da yaşayan vatandaşlarımızın durumunu özel merakım nedeniyle araştırma fırsatı buldum. Öncelikle %10-15oranında başarılı olmuş, yönetici pozisyonunda vatandaşlarımız orada önemli görev üslenmişler ve iyi bir kariyer yapma fırsatı bulmuşlar. Onlara bir eleştirim veya diyeceğim asla söz konusu olamaz. Başarılı çalışmalarının devam etmesi tek dileğim olabilir ve bu vatandaşlarımıza benzer diğer vatandaşlarımızın da Alman çalışma hayatında yerlerini almaları beni ve bütün vatandaşlarımızı memnun edecektir. Fakat %15 in dışında kalan bir kesim var ki ne Alman ne de Türk olarak yaşamlarını sürdürmek durumunda kalmışlar. Almanca öğrenmek gereğini bile duymamışlar. Orada yaptığım araştırmalarda gördüğüm diğer konu da bizim Anadolu’da köyünden çıkmamış veya büyük şehir görmemiş vatandaşlarımız var ve onlar Almanya’ya gidince bocalamış ne yapacaklarını şaşırmış durumdalar. Bazıları da işsizlik maaşı almalarından dolayı olsa gerek hiç çalışmıyorlar ve kahvelerde zaman geçiriyorlar. Almanya’da o kadar çok vatandaşımız var ki her meslekte görev almışlar. Hatta bir gün taksiye bindiğimizde şoförün Türk olduğunu hayretle öğrenmiştik. Otellerde, mağazalarda, marketlerde ve caddede yürürken bir Türk vatandaşımıza mutlaka rastlayabilirsiniz. Fakat bazıları Türkçeyi çok zor konuşuyor. Konuyu dağıtıyorum ama yurt dışında doğan çocuklarımızın bizim kültürümüzden, manevi değerlerimizden haberleri maalesef yok.

Beyin göçü özetle kalifiye elemanların başka bir ülkeye göç etmesi kısa vadede ülke için faydalı olduğu  kesin değildir.  Fakat kalifiye olmayan bireylerin göç etmesi, nüfusun azalmasına sebep olacağından ülkenin fert başına düşen milli gelirinin atması demek olacağından ekonomi için olumlu sonuç verecektir.

Yukarıda bahsettiğim gibi daha geniş, daha verimli çalışmak, daha çok donanıma sahip olmak için yurtdışına giden kişilerin anavatana dönerek ekonomiye katma değer yaratması, kişinin yurt dışında kendisini geliştirdiği, uzman olduğu konu ile ilgili olarak anavatanına dönerek birikimlerini kullanması, ülke ekonomisinde ciddi katkılar sağlayacaktır.

2005 yılında bir sektörde çalıştığım sırada Almanya ve Fransa’da gittiğim fabrikalarda aldığım kısa süreli eğitimler, orada yaptığım araştırmalar bile kısa süreli olmasına rağmen Türkiye’ye döndüğümde çalıştığım işletmeye yaptığım üretim önerileri büyük katkı sağlamıştı. Öyle ki Türkiye’de olmayan bir sistemin üretimini önermiştim ve bizim arkamızdan rakipler de aynı ürünü üretim programlarına almışlardı. Ürünün satışı ise yüksek seviyelere ulaşmıştı. Şimdi neredeyse tüm tüketiciler söz konusu ürünü kullanmaktalar.

Bir fizik bilimini ele alırsak; atom parçacıklarından güneş ışığına kadar pek çok konuyu içeren bir bilim dalıdır. Türkiye’de üniversitelerde fizik eğitimi alan öğrencilerimizin birçoğu öğretmenlik yapmakta çareyi buluyorlar. Bunun nedeni çalışma alanı olmamasındandır.

Aynı şekilde Uçak mühendisliği bölümü de çalışma alanı pek yoktur. Son yıllarda yerli uçak sanayi gelişmekte olduğundan önümüzdeki süreç bu konuda beyin göçünü durdurabilir.

Fizik ve uçak mühendisliği örnekleri çoğaltılabilir. Çalışma alanı bulamayan bu mezunlar çözümü yurt dışında iş aramakta buluyorlar ve kendilerince haklılar. İşte beyin göçü burada zorunlu duruma gelmektedir. Öte yandan akademik kariyer yapan öğrencilerimiz örneğin doçent olmadan önce en az 6 ay süreyle yurtdışına eğitim için gönderilmektedir ve bu eğitim devlet tarafından karşılanmaktadır. Amaç geleceğin profesörlerinin yurt dışındaki eğitim anlayışını kavraması, konusu ile ilgili araştırma fırsatı verilmesi gibi bilimsel nedenlerdir.

Saygılarımla.

Zafer ÖZCİVAN – EKONOMİST

* 1959 yılında Antalya’da doğdu. İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi’nden mezun oldu. İlkokuldayken başladığı satış işine üniversitede Tahtakale’de kurduğu şirketiyle devam etti. Yirmi yıl kendi işini yaptıktan sonra hırdavat sektöründe faaliyet gösteren büyük ölçekli firmalarda Satış ve Pazarlama Direktörlüğü yaptı. 40 yıldan fazla tecrübenin ardından şirketlere danışmanlık vererek iş hayatını sürdürüyor.