Rusya-Ukrayna krizinde yaşanan gerilim sıcak çatışmaya döndü. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Ukrayna’nın doğusundaki Donbas’a özel askeri operasyon başlattıklarını duyurdu. Putin’in daha önce açıkladığı kararlar sonrası arka arkaya yatırım kararları alan dev ülkeler savaş ilanından sonra yeni yaptırımlar için hazırlık yapıyor. Almanya Ekonomi Bakanı, Rusya’nın Ukrayna’ya saldırmasının Rusya için ağır siyasi ve ekonomik sonuçları olacağını ifade ederken, AB’den yapılan açıklamada ise Avrupa Birliği üyesi ülkelerin liderlerinin Rusya’ya eylemleri nedeniyle ağır yaptırımlar uygulanmasını görüşeceğini ifade etti.

SAĞDUYU HÂKİM OLABİLİR

Rusya ve Batı arasındaki iplerin gerilmesi, Rusya ve Çin’in daha fazla yakınlaşmasını ve mevcut ittifakların perçinlenmesini beraberinde getirebilir ki bu durumda ‘Soğuk Savaş 2’ ifadesi daha ciddi bir hal alacaktır. Bu durum, Çin’in de Tayvan konusunda benzer adımlar atmasına ve kamplaşma alanının genişlemesine yol açabilir. Ek olarak, ABD ve Çin arasındaki hegemonya mücadelesi, ticarette korumacılık eğilimlerini güçlendirerek, küreselleşmeye de darbe vurabilir.

Saydığımız bu potansiyel risklere karşın, ülkelerin birbirine ekonomik olarak aslında bağımlı olmaları ve tüm ülkelerin böyle bir süreçten olumsuz etkilenecek olmaları nedeniyle, bir noktada sağduyunun hâkim olacağı ve belli ölçülerde karşılıklı uzlaşmaya gidileceği de düşünülebilir.

YAPTIRIMLAR RUSYA’NIN ALIŞIK OLDUĞU TİPTE

Enver Erkan – Tera Yatırım Başekonomisti

Aslında teoride daha ağır yaptırımlar olabileceği düşünülüyordu, ancak bunlar genel olarak Rusya’nın alışık olduğu tipte yaptırımlar gibi gözüküyor.

Rusya ve Ukrayna arasındaki kriz, stratejik anlamda derin anlamlar kazanarak risk oluştururken; genel belirsizlik ve endişelerin ekonomi ve piyasa yaklaşımında da bazı sorunlar oluşturduğu görülüyor. Ekonomi perspektifi açısından oluşacak dizginlenemeyen enflasyon etkisi konusu izlenme radarında. Ve bu aşamada da göstergemiz, krizin hali hazırda zirve noktasını görmüş olup olmaması algısı.

MOSKOVA, AVRUPA’YA VERDİĞİ DOĞAL GAZIN FİYATINI ARTIRABİLİR

Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesi durumunda, Avrupa’nın petrol ve gaz tedarikinde önemli kesintiler yaşanması bir risktir. Rusya’nın siyasi kazanç için petrol ve gaz akışlarını kesme stratejisi, Avrupa’yı alternatif enerji tedarikçileri bulmaya teşvik edecektir. Nord Stream 2 henüz piyasaya sürülmediği için, Almanya’da sertifikasyonun askıya alınması ve Biden’in açıklamaları normalde yeni bir arz sıkıntısı yaratmaz.

Ancak Moskova, mevcut boru hatlarıyla Avrupa’ya verdiği doğal gazın fiyatını artıracak gibi görünüyor. Bu da yaptırım veya çatışma gibi enerji akışını ve sözleşme fiyatlarını artıracak gelişmeler olması durumunda petrol ve doğalgaz fiyatlarının yükselmesi anlamına gelecektir.

Bu yakıt kaynaklarının fiyatlarının artırılması elbette birçok ülkede yönetilmesi daha zor olan enflasyon sorunlarını da beraberinde getirecektir. Özellikle yüksek derecede dışsal enerji kaynaklarına ihtiyaç duyan ve yerel kaynaklarla ikamesi olmayan Avrupa’nın faydasına olmayacak bir gelişme. ABD ise bu etkiyi kısmen yerel petrol kuyuları ve üreticilerle yönetebilir.

KONJONKTÜREL YAVAŞLAMA RİSKİ VAR

Arz darboğazlarının enflasyon baskısını sürdürdüğü bir noktada, jeopolitik kriz kaynaklı yeni boyutlu enerji fiyatlamalarının etkisi olayı katmanlandırabilecek bir potansiyele sahip. Sert iniş riskini dengeleyecek yavaş politika geçişlerine veya mali desteklere ihtiyaç duyulabilir. Kriz olgusunu tetikleyecek gelişmelerin canlı kalması, senaryo analizlerinde yeni vaka çalışmaları yapılması gerekliliğini ortaya koymakta.

Yani eğer siyasi dinamikler düzelmezse, bunun küresel yavaşlama etkisi üzerinden oluşturabileceği bir kötü senaryo stres testi, eğer faizler bu ortamda artırılırsa ne olacağı ekseninde denenmeli. Üretim ağındaki zayıflama endüstriyel aktiviteyi aşağı çekeceği ve azalan üretim talebi bir süre sonra aşağı çekeceği için konjonktürel yavaşlama riski var.

BU VİDEO İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR