“GEÇ OLSA DA KABUL GÖREN BÜROKRAT GÖRÜŞÜ”

“GEÇ OLSA DA KABUL GÖREN BÜROKRAT GÖRÜŞÜ”

* Halil ERDEN

Sevgili ağabeyimiz Tarık Celâl Güven’in Türk Dışticaret Vakfı tarafından yayımlanan “Kayserili Bir Ticaret Ataşesinin Anıları” başlıklı kitabın 41-56 sayfalarında yer verilmiş olan Dış Ekonomik İlişkiler Bakanlığı döneminde yaşadığım ve unutamadığım birkaç anımdan birini burada anlatmaya çalışacağım. Ancak, anlatacağım anı ile çok yakın ilgisi olması nedeniyle, Ticaret Bakanlığı Dış Ticaret Dairesi İthalat Genel Müdürlüğü’nde 1968 yılında göreve başlamadan önce çalıştığım iş yerlerine ve oradaki görevlerime kısaca değineceğim.

1962 yılında vatani görevime gidene kadar uzun bir süre AK Mali İstişare ve Muhasebe Bürosu’nda ve iki yıl da Ageney for International Development Kurulu’nun muhasebe bölümünde, askerlik sonrası ise zamanın önde gelen en büyük özel sektör kuruluşlarından biri olan Türk Philips T.A.Ş.’nde mali işlerden sorumlu müdür olarak üç yıla yakın bir süre çalıştım. Çalıştığım bu kuruluşlardaki görevlerim icabı vergi mevzuatını çok iyi biliyordum.

Bu kısa açıklamadan sonra anlatacağım anıya gelecek olursak, Dış Ekonomik İlişkiler Bakanlığı kurulduğunda ben İthalat Genel Müdürlüğü’nün dış tayin bekleyen en kıdemli raportörlerinden biriydim ve İthalat Rejimi’nin hazırlanması ve yıl içinde uygulanması ile ilgili konulardan sorumluydum. O tarihlerde bir Bakanlar Kurulu Kararı olarak yayımlanan ve resmen “İthalat Rejimi Kararnamesi” olarak anılan, ama uygulamacılar olarak kısaca “İthalat Rejimi” olarak adlandırdığımız bir mevzuattı bu.

Tarık Beyin de anılarında değindiği gibi, Bakan Özer Derbil, çok hızlı bir şekilde işe başlamış ve ilk önce İthalat Rejimi’nin gözden geçirilerek yeniden yazılması amacıyla bir toplantı düzenlenmişti. Bu toplantıya, Müsteşarımız rahmetli Şeref Durugönül ile birlikte tüm genel müdürler ve genel müdürlerin katılmasını uygun göreceği diğer kadrolardaki uzman personel de katılmıştı. İthalat Genel Müdürümüz rahmetli Fahri Savran Bey bu toplantıya kendisiyle birlikte katılmamı istedi. Muhtemelen Tarık Celal Güven Bey de bu toplantıya katılanlar arasındaydı.

Bakan, toplantının önemini anlatan kısa bir açıklamadan sonra İthalat Rejimi ve Yönetmeliği’nin maddelerini tek tek okuyarak toplantıya katılanların görüşlerini alıyor ve kendi görüşünü de ilave ederek maddeleri yeniden yazdırıyordu. Sıra kotaların dağıtılmasında uygulanan kriterleri açıklayan maddenin görüşülmesine gelmişti. Bakan Özer Derbil, bu maddede yer alan “ödenen vergi” ibaresinin hatalı olduğunu ileri sürerek bunun “ithalat faaliyetinden ödenen vergi” olarak değiştirilmesini istedi ve toplantıya katılanlardan herhangi bir itiraz gelmediği içinde Bakanın önerisi aynen kabul edildi. Ancak, kabul edilen bu öneri, benim vergi mevzuatı ile ilgili bilgilerime ters düşüyordu ve uygulanması imkânsızdı. Bu nedenle Fahri Beye durumu kısaca anlattım. Özer Bey diğer bir maddenin görüşülmesine geçeceği sırada Fahri Bey “Sayın Bakanım, kabul edilen vergi kriterine, İthalat Genel Müdürlüğü olarak itiraz ediyoruz ve bu konuda arkadaşım itirazımızın nedenlerini açıklayacak” dedi. O ona kadarki görüşmelerde hiçbir itiraz olmamış ve Bakanın öngördüğü şekilde maddeler düzenlenmişti.

Yapılan ilk itiraz olması yanında nedenlerinin bir raportör tarafından açıklayacağını duyan toplantıya katılanların yüzleri bana döndü. Ben de özetle, ithalat faaliyetinin bir ticari faaliyet olduğunu, özel ve tüzel kişilerin yılsonunda verdikleri beyannamede ticari kazançlar, varsa menkul değer kazançlarının ayrı ayrı formlarda beyan edildiğini ve genel beyannamede bunların birleştirilerek toplamından vergi tahakkuku yapıldığını anlatarak önerinin “ödediği vergi” olarak kalması gerektiğini belirttim.

1.Nihat Erim Kabinesi’nde ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı Dünya Bankası’ndan getirilen Attila Karaosmanoğlu’nun kurduğu dört bakandan ibaret “beyin takımı” diye anılan ekipten biri olan Özer Derbil, bana oldukça sert ve hatta azarlarcasına “Beyefendi, yanlış biliyorsunuz, durum sizin söylediğiniz gibi değil. Ben Ordu Yardımlaşma Kurumu’ndan geldim. Bu kriter pekala uygulanabilir bir kriter” diyerek bana “Oturun” dedi. Diğer bir ifadeyle bana “haddimi” bildirdi. Ben şaşırmış bir şekilde Fahri Beye haklı olduğumu anlatmaya çalıştım ve rahmetli bana “Boş ver üzerinde durma” diyerek gönlümü aldı. Ben de daha sonraki görüşmelerin hiç birinde fikrimi ve yorumlarımı dile getirmedim.

Toplantının bitmesini takip eden günde, yeni İthalat Rejimi Kararı ve Yönetmeliği yayımlandı ve tabii uygulanması mümkün olmayan “İthalat Faaliyetinden Ödenen Vergi” kriteri nedeniyle adeta kıyamet koptu. Başta Ticaret ve Sanayi Odaları olmak üzere, firma ve iş adamlarından doğrudan Bakana, bilgi edinilmek üzere İthalat Genel Müdürlüğüne telex ve telgraflar gönderilerek “Böyle bir hata nasıl yapılmış, eğer Bakanlık olarak siz bilmiyorsanız Maliye Bakanlığı’na da soramaz mıydınız?” gibi oldukça ağır ifadeler kullanılarak bu kriterin acilen düzeltilmesi talep ediliyordu.

Gelen telgraf ve telexleri Fahir Bey bana göstererek “Ya sen haklıymışsın Halilciğim” diyordu. Tabii ben de içimden “Haklı olduğum şekilde düzenleme ‘ödenen vergi’ olarak değiştirilecek” diye yanıt veriyordum. Fahir beyle birlikte Bakan Beye durumu anlattık ve bize “Pekâla o zaman sirküleri hemen yazıp getirin” dedi ve ellerimizi sıkarak bizi uğurladı. Makam odasından çıkar çıkmaz rahmetli Fahri Savran koluma girerek “Halilciğim sen kazandın, tebrik ederim” diyerek gelinen durumdan dolayı memnuniyetini belirtti.

Ben 1971 yılında Vaşington Ticaret Ateşeliği görevinden merkeze dönüşte İthalat Genel Müdür Yardımcısı ve 1978-82 yıllarında ise Doğu Berlin Ekonomi ve Ticaret Müşaviri olarak görev yaptıktan sonra 1982 Temmuz ayında istifaen Bakanlıktan ayrılarak iş hayatına atıldım.

Hafızam beni yanıltmıyorsa 1985 veya 1986 yılında bir yaz ayında rahmetli Özer Derbil ile İstanbul’da bir otelde karşılaştık. Lobide birer kahve içtik ve ben bu anımı kendisine anlattım. Sözümü kesmeden sonuna kadar dinledi ve bitirdiğimde omzumu okşayarak adeta günah çıkardı:

Sevgili meslekdaşlarım sizlerin de mutlaka unutamadığınız anılar vardı. Paylaşmanızda Sevgili Ömer Berki kardeşimizin de değindiği gibi bazılarımızın anıları dış ticaret tarihine not düşmek adına yararlı olabilir düşünüyor, hepinize sevgi ve saygılarımı sunuyorum.

 

* Halil ERDEN

 

1937 Ankara, Kızılcahamam doğumludur. Ankara’da Namık Kemal İlkokulu, Atatürk Lisesi (Orta Kısım) ve Ticaret Lisesi’ni takiben Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’ni 1960-61 döneminde bitirmiştir. Lise ve Akademi eğitimini yaparken AK Mali İstişare ve Muhasebe Burosu’nda çalışmıştır. Bilahare, adı sonradan AID olarak değiştirilen ICA International Corporation’da ve devamında Turk Philips T.A.Ş’nin Ankara Teşkilâtı’nda  Mali ve Idari İşler’den sorumlu  Müdür Yardımcısı olarak görev yapmıştır.

 

1968 yılında Ticaret Bakanlığı Dış Ticaret Dairesi Ithalât Genel Müdürlüğü’ne Raportõr unvanıyla intisap etmiştir. Bakanlığın Merkez Teşkilâtı’nda İthalat Genel Müdür Yardımcılığı, Yurt Dışı Teşkilâtı’nda ise Vaşington ve Doğu Berlin’de Ticaret Ataşesi ve Ticaret Müşaviri olarak çalışmıştır.

 

Ticaret Bakanlığı’ndan 1982 yılında istifaen ayrılarak devlet görevini sonlandırmıştır. İki yıl  özel bir şirkette üst düzey yöneticilikten sonra kendi firmasını kurmuştur. Diğer ticari girişimleri yanında Çin’e giden ilk işadamları arasında yer almıştır.

 

1994 ekonomik krizi ve yapılan yüksek oranlı devalüasyonu takiben 1995 yılında iş yaşamından çekilerek sanat faaliyetlerine ağırlık vermiştir. Halen ressamlık yapmaktadır. Kişisel ve karma resim sergilerinde eserleri sergilenmektedir.