Türkiye’de 2024 yılı itibarıyla genç nüfusun toplam nüfusa oranı %14,9 olarak belirlendi. Bu oran, 15-24 yaş grubunu kapsayan yaklaşık 12 milyon 763 bin genci ifade ediyor. Türkiye’nin toplam nüfusunun 85 milyonun üzerinde olduğu düşünüldüğünde, her 100 kişiden yaklaşık 15’inin genç olması, toplumun geleceği açısından dikkat çekici bir veri. Genç nüfusun %51,2’si erkek, %48,8’i ise kadın. Birleşmiş Milletler ’in kullandığı tanıma göre gençlerin oranı 1950’de %20,8 iken, bugün bu oranın düşmüş olması nüfusun yaşlandığını açıkça ortaya koyuyor.
Bu düşüş eğilimi ilerleyen yıllarda da devam edecek gibi görünüyor. TÜİK’in projeksiyonlarına göre, genç nüfus oranı 2030’da %14,8, 2040’ta %12,2, 2060’ta %10,3 ve 2080’de %8,8’e kadar gerileyecek. Hatta 2100 yılında bu oran %9,6 olacak. Eğer doğurganlık hızındaki düşüş daha da hızlanırsa, oranlar daha da düşebilir. Öte yandan doğurganlığı artırmaya yönelik politikaların başarıya ulaşması durumunda ise bu oranlar bir miktar yükselebilir.
Gençlik, yalnızca sayılarla ifade edilen bir demografik grup değil, aynı zamanda sosyal, ekonomik ve kültürel politikaların da temelini oluşturuyor. Avrupa Birliği ülkeleriyle karşılaştırıldığında, Türkiye genç nüfus oranı açısından oldukça yüksek bir yerde. 2024 itibarıyla AB ülkelerinde genç nüfus oranı ortalama %10,7 iken, Türkiye %14,9 ile bu ortalamanın oldukça üstünde. AB ülkeleri arasında gençlerin oranının en yüksek olduğu ülkeler İrlanda (%12,6), Hollanda (%12,3) ve Danimarka (%12,2). En düşük oranlara sahip ülkeler ise Bulgaristan (%9,2), Litvanya (%9,5) ve Malta (%9,7).
Türkiye’de iller bazında incelendiğinde, genç nüfus oranının en yüksek olduğu il %20,8 ile Hakkâri. Onu Şırnak (%20,6) ve Siirt (%20,3) takip ediyor. Gençlerin oranının en düşük olduğu iller ise %11,8 ile Balıkesir, ardından %12,1 ile Muğla ve %12,2 ile Ordu olarak sıralanıyor. Bu fark, bölgesel doğurganlık oranları ve göç hareketliliğiyle doğrudan ilişkili.
Yaş gruplarına göre bakıldığında, gençlerin %30,5’i 15-17 yaş aralığında. Bu grubu %28,8 ile 20-22 yaş, %20,8 ile 23-24 yaş ve %19,9 ile 18-19 yaş grubu izliyor. Bu dağılım, eğitimden iş gücüne geçiş dönemini yansıtıyor. Örneğin, 15 yaşına gelmiş bir gencin Türkiye’de ortalama yaşam beklentisi 63,5 yıl. Erkeklerde bu süre 60,9 yılken, kadınlarda 66,1 yıl. Yani genç bir kadın, genç bir erkekten ortalama 5,2 yıl daha fazla yaşıyor.
Evlenme durumlarına bakıldığında ise çarpıcı bir fark ortaya çıkıyor. Genç erkeklerin %96,6’sı hiç evlenmemişken bu oran kadınlarda %87,8. Evli genç kadın oranı %11,7 iken, evli genç erkek oranı sadece %3,3. Bu durum kültürel beklentilerle birlikte kadınların daha erken yaşta evlenmesiyle açıklanabilir.
Eğitim ve göç de gençlerin hayatında önemli bir yer tutuyor. 2023 yılında 20-24 yaş grubundaki gençler arasında en fazla göç edenlerin nedeni eğitim. Yaklaşık 231 bin genç eğitim için yer değiştirmiş. Onları 94 bin kişi ile iş arama ve 50 bin kişi ile daha iyi yaşam koşulları için göç edenler takip ediyor. Bu veriler, gençlerin hayatlarında eğitimin hâlâ çok belirleyici olduğunu gösteriyor.
Yükseköğretim net okullaşma oranları da bu tabloyu destekliyor. 2023/24 öğretim yılı verilerine göre kadınlarda net okullaşma oranı %49,0, erkeklerde ise %36,7. Genç kadınların eğitimde daha görünür hale gelmesi, toplumsal cinsiyet dengesine yönelik umut verici bir gelişme. Ancak hala genel oranın düşüşte olması (%46,0’dan %42,7’ye) dikkat çekiyor.
Ekonomik cephede, gençlerin iş gücüne katılım oranı artıyor. 2024 itibarıyla bu oran %47,2’ye yükseldi. Genç erkeklerde katılım %59,5 iken genç kadınlarda %34,0. İşsizlik oranı ise %16,3. Bu oran erkeklerde %13,1, kadınlarda ise %22,3. Ne eğitimde ne istihdamda olan gençlerin oranı %22,9. Genç kadınlarda bu oran %30,1’e kadar çıkıyor. Yani neredeyse her üç genç kadından biri ne çalışıyor ne de okuyor.
İstihdam edilen gençlerin %56,3’ü hizmet sektöründe yer alıyor. Erkekler ağırlıklı olarak sanayi sektöründe, kadınlar ise daha çok hizmet sektöründe çalışıyor. Tarımda çalışan gençlerin oranı genel olarak düşük, ancak bu oran kadınlarda biraz daha yüksek.
Sağlık ve mutluluk gibi yaşam memnuniyeti göstergelerine baktığımızda ise gençlerin %87,2’si genel sağlık durumundan memnun olduğunu söylüyor. Erkeklerde bu oran %87,9, kadınlarda %86,5. Kendini mutlu hisseden gençlerin oranı ise %51,8. Genç kadınların %55,4’ü mutlu olduğunu belirtirken, genç erkeklerde bu oran %48,4. Gençlerin en büyük mutluluk kaynağı %45,3 ile sağlık. Erkekler daha çok başarıyı, kadınlar ise sevgiyi ikinci sıraya koyuyor.
Ayrıca, gençlerin %79,6’sı işinden, %54,1’i ise kazancından memnun. Eğitimden memnuniyet oranı ise %65,4. Bu oran kadınlarda biraz daha yüksek (%66,6) olması dikkat çekici. İnternete gelince, gençlerin neredeyse tamamı (%98,5) mesajlaşma amacıyla internet kullanıyor. Sosyal medya, görüntülü aramalar ve video izleme de diğer yaygın kullanım alanları arasında. Ancak gençlerin sadece %6,2’si toplumsal-siyasal içerikli online etkinliklere katılıyor.
Sonuç olarak, Türkiye’de gençlik hem sayısal hem de sosyoekonomik açıdan önemli bir dönüşüm süreci yaşıyor. Eğitim, istihdam, sağlık, mutluluk gibi pek çok alanda kadın ve erkek gençler arasında bazı farklar olsa da genel olarak gençlik, dinamik ama çözülmesi gereken yapısal sorunlar taşıyan bir grup olarak öne çıkıyor. Bu nedenle gençleri merkeze alan sosyal politikaların, istihdam stratejilerinin ve eğitim reformlarının geleceğe yapılacak en iyi yatırımlardan biri olduğunu söylemek yanlış olmaz.
Kaynak: TÜİK
ZAFER ÖZCİVAN
Ekonomist-Yazar