Mayıs 2025 itibarıyla üretici fiyatlarındaki seyir, ekonomideki maliyet dinamiklerini bir kez daha gündeme getirdi. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) yayımladığı Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE) verilerine göre, endeks bir önceki aya kıyasla %2,48, bir önceki yılın aynı ayına kıyasla ise %23,13 oranında arttı. Bu veriler, üretim tarafında fiyatların hâlen güçlü bir şekilde yukarı yönlü hareket ettiğini, ancak yıllık artış hızında önceki dönemlere kıyasla bir yavaşlama yaşandığını gösteriyor.
Özellikle 2024 Mayıs ayında kaydedilen %57,68’lik yıllık artışla karşılaştırıldığında, mevcut %23,13’lük oran üretici fiyatlarında geçmişe kıyasla bir durulma sinyali veriyor. Ancak bu oran hâlâ yüksek sayılabilecek bir düzeyde ve üretici fiyatlarının nihai tüketiciye yansımasının zaman alacağı da unutulmamalı.
2025 yılının başından bu yana geçen beş aylık süreçte Yİ-ÜFE toplamda %12,92 oranında arttı. Bu, yılın ilk yarısı henüz tamamlanmamışken üreticilerin iki haneli fiyat artışıyla karşı karşıya olduğunu ve bu durumun özellikle girdi maliyetleri açısından ciddi bir baskı yarattığını ortaya koyuyor. Öte yandan, son on iki ayın ortalaması esas alındığında Yİ-ÜFE’deki artış %30,17 seviyesinde gerçekleşti. Bu gösterge, üreticilerin fiyatlama davranışlarında geçmiş dönemin yüksek maliyet etkilerinin hâlâ sürdüğünü ve fiyat seviyelerinin hâlâ yukarıda kaldığını ortaya koyuyor.
SEKTÖREL BAZDA DEĞİŞİM: ENERJİ VE SU TEMİNİ YİNE BAŞROLDE
Yİ-ÜFE verilerinin sektörel dağılımına baktığımızda, dört ana sanayi sektöründe yıllık bazda ciddi artışlar yaşandığı görülüyor. En çarpıcı artış su temini sektöründe gerçekleşti: bu alandaki fiyatlar bir önceki yıla göre %57,57 oranında arttı. Bu denli yüksek artışlar, özellikle altyapı, enerji ve dağıtım maliyetlerinin bu sektöre yansımasının ne denli güçlü olduğunu gösteriyor.
Elektrik ve gaz üretimi ile dağıtımı sektöründe yıllık artış %19,83 olarak ölçüldü. Bu oran da enerji maliyetlerinin hâlen yüksek seyrettiğini ve sanayinin genelinde maliyet baskısını artırmaya devam ettiğini gösteriyor.
Madencilik ve taş ocakçılığı sektöründeki yıllık artış %28,11, imalat sanayiindeki artış ise %22,99 seviyesinde gerçekleşti. Özellikle imalat sektörü, ekonomide geniş bir üretim yelpazesini temsil ettiği için buradaki artış oranı genel enflasyon baskısı açısından belirleyici nitelikte.
ANA SANAYİ GRUPLARI: DAYANIKLI TÜKETİM MALLARI VE SERMAYE MALLARI ÖNE ÇIKIYOR
Ana sanayi grupları üzerinden yapılan sınıflamaya göre yıllık değişim oranlarında da dikkat çekici gelişmeler var. Dayanıklı tüketim malları %29,22 ve sermaye malları %26,48 oranında artarken, bu grupların hem üretim hem de yatırım mallarını kapsıyor olması nedeniyle enflasyonun yalnızca tüketiciye değil, gelecekteki üretim kapasitesine de baskı uygulayabileceğini gösteriyor.
Dayanıksız tüketim malları %27,48, ara malları %20,50 ve enerji ürünleri %17,05 oranında artış gösterdi. Özellikle enerji grubundaki görece düşük artış, geçen yılki sert yükselişin ardından baz etkisinin bir miktar devreye girdiğine işaret ediyor. Ancak bu düşüş, enerji maliyetlerinin genel düzeyde hâlâ yüksek olduğu gerçeğini değiştirmiyor.
AYLIK DEĞİŞİM: ENERJİ KALEMİ YİNE ZİRVEDE
Aylık veriler de en az yıllık veriler kadar dikkat çekici. Özellikle enerji sektöründe yaşanan fiyat artışları kısa vadede de üretici üzerindeki baskının sürdüğünü ortaya koyuyor. Elektrik, gaz üretimi ve dağıtımı sektöründe sadece bir ayda yaşanan artış %12,36 gibi yüksek bir seviyeye ulaştı. Bu artış, neredeyse bir yılın ortalama enflasyonunu tek ayda yansıtır düzeyde.
Su temini sektörü de aylık bazda %5,86 artış yaşadı. Bu iki sektörün toplam üretim maliyetleri üzerindeki etkisi doğrudan ve hızlı olduğundan, üreticilerin maliyetlerini kısa sürede fiyatlara yansıtma ihtimali artıyor.
İmalat sektörü aylık bazda %1,72, madencilik ve taş ocakçılığı ise %1,18 oranında artış gösterdi. Aylık oranların da iki haneli yıllık oranlarla uyumlu biçimde yukarı yönlü olduğu görülüyor.
Ana sanayi gruplarına göre aylık değişimler ise şu şekilde:
Enerji: %7,98
Sermaye malları: %2,38
Ara malları: %1,92
Dayanıksız tüketim malları: %1,70
Dayanıklı tüketim malları: %0,05
Burada özellikle dikkat çeken unsur, enerji kaleminin aylık bazda bile %8’e yakın artması. Bu durum, enerji yoğun sektörlerde faaliyet gösteren üreticilerin ciddi bir maliyet baskısı altında olduğunu ve bu baskının zincirleme biçimde diğer sektörlere de yayılabileceğini gösteriyor. Dayanıklı tüketim mallarındaki sınırlı artış ise bu ürün grubunda fiyat geçişkenliğinin sınırlı olduğunu ya da talep yetersizliğinden dolayı üreticilerin fiyat artışına gitmekte zorlandığını düşündürüyor.
GENEL DEĞERLENDİRME: MALİYET ENFLASYONU GERİ ÇEKİLİYOR AMA RİSKLER DEVAM EDİYOR
Mayıs 2025 Yİ-ÜFE verileri, yıllık bazda üretici enflasyonunun önceki yıllara göre ciddi biçimde gerilediğini ortaya koysa da, bu düşüşün kalıcı ve risksiz olduğu anlamına gelmediği görülüyor. Özellikle aylık veriler hâlâ güçlü fiyat artışlarına işaret ediyor. Üretici maliyetlerinde en büyük yükün enerji ve su gibi temel girdilerden kaynaklandığı açıkça görülüyor. Bu da, üreticilerin fiyatlama davranışlarında temkinli olmalarına rağmen, özellikle enerjiye bağlı sektörlerde üretim maliyetlerinin tüketici fiyatlarına yansımasının kaçınılmaz olduğunu ortaya koyuyor.
Ayrıca yılın sadece ilk beş ayında yaşanan %12,92’lik artış, yılın kalan dönemine ilişkin enflasyon beklentilerini de yukarıya çekiyor. Yİ-ÜFE’nin seyri aynı zamanda tüketici enflasyonunun öncü göstergelerinden biri olduğu için, bu veriler Türkiye ekonomisinde maliyet kaynaklı enflasyonun devam ettiğini, ancak geçmişe göre daha kontrollü bir görünüm kazandığını söylüyor.
Kaynak: TÜİK
ZAFER ÖZCİVAN
Ekonomist-Yazar