Merve YİĞİTCAN – İSTANBUL

● İstanbul Ticaret Odası Stratejik Araştırmalar Merkezi’nin “İstanbul’da Reel Sektörün Yeşil Dönüşümü”raporu reel sektörün, farkındalık ve harekete geçme hızı noktasında henüz istenilen seviyede olmadığını gösteriyor.

● Şirketlerin önemli kısmı çevre dostu faaliyet yürütmediği takdirde hiçbir sorunla karşılaşmayacağını düşünürken, Paris İklim Anlaşması ve Yeşil Mutabakat’ın şirketler tarafından takip oranları ise çok düşük.

İstanbul Ticaret Odası (İTO) yeşil dönüşüme yönelik reel sektörün nabzını tutan bir rapor hazırladı. Kısa süre önce faaliyete başlayan İTO Stratejik Araştırmalar Merkezi’nin (İTOSAM) ilk raporu olan ve ilk kez DÜNYA’nın paylaştığı “İstanbul’da Reel Sektörün Yeşil Dönüşümü”, reel sektörün yeşil dönüşümde gidilecek çok yolu olduğunu gözler önüne seriyor. Raporda yer alan anket çalışmasına İstanbul’un tüm ilçelerden 2.004 şirketin katılımı sağlanırken, anketin İstanbul’un Türkiye’nin GSYH’sinin yüzde 30’unu oluşturması bakımından Türkiye geneline de bir ışık tuttuğu söylenebilir. Çalışmanın ana omurgasını da İstanbul ve Türkiye özelinde şirket büyüklüğü dağılımına uygun biçimde KOBİ’lerin oluşturduğu görülüyor.

En büyük tehdit ‘enerji krizi’

Şirketlerin çevresel farkındalığını ölçmeye çalışan anketin sonuçlarına göre, şirketlerin iklim değişikliği denilince aklına ilk olarak ‘küresel ısınma ve sıcaklık artışı’nın geldiği görülüyor. Şirketlerin önemli bir kısmı yani yüzde 69,1’i iklim değişikliğinin ekonomik faaliyetleri üzerinde bir tehdit unsuru oluşturduğunu düşünürken, şirketlere göre ekonomik faaliyetlerini en fazla tehdit eden iklim değişikliğine bağlı unsurun ‘enerji kesintisi/krizi’ olduğu dikkat çekiyor. Bu unsuru sırasıyla ‘kuraklık/susuzluk/su krizi’ ile ‘kıtlık/gıda yetersizliği’ izliyor. Bu bulguyu “Beklendiği üzere şirketler kendi iktisadi ticari hayatlarını doğrudan etkileyebilecek problemlere daha fazla önem atfetme eğiliminde” şeklinde değerlendiren raporda, çevre kirliliği, hava kirliliği, ormanların yok olması gibi şirketler açısından etkileri daha uzun vadeli ve dolaylı problemlerin, tehdit unsuru anlamında ikincil planda kaldığı dikkat çekiyor.

Dönüşüme en büyük ilgi ‘gıda’dan

Küresel ticaretin seyrinde ağırlığını artıran Paris İklim Anlaşması ve Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın şirketler tarafından takip oranlarının çok düşük olması da gözden kaçmıyor. Rapora göre, şirketlerin yüzde 62,4’ü Paris İklim Anlaşması’nı, yüzde 58,3’ü de Avrupa Yeşil Mutabakatı’nı takip etmediklerini belirtiyorlar. Burada yeşili dönüşüm tam olarak kimlerin gündeminde diye irdelendiğinde ihracat yapanların yapmayanlara, büyük ölçeklilerin de KOBİ’lere göre daha bu iki gündemi daha fazla takip ettiği ortaya çıkıyor. Paris İklim Anlaşması ve Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın takibi noktasında karnesi en iyi olan sektör ise gıda ürünleri imalatı…

Raporda şirketlerin en çok gerçekleştirdiği çevre dostu faaliyetler de mercek altına alınmış. Buna göre, şirketlerin fazla tercih ettiği çevre dostu faaliyet uzun ömürlü ve çevre dostu aydınlatma sistemleri kullanmak… Ankete katılanların yüzde 82,1’isi bu faaliyeti gerçekleştirdiğini belirtiyor. Atıkları geri dönüştürmek ile çevreci ve geri dönüştürülebilir malzemeler kullanmak en çok öne çıkan faaliyetler arasında. Şirketlerin sadece yüzde 4,1’i ise ankette yöneltilen 14 farklı çevre dostu faaliyetten hiçbirini yürütmediğini beyan etmiş. Şirketlerin en az gerçekleştirdiği çevre dostu faaliyetin ise yenilenebilir kaynaklarla enerji üretimi olduğu görülüyor. Şirketlerin yüzde 10,8’i ise yenilenebilir kaynaklarla enerji üretiyor.

En büyük motivasyon maliyet

Öte yandan şirketlerin yüzde 30,9’u, ankete konu olan 14 çevre dostu faaliyetten en az altısında faaliyette bulunuyor. Çalışmada bu ölçü alınarak en çevre dostu şirketlerin gıda imalatında faaliyet gösterenler olduğu belirtiliyor. Bu sektörde faaliyet gösterenlerin yüzde 71’i en az 6 çevre dostu faaliyeti işletmelerinde gerçekleştiriyor. Bu sektörü endüstriyel ve diğer imalat sektörü takip ediyor.

Şirketlerin çevre dostu yatırımlara ilişkin aldıkları kararlarda şirketleri yönlendiren ve motive eden en önemli faktörün ‘maliyetler’ olduğu dikkat çekiyor. Şirketlerin yüzde 56,1’i çevre dostu yatırım kararı alırken öncelikle maliyetleri azaltmayı en önemli unsur olarak görürken, ‘satışları artırmak’ ile kamunun ve uluslararası anlaşmaların koyduğu kurallara uymak da öne çıkan diğer unsurlar…

Peki şirketler çevre dostu faaliyetlerin yürütülmemesi halinde neler yaşanmasını bekliyor? Burada maliyet artışının, çevre dostu faaliyetler yürütülmemesi halinde şirketlerin gelecekte en çok karşılaşabileceklerini düşündüğü sorun olarak öne çıkıyor. Maliyet artışı gözlemlenebileceğini düşünenlerin oranı yüzde 39,3… Ancak büyük bir kesimin de çevre dostu faaliyet yürütmediği takdirde hiçbir sorunla karşılaşmayacağını düşünmesi anketin belki en dikkat edilmesi gereken bulgusu. Zira böyle düşünenlerin oranı yüzde 32,4 olarak hesaplanmış.

Yatırımları gereksiz görenler var Çevre dostu faaliyetlerin önemi genelde şirketlerce kabul edilse de, bu faaliyetlerde bulunmayanların en fazla gösterdiği gerekçe maliyet artışı. Oysa anket sonuçları sanıldığının aksine çevre dostu faaliyetlerin şirketlerin maliyetlerini artırıcı yöndeki etkisinin düşük olduğunu gösteriyor. Çünkü çevre dostu faaliyette bulunan şirketlerin yüzde 35,4’ü bu faaliyetlerin maliyetlerini azalttığını düşünüyor. Bir diğer dikkat çekici bulgun ise çevre dostu faaliyet göstermeyen şirketlerin yüzde 13,3’ünün bu tip yatırımları gereksiz gördüğünü beyan etmesi… Aynı zamanda çevre dostu faaliyet göstermeyen şirketlerin bu konuda ısrarlarını sürdürmesi ise ekonominin yeşil dönüşüm sürecinde aşılması gereken büyük bir eşik olduğuna işaret ediyor. Zira söz konusu şirketlerin yüzde 80,7’si önümüzdeki 3 yıl içinde de çevreci faaliyette bulunmayı düşünmüyor.

Avdagiç: Yeşil dönüşüme dair yasal altyapıdaki mevcut eksiklikler giderilmeli

Rapora ilişkin DÜNYA’ya değerlendirmelerde bulunan İTO Başkanı Şekib Avdagiç, yeşil dönüşüm konusunu İTO olarak ajandalarının önemli gündem başlıkları arasına aldıklarını belirterek, şu ifadeleri kullandı: “Bu konunun geleceğimiz ve reel sektörümüzün rekabet gücü açısından ne derece hayati bir mesele olduğunun farkındayız. Araştırma sonuçlarına baktığımızda bir kere firmalarımızda aslında bu konuya dair önemli bir farkındalık var. Ancak bu konuyu içselleştirip takip edenlerin oranı çok daha düşük. Şirketlerin henüz %15,4’ü güncel gelişmeleri takip ediyor. Çevre dostu hiçbir faaliyette bulunmayan firmaların temel gerekçesi işletme büyüklüğünün bu yatırımlara uygun olmadığı düşüncesi. Bunu değiştirmek önemli. Ne düzeyde olursa olsun her firmanın üzerine düşen sorumluluklar var. Şirketlerin %39,3’ü çevre dostu faaliyette bulunmadıkları takdirde gelecekte maliyetlerinin artacak olmasından endişe ediyor. ‘Kamunun cezai yaptırımları’ ve ‘iç pazar satışlarında azalma’ endişeleri de mevcut. Demek ki tüketiciyi bilinçlendirmek de yeşil dönüşümü hızlandıracak unsurlardan birisi. Firmaların yarısından fazlası çevreye duyarlı yatırım konusunda devletten teşvik bekliyor. Biz araştırmada şunu gördük ki, şirketlerin birçoğu çevre dostu faaliyetler yürütme eğiliminde olsalar da bunu kurumsallaştırma ve sürdürülebilir kılma noktasında kat etmeleri gereken oldukça mesafe mevcut. Bu nedenle yeşil dönüşüme dair yasal altyapıdaki mevcut eksikliklerin giderilmesi gerekiyor. Kamu, reel sektör ve sivil toplum kuruluşları arasındaki iletişim ve etkileşimin artmasına ihtiyaç var. Tüketim kalıp ve tercihlerinin değişmesi hayati öneme sahip. Ve elbette bilgilendirme çalışmaları ile teşvikler ülkemizde yeşil dönüşümün kaderini çizecek temel unsurlar.”

Ankette dikkat çeken diğer çıktılar şöyle:

● Ürün ve hizmet üretirken enerji israfı yaptığını düşünenlerin oranı yüzde 55,7.

● Maliyetlerdeki artış, yetersiz bilgilendirme ve özsermaye yetersizliği yeşil dönüşüm sürecinde şirketlerin en çok karşılaştığı zorluklar arasında yer alıyor.

● Şirketlerin kayda değer bir oranı yeşil dönüşüme yönelik yatırımlarda kendilerini teşvik edecek bir dayanak bulamıyor.

● Şirketlerin sadece yüzde 9,3’ü ürettikleri ürün veya hizmetlerin karbon ayak izini biliyor. Su ayak izi içinse bu oran yüzde 8,5.

● Şirketlerin yüzde 53,4’ü yeşil dönüşüm sürecini yönetmekte fi nansal açıdan yeterli olduklarını düşünmüyor.

● Şirketlerin yaklaşık yüzde 81’i kamunun sunduğu yeşil dönüşüm teşviklerinden haberdar değiller ve bilgi edinme ihtiyacı hissetmiyorlar.

● Şirketlerin yüzde 41 ile kayda değer bir kısmı yeşil dönüşüme yönelik yatırımlarda kendilerini teşvik edecek bir dayanak bulamıyor.

● Şirketleri en çok teşvik edecek unsurların başında hibe ve sübvansiyonlar geliyor.

10 ŞİRKETTEN 6’SI YEŞİL DÖNÜŞÜMÜ DUYDU

Şirketlerin yarısından biraz fazlası yani yüzde 58,5’i ‘yeşil dönüşüm’ kavramını duyduğunu beyan ederken, raporda “En az bir tane de olsa çevre dostu faaliyet yürüten şirketlerin oranının yüzde 95’in üzerinde olduğu hesaba katıldığında, yeşil dönüşüm kavramına yönelik farkındalığın oldukça düşük kaldığı söylenebilir” değerlendirmesi yer alıyor.