İstanbul Sanayi Odası (İSO) Meclisi’nin şubat ayı olağan toplantısı, “Sanayide Üretimin Devamlılığı, Verimliliği ve Maliyetler Açısından Enerji Kaynaklı Sorunlarımıza Çözüm Arayışı” ana gündemi ile video konferans yöntemi üzerinden gerçekleştirildi. İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan’ın ev sahipliğinde düzenlenen toplantıya, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı Abdullah Tancan konuk olarak katılarak gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Erdal Bahçıvan, üretimin can damarı, olmazsa olmazı olan ve aynı zamanda sanayinin en önemli ve yüksek maliyetli girdisini oluşturan enerji konusunda atılacak olan her adımın sanayicileri yakından ilgilendirdiğine dikkat çekti. Bahçıvan konuşmasında, her geçen gün daha da artan enerji maliyetlerinin hafiflemesine destek olmak amacıyla sanayinin kullandığı doğalgaz ve elektrik faturalarında, sürekli olmasa da dönemsel olarak KDV indirimine gidilmesinin, işletmelerin rekabet gücüne katkıda bulunacağını da belirtti.

Yine sanayicilerin en ciddi sıkıntılarından birinin giderek eriyen işletme sermayesi olduğunu hatırlatan Bahçıvan, şunları söyledi: “Bugün enflasyon yüküyle boğuşan, maliyetleri sürekli yükselen sanayicimizin işletme sermayesine katkı sağlamak açısından, elektrik ve doğalgaz ödemelerinde vadeli ödeme imkanı getirilmesi ciddi bir destek olacak. Yaşadığımız doğalgaz kısıntısını önlemek amacıyla, depolama yatırımlarımızı artırırken, bir alternatif olan LNG teminine yönelik imkanlarımızı da geliştirmeli, terminal sayısını artırmalıyız.”

“Sanayi kendi elektriğini üretmeli”

Türkiye’nin Paris İklim Anlaşmasını imzalayan ve 2053 Karbon Nötr taahhüdü vermiş bir ülke olarak özellikle güneş ve rüzgara dayalı yenilenebilir enerji kaynaklarını artırmak zorunda olduğuna işaret eden Bahçıvan, kurak bir mevsimde hidroliğin gücünün azalması, doğalgazda yaşanan arz sıkıntısı ile bu gerçeğin bir kez daha ortaya çıktığını belirtti. Bahçıvan, duruma sanayici cephesinden bakıldığında da elektrik tüketiminde yüzde 40 gibi ciddi paya sahip sanayinin daha çevreci, karbon salımı daha az olan ve en önemlisi kendi elektriğini kendi üreten bir yapıya dönüşmesi gerektiğinin altını çizdi.

“240 kiloWatt üstü kapasite limit değeri kaldırılmalı”

Sanayinin enerji yatırımcısı olmasının önünü açan ve aylık mahsuplaşma yönetmeliğini de içeren 2019 tarihli mevzuatın; çatılarda güneş enerjisi santralleri (GES) kurulmasına yönelik ilgiyi arttırdığına değinen Bahçıvan “Teşvik mekanizmalarına bakıldığında ise GES yatırımı “genel teşvik” kapsamında değerlendirilmekteydi. 16 Şubat tarihinde Cumhurbaşkanımız tarafından açıklanan teşviklerle; rüzgar ve güneş enerjisi yatırımlarında KDV istisnası ve gümrük vergisi muafiyeti gibi mevcut desteklerin kapsamı genişletildi. Güneş ve rüzgar enerjisinden elektrik üreten lisanssız faaliyetler kapsamındaki yatırımların dördüncü bölge desteklerinden yararlanmasının önü açıldı. Bu destekler sanayicimiz açıdan son derece olumlu bir gelişmedir. Bununla birlikte, yenilenebilir enerjiye yönelik her türlü yatırımın desteklenmesi gerektiğinden hareketle, kısıtlayıcı olduğunu düşündüğümüz 240 kiloWatt üstü kapasite limit değerinin kaldırılması gerektiğini düşünüyoruz. Ayrıca, yeni teşviklerin hali hazırda bu alanda “yatırım teşvik belgesi” sahibi sanayicilerimiz için de uygulanması gerekiyor. Özellikle çatı üstü GES yatırımlarında yaşanan en önemli sorunlardan biri de süreçlerin çok uzun olmasıdır. Kurulum sırasındaki izin sürecinin bir yıl, kurulum sonrası bağlantı için denetim ve anlaşma sürecinin ise 5-6 ay olması, yatırımın geri dönüş süresini uzatmakta, faydasını azaltmakta ve motivasyonu düşürmekte. Bu sürelerinin kısaltılmasına yönelik dinamik bir bürokrasi yaklaşımıyla acil bir düzenleme gerekiyor” diye konuştu.

“Enerji verimliliği yatırımları sermaye gerektiriyor”

Bir diğer önemli konunun enerjinin verimli kullanılması olduğuna dikkat çeken Bahçıvan “Enerji verimliliği ile sağlanan tasarruf, aslında enerji maliyetlerini düşürme noktasında önemli bir kaynak, güçlü bir potansiyeldir. Enerji verimliliğine verilen teşvikler bu alandaki bilincin artması noktasında itici güç niteliği taşıyor. Ancak, enerji verimliliği yatırımları sermaye gerektiriyor. Türkiye’de uygulanmakta olan teşvikler belli bir düzeyde sanayicimize destek sağladı. Ancak bu desteklerin sanayimiz için cazip hale getirilmesine yönelik farklı ve güçlü teşvik türleriyle desteklenmesinin önemli olduğuna inanıyoruz. Enerji verimliliği ile ilgili sanayicimizin daha bilinçli hale gelmesi noktasında eğitimin de çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Bu alanda verilecek eğitim en az teşvikler kadar etkili ve değerli olacak. İSO olarak böyle bir konuda her türlü iş birliğine hazırız” şeklinde konuştu.