STAGFLASYON

Bugün ülkemizde enflasyon ve ekonomi konuları gündemin birinci sırasında yer almaya devam ediyor. Halkımızın büyük bir kısmı anlayan ve anlamayan herkes ekonomi hakkında fikir üretmeye çalışıyor ve geçim derdini dile getiriyor.

Stagflasyon en basit tanımıyla ekonomik kriz dönemlerinde görülen enflasyon yüksekliğine işsizliğin de eklenmesi anlamına gelir. Başka bir ifade ile enflasyon ve işsizliğin bir arada yaşanması demektir. Kelime anlamı olarak İngilizce STAGNATION ve INFLATION kelimelerinin kısa bileşimiyle oluşan bir kelimedir.

Stagflasyon ülkede yaşanan işsizlik, optimal ekonomik büyümenin sağlanamaması, kapasite kullanımının yetersiz olması, sürekli dalgalanan fiyat hareketleri ile ortaya çıkar. Ekonomik olarak çok zor aşılması gereken bir durumdur.

Stagflasyon yaşanması, üretim dengelerinin alt üst olması, uygulanan para politikalarının yanlışlığı, yapılan yatırımların verimli olmaması, işsizlik konusunda doğru kararlar alınmaması gibi ekonomik dengelerin bozulmasından kaynaklanır.

Bir ekonomide enflasyonun sürekli olarak durağan seyretmesi işsizliği azaltarak yeni üretim yatırımlarına yönelmesine sebep olacaktır. Öte yandan ekonomiye olan güven duygusu da artacağından yeni girişimler hatta yabancı yatırımlar da devreye girecektir. Aksi halde enflasyonun yükselme eğilimine gireceği düşünüldüğünde işçilik ücretleri artacak yatırımcılar da kararlarını çok daha dikkatli gözden geçirmeye çalışacaklardır. Yani işsizliğin artması gündeme gelecektir.

Herhangi bir üründe talep artışı olduğunda üretim faktörleri o malın üretimine yönelecek ancak yeterli üretim faktörleri bir araya gelmesi sağlanacaktır. Dolayısıyla talep fazlası olan ürün veya ürenler için fiyat hareketleri oluşacak bu da enflasyonu örükleyecektir.

Stagflasyonu önlemek kolay bir süreç değildir. Bunun için yeni ücret politikaları, yeni vergi düzenlemeleri gibi önlemler gerekebilir. Üretim için verilen devlet destekleri artırımı da stagflasyonu önleyecektir.

Ülkemizde stagflasyon hatırladığım kadarıyla bugüne kadar hiç görülmemiş bir kavramdır. Her ne kadar yaşadığımız süreçte işsizlikten bahsedilse de stagflasyon kesinlikle yaşamıyoruz. Ekonomik göstergelere bakılırsa en basitinden uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarının da öngördüğü gibi %9 dan daha çok büyüme bekliyoruz. Ekonomik sıkıntıları da bir müddet sonra aşacağımız kanaatindeyim.

Yeri gelmişken TÜİK’e göre işsizlik oranı nasıl hesaplanır onu da yazalım.

İşsizlik oranının hesaplanmasında son 3 ayda iş arayanlar ile 15 gün içerisinde işe başlayacak olanların sayısının toplam iş gücüne bölünmesi ile hesaplanmaktadır. Bu hesaplamadaki eksiklik ise sadece son 3 aydır iş arayanların baz alınmasıdır.

Yukarıdaki tanımı TÜİK bilgilerinden aldım. Biraz daha açalım;

Tanımdan da anlaşılacağı üzere son üç ayda iş arayanlar bu hesaba dahil ediliyor ve iş bulma ümidini kestiği için iş aramayan kesim bu hesaba dahil edilmiyor. Yani son 3 ayda iş arayanların sayısı ülkedeki toplam işgücü sayısına oranlanarak sonuca gidiliyor. Toplam işgücü ise ülkede çalışabilir nüfus olarak değerlendirilmektedir. Bu grup 18-65 yaş grubu arasındaki insanların toplamıdır. Yani istihdamı sağlanan kişiler ile işsiz nüfusun toplamıdır. (Engelliler hariç)

TÜİK’in iş gücü istatistiklerine ilişkin ana tablosu

Resim1

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) işsizlik rakamlarını açıkladı. Buna göre; İşsizlik oranı 2021 yılı III. çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre 1,6 puan azalarak %11,7 oldu. İşsiz sayısı bir önceki yılın aynı çeyreğine göre 282 bin kişi azalarak 3 milyon 912 bin kişi olarak gerçekleşti.

Ancak hesaplama olarak son üç ayda iş arayanlar yönteme dahil oldukları için bu sonuçlar doğal olarak değişim gösterecektir.

Saygılarımla

ZAFER ÖZCİVAN

Ekonomist