Osman KILIÇ/İSTANBUL

Etiket Sanayicileri Derneği Başkanı – Ambalaj Sanayicileri Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Aydın Okay, “Yüksek teknolojili ürün satma peşine gidiyor Avrupa, diğerlerini dışarı verecek. Ambalajda da en önemli aday ülke Türkiye’dir” yorumunda bulundu. Pandemi ile beraber kağıt esaslı ambalajlarda bir patlama olduğunu ve kağıdın yetmeyecek hallere geldiğini bildiren Çukurova Kağıt ve Ambalaj Grubu Genel Müdürü İsa Doğanlı da, “Ama bu senenin ilk çeyreğinin sonu ve yaz başı gibi geriye dönmeye başladı” dedi.

DÜNYA Gazetesi ve Zer Merkezi Hizmetler ve Ticaret AŞ. tarafından organize edilen “Zer ile İşinizin Yarınları” canlı yayın serisinin bu bölümünde ambalaj sektörü masaya yatırıldı. NBE Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Güldağ’ın moderatörlüğünde DÜNYA Gazetesi Genel Yayın Koordinatörü Vahap Munyar’ın soruları ile Etiket Sanayicileri Derneği Başkanı – Ambalaj Sanayicileri Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Aydın Okay, Zer Kıdemli Malzeme Satın Alma Müdürü Eşter Boran, Çukurova Kağıt ve Ambalaj Grubu Genel Müdürü İsa Doğanlı sektördeki son durumu değerlendirdi.

Avrupa’da gelecek günlerde bir durgunluk beklendiğine vurgu yapan Etiket Sanayicileri Derneği Başkanı – Ambalaj Sanayicileri Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Aydın Okay, “Şu anda Avrupa’da hazırlıklarını yapıyorlar. Aynı şekilde bu endişe bizde de var, bunun da bir sonu olacak” dedi. Avrupa’da ayrıca emek yoğun işleri de kendilerinden çıkartıp mümkün olduğu kadar daha doğuya göndereceklerini bildiren Okay, “Ambalaj da yavaş yavaş Batı ülkelerinden çıktı, Doğu ülkelerine geliyor. Aynen tekstilde olduğu gibi… Yüksek teknolojili ürün satma peşine gidiyor Avrupa diğerlerini dışarı verecek. Ambalajda da en önemli aday ülke Türkiye’dir. Çünkü Avrupa Birliği üyesi ülkelere en yakın ülke Türkiye” açıklamasında bulundu. Türkiye’nin üretim kapasitesi olan ve Avrupa tarafından tanınan, verdiği garanti ve hizmetle de bunu ispat eden bir ülke olduğuna değinen Okay, “Tabii bu çalışmaları yaparken hükümetimizden de destekler görüyoruz. Ambalaj sektörü her geçen gün kendini yeniliyor ve Avrupa’nın tedarikçisi olma açısından da hızlı yol alıyor” diye konuştu.

Koronavirüs döneminde ambalajlı ürünlere rağbetin de çok daha fazla olduğunu ifade eden Okay, “Çünkü insanlar kendilerini bir şekilde koronadan korumak zorundalar, en azından ruhen öyle hissediyorlar. Ürünlerin ambalaja girmesi hem ekonomik hem sosyal olarak kontrol edilebilir olmasını sağladı” dedi. İyi bir ambalaj ürününün de iyi sattırdığını belirten Okay, “Çok iyi bir ürününüz vardır ambalajı iyi değilse satamazsınız. Rafa koyulan ürünlerin bir adım öne çıkması için sizin ambalajınızın da albenisi olması lazım” şeklinde konuştu. İhracat hedefl erini de revize ettiklerini aktaran Okay, “Bizim ambalaj sanayi olarak bu seneki hedefimiz 7 milyar dolar ihracat yapmaktı bu 8 milyar dolar oldu. 2023 hedefini de 10 milyar dolar olarak revize ediyoruz” bilgisini verdi.

“GERİ DÖNÜŞÜMDEN BAŞKA ÇAREMİZ YOK”

Ambalaja giren ürünlerin faturasız piyasanın ortadan kalkmasına da destek sağlayacağını dile getiren Okay, “Biz ambalaj dünyası olarak hem yurtdışında hem de yurtiçinde büyüyeceğimizi düşünüyoruz” dedi. 2021 yılı itibariyle Türkiye’de kişi başı ambalaj tüketiminden de bahseden Okay, bunun 120 dolar civarında önemli bir rakam olduğunu söyledi.

Pandemi döneminde panik atak siparişleri verildiğini de dile getiren Okay, “Belli bir stokunuzun elinizde olması lazım. Belli bir stoku yapmaya uğraştık. Gün geldi malı bulduk konteyner bulamadık. Maliyetler çok değişti. Panik atak satışları iptali de başladı. Mal bitene kadar bu olacak sonra yine panik atak durumu olacak. Çünkü o firma zararını karşılayabilmek için ürünlerine zam yapacak” değerlendirmesinde bulundu.

Geri dönüşüm durumunu da değerlendiren Okay, “Geri dönüşüm konusunda hükümet tarafından da darphanenin de bu işe dahil edilmesiyle ciddi bir yol alındı” bilgisini verdi. “Bizim gibi işletmelere de bilgiler gidiyor. Bizler geri dönüşüm nedeniyle yapılabilecek etiketlerin ne şekilde üretilmesi gerektiği ya da üretme kapasitemiz olup olmadığı konusunda bilgiler veriyoruz. Çok ciddiye de alınıyor ve çok hızlı yol alınacağını düşünüyorum” diyen Okay, geri dönüşüm konusunda başka çare olmadığını ifade etti. “Tabii ki bir problem yüzde 100 bitirilemez” diyen Okay, buna karşın esas çözülmesi gereken konunun eğitim olduğunu dile getirdi. Eğitimin genel bir eksiklik olduğunu söyleyen Okay, “Biz bir şeyler yaparken bende olmasın başkasında olsun mantığını bir an önce bırakmalıyız” diye konuştu.

“RESESYONUN ETKİLERİNİ GÖRMEYE BAŞLADIK”

Pandemi ile beraber kağıt esaslı ambalajlarda bir patlama olduğunu ve kağıdın yetmeyecek hallere geldiğini bildiren Çukurova Kağıt ve Ambalaj Grubu Genel Müdürü İsa Doğanlı, “Ama bu senenin ilk çeyreğinin sonu ve yaz başı gibi geriye dönmeye başladı” dedi. İnsanların eski tüketim alışkanlıklarına dönmeye başladığına da değinen Doğanlı, “Pandemi dönemi ambalajların küçülmesini, tek kullanımlık ambalajların kağıt esaslı olmasını da getirdi” şeklinde konuştu. Bunun iyi bir trend olduğunu ve ciddi yatırımların da yapıldığını aktaran Doğanlı, “Resesyon etkilerini de görmeye başladık. Oluklu mukavva kağıtlarında bunu görüyoruz” diye konuştu. Oluklu mukavva sektörünün ilk 9 ayda yüzde 8,5 oranında küçülme “Müşterinin birinci önceliği malzemenin temin edilmesi” Ambalaj satın almasını yaptıkları geniş bir müşteri havuzuna sahip olduklarına değinen Zer Kıdemli Malzeme Satın Alma Müdürü Eşter Boran, “Özellikle ambalaj kategorisi bizim en önemli kategorilerimizden biri” dedi. Müşterinin beklentisi üzerinde durmak gerektiğini söyleyen Boran, “Sanayi kuruluşlarımız ambalajla birlikte birçok hammaddeyi de temin ediyorlar. Üretimden evvel bu malzemeler gelsin istiyorlar. Birinci öncelikleri bu malzemelerin temin edilmesi oluyor. Düzgün bir planlama ile malzemeye ulaşım mümkün” şeklinde konuştu. Müşterileri için toplu bir satın alma hacmi oluşturarak onlara avantaj sağladıklarını aktaran Boran, “Kalite ayağı da önemli bir etken. “Farklı taleplerde müşteriler ve farklı ölçekte tedarikçileri buluşturan bir merkez olarak önemli bir sektör bilgisine sahibiz” ifadesini kullandı.

Hem müşteri açısından hem de tedarikçi açısından firmaların ileriyi görebilmelerinin de son derece önemli olduğunu aktaran Boran, “Spot alımlar yapmıyoruz alımlarımızı uzun süreli yapıyoruz” dedi. Üreticilerin önüne müşterilerden gelen talepleri iletmek zorunda olduklarını da aktaran Boran, “Zer’in önemli bir hacimle atık yönetimi işi de var, hurda kağıt da bunun bir parçası” açıklamasında bulundu. Resesyon beklentilerinin ve piyasada taleplerinin düşüşü ile birlikte doğal olarak fiyatların geri geldiğini de kaydeden Boran, “Ama geçtiğimiz ay içerisinde hurda kağıtta yüzde 10 civarında bir zam oldu. Baktığımızda her şeyin fiyatı aşağı giderken neden kağıdın fiyatı yukarı gidiyor. Burada işin ilginç yanı hurda kağıdın fiyatları yüzde 40’lara kadar geri gitmiş durumda. Burada enerji maliyetleri devreye giriyor ama orada benim soru işaretlerim var” değerlendirmesinde bulundu. En büyük problemin yüksek enflasyon ve yüksek kur değişimi ortamında fiyat yönetimi yapabilmek olduğunu söyleyen Boran, “Nihai ürünü üreten üretici hızlıca değiştiremiyor fiyatını. Bu arz ve taleple ilgili bir sorun. Maalesef girdi maliyetleri buna göre şekillenmiyor” ifadesini kullandı. Uzun soluklu sözleşmelerde sabit fiyatla gitmenin mümkün olamayacağını da dile getiren Boran, “Üreticilerin uyum sağlayabilecekleri bir koşul değil bu. Önemli olan değişken ortama uygun bir fiyat belirleyebilmek” şeklinde konuştu. Boran şöyle devam etti: “Yılda 2 kez asgari ücretin artışı da fiyatlara yansımak zorunda. Hammadde artışları belli oranlara geldiği zaman da biz bu değişimleri fiyatlara yansıtıyoruz. Vade sıkıntısı da var. Bizim esasında tam bu noktada üreticilere yönelik çözüm önerilerilerimiz var.” kaydettiğini belirten Doğanlı, “Bu sektöre hammadde sağlayan kağıt üretimi ise Türkiye’de yaklaşık 22 fabrikada var. 22 fabrikanın Türkiye satışlarında da yüzde 3 kadar küçülme görüldü” değerlendirmesinde bulundu.

Pandemide talep artınca fiyatların da artış kaydettiğini bildiren Doğanlı, “O zaman tüketiciler daha ucuzuna doğru geçiş yaptı. Örneğin oluklu mukavvadan plastik olukluya dönmeye çalışanlar oldu” açıklamasında bulundu. Doğanlı, şu sıralar tüketicilerin mümkün olduğu kadar maliyeti düşürmek ve tekrar kullanmak için depozito sistemine yöneldiğini dile getirdi. En çok ambalaj maliyeti olan ürünlerden de bahsederek sektöre yönelik bilgiler veren Doğanlı, en çok ambalaj maliyetinin kuruyemişler tarafında olduğunu ve buna karşılık ürün büyüdükçe ambalajlama maliyetinin de düştüğünü söyledi. Küçük ambalajların giderek arttığını ve böyle bir trend olduğunu da aktaran Doğanlı, “Ürünün içindeki toplam ambalaj maliyeti artmaya devam ediyor” dedi.

“HURDA KAĞIT NEDENİYLE OLUKLU MUKAVVA FİYATLARININ ARTMASI SÖZ KONUSU OLACAK”

Hammadde tarafında şu anda hiçbir sıkıntı olmadığına değinen Doğanlı, “Pandemi döneminde oluklu mukavva ile ilgili ciddi yatırım kararları alındı” dedi. Çok fazla yatırım bolluğu olduğuna değinen Doğanlı, “Oluklu mukavvadaki esas kritik konu hurda kağıt. Şu anda Avrupa yıl sonu itibariyle hurda kağıt taşımasıyla ilgili yeni bir regülasyon ortaya koyacak” bilgisini verdi. Her türlü hurdanın üretildiği yerde yok edilmesi başka yerlere taşınmaması, taşınması durumunda ise karbon salınımına engel olunmasının amaçlandığını ifade eden Doğanlı, “Yani hurda çıkarılmaması veya burada başka bir ürüne dönüştür başka ülkelere yollama diyor. Türkiye’de geri dönüşüm oluyor fakat kapasite yeterli değil, hurda kağıt ithal etmek zorundayız. İçerideki fabrikalarda da hurda kağıt nedeniyle oluklu mukavva fiyatlarının artması söz konusu olacak” değerlendirmesinde bulundu. İnsanların çöpleri evlerde ayrı toplaması gerektiğini söyleyen Doğanlı, “Bütün hurdalarda fiyatlar baskı altında” dedi.

“MALİYETLERDE DÜŞÜŞ BEKLENTİSİ YOK AMA FİYATLAR BASKI ALTINDA”

Grup olarak plastik işlerinin de olduğunu ifade eden Doğanlı, “Alışveriş poşetlerini toplayıp granül haline getiriyoruz ve bunu Çin’e kadar ihraç ediyoruz. Ben bunu övünerek anlatıyordum baktım Çinliler de benzer şirketler kurmuşlar. Plastik hurdaları topluyorlar. Türk şirketi görünümünde granül üretiyor ve Çin’e ihraç ediyorlar. İşin pisliğini Türkiye’ye yığmış oluyorlar. Çin’in 2 yıldır her türlü hurda ithalatı yasak onun için bu işleri ülke dışına ittirdiler. Avrupa da kendisi yapmaya gayret ediyor diye düşünüyorum” değerlendirmesinde bulundu.

“Maliyetlerde düşüş beklentisi yok ama fiyatlar baskı altında” diyen Doğanlı, enerji maliyetlerinin arttığını ve kağıt üretim tesislerinde geçen sene enerjinin maliyet içindeki payının yüzde 12 iken bugün itibariyle yüzde 40’ı geçtiğini belirtti. Bunun nedeninin fiyat artışları olduğunu bildiren Doğanlı, “Bu şartlarda maliyetlerde bir düşüş söz konusu değil. Yılbaşında asgari ücret zammı vesaire durumlarından sonra yine fiyatlar yukarıya doğru hareketlenir” diye konuştu. Fiyatın artması için arz talep kanununda bir talep olması gerektiğini de belirten Doğanlı, “Talep olmadığı zaman da fiyat baskı altında olacaktır. Maalesef önümüzdeki süreçte arz fazla olup talep fazla olmayacağı için böyle bir dengesizlik olacak. Ambalaj üreticileri için bu sıkıntılı bir dönem olacaktır” bilgisini verdi.

“Geri dönüşüm gönüllülük esasıyla yürümüyor”

Sektör temsilcilerine sorular sorarak programı zenginleştiren DÜNYA gazetesi Yayın Koordinatörü Vahap Munyar da sektörle ilgili genel bir değerlendirmede bulundu. Kağıt tarafında büyük yatırımlar olduğunu ifade eden Munyar, “Umarım kapasitelerini doldurmaları uzun sürmez” dedi. Munyar, aynı şeyin cam ambalaj tarafında da gündeme geldiğini de söyledi. En önemli sorunun geri dönüşümle ilgili olduğunu ve kaynağından toplamanın becerilemediğini bildiren Munyar, “Gönüllülük esası ile yürümüyor bu işler. Bu işi toplandığı noktada çözmekte fayda var” şeklinde konuştu.

“Müşterinin birinci önceliği malzemenin temin edilmesi”

Ambalaj satın almasını yaptıkları geniş bir müşteri havuzuna sahip olduklarına değinen Zer Kıdemli Malzeme Satın Alma Müdürü Eşter Boran, “Özellikle ambalaj kategorisi bizim en önemli kategorilerimizden biri” dedi. Müşterinin beklentisi üzerinde durmak gerektiğini söyleyen Boran, “Sanayi kuruluşlarımız ambalajla birlikte birçok hammaddeyi de temin ediyorlar. Üretimden evvel bu malzemeler gelsin istiyorlar. Birinci öncelikleri bu malzemelerin temin edilmesi oluyor. Düzgün bir planlama ile malzemeye ulaşım mümkün” şeklinde konuştu. Müşterileri için toplu bir satın alma hacmi oluşturarak onlara avantaj sağladıklarını aktaran Boran, “Kalite ayağı da önemli bir etken. “Farklı taleplerde müşteriler ve farklı ölçekte tedarikçileri buluşturan bir merkez olarak önemli bir sektör bilgisine sahibiz” ifadesini kullandı. Hem müşteri açısından hem de tedarikçi açısından firmaların ileriyi görebilmelerinin de son derece önemli olduğunu aktaran Boran, “Spot alımlar yapmıyoruz alımlarımızı uzun süreli yapıyoruz” dedi. Üreticilerin önüne müşterilerden gelen talepleri iletmek zorunda olduklarını da aktaran Boran, “Zer’in önemli bir hacimle atık yönetimi işi de var, hurda kağıt da bunun bir parçası” açıklamasında bulundu. Resesyon beklentilerinin ve piyasada taleplerinin düşüşü ile birlikte doğal olarak fiyatların geri geldiğini de kaydeden Boran, “Ama geçtiğimiz ay içerisinde hurda kağıtta yüzde 10 civarında bir zam oldu. Baktığımızda her şeyin fiyatı aşağı giderken neden kağıdın fiyatı yukarı gidiyor. Burada işin ilginç yanı hurda kağıdın fiyatları yüzde 40’lara kadar geri gitmiş durumda. Burada enerji maliyetleri devreye giriyor ama orada benim soru işaretlerim var” değerlendirmesinde bulundu.

En büyük problemin yüksek enflasyon ve yüksek kur değişimi ortamında fiyat yönetimi yapabilmek olduğunu söyleyen Boran, “Nihai ürünü üreten üretici hızlıca değiştiremiyor fiyatını. Bu arz ve taleple ilgili bir sorun. Maalesef girdi maliyetleri buna göre şekillenmiyor” ifadesini kullandı. Uzun soluklu sözleşmelerde sabit fiyatla gitmenin mümkün olamayacağını da dile getiren Boran, “Üreticilerin uyum sağlayabilecekleri bir koşul değil bu. Önemli olan değişken ortama uygun bir fiyat belirleyebilmek” şeklinde konuştu. Boran şöyle devam etti: “Yılda 2 kez asgari ücretin artışı da fiyatlara yansımak zorunda. Hammadde artışları belli oranlara geldiği zaman da biz bu değişimleri fiyatlara yansıtıyoruz. Vade sıkıntısı da var. Bizim esasında tam bu noktada üreticilere yönelik çözüm önerilerilerimiz var.”