Türk Sanayici ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) ve Koç Üniversitesi iş birliğiyle oluşturulan Ekonomik Araştırma Forumu (EAF), önceki akşam “2022’ye Girerken Türkiye Ekonomisi” temalı bir panel gerçekleştirdi. Panelin açılışında konuşan TÜ- SİAD Başkanı Simone Kaslowski, gündemdeki ekonomik gelişmelere ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Yüksek enfl asyon oranına değinen Kaslowski’nin, yeni ekonomik modele ilişkin atılan adımların gözden geçirilmesi gerektiği yönündeki ifadeleri dikkat çekti. Dünyanın tahmin edilenden daha hızlı bir dönüşüm içinde olduğunu söyleyen Kaslowski, bu dönüşümü hızlı kavrayan ve gerçekleştirenlerin ön plana çıkma şansının artacağını söyledi. Kaslowski, “Bu nedenle her alanda ezberleri bozmamız gerekecek” dedi.

Dolarizasyon artarak devam ediyor Aralıkta yüzde 36,08 ile 19 yılın zirvesine yükselen tüketici enflasyonuna da işaret eden Kaslowski, şu ifadeleri kullandı: “Hafta başında açıklanan yüksek enfl asyon rakamları da attığımız adımları tekrar gözden geçirmemiz gerektiğini net şekilde ortaya koymakta. Enfl asyon ile mücadelede gerçekten doğru adımları mı atıyoruz? Bunlar doğru adımlar ise neden enfl asyon bu denli şiddetli yükseliyor? Evet, bugün baktığımızda ihracatımız, 2021 yılını son derece yüksek, 225 milyar dolar seviyesinde tamamladı. Geride bıraktığımız yıl reel bazda yüzde 10’un üzerinde büyüme kaydettik. Fakat önümüze baktığımızda var olan koşullar, öngörülebilirliği ve yatırım ortamını ne kadar destekliyor? Bu süreç ne kadar sürdürülebilir? Son dönemde attığımız adımlar, bizi arzu ettiğimiz noktaya getirdi mi? Dolarizasyon artarak devam ediyor. Kısa vadeli geçici çözümlere yönelirken büyük resmi kaçırmıyor muyuz? Faiz indirimi yaptığımız halde neden piyasa faizleri ya da kredi faizleri düşmüyor? Aksine yükseliyor. Geride bıraktığımız bu son 3 aylık süreç bize neler öğretti? Zaman çok kıymetli. Ülke olarak bu zamanı daha doğru kullanma maliyeti artık eskisinden de yüksek.”

Öngörülebilirlik endişesi

“Ülke olarak odaklanmamız gereken, serbest piyasa işleyişine sadık kalarak verimlilik artışı ile katma değeri yüksek teknolojiye dayalı yeşil dönüşümü destekleyen üretim ortamına kaymaktır” diyen TÜSİAD Başkanı Kaslowski, bunun beraberinde ihracat artışını da getireceğini savundu. Ülke olarak odaklandığımız noktanın bugünkü global iktisadi gerçeklerle yeterli ölçüde örtüşmediği eleştirisini yapan Kaslowski, “Uyguladığımız yöntemler bizi temennilerimize ulaştırmadığı takdirde, her seferinde yeni yöntemlerle gelmek veya daha liberal piyasa işleyişinden ödün vermek mecburiyetinde kalırız. Bu, aynı zamanda rekabetçi piyasa işleyişini bozarken verimliliğe de hasar verir. Unutmayalım ki bu yöntem, kısa vadede geçici çözüm sunuyor gibi gözükmekle beraber öngörülebilirliğe de zarar vermekte. Gün sonunda ekonomide erişmek istediğimiz refah artışından da ülkemizi uzaklaştırmaktadır” diyerek sözlerini tamamladı.

“Model arayışı ve takıntısı yanlış”

Kaslowski’nin açılış konuşmasını yaptığı panelde, ekonomistler Cevdet Akçay, Gizem Öztok Altınsaç, Ege Cansen, Selva Demiralp, Uğur Gürses ve Hakan Kara konuşmacı olarak yer aldı. Döviz kurundaki hızlı çıkışa karşı alınan önlemlere değinen Ege Cansen, “TL’ye güven kaybolmuştur. Buz üzerinde fren yapmak gibi bir durum var. Bugün frenle duran araba değil, tekerlekleri. Buz üzerinde kaymaya devam ediyoruz. Zorlu bir sürece girdik. TL Türk ekonomisini taşıyamayacak duruma geldi” dedi. Cevdet Akçay ise, model arayışları ve takıntısının yanlış olduğuna işaret etti. Akçay, ekonomide şu an bir model sunulmadığını hatta bir çerçeve dahi olmadığını belirtti. Uğur Gürses ise, “Ekonomide belirsizlik dönemine girildi. Ekonomik krizin politik kriz çerçevesinde konuşulması gerekiyor” tespitini yaptı. Gizem Öztok Altınsaç da TL’deki sıkışıklığın devam ettiğini, bozulmaların söz konusu olduğunu belirtirken, “Kur, enfl asyon, faiz sarmalından çıkamayan bir ekonomiyiz. Rotatif krediler bile çok yüksek seyrediyor. Kredi faizini düşürmeden yatırımların yukarı gitmesi mümkün değil” dedi. Selva Demiralp, Türkiye’nin enfl asyon pahasına büyümeyi tercih ettiğini vurgularken, düşük faizle cari açığı aşağı çekmenin ortaya çıkardığı sorunlara vurgu yaptı. Hakan Kara ise kur oynaklığının reel sektörün davranışlarını etkilediği, bunun da yatırımları yavaşlatacağı uyarısında bulundu.