Her aya ilişkin dış ticaret rakamları takip eden ayın hemen başında Ticaret Bakanlığı tarafından açıklanıyor. Bu özelliğiyle ihracat-ithalat rakamları ekonomiyle ilgili en hızlı bilgi alabildiğimiz verilerden bir tanesi. Geçtiğimiz hafta da Aralık 2020 itibariyle toplam ithalat-ihracat ve dış ticaret dengesi rakamlarını aldık. Her ne kadar farklı kaynaklarda 2020 yılında ihracatta rekor kırılmış gibi bir algı oluşturulsa da kırılan rekor sadece Aralık ayına ilişkin aylık ihracat rekoruydu. Aralık ayı ihracat rakamımız 17.8 milyar dolar olarak gerçekleşti. Bu rakam 2019 Aralık’taki 15.4 milyar dolarlık ihracattan %15.97 daha fazla. Tabii ki asıl bakılması gereken rakam aylık değil yıllık ihracat rakamı. 2020 toplam ihracat büyüklüğümüz 169.5 milyar dolarken 2019 yılı toplam ihracatımız 180.8 milyar dolar seviyesindeydi. Yani %6.26’lık bir azalış olduğunu görüyoruz. Salgının bu kadar yoğun olduğu böyle bir yılda ihracatımızda bu seviyede bir düşüşün olması normal karşılanabilir. Burada asıl dikkat edilmesi gereken nokta ithalat rakamları. İhracatta azalma olmasına rağmen ithalatta %4.32’lik bir artış gördük. Toplam ithalatımız 210.3 milyar dolardan 219.4 milyar dolara yükseldi. Bu gelişmelerin sonucu olarak da esas önemli değişken olan dış ticaret açığımız %69.12’lik artışla 29.5 milyar dolardan 49.9 milyar dolara yükseldi. Dünya Bankası’nın Ocak ayında yayınlanan raporuna göre Türkiye’nin 2020 yılını %0.5’lik bir büyümeyle kapatması bekleniyor. Türkiye’nin bunun gibi az büyüdüğü ya da küçülldüğü yıllarda dış ticaret açığı probleminin azaldığını biliyoruz. Ama bu yıl hem büyüyemedik hem de yüksek dış ticaret açığı verdik. Burada ithalat konusundaki en önemli konu ithalatımızın kompozisyonu. Yani toplam ithalatımızın ne kadarı hangi kalemlerden geliyor. Ezici üstünlük üretimde kullanılan ara malı ithalatı. Bu da demek oluyor ki üretim arttıkça bu ürünlere olan talep de arttığı için ithalat yükseliyor. Eğer üretim çok fazla olmazsa ithalat da buna paralel düşük oluyor. Bu yılsa ithalat konusunda farklı bir gerçekle de karşı karşıya kaldık. Altın ithalatı. Geçen sene toplam 13.4 milyar dolar olan “Kıymetli veya yarı kıymetli taşlar, kıymetli metaller” kaleminin bu seneki büyüklüğü 26.6 milyar dolar olarak gerçekleşti. Yani 13.2 milyar dolarlık bir artış söz konusu, toplam ithalat artışımızın 9.1 milyar dolar olduğunu hesaba katarsak, altın ithalatındaki bu anormal yükseliş olmasaydı toplam ithalatımızın da azalacağı sonucuna ulaşabiliriz. Maalesef bu kadar yüklü altın ithalatı yapmamızın en büyük nedeni; bu yıl uyguladığımız düşük faiz politikası. Faizde aradığını bulamayan vatandaş yatırımlarını döviz ve altın gibi alternatiflere yönlendirdi. Bunun yanında bir de yüksek kredi genişlemesini nedenler arasında sayabiliriz. Kredi kullanımıyla artan mevduat hacmi altın alımı için bir kaynak yaratmış oldu.

Hem büyüyemiyoruz hem dış ticaret açığımız artıyor

Büyüme rakamlarıyla dış ticaret rakamlarının yıllar içindeki gelişimini aşağıdaki grafikte görebilirsiniz. Son 3 yılda gördüğümüz üst üste düşük büyüme rakamları Türkiye ekonomisi açısından alışılmış bir görüntü değil. Konumuzla ilgili olan diğer bir ilginçlik de 2018 ve 2019’da dış ticaret açığının düşmesine rağmen, 2020’de büyüme olmamasına rağmen artması. Sebeplerini yukarıda saymaya çalıştım.

Rekabetçi kur hikayesi tutmadı

Bir diğer önemli konu da kurla dış ticaret rakamları arasındaki ilişki. Bildiğiniz üzere son yılları bir rekabetçi kur söylemi içinde geçirdik. TL değersiz olacak ki ihraç mallarımız ucuz olacak, ihracatçımız uluslararası piyasalarda fiyat rekabetini yakalayacaktı. Ayrıca ithalat pahalı olacak ve ithalat azalıp yerli üretici üretimini artıracaktı. Ama evdeki hesap pek çarşıya uymadı.

Aşağıdaki grafikte de yukarıdaki yıllar için reel efektif döviz kurunu paylaşıyorum. TL diğer paralara karşı ne kadar değerliyse reel efektif döviz kuru da o kadar yüksek görünüyor grafikte. Açık bir şekilde görüldüğü gibi 2020’de TL, tarihinin en değersiz seviyesindeyken dış ticaretimiz yine önemli miktarda açık vermis. (Altın etkisini yine de akılda tutmakta fayda var)

Sizin bir göreviniz de doğru geri bildirim vermek

Burada birkaç cümle de ihracatla bağlantılı ihracatçı birlikleri gibi bazı sivil toplum örgütleri için etmek lazım. Ekonomi politika yapıcılarının aldığı kararlardan birebir etkilenen sizlersiniz. Bununla ilgili sahadan ve birinci elden geri bildirimi sizin vermeniz lazım. Lakin çoğu zaman görüyoruz ki alınan her türlü önlem, güdülen her türlü politikayı destekliyorsunuz. 2020 bunun için çok güzel bir test yılı oldu. Ekonomi yönetimi değiştikten sonra politikalar da 180 derece değişti. Fakat bakıyorsunuz bazı sivil toplum örgütleri birbirinin tamamen zıttı olan bu iki politikaya da destek çıkmayı yine de başarabildiler. Bu şekilde her yapılan onaylandığı ve desteklendiği durumda doğru geri bildirim gelmezse politika yapıcıların da kendilerini değerlendirme şansları olmaz. Objektif değerlendirebilme ve bunu dile getirme cesareti uzun vadede bütün ülkenin kazıncına olacaktır.

Emrah LAFÇI