Erkan ÇAKAN / İSTANBUL

Türkiye, son 10 yılda Afrika kıtasında ticari ve siyasi faaliyetlerini artırdı. Bu ticari ilişkinin en önemli ülkelerinden birini ise Güney Afrika oluşturuyor. Türkiye ile Güney Afrika arasında artan ticari ilişkilere dair açıklamalarda bulunan DEİK Türkiye-Güney Afrika İş Konseyi Başkanı Abubekir Salim, siyasi ilişkilerin gelişmesiyle beraber Türkiye ve Güney Afrika ülkelerinin birbirlerini daha yakından tanıdığını söyledi. Ülkelerin devlet seviyesinde birbirlerini daha yakından tanıdığını ve artık belli kabullerin oluştuğunu kaydeden Salim, “Sıra iş dünyasında. Hedefimiz iş dünyasının birbirini daha iyi tanıyıp iki taraftaki fırsatlarda beraber hareket etmesini sağlamak olacak. İkili ziyaret ve görüşmeleri önümüzdeki süreçte daha da yoğun hale getirmeyi planlıyoruz. Ilave olarak, karşılıklı iş insanları ziyaretlerini, fuar ziyaretlerini, B2B’leri arttırmayı amaçlıyoruz.” diye konuştu.

“Maden ve tarım alanında girişimlerimizi hızlandıracağız”

Türk Şirketlerinin Güney Afrika’daki ticaret ve yatırımları birçok sektörü kapsadığını dile getiren Salim, şunları kaydetti: “Savunma sanayi, madencilik, enerji, tekstil, gıda, mobilya, halı, turizm, danışmanlık gibi birçok sektörde Türk iş insanları, Güney Afrika’da faaliyetlerde bulunuyor. Tarım sektöründe yatırım konusunda zayıfız diyebiliriz. Oysaki Güney Afrika bir madencilik ülkesi olduğu kadar tarım ülkesidir. En büyük ihraç kalemleri içinde bu iki sektör önde geliyor. Bu iki alandada Güney Afrika’nın çok başarılı firmaları bulunuyor. Türkiye olarak kesinlikle parçası olmamız gereken alanlar olarak değerlendiriyoruz. Bu nedenle 2023 -2030 yılları arasını Afrika’daki alt-üst yapı alanında ki başarının yanında Güney Afrika’daki maden ve tarım alanında Türkiye olarak ciddi gelişmeler göstereceğiz” açıklamasını yaptı. Enerji alanında da ülkede birçok fırsat olduğuna değinen Salim, “Özellikle yenilenebilir enerjide yeni atılımlar yapılıyor. Bu alanda firmalarımız Güney Afrika’da faaliyetlerini yoğunlaştırabilir.”

“2 milyar dolarlık ticaret hacmine sahibiz”

Yapılan yatırım ve finans araştırmaları, iki ülkenin ihracat ve ithalat kalemlerinin birbirini ikame ettiğini yani tamamladığını söyleyen Salim, “Güney Afrika şuanki ekonomik verilerde Türkiye’nin Sahralatı Afrika’daki en büyük ticari partneri olarak yerini alıyor. Türkiye’nin Güney Afrika’da 70’in üzerinde Tük şirketi faaliyet gösteriyor. İhracatımız 2021 yılında 861 milyon dolar iken Güney Afrika’nın Türkiye’ye ihracatı ise 1,2 milyar dolar oldu. Rakamlardan anlaşılacağı üzere ikili ticaret Türkiye aleyhine açık veriyor sonucu çıkıyor. Burda asıl mevzu ihraç-ithal kalemleridir, aldığımız ürünler hammadde yoğunluklu olduğu için katma değerli hale dönüştürerek ithal ettiğimiz oranın kat be kat üstünde gelir sağlıyoruz.” şeklinde konuştu.

Siyasi ilişkilerin gelişmesi ile oluşan ticari hareketlilik

Siyasi ilişkilerin gelişmesi ile beraber iki devletin birbirini tanıdığını ve siyası ilişkilerde ciddi yol kat edildiğini ifade eden Salim, “Ülkeler devlet seviyesinde birbirlerini tanıdı ve belli kabuller oluştu. Sıra iş dünyasında. Hedefimiz iş dünyasının birbirini daha iyi tanıyıp iki taraftaki fırsatlarda beraber hareket etmesini sağlamak olacak.” dedi.

Güney Afrika’nın sadece Afrika kıtasının değil küresel ticaretteki konumuyla globalde güçlü bir aktör olduğunu ifade eden Salim, devamında şunları söyledi: “Afrika kıtasının en büyük üç ekonomisi içinde yer alıyor. Dünyada da G-20 ülkeleri arasındaki tek Afrika ülkesidir. Gelişmiş altyapısı, güçlü finans sistemi, genç ve dinamik iş gücü ile Afrika kıtasının en önemli ticaret ve finans merkezlerinden biri. Çok kültürlülüğü ve doğu-batı arasındaki ‘uzlaşmacı ülke’ konumu ile hem ticari, hem de siyasi bir çok potansiyeli bünyesinde barındırıyor. BRICS’in Afrika kıtasındaki tek üye ülkesi olması da bir diğer önemli unsur” dedi. Güney Afrika’nın kıtanın enlerine sahip olduğunun altını çizen Salim, şunları kaydetti: “Kıtanın hiçbir ülkesinde görülmeyecek yapısal ilerlemeyi kaydetmiş bir ülke karşı karşıyayız. Dünyanın en iyi 500 üniversitesi arasında 4 üniversitesi bulunuyor. Gelişmiş alt yapı ve üst yapısıyla kıtanın çekim merkezi. Afrika’nın en büyük 100 şirketi’nin 66’sı Güney Afrika merkezli. İş yapma kolaylığı endeksinde en üst sıralarda yer alıyor. Sahra altı Afrika’da ticaret ve yatırım yapmak isteyen ülke ve firmaların toplanma ve dağılma merkezi Güney Afrika’dır. Çünkü sistemin oturduğu, kurumsallığın olduğu, limanlar ve havayolu aktarma merkezidir.”

“Afrika ile ticaretin artması için AfCFTA sürecine hazırlanmalıyız”

Türkiye’nin ‘Afrika Vizyonu’ ile Afrika ülkelerinde siyasi ve ticari ilişkilerini geliştirdiğini ifade eden Abubekir Salim, bu işbirliğinin Afrika Kıtasal Serbest Ticaret Bölgesi (AfCFTA) anlaşmasıyla yeni bir sürece girdiğini söyledi.

Bu anlaşmanın 2030 yılına kadar kıtada 6,7 trilyon dolar ilave ekonomik faaliyet yaratacağını dile getiren Salim, “Bundan dolayı önümüzdeki süreçte Türk iş insanları Afrika ile ilişkilerini planlarken ihracat-üretim dengesini gözetmesi gerekecek. Firmalarımız AfCFTA sürecini iyi okumalı ve ona göre hazırlıklarını hızlandırmalı.” dedi.

Ticaret Bakanlığı ve iş dünyası arasında AfCTA’ya hazırlık komisyonu kurulması ve bu komisyonun iş dünyasını yönlendirmesi gerektiğini aktaran Salim, “Afrika’da yatırım tercihlerini belirlerken sadece potansiyel olan ülke neresi diye bakıp değerlendirmemeli aynı zamanda, alt yapı üst yapıda gelinen nokta, bankacılık sektorunun gücü, ülkelerdeki para giriş çıkış trafiğindeki zorluklar, hukuk sisteminin yabancıya bakışı gibi konuları da değerlendirip karar vermeleri gerekiyor. Burda da Güney Afrika önemli artılar barındırıyor.” diye konuştu.

AfCFTA’nın 2030 yılına kadar kıtada 6,7 trilyon dolar ilave ekonomik faaliyet yaratacağını ifade eden DEİK Türkiye-Güney Afrika İş Konseyi Başkanı Abubekir Salim, “Yatırımcılarımız AfCFTA sürecini iyi incelemeli ve öne çıkacak yatırımlar üzerine odaklanmalı. Öncelikle Afrika için ticaretin artması Türkiye’nin ihracat kalemlerini doğrudan etkileyecek ve Afrika ile ticarette durağanlık ortaya çıkarabilme ihtimali var. Bundan dolayı önümüzdeki süreçte Türk iş insanları Afrika ile ilişkilerinde ihracat-üretim dengesi planlaması yapması gerekiyor. Ayrıca rekabette öne çıkmak içinde firmalarımız basit sanayi yoğun ürünlerden, teknoloji yoğun ürün yelpazesine geçişe yatırım yapmalı. Böylece AfCFTA’dan gelecek riskleri bertaraf edebilir.” açıklamasını yaptı.