Gümrük ve dış ticaret dünyasında son dönemde oldukça yoğun bir gündem olduğunu söylemek mümkün. İhracat bedellerinin yurda getirilmesine ilişkin regülasyonların hafifletilmesi, ABD menşeli eşyalara uygulanmak üzere oluşturulan ek mali yükümlülük mevzuatındaki değişiklikler ve gerek gümrük gerek mali müşaviri tedirgin eden gümrük beyannamesinin 9 no.lu hanesine ilişkin beyanın içeriği hakkında yaşananlar gümrük ve dış ticaret dünyasındaki gündemin ana başlıkları oldu.

İhracat bedellerinin yurda getirilmesinde ne değişti?

Geçtiğimiz haftalarda ihracat bedellerinin yurda getirilmesine ilişkin usul ve esasların belirlendiği Merkez Bankası tarafından yayınlanan İhracat Genelgesinde bazı değişiklikler yapıldı. İhracat Genelgesinde yapılan değişikliklerden ilki, istisna tanınan ülke sayısına dair. Daha önce sadece birkaç ülke için ihracat bedellerinin 180 gün içerisinde yurda getirilmesi zorunluluğuna istisna mevcutken yapılan değişiklikle istisna tanınan ülke sayısı 29’a çıkarıldı. Yeni durumda ihracat bedellerinin yurda getirilmesinde istisna getirilen ülkeler listesi aşağıdaki gibi oldu.

1- Afganistan 2- Angola 3- Belarus 4- Benin 5- Cibuti 6- Etiyopya 7- Fildişi Sahili 8- Filistin 9- Gabon 10- Gana 11- Gine 12- İran 13- Kamerun 14- Kenya 15- Kırgızistan 16- Kuzey Kore 17- Küba 18- Liberya 19- Lübnan 20- Moldova 21- Nijerya 22- Senegal 23- Somali 24- Sudan 25- Suriye 26- Suudi Arabistan 27- Tacikistan 28- Tanzanya 29- Venezuela

Açıkçası bu ülkelerin ülkemizin toplam ihracat tutarından aldıkları paya dair bir araştırma yapmadım. Ancak toplam ihracatımızın önemli bir kısmını Avrupa ülkelerine yaptığımızı dikkate aldığımızda istisna tanınan bu ülkelerin ihracatımızdaki payının pek de fazla olmadığını tahmin etmek zor değil.

Söz konusu genelgedeki ikinci değişiklik ise peşin tahsil edilen ihracat bedellerine ilişkin. Genelgenin daha önceki şeklinde ihracatçılar tarafından peşin olarak tahsil edilen bedel karşılığı ihracatın 24 ay içerisinde gerçekleştirilmesi zorunluluğu bulunuyordu. Genelge’nin “Peşin Döviz” başlıklı altıncı maddesinde yapılan değişiklik ile mücbir sebep ve haklı durum hallerinin varlığı nedeniyle 24 ay içerisinde ihracat yapılamayacağının anlaşılması halinde belirtilen bu hallerin tevsik edilmesi kaydıyla banka tarafından ihracatçıya en fazla 1 yıla kadar ek süre verilebilmesi imkânı getirildi.

İhracat Genelgesindeki önemli sayılabilecek son değişiklik ise “İhracatçının serbest kullanımına bırakılan dövizler” konusuyla ilgili. Genelgede yapılan düzenleme ile bundan böyle Azerbaycan, Cezayir, Fas, Kazakistan, Mısır, Özbekistan, Tunus, Türkmenistan, Ukrayna ve Yemen ülkelerine yapılacak ihracatların bedelinin yüzde ellisinin getirilmesi zorunlu iken kalan yüzde ellinin getirilmesi zorunlu olmayacak. Dolayısıyla ihracatçımız bu ülkeler için ihracat bedelinin yarısı üzerinde serbest tasarruf imkanına kavuştu.

Genel olarak İhracat Genelgesinde yapılan revizyonların önceki regülasyon metnine kıyasla daha esnek ve liberal perspektifte olduğunu vurgulamak gerek. Ancak üretim faktörlerinin tamamının serbestçe dolaşımının ilke olarak kabul edildiği günümüz uluslararası ticaret sisteminde örtük sermaye kontrolü olarak algılanabilecek bu tarz regülasyonların yerinin olduğunu düşünmek pek de mümkün değil. Sonuç olarak her ne kadar Genelgenin yeni hali öncekine kıyasla biraz daha esnek hale gelmişse de ihracat bedellerinin yurda getirilmesi zorunluluğunun genel bir kural olarak devam ettiğini unutmamak gerek.

Gümrük Beyannamelerinin 9 no.lu hanesi

Gümrük beyannamelerinin 9 no.lu hanesinde yapılan beyanlara dair gümrük idaresinin tespitleri geçtiğimiz hafta gerek gümrük müşavirleri gerek ise mali müşavirler tarafında tedirginlik yaratan bir durum oldu. Konunun temeli, gümrük idaresinin bazı firmalara beyannamelerin 9 no.lu kutusunda yer alan “MALİ SORUMLU KİŞİ” tanımına ihracatçının veya ithalatçının yeminli mali müşavirinin veya mali müşavirinin ya da serbest muhasebecisinin adı soyadı vergi numarası yazılması gerektiği fakat beyannamelerin ilgili sütununda ihracatçı veya ithalatçı firma isimlerinin beyan edildiğinin tespiti üzerine usulsüzlük cezası düzenlemesine dayanıyor.

Öncelikle şu hususu belirtmekte fayda var. Gümrük beyannameleri genel kural olarak Gümrük Yönetmeliğinin 14 numaralı ekinde yer alan “Beyanname Kullanma Talimatına” uygun olarak doldurulmak zorunda. Anılan Talimatta ise 9 no.lu bölüme “ihracatçının ve ithalatçının yeminli mali müşavirinin veya mali müşavirinin ya da serbest muhasebecisinin adı, soyadı ve vergi numarası yazılması gerektiği” ifade ediliyor.

Gümrük beyannamelerinin 9 no.lu hanesinin ithalatta veya ihracatta vergilendirmeyi etkiler hiçbir yanı bulunmuyor. Hatta daha ileriye gidecek olursak istatistiki amaçlı olarak bile gümrük idareleri tarafından kullanılabilir bir işlevi de yok. Dolayısıyla bu haneye gümrükleme süreçlerinde yükümlüler veya temsilcileri tarafından yapılan beyan, tamamen bilgi amaçlı yapılan bir bildirimden fazlası değil. Kaldı ki işletmelerin muhasebe ve vergi alanına dair süreçlerinde dışarıdan mali müşavirlik veya yeminli mali müşavirlik hizmeti almaları kanunen de zorunlu bir durum değil. Her bir firma kendi bünyesinde de mali işlemlere ilişkin defter kayıtlarının tutulmasını sağlayabiliyor. Hal böyleyken tamamen gümrük beyannamesinde sadece bilgi amaçlı yer alan bir hanenin hatalı doldurulduğu gerekçesiyle gümrük beyannamesinin anılan Talimata aykırı doldurulduğundan bahisle yükümlülere yönelik cezai işlem uygulanmasının hakkaniyetli olmayacağını düşünüyorum. Ancak bu durum Gümrük Yönetmeliğinin 14 sayılı ekinde yer alan Beyanname Kullanma Talimatındaki açıklamaların yenilenerek yükümlüler tarafından daha anlaşılır, işlevsel ve sade yeni bir metnin ortaya koyulması gerekliliğini ortadan kaldırmıyor.

Bu konu özelinde ortaya çıkan durum mali müşavirler kanadında tedirginlik yarattı. Onlar da konuyu “bizim herhangi bir bilgimiz veya dahlimiz olmadan yükümlülerce yapılan gümrük beyanlarından kaynaklanan bir sorumluluğumuz mu bulunuyor acaba” diye algıladılar. Hiç lafı uzatmadan hemen açıklığa kavuşturalım.

Gümrük mevzuatımıza göre gümrük yükümlüsü beyan sahibidir. 4458 sayılı Gümrük Kanunu’na göre ise “Beyan sahibi” deyimi, kendi adına beyanda bulunan kişiyi veya adına beyanda bulunulan kişiyi ifade eder. Bu durumda gümrük işlemlerinde beyan sahibi doğrudan temsil veya dolaylı temsil usulünün kullanılması hallerinde gümrük işlemleri gerçekleştiren firma ve/veya ilgili gümrük müşaviridir. Buradan hareketle firmaların mali müşavirlerinin veya yeminli mali müşavirlerinin yapılan bir gümrük beyanının doğruluk veya gerçekliğinden sorumlu olmaları veya tutulmaları gibi bir durum yürürlükteki gümrük mevzuatımız uyarınca mümkün değildir. O yüzden mali müşavirlerin bu konu ile ilgili tedirgin olmalarını gerektiren herhangi bir şey yok.

ABD menşeli eşyadaki ek mali yükümlülük

Hepimizin bildiği üzere menşe esaslı önlemler dünya genelinde olduğu gibi bizim ülkemiz tarafından da özellikle son birkaç yıldır yoğun şekilde uygulanıyor. ABD menşeli ürünlerde uygulamaya konulan ek mali yükümlülük de bu kapsamda uygulanan bir önlem. Her ne kadar bu ek mali yükümlülük en başta birazda o dönem siyasi olarak sorunlar yaşadığımız ABD ile bu ülke menşeli ürünler üzerinden alınmak üzere getirilmiş olsa da, fiili uygulamada durum öyle olmadı ve çoğunlukla ithalatta gerçekte ABD menşeli olmayan eşya için gerekli menşe dokümantasyonunun sağlanmadığı gerekçesiyle cezalı şekilde uygulanır oldu. Hatta pek çok yükümlü son birkaç yılda bu sebeple düzenlenen gümrük ek tahakkuk ve ceza kararları konusu tutarları ya ödedi, ya uzlaştı veya uyuşmazlık yaratarak itiraza ve akabinde yargıya taşıdı. Daha önce konu ile ilgili yazılarımda belirttiğim üzere vergi ve gümrük hukukunun temel ilkelerinden birisi, idarenin ek vergi salmaya yönelik her bir işleminin somut bir tespite veya delile dayanması gerektiği. Buradaki konuda karşılaştığım pek çok durumda bu anlamda somut delil veya tespit bulunmuyordu. Dolayısıyla bu durum özelinde gümrük idarelerinde çok fazla sayıda uyuşmazlığa konu dosya oluşmuştu.

Bu uyuşmazlıkların ortadan kaldırılmasının temini amacıyla Ticaret Bakanlığı tarafından 05/11/2021 tarihli 31650 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan Gümrük Yönetmeliğindeki değişiklikler ile yükümlülere eşyanın menşeini kanıtlayan belgelerin sonradan ibrazına yönelik mevcut süreler uzatılmakla birlikte ile ABD menşeli eşyaya uygulanan Ek Mali Yükümlülüğe (EMY) yönelik bazı düzenlemeler yapıldı.

Yapılan değişiklikle ile Gümrük Yönetmeliğinin geçici 16’ncı maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “30/6/2021” ibaresi “31/12/2021” şeklinde değiştirilerek değişiklik tarihinden önce tescil edilen serbest dolaşıma giriş beyannameleri ile ilgili olarak daha sonra uygun menşe ispat belgesi ibrazına ilişkin süre uzatıldı.

Bununla birlikte ABD menşeli eşya için uygulanması amacıyla oluşturulan EMY için ise; “21/6/2018 ila 23/5/2019 tarihleri (bu tarihler dahil) arasında beyannamesi tescil edilmiş olan ve beyanname ekinde eşyanın menşeini tevsik eden menşe ispat belgesi bulunmadığı halde 11/6/2018 tarihli ve 2018/11973 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Amerika Birleşik Devletleri Menşeli Bazı Ürünlerin İthalatında Ek Mali Yükümlülük Uygulanmasına Dair Karar kapsamında ek mali yükümlülüğün ödenmediği, eksik ödendiği veya teminata bağlanmadığı tespit edilen eşyanın beyanname eki belgelerinde menşe ülkesinin yazılı olması veya 31/5/2022 tarihine kadar eşyanın ihracatçısı tarafından düzenlenmiş aşağıdaki metni içeren bir belgenin ibraz edilmesi halinde ayrı bir menşe belgesi aranmayacağı hükmü getirildi.

“Aşağıda imzası bulunan ben, ….. tarihli ….. sayılı faturada belirtilen ….. tanımlı eşyanın ….. menşeli olduğunu ve üreticisinin ….. ülkede yerleşik ….. firması olduğunu beyan ederim. İstenildiğinde, ilgili kamu otoritesine bu beyanı destekleyecek tüm kanıtları sağlamayı taahhüt ederim. / I, the undersigned, declare that the goods named as ….. listed in this invoice ….. (date and number) originate in ….. and produced by ….. (name of the firm) in ….. (name of country). I undertake to make available to the related public authorities any further supporting documents they require.” ifadesini içeren belgenin ibraz edilmesi hallerinde ayrıca bir menşe tevsiki aranmaz.”

Firmaların geçmiş dönemki gümrük işlemleri hakkında menşe kaynaklı gümrük uyuşmazlıklarının ortadan kaldırılması bakımından Gümrük Yönetmeliğinde yapılan bu değişikliklerin oldukça iyi analiz edilmesi ve henüz ödenmemiş statüde gümrük tahakkukları ve cezaları için getirilen bu hükümlerden istifade edilmesi fevkalade önemli. Ancak daha önce gerek uzlaşma gerek ise yapılandırma yasası çerçevesinde bu ek tahakkuk ve ceza kararları konusu tutarları ödeyenler için ise hakkaniyetsiz bir durumun yaratıldığının da kabulü gerek. Önümüzdeki dönemde bu konunun gümrük camiasında yoğun şekilde Anayasa’nın 10’nuncu maddesinde belirtilen “Eşitlik İlkesi”ne aykırı olup olmadığı bakımından değerlendirilmesi ise kuvvetle muhtemel.