Türk Havacılık ve Uzay Sanayii (TUSAŞ) Genel Müdürü Temel Kotil, Türkiye 2023 Zirvesi ve Para Sohbetleri kapsamında gerçekleştirilen “Türkiye Yüzyılının Savunma Projeleri” panelinde yaptığı konuşmada, Milli Muharip Uçak’ın 18 Mart 2023 itibarıyla hangardan çıkacağını bildirdi.

Milli Muharip Uçak’ın 2017 yılı itibarıyla gerçek anlamda çalışmalarının başladığına işaret eden Kotil, TUSAŞ’ın 1.300 mühendisinin geceli gündüzlü olarak çalıştığını ifade etti.

Kotil, STM, HAVELSAN, ROKETSAN ve TÜBİTAK gibi birçok kuruluşun kendileri ile çalıştığını belirterek, “Milli Muharip Uçak, 2028’de Türk motoru da geldiği zaman, motoru da dahil yüzde 100 yerli bir uçak olacak. Çok kısa bir sürede ortaya çıktı. Başarı kalpten ve özveriden gelir.” diye konuştu.

Türkiye’nin savunma sanayisinde devrim yaptığını, bu anlamda treni yakaladıklarını aktaran Kotil, şunları kaydetti:

“TUSAŞ özelinde Hürkuş, Hürjet ve Milli Muharip olmak üzere üç tane savaş uçağından bahsediyoruz. Bunlar arka arkaya yapılıyor ve hızlı yapılıyor. ATAK için İtalyanlarla beraber çalışmıştık. Gökbey aynı zamanda başlatıldı. Yani ATAK, Gökbey ve bir de Gökbey’in savaşan versiyonu var, 6 tonluk T629 savaş helikopteri. Gökbey’in motoru da TEI tarafından yapıldı. Yani motoru da yerli olan Gökbey’den bahsediyoruz.”

“ATAK-2 Apache’den bile Allah’ın izni ile daha iyi olacaktır”

ATAK-2 hakkında bilgi veren Kotil, “Bu araç 11 tondur. Dünya klasında en iyi kabul edilen Apache’den bile Allah’ın izni ile daha iyi olacaktır. Çünkü çok iyi çalışıyoruz. Yılda 1.000 ila 1.200 mühendis alıyoruz. Mühendis sayımız şu anda neredeyse 6 bine gelmek üzere. 1.200 mühendisten başlamıştık. Şu andaki nüfusumuz 13 bine geldi. İnşallah gelecek sene sonunda 16 bin kişiye ulaşacağız” diye konuştu.

HAVELSAN Yönetim Kurulu Başkan Vekili Sedat Karakaş da ambargoların güçlendirici bir etkisi olduğunu, şirketin de Kıbrıs Harekatı’nda uygulanan ambargo neticesinde kurulduğunu söyledi.

Askeri kuvvetlerin bünyelerinde bulunan simülatörlerin tasarımlarını gerçekleştirdiklerini aktaran Karakaş, “Örneğin, paraşüt simülatör de önemli bir alan. Geçenlerde Endonezya’ya ilk defa bu sistemin satışını yaptık. Azerbaycan’da da çok sağlam girişimlerimiz oldu. Keskin nişancı, bomba imha gibi simülatörlerden tutun da sivil havacılık camiasına, Airbus 320 simülatörlerini, Boeing 737 MAX simülatörünün de tamamen tasarımının geliştirilmesini yapıyoruz. Dünyada bu alanda ihracat yapan bir şirket olmayı başardık” dedi.

“Yapay zeka veya makine öğrenmesi konusunda da adımlar atılıyor”

Sedat Karakaş, entegre olarak savaş yönetim sisteminin yazılımı noktasında dünyada lider konumda olan bir yazılıma sahip olduklarını belirterek, şöyle devam etti:

“Pendik’teki merkezimize yaptığımız ziyarette arkadaşlarımız ‘biz artık sadece klasik programlama komuta kontrol yazılımları yapmıyoruz, ötesine geçiyoruz’ dediler. Yapay zeka veya makine öğrenmesi konusunda da adımlar atılıyor. Artık kendi kendine senaryolar çizebilen ve kuvvet komutanlarının önüne ‘şu senaryoları uyguladığınız zaman en üstün taktik yöntemlerle karşı tarafa saldırıları yapabilirsiniz’ diyen sistemler üzerine çalışıyoruz.”

STM Savunma Teknolojileri Mühendislik ve Ticaret AŞ Genel Müdürü Özgür Güleryüz ise yaklaşık 800 kişilik bir ekibe sahip olduklarını, bunların yüzde 75’inin mühendislerden oluştuğunu bildirdi.

STM’nin hiçbir zaman Türkiye’de bir savunma sanayi firmasına rakip olmadığını ve olmayacağını belirten Güleryüz, kendilerini sürekli olarak geliştirmeye devam edeceklerini söyledi.

“Gelecekte insansız sistemlerin önemi çok daha artacak”

Özgür Güleryüz, askeri denizciliğin kendilerinin en önemli alanlarından bir tanesi olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:

“MİLGEM Projesi, 2000’li yılların başında deniz kuvvetlerimizin iradesiyle ve ‘artık biz ülkede yerli ve milli savaş gemisi üretebiliriz’ iradesi ile başlamış bir projedir. Şu anda dünyada yaklaşık olarak 10-11 ülke kendi savaş gemisini tasarlayıp üretebilecek seviyede ve Türkiye bunlardan bir tanesi. Dünyada kendi denizaltısını tasarlayıp üretebilecek 5-6 tane ülke var. İnşallah biz bunlarda biri olmak hedefindeyiz.

Gelecekte insansız sistemlerin önemi çok daha artacak. Türkiye olarak Baykar ve TUSAŞ sayesinde İHA’larda ve SİHA’larda üst segmentte bir pozisyonumuz oluştu. Her şeyden önce kendimize güvenimiz geldi. Dünya ülkelerinin de Türk savunma sanayisi platformlarına güveni geldi. Bir kırılma aşamasındayız diye düşünüyorum.”