Ekonomist Ali Ağaoğlu ve gazeteci Hakan Güldağ, bu hafta Şans Sohbetleri’nde Merkez Bankası’nın faiz kararını ve ‘kasım’ mesajını değerlendirdi. Ağaoğlu, dolardan daha düşük TL faizi olduğuna işaret ederken, Güldağ bankalar üzerinden gerçekleşen borçlanmaya dikkat çekti.

İkili piyasalardaki fiyatlamaları da ele aldı. Ağaoğlu, borsada yaşanan hareketliliği, ‘enflasyon güncellemesi’ olarak yorumladı. Petrolde 85 doların önemli olduğunu söyleyen Ağaoğlu, AB enerji zirvesinden gelecek mesajlar için takipte olunması gerektiğini belirtti.

Güldağ: Merkez Bankası, faiz indirimlerine bu ay 150 baz puanla devam etti. Kasım için de ‘benzer bir adım’ ile faiz indirim döngüsünü tamamlayacağı sinyali verdi. 150 baz puan daha indirdiğinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ifade ettiği tek haneli faiz gerçekleşmiş olacak.

Ağaoğlu: 300 baz puan gelmediği için üzgünüm, bir ay daha kaybediyoruz. Tabeladaki faiz indiriliyor ama KKM’ye verilen yüzde 13,5’e karşılık bono faizleri tek hanede. Buna karşılık Hazine Eurobond’ları yüzde 10,5’lerde. Dolardan daha düşük bir TL faizi ile yaşıyor şu anda ülke. İşgören faizi iyimser ihtimalle 25-30 bandında. Bu oran da kredi bulamayanlar için 40-50 bandına kadar çıkabiliyor. Ne kadar devam edecek bilemem. Ki, “Ne kadar sürdürülebilir” sorusu daha da fazla sorulmaya başlandı. Kasım’da yüzde 9’a indirecekler anladığım kadarıyla, ondan sonra bekleyip göreceğiz.

Güldağ: PPK metninde şöyle bir ifade var; “2022’nin ilk yarısında güçlü bir büyüme gerçekleşmiştir. Yılın ikinci yarısına dair öncü göstergeler ise zayıflayan dış talebin etkisiyle büyümedeki yavaşlamanın sürdüğüne işaret etmektedir. Bununla birlikte, imalat sanayi üzerindeki dış talep kaynaklı baskıların iç talep ve arz kapasitesi üzerinde şimdilik sınırlı olan etkileri yakından takip edilmektedir.” Yine büyüme ve faiz düşüşü bağlantısı ifade edilmiş. Biz bu işle uğraşıyoruz ama acaba “bankalar üzerinden kamunun borçlanması son derece düşük bir faizle büyük devasa boyutlarda finanse mi ediliyor” diye ciddi bir durum var. Merkez Bankası her aldığı kararla bankaların parasını sıkıştırıyor. Onları da Hazine kağıtları ya da çıkardığı tahvillere yönlendiriyor. Son derece ucuz bir borçlanma gerçekleştiriyor. Dışarıdan borçlanmadığı ya da tefeci faiziyle borçlanma durumunda kaldığı süreçte. Tefeci faizi 9,75 sukuk için söylüyorum. Belki tahvil bono koysak çok daha üzerinde olacak. Ne dersin; büyüme diyor Merkez ama bankalar üzerinden ciddi bir borçlanma gerçekleşmiyor mu burada? Enflasyonun yüzde 80’lere geldiği bir yerde yüzde 10’lar düzeyinde bir borçlanma olmayacak mı?

Ağaoğlu: Tabela faizini indiriyorsunuz ama verilen krediye ulaşım imkanı son derece sınırlı. Selektif kredilendirme ile KOBİ grubuna kredi verilmeye devam ediliyor. Orta ve büyüklere kesinlikle kredi kullandırılmıyor. Özellikle senenin ilk yarısında bankaların enflasyona endeksli tahviller aracılığıyla elde ettikleri o yüksek nominal karlardan bir miktar pay almak istiyor devlet. “Siz çok para kazandınız şimdi o kazandığınız paraların bir kısmını bana iade edin” demenin bir başka yolu. Hazine buradan ucuza borçlanıyor ama bu ucuza borçlanma sonsuz ve sürdürülebilir değil. Seçime kadar da bunu zorlayacaklar. Kaldı ki Hazine’nin itfaları da mayıs ve sonrasına gelmiş durumda şu anda. O zamana kadar çok da fazla borçlanmayacak.

Güldağ: Sonuç itibariyle hükümet büyüme ve istihdamın devamından yana. Ancak dengelerin altüst olduğu ve dışarıdan borçlanamadığı noktada kamu, borçlanma işini bankaların üzerine yıkmanın bir yolunu buldu gibi geliyor bana. “Jeopolitik risklerin ve büyümeye yönelik belirsizliklerin arttığı bir dönemde sanayi üretiminde yakalanan ivmenin ve istihdamdaki artış trendinin sürdürülmesi açısından finansal koşulların destekleyici olması kritik önem arz etmektedir. Bunun için de ben faizi 150 baz puan düşürdüm” diyor. Fakat herkes biliyor ki kredi piyasası tamamen bir sıkışıklık içerisinde.

Ağaoğlu: Bunu son birkaç sohbetimizde özellikle vurguladık. Finansmana erişim sıkıntılarının yaşandığı bir ortamda, piyasadaki likidite akış hızının önemine dikkat çektik.

Güldağ: Geçen gün bir şirketimizin genel müdürünü ziyarete gittim. 250 milyon üzerinde cirosu olan şirketlere kredi verilmiyor. Tesadüfen orada olan bankacıların kredi önerisi şu: “Sizin bir KOBİ şirketiniz yok mu, ya da bir KOBİ şirketi oluşsa da biz ona kredi versek.” Al sana büyük şirkete kredi vermenin bir yolu. Ne kadar verebilir, bir derde deva olur mu ayrı mesele ama hakikaten bu noktalara doğru geldik. Bugün iç denetim zirvesi vardı, oradaki konuşmalara ve iş insanlarının söylemlerine bakacak olursak; kasım ayı ile birlikte büyük bir sıkışmaya doğru gidiyoruz. “Üretime devam etmek zorundayım, maliyetlerimizin en çok arttığı bir dönemdeyiz, enerji faturamı ödeyemezsem ne yapacağım diyor?” Çok ciddi bir sıkışıklık var ama Merkez Bankamız kendi ya da kamunun borçlanmasını sanki ön planda tutuyor gibi görünüyor.

Borsada 2,20 dolar dikkat edilmesi gereken bir seviye

Güldağ: Merkez Bankası’nın kararıyla döviz cephesinde önemli bir değişiklik yaşanmadı. Öte yandan borsa 4 bin puana doğru yol alıyor. Ekim ayına baktığımızda yüzde 20’nin üzerinde prim söz konusu.

Ağaoğlu: Enfl asyon güncellemesi diyeyim.

Güldağ: Bu kadar masum mudur?

Ağaoğlu: Bu kez bir iki hisse var. Onlar bankalar gibi çok can yakıcı olur mu, olur gibi görünüyor. Bireysel yatırımcıların 3’te biri bu birkaç kağıtla uğraşıyormuş. İnşallah orada fazla can yanmaz diyeyim ama bir önceki mekanik arızadan söz edemeyiz.

Güldağ: Yine bir grubun işin içine girdiği ve şu anda küçük paralarla yabancının olmadığı bir ortamda çok rahatlıkla piyasanın yukarı çekilebildiği söyleniyor bazı kağıtlar üzerinde.

Ağaoğlu: Hiç şüphen olmasın. Çünkü o bahsettiğimiz hisselerde açığa satış yasağı var, hiç anlamlı bir şey değil. Çünkü açığa satış aslına bakarsanız açığa alış kadar mubahtır. Kredili hisse senedi almak hiç problem değil, hiçbir şekilde sorgulanmaz. Açığa satış her seferinde günah keçisidir. Son derece hatalıdır. Bu ve benzeri saçma sapan önlemlerle bu fiyatların yanlış yerde oluşmasına sebep oluyoruz. Ama esas problem aynen dediğin gibi yabancı yok, majör bir satıcı olma ihtimali artık tamamen ortadan kalktığı için içerideki balina tarzı büyük yönlendirebilme kapasitesi olan alım satımcılar bazı kağıtları çok kolaylıkla yönlendirebiliyor. Bunların bir kısmı manipülasyon boyutuna geliyor mu? Gelecek. Siz kendi içine kapalı bir ekonomi yaratmışsanız eğer, o ekonominin içinde birileri bu fırsatı değerlendirecektir. Şu anda yaşananların bir kısmı o. O birkaç kağıtla ilgili söylüyorum. Ama genelde bir yükselişle ilgili daha önceden bu düşüşün de yaşandığı sırada, bir önceki bankalarda özellikle yaşanan o sert problemin olduğu dönemlerde de bunu görmüştük. Ben o zaman da trend yukarı demiştim ama bu trendin yukarı olmasının sebebi tamamen enflasyonla ilgili.

Güldağ: Dolarda bu sakinlik çok hayra alamet gelmiyor bana. Yarın öbür gün de burada bazı hareketler görebiliriz. Borsadaki duruma benzer birtakım gelişmeler yaşanabilir. Sene sonuna geliyoruz, şirketlerin ödemeleri ortaya çıkıyor. Hiçbir şey olmasa da ekonominin kendi dinamiklerinden dolayı. Yabancıların olmaması kurda hiç hareket olmayacağı anlamına da gelmiyor.

Ağaoğlu: Bence kur istikrara kavuşmuş gibi görünüyor. Herkes de bir taraftan ne zaman kırılırız, patlarız, çatlarız diyor ben de yakın zamanda olmayacağını düşünen taraftayım. Ama bu sefer de kur sabitken başka sorunlar yaşayacağız. Bunu da daha önceden konuşmuştuk ama inşallah onları yaşamayız. 2,20 dolar seviyesi borsa için önemli bir eşik ve düzeltme seviyesi. Şu anda yanılmıyorsam 1,90’lı reklamlardayız. Bence yatırımcılar dikkatli izlesinler. Özellikle vadeli işlemler yapanlar burada mutlaka bir kar realizasyonu düşünsünler.

Petrolde 85 doların altı çok kolay değil

Güldağ: Petrolde inişler ve çıkışlar yaşanıyor. Özellikle Biden’ın Amerikan rezervine dair açıklamaları fiyatlamalara yansıdı.

Ağaoğlu: Biden, 15 milyon varillik rezervi serbest bıraktı. Bir de “Serbest bıraktığımız rezervleri 65-72 dolar bandına gelirse kapatacağız, yerine koyacağız” diyorlar. WTI olarak piyasaya bir anlamda taban oluşturacak bir fiyatı belirlemiş durumda. Biden’ın petrol rezervlerini serbest bırakması petrol fiyatlarında bir gevşeme yaşattı. Ama Rus petrolüne yönelik tavan fiyat uygulaması, bugün başlayan AB Liderler Zirvesi’nden alınacak kararlar önemli. Avrupa şu anda doğalgaz rezervlerini yüzde 94 seviyesine kadar çıkarmış durumda. Doğalgaz fiyatlarında Avrupa’da son birkaç haftadır sert düşüşler oldu. Onların arkasında da bu stokların ya da depoların doldurulmuş olmasının getirdiği rahatlık var. Ama bu rahatlık sonsuz bir rahatlık değil. Bu depolar sonsuz kaynaklar değiller. İhtimaldir ki ocak sonuna kadar bunları taşıyabilecek durumdalar, kış çok sert geçmez diye dua ediliyor. Yeni bir pürüz çıkmaz diye dua ediliyor ama görünen o ki başta Almanya olmak üzere Avrupa tarafı, sanayideki gaz tüketimini azaltma yönünde girecek.

Güldağ: Peki burada bir fiyat aralığı tahminin projeksiyonun var mı?

Ağaoğlu: Benim tahminim 85 doların altına inemiyoruz çok yakın zamanda. Amerika’nın bahsettiğim WTI’da 65-72 dolar bandı Brent’te teknik olarak 70 -77 dolar bandına getiriyor. 5-6 dolarlık bir fark. 65 dolar WTI, 70 dolar da Brent’in altı yakın zamanda mümkün değil. Bizi ilgilendiren kısmı da 85 dolarların altı kolay kolay görmüyor. Rus petrolü piyasaya gelecek mi? Şu anda gelmesi hayli zor. Şu veya bu şekilde Yuan üzerinden dönecek belki bir Rus petrol kargosu ortada dolaşır. Ama ona da çok ilginç bir yaptırım var. Yaptırım çok ilginç, molekül bazında olacak. Molekül bazında yaptırım ne demek derseniz; bütün petrollerin özellikleri bellidir. İçinde Rus molekülleri olan petrol taşımasına bu yaptırımlar geliyor. Yani molekül bazında yaptırım geliyor diyeyim. Bu gelişmeyi de takip etmek de fayda var.