Ekonomist Ali Ağaoğlu ve gazeteci Hakan Güldağ, bu hafta Şans Sohbetleri’nde mevcut finansal koşulların sürdürülebilirliği üzerine konuştu. İkili, likidite ihtiyacı ve krediye erişimin önemine vurgu yaptı. Ağaoğlu, “Hedefli kredi için pek barış zamanında değiliz” yorumunda bulundu.

Güldağ ve Ağaoğlu, küresel çapta değer kazanmaya devam eden dolar ve emtia fiyatlarını da ele aldı. Dolar endeksinin kademeli olarak 120 seviyesine gideceği öngörüsünde bulunan Ağaoğlu, Fed baskısının en az 6 ay daha devam edeceğini dile getirdi.

Güldağ: Mevcut koşullarla ne kadar devam edilebileceği konusu oldukça önemli. Mevcut koşullardan kastım da; yüksek enfl asyon, artan risk primi, kredi arzındaki kesinti, borçlanma sorunu ve ödemelere dair kaygılar… Bu sürdürülebilir bir ortam mı ve bizim bekleyen olası riskler çerçevesinde başlayalım sohbetimize…

Ağaoğlu: Daha önce de bahsetmiştim, TOBB’daki istişare toplantısında 34 meclis başkanının tamamının yaptığı konuşmada bir şey vardı; “Sizde uygun maliyetli kredi var, onu bize de verin.” Ben beklerdim ki; “Bizim işletme sermayemizin bu kadar yükselmesinin sebebi sizin kontrol etmekte zorlandığınız enfl asyon. Siz bu enfl asyonu nasıl aşağı indireceksiniz ki bizim işletme sermayesi ihtiyacımız azalsın.” Böyle bir soru gelmedi. Bir kere güven kelimesi geçmedi, bir kere CDS kelimesi geçmedi. Bugün gelinen noktada çok net olan bir açmaz içindeyiz. Bugün gerçekten ödemeler sistemini tehdit edecek denli TL krediyi sıkıştıran önlemler alıyoruz.

Güldağ: Önlem demişken, ihracat kredilerinin dövize gitmemesi için yeni düzenlemeler de gelmeye devam ediyor. Bu hafta Merkez Bankası’ndan bankalara menkul kıymet tesisine ilişkin bir uygulama talimatı daha gitti.

Ağaoğlu: Kredi almaya o kadar çok engel var ki. Kredi içi fatura şartı da geldi. Peki daha önceden yapmış olduğum bir satın alma veya kredinin vadesi bugün geldi. Ben normalde bankadan kredi alacağım diye bunu planlamıştım, alamıyorum bu krediyi. Peki ben bunu ödeyemeyeceğim, ödeyemediğimde benden bu parayı bekleyen taraf ne yapacak? O da aynı problemle karşı karşıya kalacak. İki şeyi karıştırdık; teşhis ve tedavi. Bunu 2001 krizinde 7200 faizi veren kişi olarak söylüyorum. O gün de krizin çıkmasının sebebi kasımdaki teşhis yanlıştı, şubattaki teşhis de yanlıştı. Teşhis yanlış olunca tedavi de yanlış oldu ve biz krize girdik. Bugün de benzer bir durum var, teşhis ve tedavide bir arıza söz konusu. Bugün likiditeye ihtiyaç vardı KGF’ye değil. Hedefl i krediyi, mümkün olduğunca barış zamanında yaparsınız şu anda pek barış zamanında değiliz. Sürdürülebilirlik sorusunun yanıtı, seçime kadar sürecek. Sürdürülebilirliğin önündeki en önemli başlık ödeme sistemlerinde sıkışıklığa yol açmamak olmalı.

Güldağ: Seçime kadar çok da rahat bir süreç olmayacak. Çok net bir şekilde ekonominin yavaşlamaya başladığını görüyoruz. Bu daha da belirginleşecek öyle anlaşılıyor. Ama bu süreçte özellikle şirketlerin birbirleriyle olan borç alacak meselelerinde sıkıntılar yaşanma ihtimali var. Bence buna bir tedbir gerekiyor. Şirketlerin şu anda asıl ihtiyacı olan ayakta durmak, işlerine devam etmek için nefessiz kalmamak. Çünkü nefessiz kaldığın zaman yani nakit akışı problemleri ortaya çıktığı zaman, bu en sağlam bünyeyi bile 2-3 dakikada yere serme ihtimali olan bir şey. Şirketlerimizin devamlılığını sağlayacak birtakım finansal ürünlere ihtiyaç görünüyor.

Ağaoğlu: Bu arada panel için bulunduğumuz Kahramanmaraşlı üreticilerimize de teşekkür etmek istiyorum. Problemler var ama yola devam ediliyor. Gördüğüm şirketlerin bir kısmı finansı da doğru yönetir hale gelmişler. Kendi başlarına bu işi yapmaya çabalıyorlar.

Güldağ: Enfl asyonda kasımda baz etkisiyle yavaşlama görmeye başlayacağız. Enfl asyondaki düşüş sana göre kredi piyasasında bir rahatlamaya yol açar mı?

Ağaoğlu: Enfl asyon 2023’te yüzde 50 bekleniyor diyelim. Yüzde 80’in üzerine yüzde 50’den bahsediyoruz. O gün yüzde 10’a yüzde 50 olduğunuzda halen daha 40 negatif reel faiz vereceksiniz. Merkez Bankası’nın izlemekte olduğu politika finansal sistemde çok ciddi sonuçlar doğuracak. Bana göre dünyaya müthiş bir deney hediye ediyoruz. İnşallah literatür bunu doğru şekilde kullanır ki bizden sonra çektiği bu eziyeti bir daha başka birileri çekmesin. Faizi indirdiğimiz için o enfl asyon ne yazık ki inmeyecek. Baz etkisinden dolayı evet ama 80’in üzerine 50, dediğim gibi bunun finansmana erişim ile ilgili herhangi bir kolaylık sağlaması mümkün görünmüyor.

Güldağ: Şu anda bence en yakın tehlikelerden biri de ekonomi yönetimin de en çok odaklandığı konu olan döviz likiditesi. Bir döviz krizi çıkamaz diyemem. Çünkü yeterince döviz girdisi sağlayamıyoruz. Evet Rusya biraz bizi ferahlatacak gibi görünüyor ama yeterli olmayabilir.

Ağaoğlu: Ruslardan gelen para bir tarafıyla rahatlatacak, bir tarafıyla da başımızı ağartacak. Buyurun MİR sistemi, çıkmak zorunda kaldık. Bu ve benzeri yaptırımlar olası. Dövizi bu kadar kontrol etmeye çalışmanızın arkasında mantık hatası var. Biz bunu şu anda bir stok problemi haliyle anlıyoruz. Akut yani bir seferlik bir sorun zannediyoruz. Yaşadığımız stok problemi değil fl ow problemi. Bizim bu problemi çözmemiz lazım. Aksi takdirde Ruslardan para geldi mi bu iş hallolacak, Dubai’den para geldi mi hallolacak, swap yaptık mı hallolacak… Geçenlerde bir soru geldi bana; 50 milyar dolar gelse kur ne olur? 15 liraya düşer diyelim. İki hafta sonra 19 olur. Ama 50 milyar dolarlık bir kaynakla 500 milyar dolarlık etki yaratacak bir programı bütün dünyayı ikna edecek şekilde ortaya koyarsanız ve adımları arka arkaya hata yapmadan atarsanız 50 milyar dolar size 5 trilyon dolarlık iş olarak döner. Yaptırımdan bahsetmişken şu avantajlı tarafını da söyleyeyim. Şu anda Türkiye’nin enerji konusunda Avrupa’ya göre büyük bir avantaj var. Arz güvenliğimizi de sağladığımız sürece Avrupa’ya ciddi mal satabilir durumdayız. Önümüzdeki sene Avrupa’da sanayi üretim tarafı da Türkiye’ye kayabilir.

Güldağ: Gerçekten bu dönem Türkiye’nin ayağına bir takım fırsatları getirdi. Tabii fırsatları kullanmak için o imkanlara da sahip olmak lazım. Türkiye bu topraklar üzerinde şu ana kadar inşa ettikleri ile 60 kadar sektörde ciddi bir üretim gücüne, bir imkan setine sahip. Ondan faydalanma imkanımız var. Belki bunu yeni sanayi devriminin ortaya çıkardığı yeni teknolojilerle hızla intibak ettirmek lazım. O yönde de çalışmalar var ama mesafe de kat etmemiz gerekiyor. Memleketin üretim dinamikleri son derece sağlam. 2035 yılına kadar fırsat penceresi önümüzde açık görünüyor nüfus genç nüfus açısından. Fırsat böyle bir şeydir zaten. Hani namazın kazası oluyor ama fırsatın kazası olmuyor. Onu bulduğun zaman mutlaka değerlendirmek lazım ve bizi sevmeyenlerin de bu konuda böyle bir ünlü lafı vardır, ta Osmanlı’nın son döneminden beri söyledikleri; “Türkler fırsatı kaçırma fırsatını asla kaçırmaz” diye. Her şeye rağmen, sıkıntılar olmasına rağmen bu ülke toprakları üzerinde yetişmiş insan gücümüz bizi ileriye doğru çekebilecek bir potansiyele bir imkana sahip, o potansiyeli kinetik enerjiye çevirme meselesi bizim sorunumuz onu da aşarız diye ümit ediyorum.

Fed baskısı en az 6 ay daha sürer

Güldağ: Özellikle Fed’in son mesajlarının ardından dolar endeksindeki yükselişin devam ettiğini görüyoruz. Haliyle diğer ülke kurlarını da etkiliyor… Bir de emtia cephesi için beklentilerini soracağım.

Ağaoğlu: Dolar endeksi mart ayından bu yana müthiş bir yükselişle 106’lardan 113’lere geldi. 120’ye gitme ihtimali var. Ama bunun tek solukta olması pek mümkün değil. Dolara müthiş bir iltifat oldu bu iltifat da bir süre sonra yerini sakinleşmeye bırakır. Euro/Dolar paritesinde 92,50’ye kadar ben bir düşüş olma ihtimali görüyorum. Ondan sonra bir toparlanma olacaktır ama Euro’nun başı orta, uzun vadede dertte. Amerikan 10 yıllıkları da şu anda 3,75’lerde 5’lere doğru bir hareket yapacak diye bekliyorum. Benim kişisel tahminim önümüzdeki 6 – 9 ay daha Fed baskısı devam edecek, emtia fiyatları baskı altında kalacak. İstisnası bunun petrol olacak, bakır ve diğer emtia tarafı 6-9 aylık bir baskılı veya yatay bir seyir izleyecek. Pamukta çok aşağıya gitme ihtimali yok, çelik endeksinde bunun böyle bir riski var ama onda da 2018 ve 2020’lerdeki gibi müthiş düşüşler olmayacak diye bekliyorum.

Altında düşüş devam edebilir

Güldağ: Altın ve gümüş hareketini nasıl yorumlarsın?

Ağaoğlu: Altın konusunda ben ve hatta bizim ekolün tamamı yanıldı. Enfl asyon bu kadar yukarı giderken ve ortada bir savaş varken nasıl olur da altın yükselmez? Tam enfl asyonun yükseliş döneminde kriptolar da yükseldiği için insanlar kendilerini enfl asyona karşı kriptoda koruyabileceklerini zannettiler. Fed’in yüksek faiz politikasının piyasalarda konuşulandan daha uzun süreceğini düşündüğüm için altın ve gümüşte geri çekilme ihtimali fazla. Ons altında 1,500- 1,520 seviyesine kadar geri çekilme ihtimali söz konusu. Arada yükselişler olabilir. Ama bu seviyeden sonra artık duruyor çünkü altının da şu an küresel olarak üretim maliyeti yaklaşık 765-795 ortalamasında. Daha fazla üretim ve ilgili kısıntıdan dolayı da altını daha fazla aşağı gitme ihtimali ons bazında azalacak diye düşünüyorum. Ama şu anda üzerindeki faiz baskısı daha devam ediyor ve bu kripto tarafında da devam ettiği için en azından altındaki düşüş biraz daha görece olarak sınırlı kalmış gibi görünüyor.