Vergi, devletin vatandaşlarına hizmet için kullanmak üzere kazanç sağlayan her kimseden kazancı oranında tahsil ettiği paradır. Tanımdan da anlaşılacağı üzere her türlü hizmet (yol, su, elektrik, eğitim, sağlık, barınma vd.) devletin vatandaşlarından topladığı vergilerle yapılmaktadır.

Türkiye’de yaklaşık 200 türlü vergi uygulamaları mevcuttur. Bunların bir kısmı dolaylı vergiler bir kısmı da dolaysız vergiler olarak adlandırılır.

Vatandaş olarak dolaysız vergilerden kısmen de olsa bilgimiz vardır ve bir ürün alacağımız zaman hesap yapmayı ihmal etmeyiz. KDV’nin ilk çıktığı 1985 yıllarında alışveriş sırasında KDV dahil, hariç pazarlıkları yapılırdı. Bunun sebebi yeni uygulamaya konulan bir vergi türü olmasıydı. Zaman geçtikçe her konuda olduğu gibi alıştık ve perakende sektöründe artık KDV dahil fiyatlar geçerli olduğundan pazarlık olayı da ortadan kalkmış oldu. Aynı şekilde marketten aldığımız her üründe KDV oranına bakmadan alışverişe devam ederiz ama kasaya geldiğimiz zaman 25 kuruş cebimizden çıkmasın diye çantamızdan çıkardığımız poşeti kullanırız veya bedava verilen şeffaf poşet kullanımını tercih ederiz.

Yaptığımız tüm alışverişlerde KDV, ÖTV gibi çeşitli vergiler fiyatın içinde olduğu için vergi hesabı yapmayız. Çünkü cebimizden çıkan parayı aldığımız ürünün maliyeti olarak görürüz. Fiyatın içinde olan vergi oranlarını ve vergi çeşitlerini birçok vatandaşımız bilmez veya bilse de vergi hesabını yapmaz.

Vatandaş olarak vergi kanunlarını takip etmemiz elbette mümkün değildir. Devlet, gerekli gördüğü dönemlerde bazı vergi türlerini azaltabilir, çoğaltabilir veya tamamen sıfırlayabilir veya yeni vergi türlerini uygulamaya sokabilir. Örneğin herhangi bir ürünün yurda girmesine veya ithal edilmesine ihtiyaç duyduğu zaman o ürün veya ürün grubuna ait mallar için gümrük vergisini sıfırlayabilir. Aynı şekilde yerli sanayiye katkı sağlamak, ülkede üretim yatırımlarını arttırmak amacıyla gerekli gördüğü bazı ürünler için gümrük vergisi oranlarını söz konusu ürünler için arttırabilir. Burada amaç, belli gruptaki ürünlerin yurda giriş maliyetlerini yükselterek talebi azaltmak ve yerine yerli ürünlerin tercih edilmesini sağlamaktır.

Gelişen teknoloji ve globalleşmenin getirdiği yeniliklerden sonra ülkemizde vergi bilinci de olumlu yönde değişime uğramıştır. Anayasada belirtilen şekliyle ister ücretli ister serbest meslek sahibi vatandaşlarımız, kurum ve şirketlerde vergi kaçağı önlenmiştir. Eskiden memurun tam verdiği halde, esnafın vergiden kaçtığı iddiaları bugün için ortadan kalkmıştır. Ancak bazı vergiler için eleştiri konusu bugün için de geçerlidir. Örneğin araç alırken yaklaşık %50 oranında vergi ödüyoruz. Farkında olmasak da bu para cebimizden çıkıyor ama enflasyon ortamında satarken zararınız da olmuyor. Yani bir araba aldığınız zaman bir araba da devlet için alıyorsunuz.

İçinde bulunduğumuz şu dönemde yüksek enflasyon ve hayat pahalılığı hepimiz için problem olmaya devam ediyor. Hemen hemen her gün gelen akaryakıt zamları bazı çevreler tarafından ÖTV indirimi yapılması gerektiği tezini ortaya atılmıştır. Haklı da olabilirler. Çünkü akaryakıta gelen zam iğneden ipliğe her türlü sanayi ürünününüm fiyatının yükselmesine sebep oluyor ve enflasyon da yükseliyor. Akaryakıtta %20 ye varan KDV ve ÖTV miktarı düşürülerek bir nebze olsun hayat pahalılığının önüne geçilebilir. Ancak devlet bütçemizin de her yıl açık verdiğini unutmamalıyız. Ekonomi yönetimi bir yerden yaptığı fedakarlığı, başka bir kaynaktan sağlamak zorundadır. Örneğin geçtiğimiz günlerde gıda ürünlerinde %8 olan KDV oranı %1 e düşürüldü ama vatandaş olarak bizler gelen zamlardan dolayı indirimin farkına bile varamadık.

Vergi yasalarının yeniden uygulaması veya değiştirilmesinden önce yetkililer tarafından çok detaylı hesaplar yapılarak mükelleflere getireceği zorluklar, devlete yapacağı katkı hesaplanarak yürürlüğe girmektedir. Dolayısıyla eleştiri yaparken bilgi sahibi olmamız gerekecektir.

Kamuoyunda vergi bilincinin tamamen yerleştiğiniz söylememiz doğru bir tezdir. Ancak gene bazı dönemlerde çıkarılan vergi afları, vergisini zamanında ve sağlıklı olarak ödeyen duyarlı mükellefler tarafından hoş karşılanmamakta, kendilerinin cezalandırıldığı algısına kapılmaktadır. Hâlbuki devlet kamu alacaklarının biriktiği ve paraya ihtiyaç duyduğu dönemlerde vergi affı yoluna başvurmaktadır. Cumhuriyet kurulduğundan bu yana yapılan vergi aflarına bakıldığında yaklaşık üç yılda bir vergi af yasası çıkarıldığını görebiliriz. Vergisini zamanında veren vatandaş özellikle enflasyon dönemlerinde zarar görmektedir. Çünkü ödediği paranın zaman değerini hesaplamaktadır.

Vatandaş olarak ödediğimiz vergilerin nerelerde kullanıldığını sorgulama hakkımız her zaman mevcuttur. Ancak önce kendimizi vatandaşlık görevlerimizi yerine getirip getirmediğimizi gözden geçirmeliyiz.

Saygılarımla

ZAFER ÖZCİVAN

Ekonomist