Katma değerli üretimin, patent ve standardizasyonun önemini vurgulayan Dönmez, “Patent ve standardizasyon konusunda gelişmiş ülkeler bu sistemi kullanarak zaman zaman bizim türden ülkelerde gelişimi de baskılamaya çalışabiliyorlar.” diye konuştu.

Bakanlık olarak artık teşvikleri verirken seçici davrandıklarını aktaran Dönmez, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Türkiye artık yurt dışından gelen yatırımcıya kolayca, ‘hadi gel buyur teşvik veriyorum’ diyen bir ülke konumunda değil. Esenyurt’a, Hadımköy’e ya da İstanbul’a gelen yatırımcının özellikle yüksek teknolojide olması lazım. En az orta-yüksekte olması lazım. Artık çevreye zararlı, çevreyi kirleten, iş gücü ağırlıklı yatırımdan daha ziyade teknolojik yatırımların İstanbul’da olması lazım. Mümkün mertebe çevreye zararı olan birtakım tesisleri rehabilite ederek taşımaya girmemiz lazım.”

“İş adamlarına ‘teknoloji enstitülerine para yatırın’ çağrısı”

Çetin Ali Dönmez, bir yerin teknoloji üssü olması için kamu, belediye, kaymakamlık, valilik, özel sektör, iş adamları ve üniversiteler gibi tüm paydaşlar arasında sıkı irtibat olması, tüm kurumların veya işletmelerin ihtiyacı olanın kimde olduğunu bilmesi gerektiğini anlattı.

Türk sanayicisinin teknolojik hayırseverliliğinin yeterli olmadığını kaydeden Dönmez, “Amerika’daki örneklere bakın. İş adamları enstitülere, özel enstitülere para veriyorlar. Sırf orada Ar-Ge yapılsın diye. Biz de iş adamlarımızın bu ortak geliştirme platformlarına, Ar-Ge platformlarına, tasarım platformlarına para vermesi gerekiyor. Paranın dışında da iş adamlarımız muhakkak bu oluşumların yönetim kurulunda olması gerekiyor.” açıklamasında bulundu.

“Mühendisler yeni patentler çıkaracaksa iyi para alması lazım”

Bakan Yardımcısı Dönmez, bürokratik engellerden sıyrılmanın yolunun iş adamların bu işlere doğrudan kendilerinin girmesinden geçtiğini kaydederek, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Devlet de bir parçası olacak. Onun dışında diğer parçasını da muhakkak iş adamlarımızın olması lazım. Çeşme yaptırmak kadar, cami yaptırmak kadar, okul yaptırmak kadar önemli bir iştir Ar-Ge’ye yatırım yapmak. Bu mühendisler yeni patentler çıkaracaksa bu mühendislerin yetişmesi, iyi para alması, Esenyurt başta olmak üzere sanayinin kümeleştiği yerlerde tesisleri ziyaret etmeleri lazım. Orada atölye çalışmaları yapmaları lazım. Aksi halde bu iş yürümüyor. Bizim mühendislerimiz de Ar-Ge’den ziyade işte böyle rutin işlerle uğraşıyor.”

Dönmez, Ar-Ge ve patent için biraz sabır gerektiğini, orta ve uzun vadeyi kurtarmanın yolunun sabırla Ar-Ge ve teknolojik üretimden geçtiğini bildirdi.

Türkiye’deki Ar-Ge harcamasının satışlara göre normalin altında olduğunu vurgulayan Dönmez, sadece devletin destekleriyle bunun artmayacağını, iş insanların mutlaka işin içinde olması gerektiğini söyledi.

“Değerlenen patentlerin kredilere teminat olması formülü üzerinde çalışıyoruz”

Çetin Ali Dönmez, Türk Patent ve Marka Kurumu’nun mutlaka bu projede olması gerektiğini belirterek, şu açıklamalarda bulundu:
“Türk Patent ve Marka Kurumu ile önemli bir şeye çalışıyoruz bilginiz olsun. Şimdi onlar patent değerleme şirketi kurdu. Bu patent değerleme şirketiyle artık bundan sonra patentler değerlenecek. Belki yarın öbür gün bu patentlerin el değiştireceği bir platform yapacağız. Hatta Kredi Garanti Fonu ile şöyle bir görüşme de yaptık. Bunun alt yapısına şu anda çalışıyor. Değerlemesi yapılmış patentlerin kredilere kısmen teminat olabilmesi için bir yöntem üzerinde de çalışıyoruz. Bu da işin bir başka tarafı. Çünkü bir şey ne kadar kullanılabilir olursa, ne kadar sahada yeri olursa gençler de ona o kadar özen gösteriyor ve öğrenmeye çalışıyor.”

“Projenin yüksek teknolojili ihracata katkı sunmasını bekliyoruz”

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı İsmail Gülle de üretilip satılan bir ürüne mutlaka akıl ve fikir katılması gerektiğini, bu sayede o ürünün değerli hale gelebileceğini söyledi.

Gülle, “Yoksa verilen siparişi yapar, size biçilen kârı elde edersiniz ancak asla gelişmez ve zenginleşmezsiniz. Bizim için önemli olan birim fiyat değerini yükseltmektir. Bunu yapamazsak rekabetini sadece fiyat üzerinden yapan bir ülke oluruz.” diye konuştu.

Son yıllarda Ar-Ge noktasında verilen teşviklerden bahseden Gülle, bu destekler sayesinde önemli ilerleme sağlandığını bildirdi.

Gülle, Ar-Ge, inovasyon ve fikir varsa orada değer oluşacağını, bu değerin patent sistemiyle kayıt altına alınması gerektiğini ifade ederek, “Patent sürecinde olabildiğince az bürokratik işlem olmalı.” cümlesini kullandı.

Gülle, mart ayında ihracatta kilogram başına düşen değerin 1,5 dolar seviyesine yaklaştığını kaydederek, şu değerlendirmelerde bulundu:

“1,5 dolar üzerindeki rakamlar söylediklerimizin altını dolduran, fikrimizi, tasarımlarımızı, hayallerimizi endüstrileştirerek yaptığımızın resmini gösterecek. Yüksek teknolojili ihracatımız yüzde 3,5’in üzerinde. Bunu yüzde 10’a getirdiğimizde pek çok şeyi halletmiş olacağız. Esenyurt Teknoloji&Patent Seferberliği Projesinin bu oranı yüzde 10’lara getirme hedefimize katkı sunmasını bekliyoruz.”

“Fikri tescil etmezseniz onu değersizleştirmiş olursunuz”

Esenyurt Belediye Başkanı Kemal Deniz Bozkurt da ekonominin canlanması için üretimi artırmak, katma değer oluşturmak için de artı değer yaratabilecek ürünleri üretmenin çok önemli olduğunu söyledi.

Sadece tasarımı belirlenmiş ürünü üretmenin doğru olmadığını dile getiren Bozkurt, “O üretim taşeron üretim oluyor. Kendimize özgü, dünya ile rekabet edebilen başka ürünler üretmeliyiz. Burada fikir üretmenin önemi ortaya çıkıyor. Fikri tescil etmezseniz onu değersizleştirmiş olursunuz. Dolayısıyla bugün biz de fikirlerimizin patentini alarak onları korursak çok önemli işe imza atmış oluruz.” diye konuştu.

“Esenyurt’taki sanayicilerimiz yılda en az bir patent almalı”

Türkiye Patent Hareketi Platformu Yönetim Kurulu Başkanı Ali Çavuşoğlu, “toplumun tüm kesimlerinde patent farkındalığını artırmayı ve patent sayısında gelişmiş ülkeler seviyesine çıkmayı” hedeflediklerini söyledi.

Yıllık bir milyon patente ulaşılması için çalışmalar yaptıklarını ve projenin bu amaca destek vereceğini dile getiren Çavuşoğlu, “Esenyurt’ta bulunan tüm sanayicilerimizin yılda en az bir patent almalarını hedefliyoruz.” dedi.

Esenyurt Sanayici ve İşadamları Derneği (ESİDER) Yönetim Kurulu Başkanı Emin Armağan Şakar da yüksek teknolojili üretimin öneminden bahsederek, yüksek katma değer için teknoloji ve patent seferberliği başlattıklarını anlattı.

Şakar, “Hızla değişen teknolojiyle katma değeri yüksek ürün üretilmesi ve bölgenin kalkınması için zirve, seminer, sergi gibi etkinlikler düzenleyeceğiz. Projemiz 1 yıl sürecek. Önümüzdeki dönemde vasıflı elemanların sanayide çalışmasının önemini anlatan seminerler de vereceğiz.” diye konuştu.

Proje bir yıl sürecek

Alınan bilgiye göre, Esenyurt bölgesinin fikri mülkiyet bilincinin artırılması ve ülkenin fikri kaynaklarının koruma altına alınmasını hedefleyen proje bir yıl sürecek.

Proje kapsamındaki paydaşların fikrindeki, gündemindeki, masasındaki projelerin patentlerin, faydalı model kapsamında değerlendirilmesi ve tescil edilmesinin amaçlandığı proje, ürün kârlılığının, katma değerin, lisans ve ticarileşmenin artırılması gibi hedefler taşıyor.

Proje kapsamında tüm üst yönetimlere patent farkındalık eğitimi verilecek, bu kimseler sektörlerindeki patent sayıları hakkında bilgilendirilecek.

Şirketteki bütün mühendislerin patent farkındalık eğitimi, patent araştırma eğitimi ve patent dosyaların okunması, dosyaların analiz edilmesi gibi eğitimler alması sağlanacak.