2022 yılı enflasyon oranları TÜİK tarafından açıklanandan daha fazla olduğu aşikardır. Çünkü yaşadığımız veya hissettiğimiz enflasyon bizim için değerlidir ve baz almamız gereken değer de algılana enflasyon oranıdır.

Hayat pahalılığını her geçen gün yaşamaktayız ve alım gücümüz sürekli olarak düşmektedir. Enflasyon oranları baz etkisiyle de olsa düşme eğilimine girmiş bulunuyor ve bu eğilim nisan ayına kadar devam edeceğe benziyor. Ancak fiyat artışları da devam ediyor. Seçim atmosferine girdiğimiz dönemde hükümet tarafından birtakım iyileştirmeler de birer birer uygulamaya konuluyor.3600 ek gösterge, EYT sorununun çözülmesi, KYK borçlarının silinmesi bunlara örnek verilebilir.

Toplumun tamamını ilgilendiren ve en önemli hatta olmazsa olmaz grubunda olan gıda harcamalarımızda görülen enflasyon oranı %152 olarak Birleşik kamu iş konfederasyonu tarafından hesaplandı. Birleşik Kamu İş Konfederasyonu’nun Ar-GE birimi KAMU-AR, “Halkın Enflasyonu Araştırması’nın ocak ayı sonuçlarını açıkladı.

Ankara’daki marketlerden düzenli olarak derlenen temel gıda maddesi ve asgari ölçüde bir insanın yaşayabilmesi için yapması gereken gıda dışı harcamaları dikkate alarak hesaplanan fiyat endeksinin Ocak 2022 sonuçları şöyle:

-Araştırmayla, gelirinin büyük bölümünü gıdaya ayırmak zorunda olan ve enflasyona karşı herhangi bir koruması bulunmayan, dar ve sabit gelirlilerin, ücretlilerin ve yoksulların yaşadığı gerçek enflasyonun boyutunun tahmin edilmesi amaçlanıyor.

-Yanlış ekonomik politikaların gıda fiyatlarında yol açtığı artış, açlık riskini giderek daha da büyütüyor. Gıdaya erişimi zorlaştıran fiyat artışları vatandaşları yetersiz ve sağlıksız beslenmeye zorluyor. Uzmanlar bu durumun, özellikle çocuklarda önemli sağlık sorunlarına yol açma riski taşıdığını belirtiyor. Eylül 2021’den bu yana kamu çalışanları ve kamu emeklilerinin ücret ve aylıkları enflasyon farkları da dahil yüzde 141 oranında arttı. Asgari ücretteki artış yüzde 200 oldu, işçi ve bağımsız çalışanların emekli aylıkları ise yüzde 132,2 oranında arttı. Faiz indirimleriyle Türkiye’nin, yıllarca sürecek bugünkü enflasyon sarmalına sürüklendiği eylül ayından bu yana gıda fiyatları ise yüzde 361 oranında arttı. Diğer bir ifadeyle Eylül 2021’de 100 liraya satın alınan bir gıda sepetini satın almak için yıl ocak ayında 361 lira ödemek gerekirken, kamu çalışanı ve emeklisinin Eylül 2021’deki 100 liralık geliri bugün 241 lira, asgari ücretlininki 300 lira, işçi ve bağımsız çalışan emeklisininki ise 232 lira oldu.

-Ocak’ta, gıda fiyatlarındaki artışta yağ dışındaki bütün harcama gruplarında yaşanan yüksek oranlı zamlar belirleyici oldu. Aylık fiyat artışına en büyük katkıyı ise et, sebze ve süt ve süt ürünleri yaptı.

Gıda fiyatlarının kontrol atına alınabilmesi ancak ve ancak sıkı ve sürdürülebilir bir tarım politikasının uygulamaya konulması ile mümkün olacaktır. Marketler veya başka birimlerin kontrol altına alınması önemlidir ama fiyat artışlarının bu kurumlardan kaynaklanmadığı da kesindir. Bu durumda tarım girdi maliyetleri gıda enflasyonunun en önemli sebebi olarak karşımızdadır. İşçilik, mazot, fide, zirai ilaç, tohum gibi zirai ürünlerin fiyatları son bir yılda ortalama yüzde iki yüz oranında artmış ve bu artışlar doğal olarak fiyatlara yansımıştır.

Bir başka konu da gıda ürünlerinde ürünlerin son tüketiciye ulaşıncaya kadar geçirdiği evreler kontrol altına alınmalıdır. Örneğin Antalya’da üretilen sebze veya meyve üreticiden sonra iki komisyoncu, bir tüccar, bir market veya manavdan geçtikten sonra son tüketiciye ulaşmaktadır. Ayrıca nakliye ve otoyol ücretleri de bu maliyetlere eklenecektir.

Sağlıklı ve dengeli beslenmek için almamız gereken besinlere ulaşabilmemiz gün geçtikçe zorlaşmaktadır. Evine et girmeyen, çocuklarının beslenme çantalarına yiyecek koyamayan vatandaşları yazılı ve görsel basından izliyoruz.

Ülkemizde tarım girdi fiyatları artışını sürdürdüğü için tarım üretici fiyat endeksi de yüksek oluşmaktadır.

Yukarıdaki tabloda sağlıklı ve dengeli beslenebilmek için alınması gereken aylık ve günlük değerler minimum oranda hesaplanmıştır. Asgari ücretle çalışan bir ailenin bu besinlere ulaşması çok zor hatta imkansızdır. Emeklilerin durumu ise daha vahimdir. Çünkü en az emekli maaşı asgari ücretin 3000 TL altındadır.

ZAFER ÖZCİVAN

Ekonomist