Antalyada gerçekleştirilen ‘Sağlık Turizmi Zirvesi’nde iki de panel düzenlendi. İlk panelde Sevil Smile Kurucusu Diş Hekimi Sevil Pekmezci, Sanitas SPA Kurucu Ortağı Şebnem Akman Balta, Turkish Medikal Genel Müdürü Mehmet Coşkun, ANFAŞ Fuarcılık Yönetim Kurulu Başkanı Ali Bıdı, DentPrime Kurucusu Abdullah Özkarslı yer aldı. Hürriyet Ekonomi Müdürü Sefer Levent’in moderatörlüğünü üstlendiği panelde sektörün gelişimi, sağlık turizmi belgelerinin yetkinliği, etik kurallar, sorunlar ve çözümler ele alındı. İkinci panelde moderatörlük görevini Hürriyet yazarı Noyan Doğan yaparken, katılımcılar şu isimlerden oluştu: ATSO Başkanı Davut Çetin, AKTOB Başkanı Erkan Yağcı, Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Özlenen Özkan, Antalya İl Sağlık Müdürü Op. Dr. İsmail Başıbüyük ve Antalya İl Kültür ve Turizm Müdür Yardımcısı İlknur Selçuk Köker.

SEKTÖR TALEPLERİNİ İLETTİ

Panellerde sağlık turizmi alanında faaliyet gösteren şirketlerin yöneticileri, şu konulara dikkat çekti: “Yurtdışına ve yurtiçine yapılacak acente komisyon ödemelerinde KDV istisnası ve sağlık turizminde gelir vergisine puantaj avantajı yararlı olacaktır. Sağlık turizminde dört ayrı bakanlığa yayılmış olan denetleme ve teşvik ödeme sorumluluklarının daha ulaşılabilir hale getirilip, tek bir kurumun elinde toplanması sektörü rahatlatacaktır. Denetleme mekanizmasının belgeli ve akredite kurumlarda en üst düzeyde iken, belgesiz ve kaçak çalışılan işletmelerde yasal yaptırımların yetersiz ve zayıf olması tüm sektörü zorlamaktadır. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’ndan alınan yabancı çalışan çalışma izinlerinde yaşanan sorunların çözümü de ayrı bir sorunumuz olarak dikkat çekiyor. Sağlık turizmi teşviklerinin gerçek sağlık turistini ayırt edecek şekilde düzenlenmesi de beklentiler arasındadır.”

REKLAMLARA DİKKAT

Sağlık turizminin nasıl yapılmaması gerektiğine işaret eden AÜ Rektörü Prof. Dr. Özlenen Özkan, “Sağlık turizmi ucuz yapılmamalı, bence sağlık turizminin önündeki en büyük tehlike ucuz yapmaya çalışmak. Antalya’da 5 yıl önce 3, 4, 5 klinik bunu yaparken, şimdi 100 klinik bunu yapıyor. Rakamlara baktığınızda eskiden hizmet 10 lira iken şu an 3 liraya düştü. Peki sağlık hizmetinde maliyetler böyle mi oldu, tam tersi. En maliyetli hizmet sağlık hizmeti, dünyada da böyle. Neden Türkiye’de ucuz olması gerekiyor bunu bilmiyorum. Reklam yaparken ‘biz ucuz yapacağız’ diye reklam yapıyoruz ve korkunç yanlış bir şey, çok tehlikeli bir şey” dedi.

DOKTORLAR MUTLU OLMALI

AÜ Hastanesi’nin sağlık turizmi için kendini kanıtlamış, biçilmiş bir kaftan olduğunu da belirten Rektör Özkan, “Biz kovid döneminde turizm iyi değilken bile sağlık turizmi yapabilen bir hastaneyiz, sadece kendi çabamızla. Ancak USHAŞ’a baktığımızda bazı mevzuatlar var ki bizi engelliyor. Bunu birkaç kez dile getirdik, yakın bir zamanda sağlık bakanımızla da bir toplantı yaptık. Burada en önemli nokta bu sağlık hizmetini veren doktorların kaliteli hizmeti sunabilmesi için onların mutlu edilmesi ve ortamın yaratılması. Biz sadece mevzuat değiştirip başlayacağız. Ama başlayamadık neden? Mevzuatta bize, ‘Apandist ameliyatı veya meme kanseri için, Türk hasta bin lira ise yabancı üç bin lira zorunlu tutuluyor’ diyor. Yani böyle bir engel olması hakikaten çok mantıklı değil. Çünkü hiçbir sektörde liberal ekonomide bir engel yok ki. Biz diyoruz ki en kaliteli hizmeti vereceğim ben size, neden 3 lirayla engelleniyorum” dedi.

ACENTELERLE FATURA SORUNU

İkincisinin ise ‘doktor bu ameliyatlar için 10 tane yapabilir 15 tane yapamaz’ denildiğini belirten Rektör Özkan, “Neden böyle bir engelle karşılaşıyoruz? Üçüncüsü ve en önemlisi belki de biz buradaki acentelere fatura kesemiyoruz. Ben fatura kesemezsem acente bana niye hasta getirsin. Çünkü ben sadece hasta tedavisiyle yükümlüyüm. Ben hastayı bir üniversite olarak havalimanından alamam, aldıktan sonra bir otele yerleştiremem. Bu organizasyonun bir acente tarafından yapılması gerekiyor. Ben Kırgızistan, Kazakistan’da kendi reklamımı yapıp, ofis açamam. Bunlar için bir acente gerekiyor. Acente bana bunu niye getirecek, para kazanmak için ama ben fatura kesemezsem bana niye hasta getirsin. Bu üç engel aşılırsa Antalya’nın ekonomide çok büyük atak yapacağını düşünüyorum. Sağlık Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ve YÖK üçü arasında çözülebilecek bir mevzuat” diye konuştu.

‘SÜRDÜRÜLEBİLİR TURİST AKIŞINI SAĞLAMALIYIZ’

Türkiye’nin salgın döneminde turizm hareketini başlayan ülke olduğuna dikkat çeken Erkan Yağcı, sağlık turizminin de Türkiye için çok önemli olduğuna dikkat çekti. “Sağlık turizmine bakılınca 3 ana başlık var. Bunlar spa & wellness, engelli ve ileri yaş ve tedavi bölümü. Gelen misafirlere spa & wellness hizmetini zaten sunuyoruz. Termal konusunda da iyi noktadayız. Rehabilitasyon noktasında da tesislerimizin çok ciddi hizmetleri var. İleri yaştaki turistlerden de ilgi görüyoruz. Tedavi edici hizmetler noktasında ise bazı tartışmalar yaşanıyor. Tedavi edici hizmetler için  yatak kapasitesi ya da otel sorunu bulunmuyor. Antalya’da talep nisan-ekim arasına sıkışıyor. Geri kalan kısımda talep düşüyor. Sağlık turizmi bizim için bu yüzden önemli. Sağlık turizmi ile düşük sezonda gelen turist sayısını arttırmamız mümkün. Tedavi edici kısımda mevzuatsal sorunlar giderilirse daha iyi duruma gelebiliriz. Tanıtımda da çok iyi bir noktadayız. Burada önemli olan şey bütünsellik ve vizyon. Dünyadaki turist başına ortalama harcama 1000 seviyelerinde. Türkiye de bu rakamı 840 dolara kadar çıkardı. Bizim değer algısını üst seviyede tutarak sürdürülebilir turist akışını sağlamalıyız.”

‘STANDARTLAR BELİRLENMELİ’

SAĞLIK turizminde çok hızlı büyüyerek, kontrolsüz bir yapının oluşmaması gerektiğine dikkat çeken  Sevil Pekmezci, “Kalitenin ve standartlarının belirlendiği sağlık turizmi sistemi oluşturmalıyız. Daha sürdürülebilir bir büyüme yakalamalıyız. Hekim olarak sağlık turizmi yapabilmekten çok mutluyum ancak reklam konusunda sıkıntılar yaşıyoruz. Bizler için reklam ve teşvik konusu büyük önem taşıyor. Ayrıca sağlık turizminin herkes tarafından, denetimsizce yapılması bizi de zor durumda bırakıyor. Hastalarımızı taşıma konusunda da bazı sorunlarımız var. Bu yüzden acente kurmak zorunda kaldık. Bu konuda da çözüm şart” ifadelerini kullandı.

‘UYGUN FİYATA KALİTELİ HİZMET’

TÜRKİYE’den sağlık hizmetinin uygun fiyata alınabildiğini belirten Şebnem Akman Balta, “Uygun fiyatlara kaliteli hizmet veriyoruz. Acenteler ve oteller, doktorlar, hastaneler belli standartların üzerinde. Hekimler çok iyi durumda olabilir ancak acentelerle bu işin desteklenmesi gerekiyor. Acentelerin destekleri alınarak, hastanelerle ortak bir yol yürünmeli. Kısacası herkes iyi olduğu işi yapmaya devam etmeli. Örneğin saç ekiminde teknisyenler klinik açmaya başladılar. Bu çok doğru değil, Liyakatle işler yürümeli. Çok iyi bir klinikten çalışıp ‘yeni bir yer açtım’ diyerek otellerden müşteri isteyenler oluyor. Hatta komisyon verelim diyorlar. Bu işlerin önüne geçilmesi gerekiyor” diye konuştu. 

‘TURİZMİ 12 AYA YAYMAK İSTİYORUZ’

ANTALYA’da 650 bin yatak kapasitesi olduğuna vurgu yapan İlknur Selçuk Köker, “Antalya’nın tanıtımı için birçok etkinlik düzenlendi, yurtdışı fuarlarına gidildi. Hastanelerimizin kapasiteleri, yapabildikleri bu etkinliklerde tanıtıldı. Çünkü Antalya’nın sağlık turizminde çok ciddi potansiyeli var. Antalya’dan, 3.5-4 saat mesafede birçok ülkeye ulaşılabiliyor. İklimi, tarihi, hizmeti ve kapasitesi ile çok değerli bir şehir Antalya. Tanıtım faaliyetlerimizi de tüm dünyada yapıyoruz. Eskiden deniz, kum, güneş ile tanınan Antalya, golf turizmi ile de gündeme geldi. Sonra, spor turizmi de ön plana çıktı. Şimdi ise sağlık turizmi ön plana çıkmaya başladı. Yılın 12 ayında turizm yapabilmek için çalışıyoruz. Bu kapsamda sağlık turizmi de bizim için çok değerli” ifadelerini kullandı. 

‘DEVLET DENETLEYİCİ ROLÜNÜ KULLANMALI’

DEVLETİN düzenleyici ve denetleyici rolünü çok iyi kullanması gerektiğine dikkat çeken Mehmet Coşkun, “3 katlı maske veriyorsak onun arasında meltblown katmanı olmalı. Ancak bunu üretenler denetime tabi değiller. Meltblown kumaşın tonu 3 bin 500 ile 5 bin TL arasında. Sektörde de iki maske var. Biri salgından koruyan diğeri korumayan. Fiyatları da 20 kuruş fark ediyor. Bu bir tasarruf değildir. Sağlık Bakanlığı’nın ana otorite olarak meltblown kumaşın kalitesini denetlemesini istiyoruz. 3 önemli unsurdan biri olan maske ile ilgili düzenleyici tedbirler alınmasını denetimlerin arttırılmasını talep ediyoruz” dedi.

DİŞ TEDAVİSİ İÇİN GELENLERİN SAYISI ARTIYOR

SAĞLIK turizminin çok ilgi gördüğünün altını çizen Abdullah Özkarslı da şunları söyledi: “Sağlık turizmi sayesinde ülke girdisi elde ediyor. Burada bu işi yapanların nitelikli olup olmadığına bakmamız gerekiyor. Sağlık turizminin nasıl yapılmayacağını bilenler istikrarlı bir şekilde ilerleyebiliyor. Sağlık turizmi ile ilgili tüm paydaşlardaki sıkıntıları bilen biri olarak söylüyorum kamunun sağlık turizmine bakış açışı ile özel sektör arasında büyük fark var. Örneğin sağlık turizminde diş hekimliği yeterince önemsenmiyor. Ancak diş için gelen hastaların sayısı her geçen gün artıyor.”

?