Güldağ: Sohbete iş dünyasının bu sıralar sıklıkla dile getirdiği bir serzeniş ile başlamak istiyorum. Bir tebliğ çıkıyor, bir uygulama çıkıyor, onun sabahına başka bir şey çıkıyor. Reel sektörü şu sıralar en çok meşgul eden konulardan biri tebliğ belirsizliği. İzmir’den Artvin’e iş dünyasının hangi temsilcisiyle konuşsak son bir-iki aydır bunu ifade ediyor. Özellikle 20 Aralık’tan sonra bu şikayet iyice arttı. Son olarak reeskont kredisi kullanımında KKM denilen Kur Korumalı Mevduata dönüş yükümlülüğü uygulaması geldi. Hikayeyi uzun uzun anlatmayayım. Ama akşamdan sabaha değişen ve her değiştikçe iş insanlarının yönünü de değiştirecek önemde karar değişiklikleri oluyor. İnsanları artık neyi nasıl takip edecek şaşırmış vaziyette.

Ağaoğlu: Ben buna yavaş yavaş ‘tebliğ riski’ demeye başlayacağım. Bizim klasik risk tanımlarımız içinde regülasyon riski diye bir risk vardır. Bizde tam olarak bu değil ama gerçekten de şimdi olan şu: Bir takım kanunlar çıkıyor, arkasından tebliğler bekleniyor. Sen de belirttin. Kur Korumalı Mevduat için de geçerli. 22 Aralık’ta Merkez Bankası ilk KKM ile ilgili ilk kuru açıkladı. Bununla ilgili kanun 29 Ocak’ta çıktı, arkasından Merkez Bankası’nın bir tebliği geldi. Kur Korumalı Mevduat’ın da 2 tane sorumlusu var. Bir tarafta Merkez Bankası var dövizden TL’ye çevrilenler için, bir taraftan da Hazine var TL’den dövize kur korumaya girenler. Bir de dövizden TL’ye çevrilenlerin tüzel kişiler için olanının vergi düzenlemesi de Hazine ve Maliye Bakanlığı’na ait ve o tebliğ henüz daha çıkmadı. 22 Aralık’tan bugüne neredeyse 50 günlük bir süre var. Ve hangi gelirler vergiden muaf olacaklar, hangilerinin geçmişte, hangilerinin gelecekte olacağı net ama geçmişte hangilerinin vergiden muaf olacağı ile ilgili karmakarışık bir durum var.

Güldağ: Bazı örneklerle açıklamaya çalışıyorlar. Ama her şey KKM oldu. KKM aşağı KKM yukarı. Bana göre çok enerji kaybediyoruz bu konuda.

Ağaoğlu: Şirketlerin birçok farklı kalemi var. Onun hesaplanması gerçekten çok zor. Ya uğraşmayacaklar ya da ‘atacağımız taş ürküttüğümüz kurbağaya değmez’ deyip vazgeçecekler.

Güldağ: Şirketlerden başvurular var anlaşılan. Şirketlerin DTH’larında 4 milyar doların üzerinde bir bozulma var. Hepsi KKM değiltir mutlaka ama bir hareket geldi.

Ağaoğlu: Kur Korumalı Mevduat’ın birçok tarafı var. Bütün tarafl ar bu konuda destek olmaya veya önünü açmaya çalışıyorlar. Bunu anlarım ama söylemeye çalıştığım şu: Ekonomiyi yöneten tüm tarafl arın bir araya gelerek bütünlüklü bir politika ortaya koymaları gerçekten önemli. Ve tabii yapacaklarını son dakkika değil de, ilgili tarafl arın hazırlık yapabilmesine imkan tanıyacak şekilde ilan etmeleri de öyle. Siz yeni bir kural getiriyorsanız, bunu önümüzdeki 6 aydan başlamak kaydıyla diye ilan ederseniz herkes buna kendisini hazırlar. Ama akşamdan bugüne geçerli diye bir kural çıkardığınız andan itibaren hakikaten tebliğ riski ortaya çıkıyor. Mesela KKM ile ilgili kanun 3 aydan az olmamak kaydıyla diye çıkıyor. Merkez Bankası’nın tebliği ise 6 ay diye çıkıyor. Bankalar mecburen 6 ay çalışmak zorundalar.

Güldağ: Böyle bakınca iş hayatına yeni bir risk unsuru girmiş oldu doğrusu. Hazırlık için kimseye zaman tanınmadığı gibi, bu düzenlemeleri hazırlayanlar açısından da üzerinde yeterince düşünülmeden kurgulanıyor anlaşılan.

Ağaoğlu: Öyle gerçekten. Haydi 6 aya da tamamız ama bu iş günlük hale geldiği andan itibaren hakikaten risk haline geliyor, yönetilmesi de zor oluyor. Artı, fazlasıyla bir zaman ve emek harcanıyor buna. Sormamız lazım; bir taş attık, ürküttüğümüz kurbalara değdi mi? Şimdi yapmak istediğimiz şey DTH’ların bankalar yerine Merkez Bankası’nda durmasını istemek. Ülkenin döviz dengesinde hiçbir değişiklik yapmıyor Kur Korumalı Mevduat. KKM’ye dönmenin Türkiye’nin döviz dengesine, ödemeler dengesine bir etkisi yok. Dediğimiz gibi sürekli de tebliğler çıkarıyorsunuz, dünden bugüne, bugünden yarına değiştiriyorsunuz. Çok fazla da kurcalamamak lazım.

Güldağ: Bizim meslekte de böyle bir şey vardır. Sayfanın orasıyla burasıyla sürekli oynamaya başladığında, iyi yapacağım derken daha da sıkıntılı bir tablo ile karşılaşırsın. O zaman gelir görsel yönetmen uyarır “sayfayı çok pırkalamayın” der. Hani bozuk değilse tamir etmeye çalışma misali…

Ağaoğlu: Gerçekten de çok da pırkalamamak lazım. İşin özü kaçıyor. Şimdi bir de tebliğ taslakları dolaşıyor. Oysa kanun taslakları dolaşsın da, taraflar iyice incelesin, görüşlerini bildirsin ki, kanunları doğru yapalım.

Güldağ: Bir kere arabayı taşlı tarlaya sürdük. Şimdi direksiyonu toparlamakta zorlanıyoruz ister istemez. Dingilden ses geliyor oraya bakıyoruz. Motordan ses geliyor oraya bakıyoruz. Oraya bir lastik, buraya bir bant, idare etmeye çalışıyoruz. Oysa temel ve bütünlüklü bir politikaya ihtiyacımız olduğu çok açık. Bir de tabii Kur Korumalı Mevduat meselesi çok geniş bir tasarrufçu kesimi de ilgilendiriyor. Politika faizi ile enflasyon arasında 35 puan negatif faiz var. İster KKM diye bak, istersen normal mevduat, faizlerin durumu da farklı değil. Bütün finansal enstrümanlar enflasyonun altında kaldı.

Ağaoğlu: Sayın Bakan’ın Londra seyahati ile ilgili Bloomberg’de ‘Türkiye’deki enflasyon kültürel sebeplerden kaynaklanıyor’ gibi bir yorumu vardı. Daha sonra ifadelerin doğru anlaşılmadığı söylendi. Ben Türkiye’deki kültürel faktörlerin ne olduğunu bilmiyorum ama şunu biliyorum ki yüzde 50’nin üzerine çıkacak enflasyona karşılık kurun Merkez Bankası tarafından az çok kontrol edildiği. Ki KKM’yi de buna dahil etmek lazım. Buradan Merkez Bankası’nın rezervlerini artırmak amaçlanıyor ve bunu piyasa net olarak görür ve Merkez Bankası’nın eksi rezervlerinin azalıp normal rezervlere sıfıra doğru yaklaştığını görürseniz bir güven gelir. Hem KKM ile biz dövizin yerini bankalardan Merkez Bankası’na değiştirelim, Merkez Bankası bunu kamu kurumlarındaki ihtiyaçları karşılamak için kullanır, rezervlerinde önemli bir artış olmazsa oradaki endişe daha da artacaktır, Türkiye’nin riski daha da artacaktır. O zaman Türkiye’nin risk priminin çok hızlı yükseldiği bir döneme giriyor olabiliriz. Şimdi biz burada bir deneme yapıyoruz. Ancak gelgelelim bu denemenin çalışma ihtimali bana göre yok.

Güldağ: Enflasyon, faiz ve kur uyumsuzluğundan…

Ağaoğlu: Yüzde 55-60’a çıkacak bir enflasyon ve buna karşılık yüzde 17 faiz. Bu arada krediler de 22-25 seviyelerinde, çünkü mevduat orada devlet eliyle belli seviyede tutulunca otomatik olarak krediler de düşük bir seviyede kalıyor. Buna karşılık enflasyonun yansımadığı bir kur olarak düşünelim. Yüzde 55’lik bir enflasyon var ama buna karşılık kur ona uyum sağlamıyor. Bu durumda kur tarafında bir enerji birikmesi söz konusu. Diğer taraftan ocak ayı iyi bir indikatör diyeceğim. Tabii ki tek bir aya bakarak bütün yılı ve geleceği tahmin etmek mümkün değil. Siz kendinizi enflasyona karşı faizle koruyamıyorsunuz, kurla koruyamıyorsunuz, nasıl koruyacaksınız? Enflasyon dediğiniz bugün alacağınız bir malın fiyatının sizin gelirinize göre daha düşük kalma ihtimali, ki bu ihtimal var. Bugün yüzde 36’ya göre yapılmış zam yüzde 55 enflasyonda ezilmiş olacak her halükârda. Bu durumda siz de talebinizi öne çekersiniz, mecburen bir talep enflasyonu yaratırsınız. Veya talebi öne çektiğiniz için ithalatçı veya eskiden yansıtılmayan TÜFE rakamı yansıtılabilir hale geliyor, onu üretmeniz lazım, üretirken ithalatı artırıyorsunuz. Yani söylemek istediğim şu; tasarrufçu açısından gerçekten çok zorlu bir dönem, alternatifleri çok sınırlı.

Güldağ: Bu dediğin çok önemli ve biciddi bir çelişkiyi de beraberinde getiriyor bir başka açıdan. Uygulanan politikanın ciddi bir paradoksu bu. Önümüzdeki dönemde çatlak oluşturabilecek bir konu. Çünkü ‘Türkiye Ekonomi Modeli’nin odağında ‘cari fazla vermek’ olduğu söylendi. Cari fazlayı hedefl iyorsanız, tasarrufl arı artırmayı başarmak zorundasınız. Ama gidişat tam tersine. Enflasyon baskısı altında tasarrufl ar eriyor.

Ağaoğlu: Şu anda tasarrufçuya enflasyonu yenecek bir tasarruf aracı teklif edilemiyor. Teklif edilebilen gayrimenkul ve borsa var. Ama biz sanırım haziran ayına kadar bekleyeceğiz. KKM’nin durumunu da göreceğiz, onu gördükten sonra daha net bir resim ortaya çıkar gibi gözüküyor. İlk 6 ay işimiz zor.

Güldağ: Güzel özetledin bence şu anda mucizevi bir şey yok. ‘Var’ diyene de inanmamak lazım. Gerçekten zor bir dönem olacak. Kayıpların yaşandığı ve yaşanacağı bir dönem olacak. Hisse senetleri enflasyona karşı bir yatırım alternatifi olabilir diye düşünüldü. Orada da orta ve uzun vadeli düşünülürse bazı kazançlar ortaya çıkabilir. Yoksa kısa vadede yaşanan kayıpları karşılayabilecek gibi gözükmüyor. Öte yandan, ‘Haziran’a kadar izlemek lazım’ dedik ama işin bir de yurt dışı tarafı var. ABD enflasyonu Fed’in daha ‘sıkı’ adımlarını getirecek gibi.

Ağaoğlu: Fed’in martta faiz artıracağı piyasanın kabul ettiği bir gerçek. Burada soru 25 baz puan mı olacak, 50 mi olacak? 50 olursa sayı 3 mü olur 4 mü olur? 25 olursa sayısı 4 mü olur 5 mi olur tartışmalarının başındayız. Ben geçen sene başlamasını bekliyordum. Önümüzdeki ay resim daha net ortaya çıkacak. Şu anda görüldüğü kadarıyla AB merkez bankasının bile yavaş yavaş ‘biz eksi faizden dönelim mi’ demeye başladığı bir dönemde artık yurtdışındaki faiz artışlarının başlayacağı yıldayız. Bu birçok yeri etkiliyor. Özellikle S&P bazında konuşayım ben, çünkü bana göre Dow Jones’e göre daha esas çocuktur S&P. Oraya baktığımda 200 günün altına indik, 50 güne yaklaştık tekrar geri geldik aşağıya. Orada bir karar dönemi ama bence bu faiz artışları sırasında ABD’de de fiyat kazanç oranları oldukça yüksek, onların bu faiz artışını haklı çıkarabilecek yeni bir yükseliş görme ihtimalini düşük gören taraftayım. S&P şu anda 4500’lerde, rekoru 4818’di. Bunun altında bir yeni yüksek görülür ama ben 4000’li seviyelerin görüleceğini düşünüyorum. Artı-eksi 100 puan bana yazar. Oralara kadar S&P’de bir geri çekilme, majör bir düzeltme olmasını bekliyorum Amerikan borsalarında.

İran denkleme girerse petrolde 75-85 doları görürüz

Güldağ: Petrolde bu hafta 94 dolara doğru hareket izledik. Üç haneli beklentin devam ediyor sanırım…

Ağaoğlu: Brent petrolde 100 doları hedefl iyorum denilebilir. Çok küsuratı da yok düz bir 100 dolar. Uluslararası bir bankanın raporunda 103-125 dolar arası beklenti var. Hatta 2023’te 125 dolar bekliyorlar. Bu yıl içinde 103 doların 3. çeyrekte görüleceğini düşünüyorlar. Ukrayna’da sıcak bir çatışma beklemiyorum. Birileri araya girip işi yumuşatmaya çalışıyor. Bu, üç haneli seviyeyi görmemizi biraz engeller. Diğer taraftan İran’da bir nükleer anlaşma meselesi var. Buradan iyi haberler geliyor ama bu haberler el altından sürülüyor ve ABD şu anda müzakerelere taraf değil. Ne zaman ki ABD bu müzakerelere resmi taraf olur, o zaman işin ciddiyeti anlaşılır. Anlaşma olduğunda en az 10 dolar düşüş olmasını bekliyorum petrolde. O yabancı yatırım bankası 2-7 dolar arası diyor, ben biraz daha iyimserim. Bunların hepsini bir araya getirdiğimizde üç haneli petrol fiyatlarını halen daha bekliyorum ama İran denkleme girerse 75-85 dolar bandına doğru bir hamle olacağını öngörüyorum. Yılı yine iki haneli rakamlarla kapatmakla birlikte düşük 80’ler, yüksek 90’lar seviyesinde kapatırız diye düşünüyorum. İran gelirse bu süreç biraz hızlanır. Eğer Ukrayna meselesi İran’dan önce gelirse işimiz zor. İran’ın etkisi görece sınırlı kalır. Yani İran gelirse o 125 dolar projeksiyonları da biraz havada kalabilir.

Kripto paralar güven tazeliyor

Güldağ: Kriptolarda vaziyet nasıl?

Ağaoğlu: Kriptolarda da önemli bir düzeltme vardı. Tekrar bir güven tazelemek üzereler, 34 bin dolardan 43 bin dolara geldi Bitcoin. Ama ben kripto paralarda hasarın önemli ölçüde olduğunu düşünüyorum. Bu zararların kolay kolay pek çıkacağını zannetmiyorum. Son kullanıcılar veya yukarıdan almış olanlar biraz uzun süre bekleyecekler orada diye düşünüyorum. Fed’in faiz artışları da oraya pek yaramayacaktır.

Avrupa gümüş ve altının şansını artırabilir

Güldağ: Altın, gümüş için görüşün nedir?

Ağaoğlu: Altın, gümüş biraz sınırlı kaldı fakat ABD’de faiz artışı onları olumsuz etkileyecekti, etkiledi. Şu anda bir yataya dönme durumumuz var. Eğer Avrupa’dan bir faiz artışı değilse bile negatif faizlerin sonuna yaklaştık mesajı gelirse ben altın ve gümüşü biraz şanslı görüyorum. Orada kritik seviyelerin altına inmediler, benim için kritik seviyeler; 1765 ve 21,5. Şu anda bir toparlanma dönemindeler. Majör bir hareket için 1835 altın, 24,15 de gümüşün geçilmesi, arkasından da 24,50’nin geçilmesi gerekiyor. Bu ikisi geçilirse ciddi bir yükseliş dönemine gireriz ama bunu söylemek için erken.