TSB’den yapılan açıklamada görüşlerine yer verilen Benli, araç kasko bedellerindeki artışa yönelik değerlendirmede bulundu.

Türkiye’nin hayat pahalılığına karşı büyük bir mücadele verdiğini vurgulayan Benli, “Son dönemde enflasyonda yaşanan gelişmeler, döviz kurlarındaki değişim, küresel tedarik zincirindeki aksaklıklar ve bunlara bağlı olarak asgari ücret, araç rayiç değerleri ile yedek parça maliyetlerindeki artış kasko primlerine de yansıdı.” ifadelerini kullandı.

“Araç fiyatlarına bağlı olarak kasko primleri yükseldi”

Benli, araç fiyatlarında, son bir yılda yüzde 120, son iki yıl içindeyse yüzde 360 artış yaşandığına, araç rayiç değerindeki bu yükselişin sigortalıların sahip olduğu malvarlığının, yani sigortalanan kıymetin değerindeki artış anlamına geldiğine dikkati çekerek, araç fiyatlarına bağlı olarak kasko primlerinin de yükseldiğini bildirdi.

Atilla Benli, sigortalanan araçların değerinde meydana gelecek artışın “sabit primle” teminat altına alındığını belirterek, “Hasar meydana geldiğinde, sigorta şirketi tarafından ödenecek tutar, aracın poliçenin düzenlendiği tarihteki değeri üzerinden değil, hasar tarihindeki rayiç değeri üzerinden değerlendiriliyor. Sigorta fiyatı, sigorta şirketlerinin tarifelerine göre alması gereken risk priminin üzerine ilave edilen genel gider, aracı komisyonu ve diğer masraflardan oluşan çarpanı ifade ediyor.” değerlendirmesini yaptı.

“Kamuoyu yanlış yönlendiriliyor”

Salgınla başlayan zorlu dönemde sigorta şirketlerinin ellerini taşın altına koymaktan çekinmediklerini aktaran Benli, şunları kaydetti:

“Şirketler, hasar tutarına göre kasko modellemelerini yapıyor ve fiyat belirliyorlar. Böylece serbest tarife koşulları içinde, hasar prim dengesine göre bu branştaki fiyatlarını tüketicilere sunuyorlar. Burada prim tutarındaki artışın kaynağının, şirketlerin kasko prim tutarı içerisinde yer alan risk primlerindeki artıştan ziyade, araçların rayiç bedeline göre belirlenen prim tutarlarının olduğunu görüyoruz. Yani kamuoyunun yanlış yönlendirilmesi söz konusu.”

“Sigortacılık, maliyetleri tüketiciye yansıtmayan tek sektör”

TSB tarafından hazırlanan verilere değinen Benli, kasko sigortasında iddia edildiğinin aksine bir durum yaşandığını, sigorta fiyatlarında düşüş olduğuna vurgu yaptı.

Benli, “2019’un ilk çeyreğinde 106 bin lira düzeyindeki özel kullanım tarzı araçların ortalama bedeli, 2022 yılının 3. çeyreğinde ortalama 490 bin liraya kadar yükseldi. Buna karşılık sigorta şirketlerinin kasko için tahsil ettiği ortalama prim 1.500 lira seviyelerinden 6 bin lira seviyelerine çıktı. Bu da söz konusu dönemde sigorta fiyatında düşüş olduğu anlamına geliyor.” görüşünü dile getirdi.

Kaskoda ortalama fiyatların genel seviyesine bakıldığında da benzer bir tablo ortaya çıktığını, ortalama kasko fiyatının 2019’un ilk çeyreğinde binde 14’lerde iken, fiyatların en çok arttığı 2022’nin 3’üncü çeyreğinde binde 12’ler civarında gerçekleştiğini, ayrıca poliçelerde Türk Lirası bazında yıllık fiyat ve prim garantisi sunulduğunu belirten Benli, günün ekonomik koşullarında bir yıllık fiyat sözü verebilen, maliyet artışlarını müşterilerine yansıtmaksızın kıymetin değerinin korunmasını temin edebilen başka bir sektör olmadığını kaydetti.

“Sigorta şirketleri vatandaşlara en uygun çözümü sunmaya çaba gösteriyor”

Benli, sigorta şirketlerinin isteğe bağlı yapılan tüm sigorta ürünlerinde vatandaşlara en uygun çözümleri sunma çabasıyla hareket ettiğinin altını çizerek, sözlerini şöyle tamamladı:

“Sahip olduklarımızı yerine koymanın güçleştiği bir dönemdeyiz. Risklere karşı sigortalanma en büyük güvencemiz. Unutmamalıyız ki bin bir güçlükle sahip olduğumuz varlıklarımızı sigorta güvencesi altına alabilir, olası kayıp durumunda sigorta ile tekrar yerine koyarak hayatımıza kaldığımız yerden devam edebiliriz. Sigorta önemli bir gelişmişlik göstergesi ve ülke ekonomimizin güçlenmesinde kritik önem taşıyor. Her zaman olduğu gibi ‘Sigorta kıymet bilmektir’ inancıyla hareket ederek sorumluluklarımızı eksiksiz yerine getirme gayretiyle tüm paydaşlarımızla birlikte çalışıyoruz.”