Tamer IŞITIR

Pandemi yılı 2020’nin haziran ayında kurulan TechOne VC, ekosisteme son giren oyunculardan biri olarak başladığı serüvenine hızlı giriş yaptı. Farklı dikeylerde gerçekleştirdiği yatırımlarla kısa sürede 44 girişimi fonlayan TechOne VC son yatırımını ise Figo Para’ya yaptı. Sayısal olarak 2021 yılının en aktif sermaye fonu olarak kabul edilen şirket 3 yıl içinde 1 milyar dolarlık büyüklüğe ulaşarak alanında zirveye yükselmek istiyor. Küresel pazarlarda ölçeklenme potansiyeline sahip erken aşama teknoloji girişimlerini odağına alan TechOne VC’nin yönetici ortağı Yiğit Arslan’la pazardaki deneyimlerini, küresel konjonktürü ve gelecek hedefl erini konuştuk.

Yılsonuna kadar 50’yi aşacak

Yiğit Arslan, Sabancı Üniversitesi’nde endüstri mühendisliğinden mezun olduktan sonra ABD’ye giderek yüksek lisansını tamamladı, ardından 2008 Krizi sırasında Türkiye’ye döndü. Arslan, o süreci şimdiki fonların kuruluş dönemi olarak tanımlarken, 2016’ya kadar yatırım fonları yönetti. Daha sonra “bütün ekranlardan sıkılması” nedeniyle hepsini bir kenara atarak kariyerinin yeni sayfasını açtı: “2020’den itibaren tamamen venture capital işine girdik. TechOne 2020 haziran ayı itibariyle kuruldu. 2 yılda 44 girişime yatırım yaptık, en son geçen gün Figo Para’ya yatırım yaptık; 45 oldu. TechOne 500 bin dolar, Global Yatırım Holding’le L2 fonumuzdan 1,5 milyon dolar, Logo Yazılımdan’da da 2 milyon dolar olmak üzere içinde olduğumuz gruptan 4-4,5 milyon dolar yatırım yaptık Figo Para’ya. TechOne 2021’de en çok sayıda yatırım yapan girişim sermayesi fonu oldu. Bu sene de öyle olur herhalde. Son çeyrekte 7 yeni yatırımı daha kapatıyoruz.”

“2023’te yatırım iştahı düşer”

Türkiye ile ABD ve Avrupa’daki girişimcilik piyasasına dair önemli tespitlerde bulunan Yiğit Arslan, özellikle küresel resesyon endişelerinin tetiklediği parasal sıkılaşma ve yatırım iştahındaki azalmayı şu sözlerle değerlendirdi: “ABD’de halka arz öncesi (pre-IPO) seviyeden başlayarak, Seri A aşamasına kadar inen bir değerleme ve fonlama krizi var, bu Avrupa ve diğer ekosistemlere de sirayet etmiş durumda. Global fonlar daha fazla bekle ve gör demeye başladı ve bununla birlikte yatırım konusunda daha seçici olmaya gayret ediyorlar. Bu beraberinde yatırım iştahında düşüşü getiriyor. 2023’te 2 yılda 45 girişimi fonladı 2025’te en büyük olacak Kuruluşunun 2’nci yılını haziran ayında kutlayan TechOne VC, geçtiğimiz yılı en aktif girişim sermayesi fonu olarak kapattı. Bu yıl son olarak Figo Para’ya yatırım yapan fonun toplam yatırım yaptığı şirket sayısının 45’e ulaştığını belirten Yönetici Ortak Yiğit Arslan, hedeflerini 3 yıl içinde Türkiye’nin en büyük girişim sermayesi fonunu yönetmek olarak açıkladı.

2022’den daha düşük bir yatırım iştahı bekliyoruz. Öte yandan Türkiye’de tüm belirsizliklere rağmen yatırım iştahında ciddi bir düşüş beklemiyoruz, ekosistem gelişmeye devam ediyor ve özellikle erken aşamalarda yatırımcı sayısı sürekli artıyor. Değerlemeler de global rakiplerine göre her zaman daha düşük seyrettiği için yabancı yatırımcıların bu coğrafyaya iştahını artırabilir”.

“Türkiye’de ekosistem muazzam derecede faal”

TechOne’ın yatırım yaparken dikkat ettiği niteliklere de parantez açan Arslan, tohum aşama ve Seri A’ya kadarki şirketlere odaklandıklarını anlattı. Türkiye’deki ekosistemin avantajlarına değinen Arslan, “Bizim bir stratejimiz var. Coğrafi arbitraj diyoruz biz ona; Türkiye’de insan kaynağının iyi olması yanında start-up değerlemelerinin ucuz olması sebebiyle 3 milyon dolardan girdiğimiz bir şirketin genel merkezini 6 ay içinde ABD veya Avrupa’ya taşıyarak istihdam yaratıp, fatura kesmesini sağlıyoruz. Bunu yapınca şirketin değeri otomatikman katlanıyor. Diğer fonlar da benzer durumda. Bence yeni oyuncuların piyasaya girmesiyle piyasa çok çeşitlendi. O da çok iyi oldu. Fonlar gittikçe akıllanıyorlar. Birbirinden, hatalarından öğreniyorlar. Bence Türkiye’deki ekosistem şu anda 5-10 yıl öncesine göre muazzam faal bir ekosistem oldu. Sonuçta unicorn’lar çıkıyor artık. Türkiye’de bir start-up’a ABD ve Avrupa’daki gibi Seri A’yı geçtikten sonra 5-10 milyon dolar büyüklüğünde destek olacak büyük fonlar da gelirse daha iyi olacak. Bizim de hedefimiz 3 sene içinde o büyük fonu kurabilmek. Yalnızca Türkiye değil. Doğu, Orta Avrupa da dahil” diye konuştu.

‘Mavi Ekonomi’nin Geleceği Bodrum’da tartışılıyor

Bodrum Turizm Forumu, ‘mavi ekonomi’ mottosuyla bu yıl ilk defa düzenleniyor. Akdeniz destinasyonlarından çok sayıda katılımcının bulunduğu forumda turizm-çevre, turizm-sürdürülebilirlik başta olmak üzere, Akdeniz çanağındaki turizmin geliştirilmesi konuşuluyor. Bodrum Belediyesi, Bodrum Tanıtma Vakfı, Akdeniz Turizm Vakfı ve 34. Amerikan Hastanesi The Bodrum Cup iş birliğiyle düzenlenen Bodrum Turizm Forumu, “Mavi Ekonomi” odağıyla Kempinski Hotel Barbaros Bay’da başladı. Toplantıya, Türkiye’den ve Akdeniz çanağındaki diğer destinasyonlardan çok sayıda turizmci katılıyor. Kempinski Hotel Barbaros Bay Genel Müdürü Mehmet Ferman Doğan’ın konuşmasıyla başlayan forumda Bodrum Belediye Başkanı Ahmet Aras, Bodrum Cup Komite Başkanı Süleyman Uysal, Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Gürün ve Akdeniz Turizm Vakfı Başkanı Tony Zahra birer konuşma yaptı.

ÜLKENİN KURTULUŞU GİRİŞİM SERMAYESİNDE

* Kurucu ortağı olduğum 3 tane fon var. Bizim oyun fonumuz da var, spor, medya, eğlence fonumuz da. Logo’yla beraber B2B işlere yatırım yapıyoruz. TechOne hiçbir sektör ayrımı yapmıyor. Doğru hikayesi, geçmişi ve hırsları olan girişimcilere yatırım yapıyoruz. Çünkü iş değişir, önemli olan onu kimin yaptığı. Bizim olayımız doğru işle doğru girişimciyi yakalamak; dünyaya satış yapabilen, cirosunun çoğunluğunu globalde yapabilecek, dünya vatandaşı olabilecek iş ve girişimcilere yatırım yapmak. Yapay zeka daha önde veya fi ntech daha iyi gibi tematik bir ayrımımız yok. Şu an yatırım yaptığımız startup’lardaki istihdam sayısı 2 bine yaklaştı.

* Bu ülkenin kurtuluşu girişim sermayesinde. Bizim ülkemizin katma değerli üretim yapması lazım. O katma değer de teknoloji üretimiyle olur. Onu kim destekliyorsa çok faydalı bir şey yapıyor. Biz de tamamen bunu yapmaya çalışıyoruz. Hazine, TÜBİTAK’la birlikte 1514 diye bir program yaptı. Bizim gibi fonlara ‘fonların fonu’ sıfatıyla yatırım yaptı. Daha da fazla yapılması gerekiyor. Kalkınma ajansları fonlarımıza yatırım yapıyor. Örneğin İstanbul Kalkınma Ajansı start-up’ları fonlayalım diye bize 30 milyon TL’lik bir yatırım yaptı. Diğer bölgesel kalkınma ajansları da bu işi büyütmenin peşinde.

* Mevzuat anlamında SPK’nın girişim sermayesi yatırım fonları mevzuatı 2 yıl evvel yenilendi. Tekrar tebliğ değişiklikleri yapıldı. SPK’yla konuşuyoruz, bir tur daha değişikliğe ihtiyaç var ama dünya standartlarını yüzde 95 yakaladık. Devlet teknoloji girişimlerini kurtuluş ve sıçrama hamlesinin lokomotifi olduğunu görüyor. Daha fazla da destek olunabilir.

* Polonya’ya çok sık gelip gidiyorum. Şunu gördük; devletin desteklediği fon sayısı 200’ü aşmış. Toplamda 1,5-2 milyar Euro destek sağlamışlar. Bizdeki rakamlar bunun çok altında.

* Bu girişim ekosisteminin en büyük esprisi sürdürülebilir bir ekosistem olması. Ben şunu görüyorum, işini kuran büyüten exit edenler dönüyor dolaşıyor, o getiriyi, heyecanı ve deneyimi başka yerde bulamadıkları için ya yeni girişimcileri destekliyorlar ya bizim gibi fonlara yatırım yapıyorlar. Aldığı parayı getiriyor buraya yine yatırıyor. Örneğin Sina Afra, çok severim kendisini. Türkiye’de bir şirket kurup exit etti. Yeni bir girişim daha kurdu, yurt dışına taşıdı. Çok büyük fonlar aldı, döndü burada Girişimcilik Vakfı’nı kurdu. Buna gönül veren 100’lerce yeni fellow yetiştiriyorlar. Yani o para dönüyor dolaşıyor buraya geliyor. Nevzat Aydın dönüyor, bütün parasını yine ekosisteme veriyor. Örneğin Logo Yazılım’da Tuğrul Bey (Tekbulut), ‘Ben de girişimciyim’ diyor, kazandığı parayı yeni girişimcilere yatırıyor. Gidip de arsa tarla almıyor.

* Getir’in app’ini Türkiye’de geliştirmenin bedeli 10 milyon dolarsa ABD’de geliştirirsen 100 milyonu bulur. Hakikaten 1’e 10 gibi bir fark var. Dolayısıyla Ar-Ge merkezini, teknoloji ekibini Türkiye’de tutmak çok avantajlı.

* Türkiye’ye benzer ortama sahip olduklarından dolayı Doğu Avrupa ve Baltık ülkelerindeki girişimleri yakından takip ediyoruz.

* 2008 Krizi’de dolar/TL 1,14’ü gördü. Ben üniversitede öğrenci olarak asistanlık yapıyordum. Türkiye’den gelen bin-2 bin lira, 1-2 bin dolar destek oluyordu. Öyle bir zaman yaşadık. Bu krizin içinde Türk şirketlerinde milyarlarca dolar nakit pozisyonu vardı. Biz diyoruz ya hep yurt dışına gidip markalaşamıyoruz, dünya markası çıkaramıyoruz. 2008 sonrasında Volvo 4-5 milyar dolara satın alındı. Bugün Getir’in değerlemesi 12 milyar dolar. Amerika’da çok büyük bölgesel bankalar vardı, 500 milyon dolara satıldı. O gün Türkiye’deki büyük holdingler savunma yaptıkları, hücum etmedikleri için bunları satın almayı kaçırdılar. Şimdi de bence Türk girişimcilerinin yapması gereken şey Avrupa’dan ve ABD’den şirketler satın almak ve birleşmek. Türkiye’de hem yurt içi hem yurtdışına yönelik bir satın alma korkusu ve başkasını zengin etmeyeyim anlayışı var.