Enflasyon oranları beklediğimiz gibi mayıs ayında da yükselme eğilimini sürdürüyor ve bir müddet daha yükselişe devam edeceği de kesin gibi gözüküyor.

Politika faizlerinin düşürülmesiyle başlayan hayat pahalılığı ise dar ve orta gelirli vatandaşları olumsuz etkilemesi ile gündemde yerini koruyor.

Öncelikle belirtmek gerekir ki üretim girdi maliyetleri düşmeden enflasyonun düşmesi düşünülemez. Hammadde, işçilik, genel imalat maliyetleri, ithal ikame malların en aza indirilmesi enflasyonun düşmesi için olmazsa olmazlardandır.

TÜİK tarafından açıklana mayıs ayı enflasyon oranları

                                                                                   TÜFE %                          ÜFE%

Bir önceki aya göre                                                 %2,98                                8,76

Bir önceki yılın aralık ayına göre                         %35,64                             51,43                

Bir önceki yılın aynı ayına göre                           %73,50                             132,16

12 aylık ortalama                                                   %39,33                              80,38

Enflasyon rakamları hesaplanırken 400 ün üzerinde ürün çeşidi fiyatları baz alınarak gerekli hesaplamalar yapıldıktan sonra sonuca ulaşılıyor. Ancak bu ay verilen raporda ürün sepeti bilgileri yer almamış. Bu arada tüketici birim fiyatları hesaplama birimi başkanı da enflasyon oranları açıklanmadan birkaç gün önce istifa etmiş. İstifa sebebi nedir bilemiyoruz ama az çok tahmin yürütmek gerekirse enflasyon verilerinin doğru olmaması ağırlık kazanıyor. Çünkü uzun bir süreden bu yana açıklanan enflasyon oranlarının gerçeği yansıtmadığı bir gerçektir. Yapılan anketlerde de halkın büyük çoğunluğunun verilere inanmadığı gözlenmektedir.

Bir de bağımsız ekonomi bilim insanlarından oluşan enflasyon araştırma grubu (ENAG) tarafından açıklanan enflasyon oranı %160 olduğunu unutmamamız gerekir ve gerçeğe daha yakın olduğu söylenebilir.

Yukarıdaki tabloda görüldüğü üzere üretici fiyatları yıllık bazda %132,16 arttığı halde henüz tüketici fiyatlarına yansımamış olduğu için ve en kısa sürede yansıyacağını baz aldığımızda enflasyonun önümüzdeki süreçte de artarak devam edeceğini tahmin etmek zor değildir. Çünkü hiçbir işletme kar etmeden satış yapamaz ve faaliyetini sürdüremez. Dolayısıyla artan üretim girdi maliyetlerini tüketici fiyatlarına ilk fırsatta yansıtacaktır ve tüketici fiyatları da doğal olarak yükselecektir. Bu da anlaşılacağı üzere enflasyonun yükselmesine sebep olacaktır.

Hepimizin bildiği gibi temmuz ayında emeklilere yapılacak zam oranı son derece önemlidir. TÜİK verilerini baz alırsak geçen yılın aralık ayından mayıs ayına kadar sürede gerçekleşen enflasyon oranı %35,64 olarak kayda geçmiştir. Haziran ayında da yaklaşık %4 enflasyon oranı varsayarsak verilecek zam oranı yaklaşık %40 civarında olacaktır. Ancak bu zam verildiğinde yaşadığımız ve yılbaşından bugüne kadar gerçekleşen enflasyon oranına ulaşmış olacağız. Daha da ötesi hissettiğimiz enflasyon açıklanan verilerin en az iki katı kadardır. Dolayısıyla verilecek %40 oranındaki emekli zammın önümüzdeki dönem için bir katkı sağlamayacak yaşayacağımız yüksek enflasyon ortamında eriyip gidebilir. Hatırlayacağınız üzere yılbaşında asgari ücrete yapılan %50 oranındaki zam daha yeni maaşlar alınmadan eriyip gitmişti. Eğer %40 zam verilirse aynı olayı yaşayacağız ve yüksek enflasyon karşısında zamlı maaşlar eriyip gidecek. Dolayısıyla verilecek zam oranı en az %80 olmalıdır ki bir nebze normal yaşam koşulları oluşabilsin.

Enflasyon en çok dar ve orta gelirlileri olumsuz etkilemektedir. Çünkü enflasyon ortamında zengin daha zengin, fakir daha fakir duruma gelmektedir.

İstanbul ticaret odası tarafından açıklanan enflasyon oranı ise %87 dir. Diğer taraftan İstanbul planlama ajansının verilerine göre İstanbul’da yaşam maliyeti 19950 TL olarak belirlenmiştir.

Maaş ve ücretlerin zamlı olması bir yerde önemli değildir. Asgari ücreti veya emekli maaşının10000 TL yapsanız bile alım gücü yükselmedikçe bir anlamı yoktur. Çünkü vatandaşlar zamlı maaşlarıyla eski gelirlerinden daha çok ürün almaları önemlidir. Bir başka deyişle maaşlara zam yapılmasın ama fiyatlar düşsün ve alım gücümüz yükselsin diyebiliriz.

Bir diğer konu da asgari ücretle en düşük emekli maaşı arasındaki farkın giderilmesidir. Umarız temmuz ayında yapılacak düzenleme ile en düşük emekli maaşı asgari ücrete eşitlenir.

Enflasyon yüksekliği tüm dünyada sorun olmaya devam ediyor. Ancak biz G20 ülkeleri arasında birinci, dünya sıralamasında da altıncı sıradayız. Hiçbir Avrupa ülkesinde bizim kadar yüksek oran göremiyoruz.

Öte yandan maliye bakanımız Sn. Nureddin Nebati, enflasyonun düşüş eğilimine geçtiğini ifade ediyor. Buna hangi vatandaşımız inanır tahmin etmek çok zor.

Sonuç olarak enflasyon oranları gerçeği yansıtmamakta ve temmuz ayında verilecek zam oranları merakla beklenmektedir.

Saygılarımla

ZAFER ÖZCİVAN

Ekonomist