Günlerdir tüm kamuoyunun beklediği 2022 yılı asgari ücret belirlendi. Taraflarca yapılan dördüncü toplantıda asgari ücret net 4253,40 TL. olarak açıklandı. Açıklanan bu rakam çocuklu, evli, bekar ayrımı yapılmaksızın herkes için eşit duruma geldi. Ayrıca gelir vergisi ve damga vergisi de kaldırılarak işverenlere de 450 TL. destek sağlanmış oldu. Yeni asgari ücretin işverene maliyeti ise 5879 TL. olacak. Bu şekilde asgari ücret %50,5 zamlanmış oldu. Ancak asgari geçim indiriminden vazgeçildi.

Başlıkta belirttiğim gibi asgari ücret zammı yüksek oranda olmasına rağmen yıllık enflasyondan koruyacak şekilde olmadı ama tek taraflı düşünmemeliyiz. Ekonomide “second best” denilen bir kavram vardır. Açılımı, istenen düzey olmasının birtakım sorunlar yaratacağı endişesiyle bekleneninin altında gerçekleşen bir olaydır.

Ülkemizde enflasyon dolarla paralel gitmektedir. Bugün çarşıda pazarda tüm esnaflara zamların sebebini sorduğumuzda alacağımız cevap hep aynıdır. Dolar yükseldi. Haksız da değiller. Çünkü baklagillerden  tarımda kullanılan tohuma, sanayi üretiminde kullanılan bakırdan saça, teknolojide kullanılan tüm aygıtlara kadar neredeyse tamamı yurt dışından temin edilmektedir. Her zaman bahsettiğim gibi üretimimizin en az %50 si ithal girdilerle yapılmaktadır.

Ülkemizde yaklaşık yedi milyon vatandaşımız asgari ücret karşılığında çalışmaktadırlar. Avrupa ülkelerinde ise bu oran neredeyse bizim onda birimiz kadardır.

Tabloya baktığımızda asgari ücrete yapılan zam oranının yüksek olduğu söylenebilir. Ancak zam oranından önce işçilerimizin kazancının alım gücüne bakmak gerekir.2021 yılı başında 7.5 TL. olan dolar kuru bugün 17 TL sınırına dayanmıştır. Yani gerçek enflasyon %100 ün üzerindedir.

Hükümet olarak konuyu ele aldığımızda elinden geleni yaptığını söyleyebiliriz. Tabii bunun bir de işverene maliyeti önemlidir. Çünkü içinde bulunduğumuz ekonomik ortamda işverenlerimiz de zor durumdadır. Büyük işletmelerde işçi sayısı en az 300-400 kişi olduğundan onlar için pek fark etmeyebilir ama bir de 3-4 kişi çalıştıran kendi geçimini zorlukla sağlayan işverenler için rakam son derece önemlidir.

İkinci en iyi koşullar olarak tanımlamamın bir nedeni de kayıt dışı ve işçi çıkarmalarının önüne geçilebilir olmasıdır. Asgari ücret yüksek olursa işveren bir formül bulmak durumunda olacak, kayıt dışı işçi çalıştıracak veya işçi çıkarmaya kadar gidebilecektir. Bir de ülkemizde bulunan milyonlarca göçmen vatandaşların durumunu da ele almalıyız. Bu kişiler,1500-2000 TL maaşla günde 10 saat çalışarak hayatlarını sürdürmeye çalışmaktadırlar. Bundan sonra göçmenler için iş hacmi kendiliğinden açılacaktır.

Gönül ister ki asgari ücret dolara endeksli olabilsin ama bizim milli paramız TL dir ve bundan vazgeçemeyiz. Çünkü tüm ücretlilerin aynı oranda zam alması muhtemeldir.

Yukarıda bahsettiğim gibi asgari ücretli sayısı ülkemizde bir hayli fazladır. Önemli olan yeni şartlardan sonra asgari ücretli sayısının çoğalmamasıdır.

Başka bir konu da kalifiye eleman bulunamama sıkıntısıdır ve bazı vatandaşlarımızın da işi beğenmedikleri bir gerçektir.4250 TL asgari ücret olduktan sonra işi beğenmeme, maaşı yeterli bulmama serzenişleri de tarihe karışacaktır.

Ücretler ne kadar artarsa artsın alım gücü en azından aynı kalmalıdır. Yani vatandaş, eski maaşıyla alabildiği ürünlerden daha fazlasını tedarik edebilmelidir. Önümüzdeki süreçte enflasyon birkaç ay daha yukarı yönlü harekete devam edecek gibi gözüküyor. Çünkü TÜİK tarafından açıklanan Yİ-ÜFE ile TÜFE arasındaki makas oldukça fazladır. Yükselen enflasyon ortamında asgari ücretlinin enflasyondan korunması son derece önemlidir. BU oranda fiyat artışları devam ederse ki edecek maaş kısa sürede eriyecek ve asgari ücretli geçim sıkıntısı çekmeye başlayacaktır. Dolayısıyla ekonomi yönetiminin birinci hedefi enflasyonu önlemek olmalıdır. Önümüzdeki süreçte yaşayarak göreceğiz.

Son zamlardan da bahsetmeden geçemeyeceğim. Asgari ücretin açıklandığı gün ve ertesi gün ayrı ayrı oranda benzine zam yapıldı. Doğaldır ki nedeni dövize bağlı maliyetlerdir.

En önemli konulardan biri de ülkemizin ucuz iş gücü pazarı olmamasını sağlamaktır. Şu anda Çin den daha ucuz işçiliğimiz söz konusudur. Vatandaşlarımızın tamamının gelir seviyelerini yükselterek, en azından hayati ihtiyaçlarını karşılayabilme olanağı sağlamalıyız ki refah seviyemiz yükselsin, millî gelirden aldığımız pay büyüsün.

Sonuç olarak asgari ücret beklentilerin üzerinde olduğundan taraflar için uygun bulunduğu bir gerçektir. Ama önümüzdeki dönem enflasyon nedeniyle ücretler erimemesi kaydıyla.

Saygılarımla

ZAFER ÖZCİVAN

Ekonomist