Ekonomik büyüme ve ekonomik gelişme kavramları genellikle birbirine yakın anlam içerir. Ancak toplumda bazen bu iki kavram maalesef aynı içerikte kullanılmaktadır.

Ekonomik büyüme, bir ülkede iki dönem üretilen mal ve hizmet toplamlarının artış oranıdır. Genel olarak gayri safi milli hasıla veya gayri safi yurtiçi hasıla cinsinden hesaplanır. Gayri safi milli hasıla, bir ülke vatandaşlarının bir dönem içinde yaptıkları üretimin toplam değeri, Gayri safi yurt içi hasıla ise sadece yurt içinde yaşayan vatandaşların ürettiği mal ve hizmetlerin toplamıdır. İkisi arasındaki fark ise Gayri safi milli hasılada bir ülke vatandaşlarının yaşadığı ülkeye bakılmaksızın yaptıkları üretim; Gayri safi milli hasıla ise sadece ülke içinde yaşayan vatandaşların ürettikleri mal ve hizmetlerin toplamıdır.

Milli gelir ise bir ülkede üretilen mal ve hizmetlerin toplam parasal değeridir. Millî gelirin nüfusa bölünmesi ile fert başına veya kişi başına düşen milli gelir hesaplanır.

Ekonomik büyüme, yukarıdaki tanımdan da anlaşılacağı üzere belirli bir sürede ölçülür. Genellikle yıllık olarak hesaplanır. Ülkelerin gelişmesi ise uzun vadeli bir süreçtir. Köyden kente göç, üretimde otomasyon, teknolojiye uygun yöntemleri kullanma, ülke nüfusunun tahsil seviyesi gibi etkenler gelişimin oluşmasında rol oynarlar. Örneğin eskiden iş insanları ne kadar çok personel çalıştırırlarsa o kadar gurur meselesi yapmalarına rağmen günümüzde robotların kullanıldığı bir süreç yaşanmaktadır. İnsansız hava aracı üretimi hava savunmasında bir gelişmedir. Tramvayların her yöne yayılması da bir gelişmedir.

Türkiye’de 1980 li yıllarda internetin hızla yayılmasıyla birlikte gelişim süreci de başlamıştır. Çünkü dünya ile iletişimin kolaylaşması, sanayi devriminin yaşanması, üniversite sayısının çoğalması, akıllıtelefonların hayatımıza girmesi, gençlerimizin tahsil seviyelerinin artması ülkemizin gelişmesinde önemli rol oynamıştır. Bir örnek de sosyal hayattan verelim. Eskiden hastanelerde sabahın köründen itibaren uzun hasta kuyrukları vardı ve eczanelerden ilaç alınamıyordu. Şimdi ise internet aracılığıyla randevunuzu alıp muayene olabiliyorsunuz ve istediğiniz eczaneden ilacınızı alabiliyorsunuz.

Yukarıdaki örneklerden de anlaşılacağı üzere ülkelerin gelişmesi teknoloji kullanımı, insan kaynaklarının gelişimi ile mümkün olacaktır. Gelişen bir teknoloji kullanımı işsizliğin artmasına sebep olmaması için vatandaşlar da kendini en iyi şekilde yetiştirmelidir. Artık üniversite mezunu olmak yetmeyebiliyor. Yüksek lisans, doktora yapılmalı, en az 2 yabancı dil mutlaka öğrenilmelidir. Yeri gelmişken okuduğum bir kitaptan bahsedeyim.Prof.Dr. Ayhan Kırım’ın MOR İNEĞİN AKILLISI kitabını gençlerin okumasını tavsiye ederim. Kitapta gelişen ülkelerde önemli bir kariyere sahip olmak için önce mor inek (mor inek olur mu olmaz ama siz farklı olmak zorundasınız) daha sonra da mor ineğin akıllısı olmalısınız denmektedir. Yani artık sıradan bir kişinin gelişen toplumlarda yeri yoktur. Mutlaka birden çok farklı, birkaç adım önde olarak kendinizi yetiştirmeli, çağın gerisinde kalmamalısınız.

Gelişmiş ekonomilerde ekonomik büyüme uluslararası pazarlarda rekabet gücünü arttıracak ve pazarlarda yerini almasını sağlayacaktır. Ayrıca gelişmiş ülkelerde beyin gücü son derece azdır. Çünkü kendini iyi yetiştiren bireyler başka ülkelere gitmezler ve kendilerine uygun ortam bulurlar. Diğer yandan gelişmiş ülkelerde pata değeri ve paranın konvertibilite de önemlidir. Ülkede asgari ücret sayısı da gelişim göstergelerindendir.

Saygılarımla

ZAFER ÖZCİVAN

Ekonomist