Türkiye’de son yıllarda en önemli gündem maddelerinden biri hiç şüphesiz asgari ücret ve genel olarak maaşların reel alım gücü oldu. Özellikle enflasyonun yüksek seyrettiği dönemlerde, çalışanların ve emeklilerin maaşları ellerine geçtikten sonra marketlerde, pazarlarda ve faturalar karşısında adeta eriyor. 2025 yılının ilk yarısında da durum bundan farklı olmadı. Hükümetin yıl başında asgari ücret ve kamu çalışanlarına yaptığı zamlar, yüksek enflasyon karşısında eriyerek “zamların buhar olması” gerçeğini ortaya koydu.
Mayıs ayı sonunda TÜİK verilerine göre asgari ücretin reel alım gücü 19 bin 206 liraya, ENAG’ın açıkladığı daha gerçekçi enflasyon verilerine göre ise 17 bin 561 liraya kadar geriledi. Bu rakamlar, yıl başında 22 bin 104 liraya çıkarılan asgari ücretin elden çıkardığı reel değerini net şekilde ortaya koyuyor.
ZAMLAR ENFLASYON KARŞISINDA ÇÖZÜLDÜ, MİLYONLARCA ÇALIŞAN VE EMEKLİ KAYIPTA
Yılbaşı’nda asgari ücret yaklaşık yüzde 30 zamla 17 bin liradan 22 bin liraya yükseltilmişti. Kamu çalışanları ve emekliler de buna paralel olarak yüzde 11-15 civarında zam aldı. Ancak enflasyonun 5 aylık dönemde TÜİK verilerine göre yüzde 15, ENAG verilerine göre ise yüzde 25’in üzerinde gerçekleşmesi bu zamların reel değerini hızla düşürdü.
ENAG’ın ölçümüne göre, asgari ücretin alım gücü sadece 559 lira artarken, verilen zamların yaklaşık yüzde 90’ı enflasyonun altında kaldı ve eridi. Bu durum, milyonlarca düşük ve orta gelirli çalışanı ve emekliyi zor durumda bıraktı. İnsanlar aldıkları maaşla daha az mal ve hizmet satın alabiliyor, temel ihtiyaçlarını karşılamakta giderek daha fazla zorlanıyorlar.
Memur ve emekliler için de durum farklı değil. En düşük emekli aylığı yılbaşında yapılan zamlara rağmen gerçek alım gücü açısından ENAG verilerine göre 11 bin 495 liraya, TÜİK verilerine göre ise 12 bin 572 liraya geriledi. Memurların maaşında da benzer şekilde reel alım gücü düşüşü yaşandı. Örneğin, yıl başında yaklaşık 5 bin 520 lira zam alan en düşük memurun maaşının alım gücü haziran başında TÜİK verilerine göre 36 bin 580 liraya kadar gerilemiş durumda.
GERÇEK HAYAT PAHALILIĞI İLE MÜCADELEDE YETERSİZ ZAMLAR
Bu tablo, hükümetin yıl başında yaptığı zamların güncel ekonomik koşullar karşısında ne kadar yetersiz kaldığını açıkça gösteriyor. Enflasyonun yüksek seyrini devam ettirmesi, özellikle gıda, enerji, kira ve ulaşım gibi temel harcamaları olan dar gelirli kesimleri daha da zor durumda bırakıyor.
Vatandaşlar günlük hayatlarında temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanıyor, borç yükü artıyor, tasarruf edemiyor ve ekonomik belirsizlikler içinde yaşam kaliteleri düşüyor. Bu da toplumsal huzursuzluk ve ekonomik daralma riskini büyütüyor.
ARA ZAM BEKLENTİLERİNE OLUMSUZ YANIT: “ZAM İÇİN ERKEN”
Yılın ikinci yarısına yaklaşırken milyonlarca asgari ücretli ve dar gelirli gözünü hükümetten gelecek ara zamma dikmişti. Artan fiyatlar karşısında maaşların korunması, en azından mevcut alım gücünün sürdürülmesi için ara zam şarttı. Ancak gelen son açıklamalar ve hükümet kaynaklarından sızan bilgiler bu beklentiyi boşa çıkardı.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, yaptığı açıklamada asgari ücrette ara zam için “henüz erken” ifadelerini kullanarak zam beklentilerini törpüledi. Ankara kulislerinden gelen haberler de mevcut ekonomik tablo nedeniyle yıl içinde asgari ücrete ara zam yapılmasının planlanmadığını ortaya koydu.
Bu durum, özellikle açlık sınırının altında yaşayan ve her gün yaşam mücadelesi veren milyonlarca dar gelirliyi derin bir hayal kırıklığına uğrattı. Zira enflasyonun, maaşlarda yapılacak küçük bir artışın çok ötesinde hızla yükseldiği bu ortamda ara zam olmaması, maaşların reel değerinin daha da düşmesi anlamına geliyor.
ALIM GÜCÜNÜ KORUMAK İÇİN NE YAPILABİLİR?
Bu noktada Türkiye’nin temel ekonomik sorunlarından biri tekrar su yüzüne çıkıyor: yüksek enflasyon ve enflasyonun etkisini azaltacak etkin politikaların yetersizliği. Enflasyonun bu denli yüksek seyretmesinde arz kaynaklı sıkıntılar, para politikasındaki belirsizlikler ve küresel fiyat artışları gibi çok sayıda faktör etkili.
Bununla birlikte, asgari ücret ve memur maaşlarının enflasyon karşısında erimemesi için farklı önlemler alınması gerekiyor. Ara zam yapılmasa bile maaşların yıl içinde enflasyon verileri dikkate alınarak revize edilmesi, özellikle gelir dağılımında adaletin sağlanması adına hayati önemde.
Ayrıca, temel tüketim maddeleri üzerindeki vergilerin düşürülmesi, enerji fiyatlarının düzenlenmesi ve sosyal desteklerin artırılması gibi politikalar da dar gelirli kesimlerin üzerindeki yükü azaltabilir. Enflasyonun kontrol altına alınması ise bu mücadelede birinci şart olarak önümüzde duruyor.
SONUÇ OLARAK…
2025 yılının ilk yarısında Türkiye’de asgari ücret ve kamu çalışanlarına yapılan zamların büyük çoğunluğu yüksek enflasyon karşısında eridi. Mayıs sonu itibarıyla asgari ücretin alım gücü TÜİK ve ENAG verilerine göre ciddi şekilde düştü. Memur ve emekliler de bu durumdan olumsuz etkilendi.
Yılın ikinci yarısında ara zam beklentisi ise hükümet tarafından şu an için reddedilmiş durumda. Bu, özellikle dar gelirli kesimlerin ekonomik sıkıntılarının artacağına işaret ediyor.
Ekonomik istikrarın sağlanması, enflasyonun kontrol altına alınması ve gelirlerin gerçek değerinin korunması için acil ve etkili adımlar atılmadığı sürece milyonlarca çalışan ve emeklinin yaşam standartlarında ciddi gerilemeler yaşanması kaçınılmaz görünüyor.
ZAFER ÖZCİVAN
Ekonomist-Yazar