Ekonominin çarklarının dönmesi için vazgeçilmez faktör olan faiz günümüzde hepimiz tarafından takip edilmektedir. Faiz, aynı zamanda ekonomini büyük problemlerinden biridir. Sn. Cumhurbaşkanımızın “faiz sebep enflasyon sonuçtur” tezi doğru anlaşılmalı ve doğru şekilde eleştirilmelidir.

Faiz, hepimizin bildiği gibi paranın zaman içinde aldığı değerdir. Yaşadığımız ortamda iki arkadaştan birisi diğerine borç vereceği zaman ne zaman geri döneceği sorulmaktadır. Çünkü para zaman içinde değer kaybedecek veya borç veren değer kaybına uğrayacaktır.

Ülkemizde bankacılık sektörünün gelişmesiyle birlikte kullanıma başlayan kredi kartları ile faiz günlük hayatta yerini almıştır. Bankaların ve finans kurumlarının faaliyet konusu tasarrufçulardan topladıkları mevduatları kredi olarak ihtiyaç sahiplerine ulaştırmak ve işlem sonunda kar elde etmektir. Dolayısıyla ister ticari ister bireysel krediler veya kredi kartlarından elde edilen faiz, bankaların karını oluşturmaktadır.

Faizin en çok kullanıldığı ve ekonomik açıdan en önemli alanı üretim kredileridir. Bir ülkenin ekonomik kalkınması ancak ve ancak üretimle mümkün olduğu gerçeği ile üretim kredilerinin maliyetinin fiyatlara yansıtılması bir zorunluluktur. Çünkü her ürünün maliyetleri arasında faiz vardır ama biz farkında olmadan sadece malın fiyatına bakarak alışveriş yapıyoruz. Yani yaptığımız her satın almada ödediğimiz bir miktar faiz mutlaka vardır.

Merhum Prof. Dr. Sn. Necmettin Erbakan döneminden bu yana faizin düşürülmesi gerektiği yönünde birçok görüş bildirilmesine rağmen uygulamaya konulamayan politika faizlerinin indirim kararı ancak Eylül 2021’den başlayarak uygulamaya başlanmıştır. Eylül 2021’den Aralık 2021’e kadar her ay indirilerek %19 dan %14 e kadar çekilmiştir. Ancak yapılan bu indirimle birlikte döviz kurları tırmanmış, enflasyon da astronomik şekilde yükselmiştir. Yılbaşından ağustos ayına kadar %14 te sabit kalan politika faizi ağustos ayında yapılan T.C. Merkez bankası para politikası toplantısında 100 baz puan daha indirilerek %13 e kadar gerilemiştir.

Dünyanın hiçbir ülkesinde uygulanmayan ve ekonomi biliminde yer almayan bu uygulama sonunda enflasyonla birlikte ekonomik büyüme sağlanmış olsa da ekonominin diğer bileşenleri olumsuz etkilenmiştir. Ancak konunun amacı üretim işletmelerinin ucuz kredi alarak üretim maliyetlerini düşürmesi, girişimcilerin ucuz kredi ile üretime yönlendirilmesi, ihracat artışı ile birlikte döviz girdisinin çoğalması ve bunun sonunda döviz kurlarının kontrol altına alınmasının kolaylaşması, işsizlik rakamlarının azalması ve yıllardan bu yana devam eden cari acıkın kapatılarak cari fazla verilmesi hedeflenmişti. Hedefe ulaşmak için öncelikle ithal ikame ürünlerin üretimine öncelik verilmelidir. Çünkü ülkemizde yapılan üretimde kullanılan hammadde ve ara malların %50 sinden fazlası ithal yoluyla gelmektedir. Döviz kurları da oldukça yüksek olduğundan üretim girdi maliyetleri yükselmekte bu da enflasyonun yükselmesine sebep olmaktadır. Bir başka konu da faiz indiriminin temel amacı olan ucuz kredilerin sanayiciye ulaşmamasıdır. Özellikle özel bankalar T.C. Merkez bankasından %13 faizle aldıkları parayı %35-40 gibi oranlarla ihtiyaç sahiplerine satmaktadır ve bu yüzden bankacılık sektörü tarihinin en yüksek karını elde etmiştir.2022 yılının ikinci çeyrek büyüme rakamlarında da %24 gibi yüksek bir rakamla en büyük payı almışlardır.

Enflasyon yaklaşık üç yıldan bu yana tüm dünyada olduğu gibi ülkemizi de kasıp kavuran korona virüs etkisi ve ardından yaklaşık yedi aydan beri devam eden ve ne zaman biteceği belli olmayan Rusya Ukrayna savaşı nedeniyle sadece bizde değil bütün Avrupa ülkelerinde gündem olmuştur. Ancak bizdeki enflasyon oranı Avrupa ülkelerinde 8-10 kat daha fazladır.

Buradan da anlaşılıyor ki ekonomi entegre bir sistemdir. Yani sadece faizi düşürmek dengeleri alt üst edebilir. Öncelikle döviz kurlarını ve enflasyonu kontrol altına aldıktan sonra faiz indirimine geçilmelidir.

Dünyada 51 ülke enflasyonla mücadele için faiz artırımına gitmiştir. ABD de enflasyon oranı tarihinin en yüksek seviyesinde iken (%9,1) Amerikan merkez bankası (FED) faizi 50 baz puan arttırarak enflasyonu 8.5 seviyesine getirmiştir. Önümüzdeki süreçte de FED in faiz arttırımına gideceği gelen bilgiler arasındadır.

Avrupa Merkez Bankası (ECB) 75 baz puanlık faiz artırımına gitti. Bu, Bankanın tarihinde tek seferde yaptığı en büyük faiz artırımı oldu. Karar metninde ECB’nin önümüzdeki toplantılarda faiz artırımlarının devamını beklediği ifade edildi. Metinde ayrıca ağustosta yüzde 9,1 ile rekor seviyeye yükselen enflasyonun daha da artabileceği belirtildi. ECB Başkanı Lagarde ise yılın geri kalanında ekonomide önemli ölçüde yavaşlama beklediklerini ifade etti. Euro/dolar karar sonrası 1’den 0.9970’e geriledi. Gün içerisinde 18.30’un üzerini gören Euro/TL ise 18.14’e geriledi

ECB piyasaların merakla beklediği faiz kararını açıkladı. Banka, politika faizi olan ana refinansman oranını 75 baz puan artırarak yüzde 1,25’e çekti. 75 baz puanlık faiz artırımıyla marjinal borç verme imkânı yüzde 1,50 ve mevduat faizi ise yüzde 0,75 seviyesine çıktı.

Böylece 1998 yılında kurulan ECB tarihinde ilk kez 75 baz puanlık faiz artırımına gitmiş oldu. Banka temmuz toplantısında da 11 yılın ardından ilk kez faiz artırımına gitmiş, faizi 50 baz puan artırmıştı.

Rekor düzeydeki faiz artırım kararı Euro Bölgesi’nde ağustos ayında yıllık enflasyonun yüzde 9,1 ile tarihi zirvesine çıkmasının ardından geldi.

ECB Yönetim Konseyi’nin enflasyonun uzun bir süre hedefin üzerinde seyretmesinin beklenmesi nedeniyle bugünkü kararı aldığı vurgulanan açıklamada şu ifadeler yer aldı:

“Eurostat’ın ön tahminine göre enflasyon ağustosta yüzde 9,1’e çıktı. Artan enerji ve gıda fiyatları, ekonomilerin yeniden açılması sebebiyle bazı sektörlerdeki talep baskıları ve arz sıkıntıları enflasyonu yükseltiyor. Fiyat baskısı hem arttı hem de ekonomi geneline yayıldı ve enflasyon yakın vadede daha da yükselebilir. Enflasyonu yükselten mevcut nedenlerin kaybolması ve para politikasındaki normalleşmenin ekonomiye yansımasıyla enflasyon düşecektir. ECB yetkilileri enflasyona yönelik beklentilerini arttırmıştır. Enflasyonun 2022’de ortalama yüzde 8,1, 023’te yüzde 5,5, 2024’te ise yüzde 2,3 olması bekleniyor.”

ECB Başkanı Lagarde karar sonrası düzenlenen basın toplantısında yaptığı açıklamada yılın geri kalanında ekonomide büyük ölçüde yavaşlama beklediklerini ifade etti.

LAGARDE’A GÖRE YAVAŞLAMANIN DÖRT NEDENİ

Lagarde yavaşlamaya neden olacak 4 neden bulunduğunu belirtti ve bu 4 nedeni şu şekilde sıraladı:

-Yüksek enflasyon harcama ve üretimi düşürmesi ve olumsuz rüzgarların gaz tedarikindeki kesintiler tarafından desteklenmesi,

-Pandemi sonrası ekonomilerin açılmasıyla hizmetlere artan talebin yavaşlaması,

-Diğer merkez bankalarının da faiz artırımlarına gitmesiyle küresel talepte yaşanan düşüş,

-Belirsizliklerin artması ve güvenin sert bir şekilde düşmesi.

Lagarde bunun yanında yavaşlayan ekonominin yüzde 6,6 seviyesinde bulunan işsizlik oranını yükselteceğini belirtti.

Gazeteden aldığım yukarıdaki Avrupa merkez bankası (ECB) ve Amerikan merkez bankası (FED) ikisi birlikte önümüzdeki süreçte faiz artırımına devam edeceği sinyalleri gelmektedir. Bizde ise seçime kadar politika faizinin %10 a kadar çekileceği tahmin edilmektedir.

ZAFER ÖZCİVAN

Ekonomist