Öncelikle her iki modelin adı Yunancadan dilimize geçmiş iki kelimedir. Ortodoks, orthos (doğru) ve doxa (inanç, öğreti) kelimelerinin bileşiminden oluşmuş ve “doğru inanç” anlamını taşıyan bir sözcüktür. Heterodoks ise heteros (farklı) ve doxa kelimelerinin bileşimiyle ortaya çıkmış ve “farklı inanç “anlamını taşıyan bir kelimedir.

Heterodoks ve Ortodoks sözcükleri ülkemizde ekonomik kriz döneminde kullanılmaya başlamış ve hazine ve maliye bakanımız Sn. Nureddin Nebati tarafından telaffuz edilmiştir. Şöyle ki bir açıklamasında Ortodoks ekonomi modeli değil heterodoks ekonomi modeli uygulamaya koyduklarını ifade etmiştir.

Ortodoks kelimesinin iktisadi anlamı ekonomi alanında kabul görmüş, ekonomi bilimi kurallarına uygun teorileri baz alan kuralların uygulamasını esas alan bir ekonomi modelidir. Ortodoks ekonomi modeli,” ana akım ekonomi modeli “olarak da kullanılıyor. Heterodoks ekonomi modeli ise ekonomi konusunda genel kabul görmüş, iktisat kurallarına uygun kuralların dışında uygulanan modele verilen isimdir.

Ekonomik krizi aşmaya çalıştığımız şu dönemde uygulanan model ise Sn. maliye bakanımızın ifade ettiği gibi heterodoks modeldir. Çünkü ekonomi biliminde sadece faizlerin düşürülmesi ile enflasyonla mücadele sürdürülemez. İktisat biliminde böyle bir teori yoktur. Ancak Sn. Cumhurbaşkanımızın sık sık söylediği “faiz sebep enflasyon sonuç” söylemi kesinlikle doğrudur. Çünkü faiz paranın zaman içindeki maliyeti olduğuna göre ve üretim işletmelerinin büyük çoğunluğu kredi kullanarak faaliyetlerini devam ettirebiliyorlarsa, üretimin her biriminde faiz vardır ve bu da üretim maliyetini yükseltmektedir. Giydiğimiz ayakkabıda, kullandığımız gözlükte ve diğer ürünlerin fiyatının içinde mutlaka bir faiz gideri bulunmaktadır. Bizler tüketici olarak malın sadece fiyatı ile ilgilendiğimiz için ödediğimiz faizin farkında bile olmayız. İşte faiz gideri ortadan kalktığı zaman üretim maliyetleri aşağı yönlü hareketlenecek ve enflasyon da düşecektir. İşte bu yüzden hükümet düşük faiz politikasını benimseyerek üreticilere ucuz maliyetli kredi sunmak, girişimcileri üretim yapmaya yönlendirmek, ihracatı arttırarak ülkeye döviz girdisi kazandırmak, ithal ikame malların üretimini teşvik ederek ithalatı azaltmak ve yurt dışına paramızın çıkmasını önlemek için yeni bir ekonomik model uygulamasına geçmiştir. Hükümetin üretim konusundaki girişimlerini sonuna kadar desteklemek gerekir. Ancak uygulama şekli tartışmaya son derece açıktır. Çünkü ekonomi, entegre çalışan bir sistemdir. Yani sadece faiz düşürmek yeterli değildir. Döviz kurları ve enflasyonu da düşürmek gerekir.

Bu açıdan bakıldığında uygulanam model heterodoks modeldir. Çünkü sadece düşük faiz uygulayarak enflasyonla mücadele edilmesi hiçbir iktisat kuralına uygun değildir. Yaşadığımız süreçteki uygulamada bunu gördük.

Heterodoks ve Ortodoks ekonomi modelleri arasındaki en belirgin fark, hangi mal ve hizmetlerin, kimler tarafından üretimi yapılacağı, bu ürünlerin nasıl üretileceği ve üretimin ne şekilde paylaşılacağı ile ilgilidir. Ortodoks ekonomi modelinde piyasa sistemi esastır. Yani iktisattın temel kurallarından biri olan arz ve talep kanunu fiyatları belirlemekte esas alınır. Fiyatlar bir merkezden değil piyasa kurallarına göre belirlenmektedir. Başka bir ifade ile bir müdahale söz konusu değildir. Heterodoks yaklaşımda ise uygulama farklıdır, mal ve hizmetlerin fiyatlandırılması piyasa kurallarına göre değil bir kurum tarafından yapılmaktadır. Ancak uygulamada her iki modelde de farklılıklar olduğu gibi benzerlikler de söz konusu olabilir. Örneğin heterodoks ekonomi modelinde gerektiğinde piyasaya müdahale yapılması gündeme gelebilmektedir. Bu değişim Keynesyen yaklaşımının Ortodoks ekonomi modelinin dışına çıkılabilmesi ile öngörülmüştür. Keynesyen teorisinden sonra ücretlerin, kiraların, ürün ve hizmet fiyatlarının serbest piyasa koşullarına göre belirlenmesi esas alınmışken bu öngörüler değişime uğramış ve devletin bazı konularda piyasaya müdahalesi gündeme gelmiştir. Örneğin yakın zamana kadar ülkemizde konut veya işyeri kiraları serbest piyasa koşullarına göre mal sahibi ve kiracı arasında anlaşma sağlanmak suretiyle belirlenmekteydi. Ancak yaşadığımız yüksek enflasyon döneminde konut fiyatlarının ve kiraların astronomik şekilde artması sonucu devlet müdahale etmek zorunda kalmış, kira artışlarının (aksine bir hüküm olmadığı varsayımına göre) bir yıl süre ile sınırlandırılmasına karar vermişti. İşte bu gibi konularda devletin müdahale etmesi Ortodoks ekonomi modelinin içinde uygulanabilmektedir.

Zaman içinde heterodoks ekonomi modelinin uygulanmasında Ortodoks ekonomi modelinin kuralları arasında yer değişimi gerçekleşebilmektedir. Örneğin döviz kurlarının belirlenmesinde çeşitli önlemler getirilmektedir.1999 yılını hatırlayacak olursak hükümet o dönemde sabit kur sistemini benimsemiş ve dolar kuru 675 TL ile işlem görmekteydi.T.C. Merkez bankası paramızın değerini korumak amacıyla sabit kur rejimini mümkün olduğu ölçüde sabit tutmaya çalışmıştır. Ancak milli paramız dış veya iç etkenlerden etkilenerek baskı altında kalıyorsa paranın değeri merkez bankası kontrolünde düşecektir. Merkez bankasının kontrolu sağlaması ise rezervleri uygun olduğu sürece geçerlidir. Ancak 2000 yılından sonra dalgalı kur sistemine geçmek zorunda kaldığımızdan Ortodoks modeli olan dalgalı kur sistemi heterodoks modelin bir faktörü olarak uygulanmış oldu.

Konunun daha iyi anlaşılabilmesi için piyasalardan örneklerle anlatmaya çalışalım. Günümüzde her sektörün kendine has özellikleri mevcuttur. Hesap sistemi, finansal riskler, satışın vadesi, satışın modelleri, müşteri ziyaretlerinin süresi, tahsilat şekli vb. özellikler her sektörde farklılık gösterebilir. Örneğin seramik piyasasında dönem usulü satışlar yapılır. Yani alacağınız malın vadesi bellidir ve o vadenin dışına çıkamazsınız. Hırdavat, nalbur iye sektöründe ise durum farklıdır. Genel olarak yürüyen vade ile yani fatura tarihinden itibaren belirli bir vade belirlenerek satış gerçekleştirilir. İşte örnekten de anlaşılacağı üzere her iki sektör ayrı ayrı kendi içinde Ortodoks ekonomi modeli uygulamaktadır. Hesap takibi piyasanın alışageldiği ve herkesin kabul ettiği sistem içinde yapılmaktadır. Ancak yürüyen vade sistemini seramik piyasasında uygulamaya kalkarsanız heterodoks sistemi benimsemiş olursunuz. Çünkü seramik sektöründe nokta vade geçerlidir ve yürüyen vade sistemi, sektör mensupları tarafından benimsenmemiştir.

ZAFER ÖZCİVAN

Ekonomist