Enerji meselesi artık sadece devletin ya da büyük şirketlerin konusu değil, her birimizin hayatını etkileyen bir alan. Sabancı Üniversitesi’ne bağlı İstanbul Uluslararası Enerji ve İklim Merkezi’nin (IICEC) yayımladığı “Türkiye Enerji Verimliliği Görünümü 2025” raporu da işte tam bu noktaya temas ediyor. Raporu değerlendiren IICEC Direktörü Bora Şekip Güray, enerji verimliliğinin aslında hepimizin cebini ilgilendiren bir konu olduğunu net şekilde ortaya koyuyor.
ENERJİ VERİMLİLİĞİ SADECE BİR SEÇENEK DEĞİL, MECBURİYET
Türkiye, hâlâ büyük ölçüde enerji ithalatına bağımlı. Yani dışarıdan doğalgaz, petrol aldıkça cebimizden para gidiyor. İşte enerji verimliliği bu dışa bağımlılığı azaltmanın en etkili yollarından biri.
Güray’ın ifadesiyle:
“Enerji verimliliği, faturayı düşürmek için önemli bir araç.”
Az enerjiyle aynı üretimi yapmak hem faturaları küçültüyor hem de ekonomiyi rahatlatıyor.

BU RAPOR SADECE BİR TESPİT DEĞİL, YOL HARİTASI
IICEC’in hazırladığı rapor iki farklı senaryo üzerinden kurgulanmış:
Baz Senaryo: Mevcut gidişata benzer, iddiasız bir gelişim çizgisi.
Verimli Büyüme Senaryosu: Akıllı adımlar atılırsa neler başarılabileceğini gösteren ideal tablo.
ENERJİNİN %90’I YERLİ OLABİLİR
Bugün tükettiğimiz enerjinin sadece 3’te 1’i yerli kaynaklardan geliyor. Ancak Verimli Büyüme Senaryosu hayata geçirilirse 2053’e kadar enerjide yerlilik oranı %90’a ulaşabiliyor.
Bu ne demek?
Türkiye, kullandığı 10 birim enerjinin 9’unu kendi üretebilecek.
Kaynaklar da sadece elektrik üretimi değil: jeotermal enerji, biyoyakıtlar, ısıtma-soğutma çözümleri gibi geniş bir yelpaze devreye giriyor.
2,1 TRİLYON DOLARLIK FIRSAT
Bu senaryo sayesinde Türkiye 2053’e kadar toplamda 2,1 trilyon dolarlık ekonomik kazanç sağlayabilir.
Karşılaştırmak gerekirse:
Baz senaryo: 1,1 trilyon $
Verimli büyüme: 2,1 trilyon $
Yıllık fark: Ortalama 28 milyar $
Elbette bu senaryo yatırım da gerektiriyor. Her yıl fazladan 4 milyar dolar yatırım yapılması lazım. Ama buna karşılık 7 kat daha fazla getiri sağlanabiliyor.
Yani 1 koyup 7 almak gibi düşünebilirsiniz.
EMİSYONLAR YARIYA İNEBİLİR
Bugün Türkiye enerji kaynaklı yılda yaklaşık 400 milyon ton karbon salıyor.
Baz senaryoda bu neredeyse değişmiyor.
Ama verimli büyüme senaryosunda bu rakam 150-200 milyon tonlara kadar düşebiliyor.
Bu da net sıfır emisyon hedefine yaklaşmak anlamına geliyor.
ENERJİ PİYASALARI NETLİK İSTER
Bora Şekip Güray’ın altını çizdiği bir diğer konu da şu:
“Enerji piyasaları öngörülebilirliği sever.”
Yani kuralların, hedeflerin net olması lazım ki yatırımcılar, özel sektör ve finans dünyası plan yapabilsin. Türkiye’nin 2030’a kadar belirlediği enerji verimliliği hedefleri bu açıdan güçlü bir avantaj.
BAŞARI ÜÇGENİ: KAMU, ÖZEL SEKTÖR VE AKADEMİ
Enerji dönüşümü sadece teknik bir mesele değil. Güray’ın deyimiyle “kamu, özel sektör ve akademinin güçlü iş birliği” olmadan bu işin sürdürülebilir olması zor.
Kamu strateji geliştirir,
Özel sektör yatırım yapar,
Akademi analiz eder, veri sunar.
Bu üç ayak bir araya geldiğinde gerçek bir dönüşüm mümkün olur.
GENÇ NÜFUS VAR, ENERJİ TALEBİ ARTACAK
Türkiye genç bir ülke. Medyan yaş 34. Bu da demek oluyor ki enerjiye olan ihtiyaç her geçen yıl artacak.
Bu artışı daha verimli, daha yerli ve daha temiz kaynaklarla karşılamazsak dışa bağımlılığımız da çevresel yükümüz de büyüyecek.
SONUÇ: ŞİMDİ ADIM ATMA ZAMANI
Enerji verimliliği bir “gönüllülük” konusu değil artık.
Bu; ekonomiyi büyütmenin, dışa bağımlılığı azaltmanın, çevreyi korumanın ve teknolojiye yönelmenin yolu.
2053 hedefleri için bugünden adım atmak gerekiyor.
Unutmayalım: Akıllı enerji, güçlü ekonomi demek.
ZAFER ÖZCİVAN
Ekonomist-Yazar