Türk dil kurumu sözlüğünde ETİK tanımı “çeşitli meslek kolları arasında tarafların uyması veya kaçınması gereken davranışlar bütünü. ” şeklinde verilmiştir.

Ancak günümüzde etik kuralları sadece ticari veya ekonomik hayatta değil sosyal yaşamımızda da önem arz etmektedir.

Toplum olarak yaşamımızın her alanında (aile, okul, iş hayatı, sosyal ilişkiler) iletişim halindeyiz. En küçük sosyal birim olan aile içinde de uymamız gereken etik kuralları bulunmaktadır.

Etik kurallarının yazılı veya görsel bir anlatımı yoktur. Yaşamımızın her evresinde spontane olarak karşımıza çıkar.

Aile içinde eşlerin birbirlerine davranışları, konuşma şekilleri, çocuklara karşı tutumu etik kuralları çerçevesinde olmalıdır. Eşler birbirlerine emir cümleleri kurmak yerine kulağa daha hoş gelecek şekilde ricada bulunabilirler. Çocuklara karşıda sevgi ve özlem ifade içeren cümleler kullanılabilir. Örneğin işten dönen bir baba eşine “bugün ne yemeği yaptın” diye sert cümle yerine “bugün güzel yemeklerinde hangisi masada olacak” demesi anlam olarak aynı olmasına rağmen niceliği açısından bakıldığında farklı anlam içerir. Veya çocuğa ders çalış demek yerine derslerini, ihmal etmiyorsun değil mi? İstersen gel beraber yapalım diyebiliyorsanız çocuğun başarısına katkıda bulunursunuz ve okula ve derslere bağlamış olursunuz.

Etik kuralları okul yaşamında da kendini gösterir. Arkadaşlar arasında da konuşma tarzımızı belirlemeliyiz. Örneğin bir kız arkadaşa hitap ederken kelimeleri dikkatli seçmek durumundayız. Keza erkek arkadaşlar için de geçerlidir. Örneğin sınavda kopya çeken bir arkadaşımızı öğretmene şikâyet etmek etik kuralları ile bağdaşmaz. Çünkü başka bir sınavda her olay kendi başımıza gelebilir. Kopya çekmeye engel olmak öğretmenin görevidir. Sonuçta kopya çeken arkadaşınızı şikâyet ettiğiniz zaman o arkadaşınızı kaybetmek durumunda kalacaksınız ve arkadaşınız belki de sizin yüzünüzden o dersten sınıfta kalacaktır.

Sosyal yaşamımızda da etik kurallarına uymak zorundayız. Bir yaşlıya yardım etmek, toplu ulaşım araçlarında büyüklere yer vermek, hastaya veya engelliye gerekli yardımı yapmak etik kuralları gereğidir.

İş hayatına gelince etik kurallar farklı bir önem arz eder. Çünkü iş hayatında yarın ne olacağı belli değildir. Rakipleri kötülemek, onların mallarını aşağılamak son derece hatalı ve etik kuralları dışındadır. Rakipler bir düşmen değildir ve iyi ilişkiler içinde olmak gerekir. Çalışmalarımız rakipleri bitirmek için değil, onların başarısını geçmek için olmalıdır. Ayrıca yukarıda bahsetmeye çalıştığım gibi ekonomik hayatta 24 saat bile uzun süredir. Yarın ne yaşayacağımız belli değildir. Bugün A firmasında çalışıyorsak yarın B firmasında çalışabiliriz. Müşteriye yalan söylemek, sattığı ürün hakkında gerçek olmayan bilgiler vermek, ürünün hammaddesini eksik kullanmak, tedarik tarihinde hatalı söylemler kullanmak, müşterinin istediği miktardan daha fazla göndermek, verilen sözlerin dışına çıkmak, satış koşullarını anlaşılan durumdan uzaklaştırmak, eksik mal göndermek, satış sırasında her konuda varılan anlaşmayı bozmak vd. etik kurallarına uymadığı gibi satış personelinin kendisine de zarar verir.Öünkü gerçekler zamanla ortaya çıkacaktır ve sorumlu hakkında gerekli işlem işletme yönetimi tarafından yapılacaktır.

İşletme içinde de belli başlı etik kuralları vardır. Örneğin raporlama doğru ve anlaşılır şekilde yapılmalıdır. Yönetim tarafından değerlendirilerek önemli kararlar alınacağı için raporlamalar son derece dikkatli hazırlanmalıdır. Öte yandan mesai arkadaşının başarısına engel olmak onun yükselmesini engellemek, herhangi bir açığını görünce üst düzey yetkililere bildirmek de işletme etiğine uymaz.

Yapılan tahsilatta oynamalar yapmak, zamanında tahsilatı teslim etmemek, şirket menfaatlerini kendi lehine çevirmek, mesai arkadaşlarıyla ilişkilerde iyi niyet kurallarının dışına çıkmak, çalıştığı şirket hakkında kötü söylemlerde bulunmak, şirket içi bilgileri başkalarıyla paylaşmak ve daha birçok etken etik kuralları bakımından negatiftir. Başka bir işletmede çalışan bir elemanı transfer etmek için gerçek dışı beyanlarda bulunmak son derece yanlıştır. Eleman transfer edilebilir ama çalıştığı işletmenin üst düzey yöneticileri ile anlaşarak söz konusu transferin yapılması ticari etik açısından daha uygun olacaktır.

Bir perakende mağazası düşünelim. İşletmedeki patron veya yardımcısı gelen müşteriye asık suratlı davranıyorsa, yerinden kalmıyorsa, emir cümleleri kullanarak müşteriyi tersliyorsa, işyerini zamanında açıp kapamıyorsa etik kuralları yönünden zayıf bir kişiliktir ve kaybeden kendisi olacaktır. Çünkü güler yüzü olmayan ve görgü kurallarından habersiz olan bu mağazaya bir daha gelmeyecektir.

Etik kuralları iletişim yönünden de ayrı bir değer taşır. Mal yazarken sadece mesajı değil, ikili ilişkileri içeren cümlelerle başlanmalı, önce karşı tarafın gönlünü hoş edecek cümleler kullanılmalıdır.

İş yemeklerinde, iş toplantılarında, iş görüşmelerinde de etik kurallarına dikkat edilmelidir. Bu tür sosyal faaliyetlerde öncelik daima müşterinin olmalıdır. Ona konuşma hakkı tanımadan hep kendiniz konuşursanız veya fikirlerini dikkate almazsanız o müşteri ile yapacağınız iş birliğiniz başlamadan bitebilir. Daha da ötesi piyasalarda fısıltı gazetesi iyi çalıştığından hakkınızda negatif söylemler yayılabilir ve düzeltmek için yoğun mesai harcamak durumunda kalabilirsiniz. Diğer müşteriler de ister istemez bu konunun etkisinde kalacaktır.

Saygılarımla

ZAFER ÖZCİVAN

Ekonomist