Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler (KOBİ’ler), Türkiye ekonomisinin omurgasını oluşturan ve istihdamın yaklaşık üçte ikisini sağlayan temel üretim gücüdür. Ancak bu işletmelerin en kronik sorunu, finansmana erişim zorluklarıdır. Bankalar ve finans kuruluşları açısından KOBİ’lerin kredi değerliliğini ölçmek, büyük ölçekli firmalara göre daha güçtür. İşte tam bu noktada, “KOBİ skorlama modeli” devreye girerek hem finansal sisteme hem de reel sektöre yeni bir denge unsuru kazandırmaktadır.
Bu model, KOBİ’lerin geçmiş performansını, nakit akışını, sektör risklerini ve teminat yapılarını dijital algoritmalar aracılığıyla değerlendirerek objektif bir kredi notu üretir. Böylece banka şubelerinde uzun ve karmaşık değerlendirme süreçleri kısalırken, işletmelerin krediye erişimi daha şeffaf ve öngörülebilir hale gelir. Aslında bu sistem, KOBİ ekosisteminde finansal kapsayıcılığın ve dijital dönüşümün bir nevi katalizörüdür.
Skorlama Modelinin Yapısı: Veriye Dayalı Güven Mekanizması
KOBİ skorlama modeli, bankacılıkta uzun süredir kullanılan bireysel kredi notu sistemine benzer bir mantıkla çalışsa da işletmelere özgü çok boyutlu bir yapıya sahiptir. Modelin kalbinde “veri” yer alır. Bu veriler; finansal tablolar, SGK ve vergi kayıtları, tedarikçi ilişkileri, ödemelerdeki düzenlilik, e-fatura ve e-defter kayıtları gibi geniş bir yelpazeden beslenir.
Yapay zekâ destekli algoritmalar, bu verileri analiz ederek işletmenin finansal sağlığına ilişkin bir “skor” üretir. Örneğin, bir KOBİ’nin son üç yıldaki gelir büyüme oranı, borçluluk düzeyi, stok yönetimi ve tahsilat performansı modelin puanlama sisteminde belirleyici unsurlardır. Bunun yanı sıra, dış ticaret verileri, enerji tüketimi, sektörel rekabet düzeyi ve bölgesel ekonomik göstergeler de skorlamayı etkileyen unsurlar arasında yer alır.
Modelin en önemli avantajlarından biri, yalnızca finansal veriye değil, “davranışsal verilere” de önem vermesidir. Yani bir işletmenin müşteri ilişkileri, tedarikçi sadakati, dijital platformlarda görünürlüğü, hatta e-ticaret başarısı dahi analiz kapsamına alınabilir. Böylece, küçük ama yenilikçi işletmelerin finansal geçmişleri sınırlı olsa bile, geleceğe dönük potansiyelleri skorlamada dikkate alınır.
Finansal Şeffaflık ve Risk Yönetiminde Yeni Bir Eşik
KOBİ skorlama modeli, yalnızca finansmana erişimi kolaylaştırmakla kalmaz; finansal sistemdeki risk yönetimi kalitesini de yükseltir. Türkiye’de bankaların ve finansal kuruluşların bilançolarındaki risk yoğunluğunun önemli bir kısmı, bilgi eksikliğinden kaynaklanmaktadır. KOBİ’ler arasında standart raporlama kültürü henüz tam yerleşmediği için, kredi değerliliğini ölçmek çoğu zaman teminat gücüyle sınırlı kalır. Bu model, bu sorunu veri temelli bir analizle aşmayı hedefler.
Bankalar, bir KOBİ’ye kredi verirken artık yalnızca gayrimenkul veya kefalet teminatına değil, bu işletmenin davranışsal skoruna da bakacaktır. Bu da teminat odaklı sistemden “itibar ve performans odaklı” bir kredi sistemine geçiş anlamına gelir. Örneğin, düzenli vergi ödeyen, çalışan istihdamını sürdüren, dijitalleşmeye yatırım yapan bir KOBİ, bu modeli kullanarak teminatsız krediye bile daha kolay ulaşabilecektir.
Bu süreç, aynı zamanda finansal kapsayıcılığı artırarak ekonomide kayıt dışılıkla mücadelede de güçlü bir araçtır. Zira KOBİ skorlama modeli, dijital kayıtları teşvik ettiği için işletmelerin sisteme entegre olmasını hızlandırır.
KOBİ’ler İçin Dönüştürücü Etki: Dijital Finans Ekosistemine Geçiş
KOBİ’ler için bu model yalnızca bir kredi aracı değil, aynı zamanda bir “kurumsallaşma pusulası” niteliği taşır. Çünkü işletme sahipleri, skorlarını iyileştirmek için daha düzenli raporlama yapmaya, finansal tablolarını güncel tutmaya, teknolojik altyapılarını güçlendirmeye yönelir. Böylece model, KOBİ’lerin kendi finansal farkındalıklarını da artırır.
Bu dönüşüm, Türkiye’nin dijital finans ekosistemini büyüten en önemli unsurlardan biri olabilir. Özellikle açık bankacılık ve finansal veri paylaşım altyapılarının (örneğin Findeks KOBİ Skoru, Kredi Kayıt Bürosu verileri) gelişmesiyle birlikte, skorlama modelleri çok daha isabetli ve dinamik hale gelmektedir.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın, KOBİ finansmanında verimliliği artırmaya yönelik dijital stratejiler geliştirmesi, bu sistemin önümüzdeki yıllarda daha yaygın bir kamu-özel iş birliği zemini bulacağını gösteriyor. Ayrıca, Avrupa Birliği Yeşil Mutabakatı ve sürdürülebilir finansman standartları da KOBİ’lerin çevresel ve sosyal performanslarını değerlendiren yeni skorlama metotlarının önünü açmaktadır.
Geleceğe Bakış: Veriye Dayalı Finansmanın Yeni Anatomisi
KOBİ skorlama modelinin önümüzdeki dönemde Türkiye ekonomisinde yaratacağı etki, yalnızca finansal sistemle sınırlı kalmayacaktır. Bu model, ekonomik büyümenin tabana yayılmasında, istihdamın güçlenmesinde ve bölgesel kalkınmanın dengelenmesinde önemli bir rol oynayabilir.
Bir başka açıdan bakıldığında, bu modelin gelişimiyle birlikte KOBİ’ler artık yalnızca “kredi talep eden” değil, aynı zamanda “veri üreten” aktörler haline gelmektedir. Finansal kurumlar, bu veriyi daha iyi analiz ettikçe hem kredi maliyetleri düşecek hem de ekonomik sistemdeki kaynak dağılımı daha adil hale gelecektir.
Türkiye’nin üretim gücü, yenilik kapasitesi ve ihracat performansı büyük ölçüde KOBİ’lerin dinamizmine dayanıyor. Dolayısıyla, bu işletmelerin finansmana erişimini veriye dayalı bir modelle güvence altına almak, sürdürülebilir büyümenin en rasyonel adımıdır.
Kısacası, KOBİ skorlama modeli sadece bir finansal araç değil; dijital çağın ekonomisinde güvenin, şeffaflığın ve fırsat eşitliğinin yeni simgesidir. Türkiye bu dönüşümü ne kadar hızlı ve etkin uygularsa, KOBİ’ler de küresel rekabette o kadar güçlü bir konuma yerleşecektir.
ZAAFER ÖZCİVAN
Ekonomist-Yazar