Rusya’nın hemen yanı başında bulunan Ukrayna’yı NATO üyeliğine istememesi dolayısıyla savaşı başlatması nedeniyle başta ABD olmak üzere tüm Avrupa ülkelerinin neredeyse tamamı Ukrayna’nın yanında yer almasına sebep olmuştu.

Savaşın ertesi yaşanan süreçte özellikle Avrupa ülkelerinin Rus Rublesi ile hiçbir işlem yapmayacağını açıklaması sonunda değer kaybeden Rus Rublesi, Rusya devlet başkanı Wilademir Putin’in kendince aldığı önlemler sayesinde kısa zamanda Rus parası Rublenin değer kaybını önlemiş oldu. Geçtiğimiz günlerde ise ABD’nin Rusya ödeme sistemi olan Mir i kullanan ülkelere yaptırım yapacağı tehdidi geldi ve bazı ülkeler Mir sisteminden vazgeçmeye başladılar. Hatta bizde de birkaç banka Mir sistemini kullanmayacağını açıkladı.

Bu gelişmeler karşısında tabii ki Putin de boş durmadı ve karşılık verdi. Avrupa ülkelerine doğalgaz vermeyeceğini açıkladı. Bildiğimiz gibi Rusya doğalgaz rezervleri bakımından oldukça zengin bir ülke ve bunu doğal olarak kullanıyor. Çünkü Rusya’nın en büyük silahı doğalgaz rezervlerinin yüksekliğidir.

Peki Rusya’nın Avrupa ülkelerine doğalgazı kesmesinin sonuçları ne olabilir? Öncelikle ısınma sorunu en başta gelen problemlerden biridir ve halk şimdiden çeşitli yöntemlere başvurmaktadır. Hatta kışı ülkemizde geçirmek üzere şimdiden rezervasyon yaptıran Avrupalıların olduğu söyleniyor. Mantıksız da değil. Çünkü yerli ve milli paramızın değeri çok düşük olduğundan Avrupa ülkelerinde asgari ücretle çalışan bir vatandaş veya emekli bir aylık maaşıyla ülkemizde uzun süre tatil yapabilir ve ısınma sorununu da çözmüş olacaktır. İkinci ve daha büyük sorun ise ambargo nedeniyle seraların ısıtılması için kullanılan doğalgazın tarımsal üretime yapacağı olumsuz etkidir. Başta Hollanda olmak üzere Avrupa’da bulunan tarım ülkelerinde üretim yaklaşık %40 oranında düşmüştür ve önümüzdeki süreçte de ne olacağını kestirebilmek zordur. Bu durumda temel ihtiyaç maddeleri olan sebze ve meyve ihtiyacı ithal yoluyla karşılanmaya çalışılacaktır. İthal için ise ilk akla gelen ülke Türkiye’dir.

Yazılı ve görsel basında yer alan haberlere göre Avrupa’nın birçok süpermarket zinciri ve tedarik yetkilileri sebze meyve konusunda oluşacak açığı kapatmak için Antalya’da iş birliği görüşmelerine başladı.

Batı Akdeniz İhracatçıları Birliği (BAİB) Başkanı Ümit Mirza Çavuşoğlu, Avrupa’nın ciddi bir enerji krizine girdiğine dikkati çekerek, “Tahminimiz ve yaptığımız görüşmelere göre, üretimlerde yüzde 30- 40 arası düşüş yaşanıyor” dedi.

Bu nedenle Avrupa’nın hemen arayışa girdiğini, en önemli ülke olarak da karşılarına Türkiye’nin çıktığını söyleyen Çavuşoğlu, şöyle devam etti:

“Birkaç aydır çok ciddi görüşmeler gerçekleştiriliyor. Özellikle büyük market zincirleri, Antalya ve civarında görüşmelerde bulunuyor. Hedefimiz olabildiğince fazla üretip, fazla ihracat yaparak ülkeye döviz girdisini artırmak.”

Yukarıdaki açıklamadan da anlaşılacağı üzere Avrupa’da yaşanabilecek enerji krizi nedeniyle gıda ve üretim talebinin ülkemize gelebileceği ihtimali son derece yüksektir. Bir Antalyalı olarak bu gelişmeler oldukça memnuniyet vericidir. Ancak bir de madalyonun öbür yüzüne bakmak gerekir. Ülkemizde yapılacak sebze meyve üretiminin büyük çoğunluğu Avrupa ülkelerine ihraç edileceği için tarım ürünlerinde sıkıntı çekebiliriz. Söz konusu sıkıntı yüksek fiyat veya düşük kaliteli ürünlerin soframıza gelmesi şeklinde olabilir. Ortaokul ve lise yıllarımın yaz sezonlarında işçilik yaptığım Antalya sebze halindeki faaliyetlerde hatırladığım kadarıyla ürünlerin kaliteli olanları her zaman dışarıya gönderilir sonuçta kalitesiz ürünler Antalya semt pazarlarında tüketicilere sunulmaktaydı. Zaten yükselmekte olan tarımda girdi fiyatları da ürünlere yansıması sonucu gıda enflasyonu yükselecektir. Yıllardan bu yana çözüm arayan gıda fiyatları artışını bu kış fazlasıyla yaşayacak gibiyiz.

Türkiye Sera Yatırımcıları ve Üreticileri Birliği Genel Sekreteri Duygu Öz kartal, domates özelinde zincir market temsilcilerinin doğrudan üreticilerle temasa geçtiğini belirterek, “Peşin para ve garanti alım modeliyle ticari anlaşma yapmak istiyorlar. Hatta sera üretimini Türkiye’ye taşımak isteyenler de var” dedi.

Özellikle peşin para ve alım garantisi vermeleri bizim üreticilerimiz açısından bir fırsattır ve doğal olarak üreticilerimiz tarafından olumlu karşılanacaktır. Çünkü bugünkü koşullarda gıda üreticilerimizin çoğu ürünlerini maliyeti kurtarmadığını ifade etmektedirler.

Öte yandan ihracat rakamlarımızın yükselmesi, ülkemize döviz girdisinin sağlanması açısından yukarıda anlatmaya çalıştığım gelişmeler ülke ekonomisi bakımından olumlu olacaktır.

ZAFER ÖZCİVAN

Ekonomist