Döviz piyasaları, ekonomi yönetimleri için hem fırsatlar hem de riskler barındırır. Kur dalgalanmaları, kısa vadeli likidite sorunları ve uluslararası sermaye akımları, ülkelerin döviz yönetimini sürekli olarak test eder. Bu bağlamda, swap anlaşmalarıyla sağlanan ödünç dövizler, finansal sistemin sessiz ama kritik bir mekanizması olarak öne çıkar.
Swap, temelde iki taraf arasında yapılan döviz veya faiz takası işlemidir. Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde, merkez bankaları ve özel bankalar bu yöntemle kısa vadeli döviz ihtiyacını karşılar. Bir banka elinde bulunan TL’yi belirli bir süreliğine ABD Doları veya Euro ile değiştirir; vade sonunda taraflar orijinal durumlarına geri döner. Bu mekanizma, sadece döviz likiditesini artırmakla kalmaz, aynı zamanda piyasalarda ani kur dalgalanmalarının önüne geçilmesine de yardımcı olur.
Likiditenin Güvencesi ve Piyasa Etkisi
Ekonomi yönetiminde döviz rezervleri, ülkelerin güvenlik ağıdır. Ancak rezervler sınırlıdır ve ani piyasa baskıları bu rezervlerin hızla tükenmesine yol açabilir. Swap anlaşmaları, tam da bu noktada devreye girer. Bankaların kısa vadeli döviz ihtiyacını karşılayarak piyasadaki likiditeyi dengeler ve panik satışlarının önüne geçer.
Türkiye örneğinde, 2018 sonrası yaşanan kur dalgalanmaları, swap anlaşmalarının önemini gözler önüne serdi. O dönemde, TL’nin değer kaybı ve yabancı sermaye çıkışları piyasalarda büyük stres yarattı. Swap anlaşmaları sayesinde, bankalara geçici döviz sağlanarak piyasadaki likidite baskısı hafifletildi ve ani dalgalanmalar kısmen kontrol altına alındı. Bu açıdan swap, piyasa güvenini artıran ve kriz dönemlerinde “geçici tampon” işlevi gören bir araç olarak tanımlanabilir.
Swap ve Ödünç Döviz Arasındaki Temel Farklar
Ödünç döviz ve swap işlemleri sıkça karıştırılır, ancak aralarında kritik farklar vardır:
Ödünç Döviz: Bankalar arasında doğrudan bir borç ilişkisi söz konusudur. Döviz alınır, faiz ödenir ve belirlenen vadede geri verilir.
Swap: Bir karşılıklı döviz alım-satımıdır. Sadece faiz değil, kur farkından doğan maliyetler ve kazançlar da işlem kapsamına girer. Bu nedenle swap, kısa vadeli döviz yönetiminde daha esnek ve stratejik bir araçtır.
Bu fark, swap anlaşmalarının neden sadece likidite sağlamakla kalmayıp aynı zamanda piyasa istikrarını korumada stratejik bir rol oynadığını açıklar.
Türkiye’de Swap Anlaşmalarının Kullanımı ve Stratejik Önemi
Türkiye’de swap anlaşmaları, özellikle merkez bankası ve uluslararası bankalar arasında yapılmaktadır. Genellikle 1 ay – 1 yıl vadeli olan bu anlaşmalar, bankaların döviz pozisyonlarını dengelerken piyasa istikrarına da katkı sağlar.
Merkez bankası, swap ile piyasaya likidite sunarak kurdaki ani dalgalanmaları yumuşatabilir. Aynı zamanda bankaların döviz pozisyonlarını dengeleyerek finansal sistemin genel sağlığını korur. Bu süreç, sadece teknik bir operasyon değil, aynı zamanda ekonomik güvenin güçlendirilmesine yönelik stratejik bir müdahaledir.
Öte yandan, swap anlaşmalarına aşırı bağımlılık risklidir. Yüksek faiz maliyetleri ve kur farklarından kaynaklı yükler, rezerv yönetimini zorlaştırabilir. Uzun vadede, swap geçici bir çözüm olarak kalır; temel sorunları çözmez, yalnızca zaman kazandırır. Bu nedenle swap, rezerv politikaları ve mali disiplinle desteklenmelidir.
Analitik Bakış: Piyasa ve Makroekonomik Yansımalar
Swap anlaşmaları, kısa vadeli bir araç olmasına rağmen makroekonomik etkileri vardır:
Kur İstikrarı: Swap sayesinde piyasaya döviz arzı sağlanır, spekülatif dalgalanmalar kontrol altına alınır.
Likidite Yönetimi: Bankaların döviz pozisyonları dengelenir, ani talep baskıları hafifletilir.
Güven Arttırıcı Etki: Yatırımcılar swap aracılığıyla likidite sağlandığını gördüğünde piyasa güveni güçlenir.
Ancak swap anlaşmaları, uzun vadeli döviz açığını kapatmaz. Yapısal sorunlar ve yüksek cari açık, swap ile çözülemez. Bu nedenle swap, kriz yönetimi ve kısa vadeli piyasa stabilizasyonu için ideal bir araçtır ama tek başına çözüm değildir.
Sonuç: Sessiz Kahraman ve Stratejik Araç
Swap anlaşmalarıyla sağlanan ödünç dövizler, ekonomi yönetiminde görünmez ama kritik bir işlev görür: likiditeyi dengeler, kur dalgalanmalarını yumuşatır ve bankaların döviz pozisyonlarını destekler. Türkiye örneğinde, ani kur yükselişleri ve uluslararası sermaye çıkışları dönemlerinde swap anlaşmaları, finansal sistemin sessiz kahramanı olarak öne çıkmıştır.
Ancak swap, geçici bir tampondur ve uzun vadeli çözüm sunmaz. Ekonomik güven ve istikrar için rezerv politikaları, mali disiplin ve yapısal reformlarla desteklenmelidir. Swap anlaşmaları, piyasanın “sessiz ayarı” olarak kalmaya devam edecek, kriz dönemlerinde likidite ve güven sağlamaya devam edecektir.
ZAFER ÖZCİVAN
Ekonomist-Yazar