Merve YİĞİTCAN

Kurdaki volatilite, işletme sermayelerdeki erime, TL’deki değersizleşme ve tahsilat sorunları karşısında firmalar çıkışı ihracatta buldu. Taşıdığı riskler nedeniyle iç piyasanın cazibesini yitirmesi daha önce ihracat yapmayan pek çok işletmeyi ihracata yöneltirken, yurtdışına çalışan firmaların büyük kısmı da üretimde ihracatın payını artırma yoluna gidiyor. İhracatın bu yıl da iç piyasadan daha fazla aktör çekmesi bekleniyor. Zira piyasanın hala dengeye oturmaması ve istenilen öngörülebilirliğin henüz tesis edilememesi iç piyasanın eski cazibesinin geri gelmesi konusunda endişelerin devam etmesine neden oluyor. Öte yandan ihracatçı firmalar döviz bazında gelir elde edeceği için iç piyasadan daha uygun fiyatlarla yurt dışına mal satıyor, içeriye de arzı kısıyor. Bu da içeride bir yandan mal sıkıntısına bir yandan da fiyatların yukarı yönlü çıkışına neden oluyor.

Yeni ihracatçıların sayısı 32 bini aştı

İç piyasadaki durgunluk, İSO İmalat PMI verilerine de yansımış durumda. Endeks Aralık 2021’de hafif bir artışla 52,1 seviyesinde gerçekleşirken, Mayıs 2020’den beri ilk kez sektörlerin tümünde yeni siparişler azalma kaydetti. Yeni ihracat siparişleri ise 10 sektörün yedisinde büyüme kaydetti. Öte yandan yeni ihracatçı sayısında da geçen yılın tamamında önemli bir büyüme yakalandı. Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin (TİM) verilerine göre, geçen yıl ihracat yapan firma sayısı 101 bin 38 firmaya çıkarken, 32 bini aşkın firma ilk defa 2021’de ihracat yaptı. 2021 yılında ihracata başlayan firmaların gerçekleştirdiği ihracat değeri ise 3,7 milyar dolar.

En önemli itici güç kur riski

Firmaları ihracata yönelten motivasyonların başında kur riskini bertaraf etmek yatıyor. Hammaddesi ya da ara mamulünü dövizle alıp, iç piyasaya TL ile satmak zorunda kalan işletmeler ciddi zarar yazıp işletme sermayelerinde eksiye düşünce dövize endeksli satışlar ‘kurtarıcı’ olarak görülmeye başladı. Piyasadaki uzun vadeli ticaret geleneği de bu dönemde firmaların ihracata yönelmesinde itici güç oluyor. Her ne kadar iç piyasada vadeli işlemler peşine dönmeye başlasa da ticaretin içeride vadesiz yürümesi çok sürdürülebilir olmuyor. Ancak bu dönemde hiçbir firma TL vadeli bir satış yapmak istemiyor. Dolayısıyla ihracattaki daha makul vadeli bir satıştan gelecek döviz getirisi, her şartta iç piyasadan elde edilecek peşin ya da vadeli satıştan daha garanti bulunuyor. Piyasadaki bozulmalara rağmen dışarıda salgın sonrası tedarik zincirlerinde yaşanan değişim ile ihracatı özendirici kamu politikaları ve söylemler de ihracat yapacak işletmeler için bu dönemde fırsatlar sundu.

İhracata kayış sürecek, risklere dikkat!

Konuyla ilgili görüşünü aldığımız çeşitli sektörlerden sanayiciler piyasa koşullarının bu şekilde devam etmesi halinde ilk defa ihracata başlayacak firma sayısının bu yıl da gözle görülür şekilde artacağını söylüyor. DÜNYA’ya konuşan sektör temsilcileri piyasa koşullarının firmaları ihracata yöneltmesinin, ihracatın tabana yayılması anlamında önemli olduğunu söylerken, kurumların sadece ihracat yapmak için ihracata başlamalarının yanlış olduğu, doğru müşteri ve doğru pazar analizi yapılmazsa ticaretin riske girebileceği uyarısında bulunuyor. Aynı zamanda yeni ihracatçıların ölçek tutturamaması halinde zorlanacakları da muhtemel görülüyor.

‘Yüzde 25 şartı’ yenileri kaçırabilir

Öte yandan ihracata yeni başlayan firmaların bunu sürdürülebilir hale getirmesinin önündeki en büyük sorun olarak “İhracatçının döviz gelirinin yüzde 25’ini Merkez Bankası’nda bozdurma” kararı geliyor. Bu kararın uzun dönemdir ihracat yapan firmaları bile düşündürdüğünü söyleyen sektör temsilcileri, yeni ihracata başlayanların ya da başlamak isteyenlerin bu uygulamadan dolayı dış piyasaya açılma konusunda çekimser kalmalarına neden olacağını belirtiyorlar.

“Havuç ihracatta diye iç piyasa ihmal edilmemeli”

“İHRACATA MAL YAPMAK İÇ PİYASAYA MAL YAPMAYA BENZEMEZ”

● TOBB Hazır Giyim ve Konfeksiyon Sektör Meclisi Başkanı Şeref Fayat: Bu dönemde kimse kur farkından zarar yemek istemez, dövize endeksli satışa dönerler. İç piyasada büyük müşterileri olanlar bile ‘aman ihracat yapayım’ der. Daha önce hiç ihracat yapmayan ya da daha az ihracat yapanların böyle volatilitenin olduğu bir dönemde ihracata ağırlık verdiğini görüyoruz. Ancak burada istikrar olması önemli. İhracata mal yapmakla iç piyasaya mal yapmak arasında çok fark var. Bu nedenle ihracatı deneyip vazgeçenler de olacaktır. İhracatın kalıcı olması için üretici firmanın üretim kabiliyeti, dış ticareti bilen eleman istihdamı, mali yapısı ve ilgili sertifikaları gerekiyor. İhracatın tabana yayılması değerli, ama bu firmaların sadece ihracat yapmak için ihracata girmeleri doğru değil, doğru müşteriyi doğru pazarı iyi analiz edip ticari riske girmeleri lazım. İhracat yaptıkların ülkeleri çok güvenli zannetmesinler, kesinlikle sigorta yaptırsınlar.

“SEPETTEKİ YUMURTALARIN RİSKİNİ DAĞITMAK İSTİYORLAR”

● İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İKMİB) Başkanı Murat Akyüz: İhracata geçmeye çalışan firmaların çoğu ‘sepetteki yumurtaların riskini’ dağıtmak isteyenler. Döviz risklerini sırtlarında taşımak istemiyorlar. Daha önce ihracat yapanlar da ihracatın payını en az yüzde 50’ye çıkarmak istiyor, ama bu o kadar kolay olmuyor. Kalıcı ihracat için kalıcı sözleşme lazım. Aynı zamanda ihracat bedelinin yüzde 25’inin düzenlendiği tarihteki kur üzerinden TCMB’ye satmasına ilişkin karar firmaları özellikle de yeni ihracata başlayanları uzaklaştırabilir. Uzun zamandır ihracatçı olanlar bile çekinmeye başladı. Bu karardan dönülmezse, 32 bin firmayı ihracatçı yaptık derken, birkaç ay sonra 32 bin ihracatçıyı kaybettik de diyebiliriz.

“HAVUCU NEREYE KOYARSANIZ TAŞVAN ORAYA GİDER”

● TOBB Plastik, Kaucuk, Kompozit Sanayi Meclisi Başkanı Yavuz Eroğlu: Ekonomide çok genel bir kural var, havucu nereye koyarsanız tavşan oraya gider. Havuç şu an ihracat tarafında. Kur riski yok, müşteri toplu alım yapıyor, pazar büyük, ödemeyi garanti altına alma mekanizması daha iyi, iç piyasa gibi değil… Hükümet de genel politikasıyla ihracatı öne alıyor. Haliyle bu trend devam edecek, özellikle kurlar böyle giderse. Başta söylediğim gibi havuç o tarafta ama unutmamak lazım ki, uzun vadede iç piyasasının geriye atan ya da unutan firmaların uzun vadede başarılı olması zor görünüyor. Yurt içi piyasa kenara atılmaz, çünkü bu kendi piyasan ve alıcı sana yakın. Uzun vadede iç piyasada markası güçlü olmayan, pazar payını iyi bir noktaya getirmeyenlerin başarılı olma şansı yok. Dolayısıyla havuç orada diyerek ihracata koşarken, iç piyasayı da boş bırakmamak lazım. Bir de burada yeni firmalar da ihracat yapıyor ama ihracatın artması için kapasitenin artması, bunun için de yatırım ortamının iyileştirilmesi gerekiyor.

“İŞLETME SERMAYELERİ EKSİYE DÜŞTÜ”

● İstanbul Tüccarlar Kulübü Başkanı İlker Önel: Şu an piyasada biraz rahatlamış gibi görülse de ekim-kasım aylarındaki şokların etkileri devam ediyor. İşletme sermayesi anlamında özellikle içeriye mal satanlar ciddi anlamda eksiye düştü. Bunun yanında ihracatı özendirme politikası da var. Şu anda herkes ihracat yapmaya bakıyor. Ancak bazı sektörlerde ihracat yapan firma sayısı artıyor ama ithalatçı müşteri artmıyor, bu durumun da ihracatçı firmaların fiyat kırmasına ve kar marjlarının düşmesine neden olduğunu görüyoruz. Bir de ihracatta miktar ve ciro artıyor ama katma değer artmıyor. İhracatta yapmamız gereken katma değerli ürünlerin ihracatını artırmak… Yeni firmalar ihracatçı ailesine dahil olurken katma değerli ihracat yapmalarını da teşvik etmeliyiz.

“İÇ PİYASA TEŞVİK BEKLİYOR”

● İstanbul Demir ve Demir Dışı Metaller İhracatçıları Birliği (İDDMİB) Başkan Vekili Çetin Tecdelioğlu: Şu an iç piyasa enfl asyonun verdiği etkiyle ve yüksek maliyetlerle küçülecek. Durgunluğun birkaç ay daha böyle gitmesi bekleniyor. Burada firmaların ihracata ağırlık vermesi çok normal. Yeni ihracata başlayanlar öncelikle ilişkilerini iyi götürmeli, kaliteli hizmet ve zamanında teslimatlarla ihracatlarını kalıcı kılabilirler. İç piyasa ise teşvik bekliyor. Firmalar işletme sermayesi darlığı içinde, paranın maliyeti çok yüksek, özkaynaklar yetmiyor… Tüccarlar ve sanayiciler KGF gibi bir destek bekliyor. İç piyasada yüksek maliyetleri sindirebilmek buna benzer operasyonlarla mümkün olabilir.