Güldağ: Şu sıra fazla bir heyecanı kalmadı ama Merkez Bankası kararı ile başlayalım. Politika faizi 14’de sabit tutuldu. İçeride TÜİK’in açıkladığı enfl asyonun TÜFE’de 50’ye yaklaştığı, ÜFE’de 90’ı aştığı, FED’in mart ayında faiz artırımlarına başlayacağı, bir çok merkez bankasının faiz artırdığı, Ukrayna-Rusya krizinin yaşandığı, belki de petrol ve doğalgaz fiyatlarının daha da artacağı bir süreçte biz para politikasını rafa kaldırdık.

Ağaoğlu: “Anlamsızlaştırdık” diyelim. Tabii bunu biz değil sayın bakan söyledi. Pratikte de haklı.

Güldağ: Neden?

Ağaoğlu: TL faizi önemli de ondan. Neden önemli dersen, TL mevduat ve TL krediden dolayı önemli. Ama biz nasıl bir ortamda yaşıyoruz dediğinde, yüzde 50 enfl asyon, 14 politika faizi, 17 kur korumalı TL mevduat faizi, 22 normal mevduat faizi, 21-25 arası kredi faizi gibi böyle garip bir faiz ortamında yaşıyoruz. Bu ortamda insanlar Merkez Bankası politika faizinden çok kura bakıyorlar. Kura baktığınız andan itibaren de TL para politikası çok da anlam ifade etmiyor. Politika faizi de anlamsızlaşmış oldu.

Güldağ: Belki şu an için böyle ama bu sürdürülebilir değil. Aslında kurların belli bir bantta seyrediyor olması önümüzdeki dönem için iyi bir sinyal veriyor. Ancak tek başına kurlar enfl asyonu aşağıya çekmek için yeterli olmayacak. Ayrıca kurlarda da bir gerilim ortaya çıkabilir.

Ağaoğlu: Ne kastediyorsun?

Güldağ: Her ne kadar sıcak para yatırımcısı Türkiye’den büyük ölçüde çıktıysa da bu hiç türbülans olmayacağı anlamına gelmiyor. Ukrayna- Rusya krizinden etkilenecek üçüncü bir ülke varsa o da Türkiye. Sadece petrol fiyatı ile değil. Kaldı ki o cephede ciddi biçimde etkileniyoruz. Petrol fiyatında her 10 dolarlık artış bizim enerji faturamızı 4 milyar dolar artırıyor. Evet ne iyi ki, ihracat güçlü gidiyor ancak ithalatta ocaktaki yüzde 55’lik artış bu yıl için cari fazla değil, cari açığa işaret ediyor.

Ağaoğlu: Bugünkü Merkez Bankası açıklamasında iki konuya takıldım. Şöyle ki; “Kapasite kullanım seviyeleri ve diğer öncü göstergeler yurtiçindeki iktisadi faaliyetlerin dış talebin de olumlu etkisiyle güçlü seyrettiğine işaret etmektedir. Büyümenin kompozisyonunda sürdürülebilir bileşenleri artarken cari işlemler dengesinin 2022 yılında da fazla vermesi öngörülmektedir.” Birinci takıldığım cümle burası, çünkü 2021 yılının ikinci yarısında da fazla vereceğini bahsettiğimiz ödemeler dengesi açık verdi ve tarihi artışlardan birini yaşadık.

Güldağ: “2022’de de” tuhaf oluyor…

Ağaoğlu: Yılın sonunda fazla vereceğiz diye varsayıyor ama dediğin gibi öyle bir başladık ki ocak ayına… Yılın gerisi için kötü bir gösterge. Daha bilmiyoruz ama cari fazla vermemizin, özellikle bu petrol fiyatlarıyla mümkün olduğunu düşünmüyorum.

Güldağ: İkinci takıldığın hangisi?

Ağaoğlu: “Fiyat istikrarının sürdürülebilir bir zeminde yeniden şekillenmesi amacıyla TCMB’nin tüm politika araçlarında kalıcı liralaşmayı teşvik eden geniş kapsamlı bir politika çerçevesi gözden geçirme süreci yürütülmektedir” deniliyor. Cümlenin başına bakınca iyice kafamız karışıyor. İhtimaldir ki, ben böyle bir köşe yazısıyla sana gelsem aramızda tartışma başlardı. Burada kritik kelime ‘liralaşma’… Siz bir anlamda büyük bir teşvik paketiyle insanları dövize endeksli bir tasarrufta ‘liralaştırmışsanız’ eğer aslında liralaştırmamışsınızdır. Çünkü liralaştırmayı faizlerle yönetirsiniz ama siz liralaşmayı döviz kuruyla yönetiyorsanız orası liralaşmamıştır. Bunun da çok çalışır olacağını düşünmüyorum. Yani şu anda yapılan işlemlerin TL’ye dönüş değil, dövize endeksli bir yaşama dönüş şeklinde tezahür ettiğini düşünüyorum.

Güldağ: Evet, açık bir şekilde görünen o. Hedefl enenin aksine…

Ağaoğlu: İşte o yüzden Merkez Bankası’nın toplantısı yok hükmündedir desem çok da hatalı olmaz sanırım.

İran’la yapılacak nükleer anlaşma Türkiye için ‘oyun değiştirici’ olur!

Güldağ: Geçen haftaki sohbetimizde ‘İran denklemi’ne dikkat çekmiştin….

Ağaoğlu: Aynen… Petrolde bir tek iyi haber İran. Henüz resmileşmiş bir şey yok ama ateş olmayan yerden de duman çıkmaz. İran’ın böyle bir nükleer anlaşmaya girmesinin Türkiye açısından petrol fiyatlarına etkisinden çok, orada mutlaka başka pozitif etkileri de olacaktır. Şimdi 50 milyon varillik yüzer stoktan bahsediliyor. Ki bu 50 gemi demektir. Nükleer anlaşma kesinleştiği anda, İran artık dünyaya petrol satabilir dendiğinde 7 dolar değil 17 dolara kadar devam edebilecek bir gerileme olur. Onun için İran çok önemli.

Güldağ: 20 dolar düşer mi yani?

Ağaoğlu: Doğrusu 10 dolardan fazla düşüş olmasını beklerim. Hatta ilk bir iki günde hızlı düşüş olur. Çünkü petrolle uğraşan traderler bu 50 gemiyi ucuza kapatmak isterler.

Güldağ: Türkiye’ye başka etkisi dedin…

Ağaoğlu: İran, yaptırımların kalkmasıyla birlikte, serbest ticarete başlamasıyla, Türkiye için çok ama çok önemli bir pazar haline gelecek. Türkiye’nin oradan edineceği hammadde ve doğalgaz, petrol gibi ürünler ulaşılabilir hale gelecek. Devamında oraya da önemli bir ihracat kapasitemiz olacak. O yüzden ben bu anlaşmayı dört gözle bekliyorum. Bizim açımızdan ‘oyun değiştirici’ önemi olacağını düşünüyorum. Hem petrol hem enerji maliyetimiz hem de dış ticaretimiz açısından…

Sukukta 7,25 yüksek ama yine de başarılı

Güldağ: Yeni bir sukuk ihracı oldu. 11 milyar dolarlık yüksek bir talep geldi. 3 milyar dolarlık bir ihraç gerçekleşti. 7,25 dolar bazında faizi var…

Ağaoğlu: Ben 11 milyar doları hemen bir kenara atıyorum. Çünkü 15 milyar dolarlık da 20 milyar dolarlık da, hatta 150 milyarlık bir talep de getirebilirim sana. O çok sorun değil. 11 milyarı atalım, 3 milyara bakalım.

Güldağ: 7.25 faizi nasıl buldun?

Ağaoğlu: Şimdi şöyle bakalım; Fed faizleri artacak. Diyelim ki 125 baz puan arttı. Hatta 150 arttı. 7,25 ile yani 725 ile 150 arasında 575 baz puanlık fark var. Yani neredeyse tam Türkiye’nin CDS’i kadar fark var. Sorun burada. 7,25 yüksek.

Güldağ: İslami finansmana bu faiz…

Ağaoğlu: Evet, adı sukuk. Madem biz bunu İslam ülkelerine ihraç ediyoruz, oradan bile bize gelen teklifl er hayli yüksek. Eurobond tarafı da üç aşağı beş yukarı bu seviyede.

Güldağ: Ama en azından önemli bir miktarda bir ihraç gerçekleştirdik…

Ağaoğlu: Bizim burada tek avantajımız borçlanma tarafl arını çeşitlendirmiş olduk. Maliyeti aşağı indirebildik mi? Hayır. 7,25’in kendisi yeterince yüksek mi? Fazlasıyla evet. 7,25’ten satış çok büyük de başarı addedilmeyecek bir durum. Ama yine de Türkiye açısından bir kaynak olmasından dolayı iyidir. Ben de bu kısmı, pozitif fiyatlama kısmını negatif olarak değerlendiriyorum.

Güldağ: CDS’lerimizin biraz daha düşeceği mesajını taşır mı bu? CDS’ler 500’ün altına gelir dedirtir mi sana?

Ağaoğlu: Gelecek olsaydı 7,25’le çıkmazdık. CDS pirimlerimiz 500’ün üstünde olduğu için böyle borçlandık. Daha aşağı borçlansaydık CDS için mesaj olarak değerlendirebilirdik.

100 dolar görülmeden petrol gerilemez

Güldağ: Ukrayna-Rusya krizine bir savaş ihtimalinin olmadığını ya da çok küçük olduğunu söylemiştin…

Ağaoğlu: Bu görüşümde ısrarlıyım. Çünkü Rusya’nın savaşarak elde edeceğinden çok savaşmadan koparacağı tavizler daha fazla olacaktır. Nitekim onu da yaptı. İlk defa da bu tehdidi savurmuyor Rusya, bu sefer biraz daha askeri hareketlilik oldu o kadar. NATO ile sınır olmak istemiyor. Bence burada Rusya’yı haklı bulmakta fayda var. İkincisi Rusya, bitmiş olan Kuzey Akım 2 Boru Hattı’nın bağlanmasını istiyor. Bunda da sen bana biraz bir şeyler ver ben de sana bir şey vereyim deniyor.

Güldağ: Avrupa istiyor ama ABD buna taraftar değil.

Ağaoğlu: O zaman da bilek güreşi devam ediyor.

Güldağ: Burada biraz da iç politika izleri görülüyor. ABD’de kasım ayında seçim var. Biden biraz sıkıştı. Son 40 yılın en yüksek enfl asyonu ciddi şikayetlere neden oluyor. Yüzde 7.5 enfl asyonun daha da artması bekleniyor. FED tutanakları da enfl asyonun yukarı riskleri olduğunu söylüyor. Ayrıca Afganistan meselesi de var. ABD oradan palas pandıras çıkınca Amerikalılar biz 20 yıl Taliban’a teslim etmek için mi savaştık, milyarlarca dolar harcadık’ diye soruyor. Şimdi Biden da Ukrayna krizini iç politikada kendi lehine çevirmeye çalışıyor. Bir taşla iki kuş vurmak istiyor. Rusya, Ukrayna’ya girerse Biden haklı çıkacak. Yok girmezse ‘Putin’in gözünü korkutan lider’ olacak . Sarsılan hegemonyasını restore edecek, iç politikada da puan kapacak… Peki sence bu bilek güreşi fiyatları nasıl etkiler?

Ağaoğlu: Gerek petrol piyasası gerekse doğalgaz piyasası tedirginliği fiyatları yukarı çekmek için kullandı. Bence 100 dolar görülmeden bu piyasa kolay kolay gerilemez.

Altında 1925’lere kadar bir hareket görülebilir

Güldağ: Altın fiyatı da biraz yükseldi…

Ağaoğlu: Evet orada bir iyi haber bir de kötü haber var. Kötü haber, Ukrayna’ya rağmen yeterince çıkmadı. Altın-gümüş tarafında, değerli metaller, hatta tarımsal emtia tarafında bile Ukrayna’da bir savaş olacak, oradan tedarik zincirinde bir sıkıntı olacak diye çok majör yükseliş de görmedik. Tarımsal emtiadan kasıt mısır, buğday ve soya… Bu da altın ve gümüşü etkiledi, fiyatlar çok da çıkmadı.

Güldağ: İyi haber dediğin nedir?

Ağaoğlu: Altın Ukrayna’daki yumuşamaya rağmen çıkıyor iki gündür. Hatta altın için kritik seviye 1865’ti hatırlarsan, bunun üzerindeyiz şu anda. 1883’teyiz. Ki 1893’e kadar da çıktı. Altın bu sefer gümüşten daha önce hareket etti. Yine de yükselişin kalıcı olma ihtimali düşük. Çünkü gümüşün desteklemediği bir altın yükselişi kolay kolay başarılı olamıyor. Yine de kapanışı bunun üzerine yaparsa tahminim 1925’lere kadar bir hareketi görürüz. Enfl asyon fiyatlaması da geliyor. Gümüşte 24,24 seviyesi 200 günlük hareketli ortalama eğer o seviye aşılacak olursa 25 dolara dayanan bir gümüş görebiliriz.