Çok basit tanımıyla beyin göçü”, kendi ülkesinde tahsil yaparak konusunda uzman olmuş, yetenekli bireylerin ülkelerini terk ederek başka ülkelere gitmesi” şeklinde tanımlanabilir.
Peki beyin göçüne sebep olan faktörler nelerdir. Kendi vatanımıza, milletimize hizmet etmek dururken neden başka ülkelere, başka milletlere hizmet ediyorlar. Bizim bilim insanına, uzman kişilere ihtiyacımız yok mu? Tabii ki var.
Beyin göçüne sebep olan faktörleri sıralamak gerekirse;
Para kazanmak hepimizin amacıdır. Hepimiz maksimum kazanç elde etmek isteriz. İşte yurt dışına gidenlerin ülkemizden ayrılma sebeplerinden biri para kazanmaktır. Yabancı ülkelerde çok para kazanıp ülkemize dönen ve hizmetlerini ülkemizde sürdüren vatandaşlarımız mevcuttur. Bu kimseler yurtdışında aldığı eğitimle, yurtdışında yaptığı deney ve araştırmalarla, yurtdışında edindiği tecrübe ile ülkemize dönüp hizmetlerini vatanımız ve milletimiz için sürdürmektedirler. Bu bireylerin bu davranışlarına beyin göçü denemez ancak bilgi dağarcığını, ufkunu açmak, daha çok verimli çalışmak için gittikleri söylenebilir.
Bir diğer konu beyin göçü ülkede milli gelirin artmasına sebep olduğu görüşüdür. Fakat ben bu görüşe katılmıyorum. Çünkü ülkemizde kalsalar milli gelirimize katkıda bulunacakları kesindir. Bildiğiniz gibi milli gelir” bir ülkede üretilen mal ve hizmetlerin toplamıdır”. Millî gelirin nüfus sayısına bölünmesi ile de fert başına düşen milli gelir hesaplanır. Bu tanımdan sonra yukarıdaki milli gelir artışı daha iyi anlaşılacaktır.
1960 lı yıllarda okuduklarım çerçevesinde ülkemizden Almanya’ya işçi gönderimi gündemde iken
Önemli sayıda vatandaşımız Almanya’ya işçi olarak gitmişti. İşte bu tür toplu göçler için fert başına milli gelir yükselebilir, çünkü nüfus sayısı azalmıştır. Tarihte aynı şekilde göç veren ülkeler bulunmuştur ama bu ayrı bir yazı konmuşudur.
Yukarıda Almanya örneğini verdikten sonra yaptığım izlenimleri sizlerle paylaşmadan geçemeyeceğim. Almanya’ya 3-4 defa iş seyahati yaptım. Tabii ki yanımda birkaç arkadaşımla birlikteydik ve tercümanları İngilizce bildiğim için sadece ben olmuştum. Almanya’da yaşayan vatandaşlarımızın durumunu özel merakım nedeniyle araştırma fırsatı buldum. Öncelikle %10-15oranında başarılı olmuş, yönetici pozisyonunda vatandaşlarımız orada önemli görev üslenmişler ve iyi bir kariyer yapma fırsatı bulmuşlar. Onlara bir eleştirim veya diyeceğim asla söz konusu olamaz. Başarılı çalışmalarının devam etmesi tek dileğim olabilir ve bu vatandaşlarımıza benzer diğer vatandaşlarımızın da Alman çalışma hayatında yerlerini almaları beni ve bütün vatandaşlarımızı memnun edecektir. Fakat %15 in dışında kalan bir kesim var ki ne Alman ne de Türk olarak yaşamlarını sürdürmek durumunda kalmışlar. Almanca öğrenmek gereğini bile duymamışlar. Orada yaptığım araştırmalarda gördüğüm diğer konu da bizim Anadolu’da köyünden çıkmamış veya büyük şehir görmemiş vatandaşlarımız var ve onlar Almanya’ya gidince bocalamış ne yapacaklarını şaşırmış durumdalar. Bazıları da işsizlik maaşı almalarından dolayı olsa gerek hiç çalışmıyorlar ve kahvelerde zaman geçiriyorlar. Almanya’da o kadar çok vatandaşımız var ki her meslekte görev almışlar. Hatta bir gün taksiye bindiğimizde şoförün Türk olduğunu hayretle öğrenmiştik. Otellerde, mağazalarda, marketlerde ve caddede yürürken bir Türk vatandaşımıza mutlaka rastlayabilirsiniz. Fakat bazıları Türkçeyi çok zor konuşuyor. Konuyu dağıtıyorum ama yurt dışında doğan çocuklarımızın bizim kültürümüzden, manevi değerlerimizden haberleri maalesef yok.
Beyin göçü özetle kalifiye elemanların başka bir ülkeye göç etmesi kısa vadede ülke için faydalı olduğu kesin değildir. Fakat kalifiye olmayan bireylerin göç etmesi, nüfusun azalmasına sebep olacağından ülkenin fert başına düşen milli gelirinin atması demek olacağından ekonomi için olumlu sonuç verecektir.
Yukarıda bahsettiğim gibi daha geniş, daha verimli çalışmak, daha çok donanıma sahip olmak için yurtdışına giden kişilerin anavatana dönerek ekonomiye katma değer yaratması, kişinin yurt dışında kendisini geliştirdiği, uzman olduğu konu ile ilgili olarak anavatanına dönerek birikimlerini kullanması, ülke ekonomisinde ciddi katkılar sağlayacaktır.
2005 yılında bir sektörde çalıştığım sırada Almanya ve Fransa’da gittiğim fabrikalarda aldığım kısa süreli eğitimler, orada yaptığım araştırmalar bile kısa süreli olmasına rağmen Türkiye’ye döndüğümde çalıştığım işletmeye yaptığım üretim önerileri büyük katkı sağlamıştı. Öyle ki Türkiye’de olmayan bir sistemin üretimini önermiştim ve bizim arkamızdan rakipler de aynı ürünü üretim programlarına almışlardı. Ürünün satışı ise yüksek seviyelere ulaşmıştı. Şimdi neredeyse tüm tüketiciler söz konusu ürünü kullanmaktalar.
Bir fizik bilimini ele alırsak; atom parçacıklarından güneş ışığına kadar pek çok konuyu içeren bir bilim dalıdır. Türkiye’de üniversitelerde fizik eğitimi alan öğrencilerimizin birçoğu öğretmenlik yapmakta çareyi buluyorlar. Bunun nedeni çalışma alanı olmamasındandır.
Aynı şekilde Uçak mühendisliği bölümü de çalışma alanı pek yoktur. Son yıllarda yerli uçak sanayi gelişmekte olduğundan önümüzdeki süreç bu konuda beyin göçünü durdurabilir.
Fizik ve uçak mühendisliği örnekleri çoğaltılabilir. Çalışma alanı bulamayan bu mezunlar çözümü yurt dışında iş aramakta buluyorlar ve kendilerince haklılar. İşte beyin göçü burada zorunlu duruma gelmektedir. Öte yandan akademik kariyer yapan öğrencilerimiz örneğin doçent olmadan önce en az 6 ay süreyle yurtdışına eğitim için gönderilmektedir ve bu eğitim devlet tarafından karşılanmaktadır. Amaç geleceğin profesörlerinin yurt dışındaki eğitim anlayışını kavraması, konusu ile ilgili araştırma fırsatı verilmesi gibi bilimsel nedenlerdir.
Yukarıda beyin göçü konusunu sadece ülkemiz açısından ele almaya çalıştım. Ancak beyin göçü sorunu sadece bize ait değildir ve benzer sorunlar birçok Avrupa ülkeleri için de geçerlidir.
Trump’ın s nisanda açıkladığı gümrük vergilerinden sonra dünya ticaretinin yeniden şekilleneceği aşikardır. Yeni yapılacak yatırımların da ABD de Avrupa ülkelerine beyin göçünü arttırabilir. Bu konuda Euronees sitesinin haberi aşağıdadır.
İngiltere’deki iş gücü piyasasına yönelik yabancıların ilgisi 2025’in başlarında azaldı. Ancak en büyük artış ABD’den gelen ilgide görüldü. Uzmanlar bu eğilimi Donald Trump yönetimindeki politikalara bağlıyor.
İngiltere’de iş gücü piyasasına yabancı ilgisi 2025’in ilk üç ayında azaldı. Ancak ABD’li iş arayanların ilgisi, Donald Trump’ın ikinci başkanlığının başlangıcına denk gelen bu dönemde önemli ölçüde arttı.
ABD genel olarak ikinci sırada yer alıyor. Uzmanlar bu yükselişi, ABD’den Avrupa’ya potansiyel bir ‘beyin göçü’ tartışmasının ortasında, Trump’ın güçlü bir ideolojik duruşla karakterize edilen politikalarına bağlıyor.
Mart 2025’e kadar olan üç aylık dönemde İngiltere’de işe alım platformu Indeed üzerinden yapılan iş aramalarının yaklaşık yüzde 3,8’i yurt dışından geldi. Bu oran Eylül 2024’te yüzde 5,7 iken Eylül 2023’teki yüzde 6,3’lük zirvenin oldukça altında. Son rakam aynı zamanda 2019 başından bu yana görülen yüzde 4,2’lik ortalamanın da gerisinde.
Indeed’in kıdemli ekonomisti Jack Kennedy’ye göre bu düşüş, durgun bir iş piyasasının -İngiltere’deki iş ilanları benzer ekonomilere göre daha zayıf seyrediyor- ve daha sıkı göç politikalarının devam eden etkisinin bir kombinasyonunu yansıtıyor olabilir.
İngiltere’de iş arayan yabancılar arasında ABD ikinci sırada
Ocak ve Mart 2025 arasında İngiltere’deki işlere yönelik yabancı ilgisinde en büyük payı yüzde 11,3 ile Hindistan alırken, onu yüzde 8,5 ile ABD izledi.
ABD’nin ikinci sırayı elde etmesinde bir önceki yıla göre yaşanan artış etkili olmuştur. ABD, bu dönemde yüzde 6,1’den yüzde 8,5’e 2,4 puanlık bir artışla en büyük büyümeyi kaydetti.
Hindistan, 5,2 puanlık en keskin düşüşe rağmen, yabancı ilgisinin önde gelen kaynağı olarak en üst sıradaki yerini korudu.
Uzmanlar: Avrupa’daki işlere ilgi Trump politikalarıyla bağlantılı
Akademisyenler beyin göçünü Trump dönemi politikalarına bağlıyor. University College London’dan (UCL) Dr. Michael Plouffe Euronews’e yaptığı açıklamada, “Yönetimin politikaları ile Amerikalılar için göç ve denizaşırı istihdama olan ilgi arasında bir bağlantı var gibi görünüyor,” dedi. Plouffe, federal araştırma fonlarındaki dramatik kesintilerin araştırmacıları istikrarlı fon için başka yerlere bakmaya yönelteceğini belirtti.
Sheffield Üniversitesi’nde ABD siyaseti araştırmacısı olan Dr. Katie Pruszynski’ye göre, ilk çeyrekte Amerikalıların İngiltere ve AB’de istihdama olan ilgisindeki artış, “muhtemelen ikinci Trump yönetiminin ortaya çıkardığı siyasi ve sosyal çalkantılardan kaynaklanan faktörlerin bir kombinasyonunun sonucu.”
İngiltere ve AB, Amerikalılar için cazip bir seçenek
Euronews’e konuşan Parusel, “İngiltere ile ortak dil ve önemli kültürel örtüşmeler bu ülkeyi cazip kılıyor,” dedi.
İsveç Avrupa Politika Çalışmaları Enstitüsü’nde (SIEPS) kıdemli araştırmacı olan Bernd Parusel, birçok araştırmacının işini kaybetme riski altında olduğunu ve diğerlerinin de çalışmalarına siyasi müdahaleden korktuğunu belirtti.
“Buna paralel olarak, Trump yönetiminin ‘hükümet verimliliği’ politikasının bir sonucu olarak yüksek eğitimli, deneyimli kamu sektörü çalışanları işten çıkarılıyor. Bu durum Amerika Birleşik Devletleri’nden beyin göçüne neden olabilir,” dedi.
Parusel, Avrupa’daki göçmenlik kurallarının burada çalışmak isteyen ABD vatandaşları için muhtemelen büyük bir engel olmadığını belirtti. “Birçok Avrupa ülkesinin ABD’li işçiler için başka avantajları da var,” diye ekledi. Bunlar arasında ABD’ye kıyasla daha düşük yaşam maliyeti ve ücretsiz sosyal yardımlar yer alıyor.
Avrupa’nın bu tür araştırmacılara ve çalışanlara güçlü bir talebi olduğunu ve AB’deki hemen hemen tüm ülkelerin yetenekleri çekmeye çalıştığını vurguladı.
Nature dergisinin 1.600’den fazla katılımcıyla yaptığı ankete göre, ABD’li bilim insanlarının yüzde 75’i ülkeyi terk etmeyi düşündüklerini ve birçoğunun Avrupa ve Kanada’daki iş fırsatlarını araştırdığını söyledi.
Yüksek maaşlı mesleklere yönelik ilgide düşüş
İngiltere’de iş gücü piyasasına yönelik yabancı ilgisindeki düşüş en çok mühendislik, teknoloji ve sağlık gibi yüksek maaşlı sektörlerde dikkat çekiyor. Bu pozisyonların İngiltere’nin vasıflı işçi vizeleri için belirlediği yeni maaş eşiğini karşılama olasılığı daha yüksek, ancak bu pozisyonlara olan ilgi yine de düşmüştür.
Ancak bu eğilim genel yabancı ilgisini yansıtıyor ve özellikle ABD için geçerli değil.
Elektrik mühendisliği ve yazılım geliştirme, 2025’in ilk çeyreğinde her biri yüzde 3,9 puan (pp) düşerek yıllık bazda en büyük düşüşleri yaşamıştır. Buna rağmen, denizaşırı ilginin sırasıyla yüzde 16 ve yüzde 22’yi bulmasıyla güçlü bir yabancı ilgisi çekmeye devam etmektedirler.
Yabancıların ilgisinde hâlâ önemli bir paya sahip olan BT operasyonları, kimya mühendisliği ve inşaat mühendisliğinde de yıllık değişim 2,5 puanın üzerinde gerçekleşti.
Hemşirelik (-3,6 puan), kişisel bakım ve evde sağlık (-1,4 puan) ve doktorlar ve cerrahlar (-1,4 puan) bu dönemde bir önceki yıla göre en fazla düşüş gösteren diğer meslekler arasında yer aldı. Yine de her biri yabancıların ilgisinde yüzde 12’nin üzerinde güçlü bir paya sahip olmaya devam etti.
Indeed’den Kennedy Euronews’e yaptığı açıklamada, “İngiltere’deki yüksek vasıflı pozisyonlara olan ilginin azalması, ülkenin uluslararası iş gücü talebinin görece zayıflığını yansıtıyor,” dedi.
Sağlık ve Sosyal Bakım vizeleri için uygunluk koşullarının sıkılaştırılmasının, sağlık sektörü rollerine yönelik yabancı ilgisini önemli ölçüde etkilemiş olabileceğini belirtti.
ZAFER ÖZCİVAN
Ekonomist-Yazar