Barış ERKAYA / BORSA ANALİZ

Borsa İstanbul’un yeni bilançolar açıklandıkça ucuzladığını, hisse senedi fiyatları yükselse de bunun borsanın ucuzluğundan hiçbir şey kaybettirmediğini önceki yazılarda ısrarla vurgulamıştık. Sebebi ise gayet basitti: BİST-100 rekorlar kırsa da fiyat/kazanç gibi değerleme rasyoları bazında giderek gerilemesi.

Şimdi aylardır neredeyse tüm uzmanlar tarafından da dile getirilen bu cümlenin öyle laf ola beri gele bir söylem olmadığına rakamlarla bakma zamanı.

Borsa İstanbul’da işlem gören tüm şirketleri sektörlerine göre sınıflandırarak her bir sektörün son açıklanan bilançolarının ardından durumunu, o sektördeki hisselerin ortalamalara göre ne durumda olduğunu analiz ettik.

Hangi sektörler ucuzladı, hangileri pahalılaştı

Önce sektörlerden başlayalım. 2022 yarıyıl bilançolarından bu yana değerleme rasyoları en fazla gerileyen sektörler sırasıyla, deri ve benzeri mamuller, dayanıklı tüketim, bayındırlık ve imar, gübre ve zirai ürünler, yatırım şirketleri, bilişim ve yazılım, diğer kimyasal ürünler, giyim eşyası, enerji, kağıt ürünleri, bina malzemeleri, idari ve destek hizmetleri, petrol ve içecek sektörleri.

Değerleme rasyoları en fazla yükselen sektörler ise yine sırasıyla ilaç ve sağlık, otomotiv yan sanayii, orman ürünleri ve mobilya, banka, iletişim ve savunma, gıda, yatırım ortaklıkları, otomotiv, aracı kurumlar, perakende, çimento ve beton, GYO’lar, sigorta şirketleri, metal ana sanayii…

Her yükseliş ve düşüşün bir sebebi var

Aslında ekonomideki dengelerde son gelişmelerle yaşanan değişimleri oldukça yansıtan bir sonuç. Örnek vermek gerekirse, otomotiv veya gayrimenkul, inşaat sektörlerinin (buna bağlı olarak da çimento ve beton sektörlerinin) fiyat performansına göre, finansal performanslarının daha yavaş arttığını, yani bu sektörlerde yaşanan, resmi istatistiklere de yansıyan durgunluğun doğal sonucu olarak aslında bu sektörler altı aylık bilançolara göre dokuz aylıkta biraz pahalı hale gelmiş durumda. İlaç ve sağlık sektörlerinin özellikle Covid pandemisi dönemindeki performansını, salgının artık daha yavaş ilerlediği bugünlerde beklemek de çok mantıklı değildi. Aracı kurumların, Borsa İstanbul’da yaşanan VİOP krizi sırasında uğradıkları zararların bilançolara yansıması zaten kaçınılmazdı (istisna olan aracı kurum ve yatırım ortaklıkları elbette var). Perakende sektörü ise aslında finansal performansların zayıfl ığından değil hisse fiyatlarının astronomik bir hızla yükselmesi nedeniyle sektörel rasyolarda biraz pahalılanmış görünüyor. Sigorta şirketleri de aşırı yükselen primler ve artan risk ödemeleri nedeniyle beklenen bir zayıflık sergiledi. Metal ana sanayii sektörünün küresel durgunluktan hızlı etkilendiği de finansal raporlarda açıkça görülmüştü. Şimdi bir de ters taraftan, yani ucuzlayan sektörlere bir bakalım. Önce birkaç rakam: Deri ve benzeri mamullerin F/K’sı 43.34’ten 17.62’ye, dayanıklı tüketimin 25.96’dan 15.44’e, bayındırlık ve imar sektörünün 30.42’den 19.99’a, gübre ve zirai ürünlerin 45.33’den 32.74’e, yatırım şirketlerinin 16.96’dan 12.40’a, bilişim ve yazılım sektörünün 18.02’den 13.25’e gerilediğini hatırlatalım. Yani örneğin deri ve benzeri mamuller sektörü yıllık karının 43 katı fiyattan işlem görürken, dokuz aylık bilançolar itibariyle 17.62 katına kadar gerilemiş. Aynı şekilde dayanıklı tüketim sektörü 26 katından 15 katına, gübre ve zirai ürünler sektörü 45 katından, 33 katına kadar gerilemiş.

Çok açıkça görülüyor ki bu sektörlerde yüksek beklentiler zaten aşırı bir fiyatlamaya neden olmuş. Finansal performanslar bu sektörlerde yüksek gelmeye devam etse de fiyatlar beklentinin çok ötesinde fiyatlamalara neden olmuş. Şimdi ise biraz daha normalize olmaya başlıyor.

Hala değerlemeleri dipte olanlar

Öte yandan petrol sektöründe 5.96’dan 5.39 F/K’ya, holding sektöründe 9.28’den 9.01 F/K’ya, faktöringlerde 9.14 F/K’dan 8.79 F/K’ya, idari ve destek hizmetleri sektöründe 9.85 F/K’dan 8.84 F/K’ya gerilemeler de dikkat çekici.

Şimdi sektörlerden biraz daha dikeye, yani şirketlere doğru inelim. Bankacılık sektörü her ne kadar F/K olarak pahalılanmış görünse de 5.59 F/K ile halen BİST-100 ortalamasının çok çok altında kalmaya devam etmiş durumda. Burada ise özellikle Akbank, İş Bankası C ve Yapı Kredi gibi şirketlerin sektörün ortalamasının çok daha altında değerleme rasyolarına maruz kaldığı gözden kaçmıyor.

Hangi şirketler öne çıktı?

Yine petrol sektörü, global dengelerden ve emtia fiyatları üzerindeki dolar etkisinden dolayı 5.39 F/K seviyelerine kadar gerilemiş durumda. Burada da Tüpraş, beklentileri yüksek kalmaya devam eden perakende ticarette Şok Marketler, otomotivde beklenen matrah güncellemesi ve olası bir kredi çözümüyle ortaya çıkabilecek beklentide Doğuş Otomotiv, Ford Otosan, Tofaş Oto Fabrika, otomotiv yan sanayiinde Kordsa, ulaştırma ve havacılık sektöründe tarihi düşük değerleme rasyolarıyla işlem gören THY, metal ana sanayiinde küresel büyümeye ilişkin herhangi bir toparlanma vaadi ortaya çıkması halinde Ereğli Demir Çelik, Kardemir, içecek sektöründe Anadolu Efes, Coca Cola İçecek gibi BİST-100 endeksine dahil şirketlerin değerleme rasyolarının sektör ortalamalarının altında kaldığı dikkat çekiyor.

Öte yandan belki de henüz BİST-100’ün performansının yanına bile yaklaşamamış bir sektöre ayrı bir parantez açmak gerekiyor. Holdingler… Türkiye’nin en büyük holdingleri Sabancı, Koç, Anadolu Grubu, Şişecam (cam grubu holdingi) gibi şirketlerin değerleme çarpanları ne BİST-100 ile ne de uluslararası emsalleriyle kıyaslanamayacak kadar düşük seviyelerde seyrediyor.

Hızlı fiyatlanmış sektörlerden biri olan enerji sektöründe ise finansal performanslar hızla yükselse de hisse fiyat artışları bu finansal performansı yakalayabilecek kadar hızlı değil. Bu sektörde de hala sektörüne göre ucuz kalmış önemli şirketler bulunuyor.

ÜÇÜNCÜ ÇEYREKTE RASYOLARI UCUZLAYANLAR

Şirketlerin finansal performanslarını değerlendirirken sektörel ortalamalara göre analiz yapmak elbette önemli bir yöntem. Fakat bir bu kadar önemli olan, şirketlerin bu finansal performanslarındaki değişikliği bir sonraki bilanço dönemine ne kadar taşıyabildiği konusu. Bunu ortaya koyabilmek için 2022/06 bilanço döneminin hemen ardından, yani ikinci çeyrek bilançolarından sonraki hemen hemen aynı günlerde şirketlerin ulaştığı değerleme çarpanlarını, bugünkü çarpanlarıyla karşılaştırdığımız analiz de önemli mesajlar veriyor. Bazı şirketler ikinci çeyrekten bu yana değerleme rasyoları bazında biraz daha pahalılaşmışken, yani finansal performansını hisse fiyatlarına yansıtmışken diğer bazıları ise daha da düşük değerleme rasyolarına gerilemiş durumda. Bu da bu türden şirketlerin henüz finansal performansına paralel bir getiri sağlayamadığı anlamına geliyor. Bu da hisse seçiminde riski azaltmak açısından önemli bir gösterge.