Politika faiz oranlarının düşmeye başladığı yaklaşık bir yıllık süre içinde kamu bankalarının normal faiz ile kredi vermesine rağmen özel bankalar, merkez bankasından aldıkları %14 faiz oranlı (şimdi %13) parayı %35-40 gibi anormal derecede yüksek karlarla satmaya devam etmeleri sonucu hükümet bu durumu önlemek için yeni tedbirler almak durumunda kaldı. Ucuz alıp yüksek kar oranlarıyla verilen krediler sonucu bankacılık sektörü tarihin en yüksek kar rakamlarına ulaştı.

Hükümetin düşük faiz politikasına geçmesindeki temel hedef düşük faizden üretim sektörünün yararlanmasını sağlayarak üretim girdilerini düşürmek, ihracatı arttırmak, işsizliği azaltmak ve cari açığı kapatmaktı. Fakat uygulamada özellikle özel bankalar yukarıda söylediğim gibi temel hedeften uzaklaşarak bırakın düşük faizli kredi kullandırmayı, eskisinden daha yüksek oranlarla kredi vermeyi yeğlediler. Dolayısıyla üretim maliyetleri arttığından enflasyonun düşmesi gerçekleşemedi.

İşte yukarıda anlatmaya çalıştığım nedenlerle T.C. Merkez bankası finans sektörünü düzene sokmak ve kredibilitenin kontrol altına alınması amacıyla birtakım önlemler aldı ve alınan karar resmî gazetede yayınlandı. Karara göre, bankalar verecekleri yeni kredilerde faiz oranlarına getirilen katsayıya bağlı olarak menkul kıymet tahsis etmek zorunda kalacak.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının (TCMB) “Yabancı Para Yükümlülükler İçin Türk Lirası Cinsinden Menkul Kıymet Tesisi Hakkında Tebliğ’de Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ” Resmî Gazete ‘de yayımlanarak yürürlüğe girdi.

TCMB’nin konu ile ilgili duyurusunda bankaların ve diğer mali kuruluşların bilanço içi veya bilanço dışı uygun görülen kalemlerini esas alan zorunlu karşılık ve umumi disponibilite uygulamalarının, Merkez Bankası’nın temel görev ve yetkileri arasında olduğu anımsatıldı.

Merkez Bankası’nın finansal istikrarın desteklenmesi ve parasal aktarım mekanizmasının güçlendirilmesi amacıyla hem varlık hem de yükümlülük kalemleri üzerinden zorunlu karşılık ve menkul kıymet tesisi uygulamaları ile makro ihtiyati araç setini güçlendirdiği belirtilen duyuruda şu ifadelere yer verildi:

“Para Politikası Kurulu 26 Mayıs 2022 tarihli duyurusunda değerlendirme süreçleri tamamlanan teminat ve likidite adımlarının devreye alınacağını kamuoyu ile paylaşmıştır. Bu kapsamda 10 Haziran 2022 tarihinde yayımlanan 2022/20 sayılı Tebliğ ile yabancı para mevduat/katılım fonu yükümlülükleri üzerinden Türk lirası cinsinden menkul kıymet tesisi uygulaması başlatılmıştır. Bu düzenleme kapsamında bankalar, Türk lirası mevduat/katılma hesaplarına dönüşüm hedeflerine göre belirlenen oranlarda menkul kıymet tesis etmektedir. İlk tesis 29 Temmuz 2022 tarihinde gerçekleşmiştir.

Para Politikası Kurulu 18 Ağustos 2022 tarihli duyurusunda kredilerin büyüme hızı ve erişilen finansman kaynaklarının amacına uygun şekilde iktisadi faaliyet ile buluşmasının yakından takip edildiğini, son dönemde belirgin şekilde açılan politika-kredi faizi makasının parasal aktarımın etkinliğini azalttığını belirtmiştir. Bu çerçevede Kurul, parasal aktarım mekanizmasının etkinliğini desteklemek üzere, makro ihtiyati politika setinin daha da güçlendirileceğini, değerlendirme süreçleri tamamlanan kredi, teminat ve likidite politika adımlarının da kullanılmaya devam edileceğini kamuoyu ile paylaşmıştır.”

Duyuruda, yapılan değerlendirmeler neticesinde, 23 Nisan 2022 tarihli duyuruda belirtilen zorunlu karşılığa tabi krediler için yüzde 20 düzeyinde uygulanan zorunlu karşılık tesisinin, uygulamanın etkinliğinin arttırılması amacıyla bankalar için yüzde 30 oranında menkul kıymet tesisi ile ikame edilmesinin hükme bağlandığı bildirildi.

30 Aralık 2022 itibarıyla 29 Temmuz 2022 tarihine göre yüzde 10 kredi büyüme oranını aşan kredi tutarı kadar menkul kıymetin bir yıl boyunca tesis edilmesine karar verildiği kaydedilen açıklamada, hariç tutulan kredi türlerinin harcama mukabili kullandırılmaması halinde menkul kıymet tesisine tabi olmasının kararlaştırıldığı ifade edildi.

Duyuruda ayrıca tebliğin yayımı tarihinden itibaren 2022 yıl sonuna kadar kullandırılacak ticari nitelikteki kredilerde Merkez Bankası tarafından yayımlanan yıllık bileşik referans oranın 1,4 katı üzerinde yıllık bileşik faiz oranıyla kullandırılacak kredi tutarının yüzde 20’si, 1,8 katı üzerinde yıllık bileşik faiz oranıyla kullandırılacak kredi tutarının yüzde 90’ı nispetinde menkul kıymet tesis edilmesine karar verildiği belirtildi.

Yukarıda açıklanan kararların amacı, düşük olan politika faizi ile yüksek olan kredi faizleri arasındaki farkın kapanmasıdır. Böylelikle düşük faiz politikası uygulanmasının önemi ortaya çıkacaktır. Merkez Bankası makro ihtiyati tedbirleri devreye soktu. Ticari kredi faizlerine sınırlama getirdi. Bankaların şirketlere sağladığı kredilerde taban faiz oranı yüzde 22 virgül 85 olarak uygulanacak. Bu oranın üzerine çıkanlar kat sayılara göre tahvil bulunduracak.

Faizi yüzde 22,85’i aşan krediler için yüzde 20 oranında devlet tahvili alımı yapılacak. Yüzde 29,38’i aşan krediler için kredi tutarının yüzde 90’ı kadar menkul kıymet tesis edilecek. Böylece ticari kredi faizlerinin yüzde 30’un üzerine çıkması zorlaştırılmış oldu.

Düzenlemenin bir diğer amacı da alınan TL. kredilerinin dövize gitmesine engel olmaktır. Ayrıca düzenleme ile birlikte kredi faiz oranları da aşağı yönlü hareketlenecektir. Alınan bu karadan sonra beklentiler aşağıdaki şekilde özetlenebilir.

*Kredi faizleri düşecektir.

*Bankaların verdikleri kredi faizine göre menkul kıymet almaları zorunluluğu getirildiği için devletin borçlanması kolaylaşacaktır.

*Kredilerin amaca uygun olarak kullanılması sağlanacaktır. Çünkü tarım, üretim, ihracat gibi sektörlere öncelik verilecektir.

*Hükümetin ortaya koyduğu üretim odaklı ekonomik büyümenin sağlanması hedefine adım atılacaktır.

*Düşük faizle kredi kullanılacağı için üretimde girdi maliyetleri azalacağı için enflasyonun yükselmesine engel olacak hatta düşmesini sağlayacaktır.

*Ülkede üretim hacmi genişleyeceği için işsizlik azalacaktır.

*Yükselecek olan ihracat rakamları nedeniyle döviz girdisi oluşacaktır.

*İç piyasanın canlanması sonucu devletin vergi gelirleri yükselecektir.

*Bankalar, yüksek faizli kredi verdikleri zaman zorunlu karşılıkları yükseleceğinden kredi faizlerini düşüreceklerdir.

NOT: T.C. Merkez Bankası ilave zorunlu karşılık uygulamasına dövizden dönmeyen kurumsalı da ekledi.

Geçtiğimiz günlerde yazılı basında çıkan haberlere göre Merkez Bankasının kredi karşılığı tahvil ayırma zorunlukları nedeniyle bankalar şikâyet ederken, üreticiler de bankaların bazı kredileri durdurması ve kredi kullandırmakta seçici davranmasından rahatsız oldukları yazıldı.

Merkez Bankası’nın faiz indirimi ile başlayan ve kredi karşılığı tahvil ayırma zorunlukları ile devam eden adımlardan bankalar da şikâyet etmeye başladı. Bankalar, kurumsal bazı kredileri veremeyeceklerinden rahatsızlar.

Reuters’in aktardığına göre tahvil alma yükümlülüğüne girmek istemeyen bankalar bazı kredileri kapatmayı tercih ederken, birçok şirkette faizlerin düşmesine rağmen krediye erişimin zorlaşmasından yakınmakta. Yaklaşık iki ay önce de TCMB ile İSO ve TOBB arasındaki toplantılarda da karşılıklı sert eleştirilerde ana neden kredilere erişim ve maliyet konusu olmuştu.

İhracat odaklı dengeli büyüme isteyen hükümet, yaratılacak döviz girdisini de hesaba katarak, bankaları kendi istediği ihracat, istihdam, yatırım odaklı kredilere yöneltme, kredileri tabana yayma konusunda kararlı ve ısrarcı görünüyor.

“Bankalar likidite sağlamayan menkul kıymet riski almak istemiyor”

Reuters’e bilgi veren üst düzey bir bankacı, kredi karşılığı tutulması zorunlu hale gelen tahviller ile ilgili olarak, “Bankalar likidite sağlamayan bir menkul kıymet istemiyor ve bu riski almak istemiyor, bu yüzden de kredi vermemeleri çok normal” derken; bir diğer bankacı ise birçok bankanın bu ortamda risk optimizasyonu yaptığını ve bazı kredileri yenilemediğini söyledi. Bir başka bankacı ise bankaların verdikleri kısa vadeli krediler için uzun vadeli tahvilleri tutmak istemediklerini bu nedenle de bazı şirketlerine kredilerinin yenilenmediği belirtirken “Kredisi yenilenmeyen firmalardan özkaynaklarını kullanarak krediyi kapatanlar var” dedi.

“Şu an herkes KGF paketini bekliyor”

Kredilerin ucuzlamasına rağmen bu kredileri alamadıklarından şikayetçi olan hazır giyim sektöründen bir şirket sahibi, “Son düzenlemelerin ardından faizler rotatif kredilerde yüzde 40-45’lerden 24-25’lere geldi ama bu olduktan sonra bankaların kullandırmakta çok titiz davrandıklarını görüyoruz… Şimdi faizde bir tavan olduğu için, bankalar kredi kullandırmada çok daha seçici davranıyorlar” dedi.

Plastik sektöründe faaliyet gösteren bir firma sahibi ise, finansman durumu sıkıntılı olan firmaların TL krediye ulaşmalarının her yapılan düzenleme ile daha zor hale geldiğini, kurumsal tarafta krediye erişilebilirliğin azaldığını, vadenin kısaldığını belirterek “Şu an herkes KGF paketini bekliyor” dedi.

Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati bu hafta teminat eksikliği yaşayan KOBİ’lerin finansman ihtiyaçlarını desteklemek amacıyla yeni bir Hazine destekli kefalet paketi çalışması yürüttüklerini söylemişti.

ZAFER ÖZCİVAN

Ekonomist