Eylül 2021 ayından bu yana hemen hemen toplumun her kesimi ,yükselen enflasyon,hayat pahalılığı konusunda  az veya çok bilgi sahibi oldu. Ve her kesimin ortak konusu enflasyon olmaya devam ediyor.

2021 yılının son çeyreğinde  T.C.Merkez Bankası tarafından toplamda 500 baz puanlık politika faizinin indirimiyle birlikte yaşanan döviz kurlarının yükselmesiyle oluşan belirsizlik ise hükümetin 20 aralık 2021 tarihinde aldığı döviz garantili TL mevduatı hesabı ile yerini istikrara bırakmış gözüküyor.

Ancak döviz kurlarının yükselmesi sırasında ard arda gelen fiyat artışları yerini düşüşlere bırakması gerekirken beklenen olmadı. Bazı ürünler dışında fiyat düşüşlerini maalesef göremedik. Bununla birlikte uygulamaya geçilen üretim, istihdam, ihracat ,büyüme odaklı yeni ekonomik modele geçmek üzere indirilen faizler ise üretim işletmelerine ve tüketiciye yansımadı hatta yükseldi.

Asgari ücrete geçen ay yapılan %50 oranındaki zam ise işçiler maaşlarını almadan zam olarak eridi.Hemen yılbaşında çok yüksek oranlarda yapılan elektrik,doğalgaz,akaryakıt,toplu ulaşım zamları her zaman olduğu gibi en çok dar gelirlileri olumsuz yönde etkiledi ve 4250 TL açlık sınırının altında kaldı. Yapılan zam asgari ücretliler tarafından memnuniyetle karşılanmasına rağmen bazı kesimlerce yetersiz kaldığı ifade edildi.

Merakla beklenen aralık ayı enflasyon oranları ise TÜİK tarafından aylık 19,08 yıllık 36,08 TÜFE olarak açıklanmasıyla birlikte memura %30.5,emekliye ise %25.5 zam varildi.Ancak verilen bu zamlar asgari ücrette olduğu gibi yıllık değildir.Yani asgari ücrete yılda bir kez zam yapıldığı halde,emekli ve memurlara ocak ve temmuz aylarında olmak üzere yıllık iki defa zam yapılmaktadır.Yani temmuz ayında hesaplanacak enflasyon oranlarına göre bir zam daha alacaklardır.

Ülkemizde yaklaşık 12 milyon emekli ve 8 milyon asgari ücretli olduğu bir gerçektir. Bu ne demektir nüfusumuzun büyük bir bölümü asgari  ücretli ve emeklilerden oluşmaktadır. Başka bir deyişle dar gelirli vatandaşların sayısı oldukça fazladır.

Alınan kararlar gereği en düşük emekli maaşı 2500 TL ye yükseltilmiş, asgari ücrete tekabül eden maaşlardan da vergi kaldırılmıştır. Yapılan bu iyileştirmeler bir derece olsun vatandaşlarımızı rahatlatmaya yetecek midir? Bana göre yetmeyecektir. Çünkü ÜFE ile TÜFE arasında iki katından fazla fark olduğu için önümüzdeki birkaç ay daha enflasyon yukarı yönlü hareket halinde olacaktır. Burada önemli olan maaşın yüksekliği değil ,paranın satın alma gücüdür. Yani pahalılıkla baş etmek zorundayız. Fiyat yükselişlerinin önüne geçmeli, bunun için de üretim maliyetlerini düşürmeliyiz ki enflasyona dur diyebilelim.

Yaşadığımız korona virüs salgını bütün dünya ekonomilerinin olumsuz etkilendiği kesindir. Enflasyon sadece bizim sorunumuz değil tüm dünya ülkelerinin sorunu olmuştur ama Avrupa ülkelerinde en yüksek enflasyon ülkemizde olduğu da bir gerçektir.

Bazı temel ürünler başta olmak üzere dışa bağımlı bir ülkeyiz ve bazı fiyatlar döviz cinsinden belirlenmektedir. Yapılan açıklamalarda söylenen Avrupa ülkelerinde daha az zam yapıldığı da bir gerçektir. Ancak yapılan son zamlarda görüyoruz ki bazı devlet destekleri azaltılmış veya kaldırılmıştır.

Bu durumda vatandaş olarak aile bütçemizi gözden geçirme işlemini daha sık yapmamız gerekecektir ve ayağımızı da yorganımıza göre uzatmak durumundayız.

Aşağıda TÜK verilerine göre bazı ürünlerin değişim oranlarını görebilirsiniz.Kaynak :TÜİK

tufe

Saygılarımla

ZAFER ÖZCİVAN

Ekonomist