2024 yılına gelindiğinde Türkiye’de bilgiye erişimin temel kanallarından biri olan kütüphaneler, sayıca artmış olsa da içerik ve işlev açısından dikkatle yorumlanması gereken bazı değişimler geçirmiştir. Resmi verilere göre toplam kütüphane sayısı 44 bin 829’a ulaşmış, toplam kitap sayısı ise 117 milyonu aşmıştır.
KÜTÜPHANE SAYISINDA GÖZLE GÖRÜLÜR ARTIŞ
2024 yılı itibarıyla Türkiye’de toplam 44 bin 829 kütüphane bulunmaktadır. Bu rakamın büyük çoğunluğu, örgün ve yaygın eğitim kurumlarına aittir (42 bin 889 adet). Buna karşılık halkın doğrudan faydalandığı halk kütüphanelerinin sayısı yalnızca 1.301’dir. Üniversite kütüphaneleri ise 637 adetle sınırlıdır.
Burada dikkat çeken bir gerçek var: Eğitim kurumlarının bünyesindeki kütüphaneler sayıca fazla olsa da hem içerik hem de erişilebilirlik açısından sınırlı olabiliyor. Diğer yandan, halk kütüphaneleri gibi doğrudan kamunun hizmetine açık yerlerin sayıca az olması, toplumsal bilgiye erişim açısından eşitlik sorununu gündeme getiriyor.
KİTAP SAYISI 117 MİLYONU GEÇTİ AMA HER ALANDA DEĞİL
2024’te tüm kütüphanelerdeki toplam kitap sayısı 117 milyon 172 bin 954’e ulaştı. Ancak bu artış tüm kütüphane türleri için geçerli değil. Örneğin:
Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesi: %3,2 artışla 2,6 milyon kitap
Milli Kütüphane: %8,3 artışla yaklaşık 1,8 milyon kitap
Üniversite Kütüphaneleri: %3,5 artışla 22,4 milyon kitap
Halk Kütüphaneleri: %3,6 artışla 25 milyon kitap
Eğitim Kurumu Kütüphaneleri: %5,4 azalışla 65,2 milyon kitap
Bu tablo bize şunu söylüyor: Eğitim kurumlarındaki kütüphanelerde kitap sayısında kayda değer bir düşüş var. Bu ya kaynakların yeterince güncellenmediğini ya da bazı koleksiyonların dijitalleşme gerekçesiyle kaldırıldığını düşündürüyor.
Özellikle eğitimin temelini oluşturan okul kütüphanelerinde kitap sayısının düşmesi, uzun vadede öğrencilerin okuma alışkanlıkları ve bilgiye fiziksel erişimi açısından olumsuz bir tabloya yol açabilir.
ÜNİVERSİTE KÜTÜPHANELERİNDE DİJİTALLEŞME ÖN PLANDA
Toplam 637 üniversite kütüphanesinin elektronik kitap sayısı %6’lık bir artışla 125 milyonun üzerine çıkmış durumda. Bu büyük rakam, üniversitelerin dijital kaynaklara yaptığı yatırımın giderek arttığını gösteriyor.
Üye sayısında da %2’lik bir artış görülüyor (4 milyon 282 bin kişi), ancak kitap dışı materyal (CD, DVD gibi) sayısında %4,1 oranında bir azalma dikkat çekiyor. Bu da fiziksel materyallerin yerini giderek dijitale bıraktığını açıkça ortaya koyuyor.
Yani, artık üniversitelerde bilgiye ulaşmak daha çok ekranlar üzerinden mümkün hale gelmiş durumda. Bu durum avantajlar sunsa da dijital uçurumu derinleştirebilir.
HALK KÜTÜPHANELERİNE İLGİ ARTIYOR
Toplumun kütüphanelere ilgisi özellikle halk kütüphanelerinde kendini gösteriyor. 2024 yılında bu kütüphaneleri kullanan kişi sayısı %15,4 artarak 38 milyon 737 bin 705’e çıkmış.
Aynı şekilde halk kütüphanelerine kayıtlı üye sayısı da %8,6 artarak 6,7 milyon kişiye ulaşmış. Bu da demek oluyor ki, halkın bilgiye erişim ihtiyacı ve kültürel etkinliklere yönelimi artıyor.
Halk kütüphaneleri artık sadece kitap alınıp verilen yerler değil, sosyal etkileşim alanı ve bir tür kültür merkezi haline gelmiş durumda.
YAYINLANAN KİTAP SAYISI AZALDI, AKADEMİK YAYINLAR İSTİKRARINI KORUDU
2024’te yayımlanan toplam kitap sayısı 73 bin 482 olarak açıklandı. Genel olarak tüm yayın türlerini kapsayan materyal sayısı ise %6,5’lik bir düşüşle 92 bin 595’e geriledi.
Yayınların dağılımı ise şöyle:
Akademik: %21,4
Yetişkin kurgu: %21,3
Eğitim: %19,4
Bu tablo, yayın piyasasının daraldığını ancak akademik içeriklerin yerini koruduğunu gösteriyor. Özellikle eğitim ve edebiyat yayınlarında azalma gözlenmesi, okuma kültürünün zayıflaması tehlikesine işaret edebilir.
GENEL BİR BAKIŞ
Kütüphane istatistikleri, yüzeyde pozitif bir tablo çizse de derinlemesine bakıldığında bazı uyarı sinyalleri veriyor. Eğitim kurumlarında kitap sayısının düşmesi, fiziksel yayınların azalması ve halk kütüphanelerinin sınırlı sayıda kalması gibi konular uzun vadede bilgiye erişimde eşitsizlikleri artırabilir.
Dijitalleşme süreci ilerliyor, evet. Ancak bu dönüşüm, tüm kesimlerin eşit biçimde yararlanabileceği bir sistemle desteklenmezse; kitapla büyüyen değil, sadece ekranla yetinen nesillerle karşı karşıya kalabiliriz.
Kütüphane politikalarının sayıyı artırmaktan öteye geçip içerik, erişim ve sürdürülebilirlik ekseninde derinleşmesi, artık bir tercih değil zorunluluk haline gelmiş durumda.
Kaynak: TÜİK
ZXAFER ÖZCİVAN