Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ve Ticaret Bakanlığı iş birliğiyle açıklanan Eylül 2025 dış ticaret verileri hem ihracat hem de ithalat cephesinde artış eğilimlerini gözler önüne seriyor. Genel ticaret sistemi kapsamında değerlendirildiğinde, Eylül ayında ihracat bir önceki yılın aynı ayına göre %2,8 artarak 22 milyar 576 milyon dolar, ithalat ise %8,7 artışla 29 milyar 479 milyon dolar seviyesine ulaştı.
Ocak-Eylül 2025: Yılın İlk Dokuz Ayı
2025’in ilk dokuz ayında ihracat %4,1 artışla 200 milyar 578 milyon dolara, ithalat ise %5,9 artışla 267 milyar 637 milyon dolara yükseldi. Bu rakamlar, Türkiye’nin ihracat performisinin ithalat artışının gerisinde kaldığını ve dolayısıyla dış ticaret açığının büyüme eğiliminde olduğunu gösteriyor.
Eylül ayındaki dış ticaret açığı ise yıllık %33,8 artışla 6 milyar 903 milyon dolara yükseldi. Ocak-Eylül döneminde dış ticaret açığı %11,8 artarak 67 milyar 60 milyon dolara ulaştı. İhracatın ithalatı karşılama oranı ise 2025 Eylül ayında %76,6’ya gerileyerek, geçen yılın aynı dönemindeki %81 seviyesinin altında gerçekleşti. Bu durum, ithalatın ihracata kıyasla daha hızlı arttığını ortaya koyuyor.
Enerji ve Altın Hariç Ticaret Dengesi
Enerji ürünleri ve parasal olmayan altın hariç ihracat, Eylül ayında %2,1 artarak 21 milyar 227 milyon dolara yükseldi. Aynı şekilde, ithalat %5,8 artışla 22 milyar 438 milyon dolar oldu. Bu kalemler dışındaki dış ticaret açığı 1 milyar 211 milyon dolar olarak gerçekleşti ve ihracatın ithalatı karşılama oranı %94,6 seviyesinde oldu. Bu veriler, enerji ve altın gibi volatil fiyat hareketlerine sahip kalemler hariç tutulduğunda, Türkiye’nin ihracat performansının nispeten daha istikrarlı olduğunu gösteriyor.
Sektörel ve Ülkesel Dağılım
Eylül ayında ihracatta imalat sanayinin payı %94,5 ile hâkimiyetini korurken, tarım, ormancılık ve balıkçılık sektörü %3,0, madencilik ve taş ocakçılığı sektörü ise %1,8 pay aldı. Bu durum, Türkiye’nin ihracat yapısının büyük ölçüde sanayi ürünlerine dayandığını ve sanayi ihracatının ekonomideki belirleyici rolünü sürdüğünü ortaya koyuyor.
İthalatta ise ara mallarının payı %69,1 ile en yüksek seviyede gerçekleşti. Sermaye malları %14,9, tüketim malları ise %15,5 pay aldı. Bu tablo, Türkiye’nin üretim için gerekli ara malı ithalatına bağımlılığını sürdürdüğünü ve üretim zincirindeki dışa bağımlılığın devam ettiğini gösteriyor.
Eylül ayında ihracatta Almanya ilk sırada yer alırken, onu Birleşik Krallık, ABD, Irak ve İtalya izledi. İlk beş ülkeye yapılan ihracat toplam ihracatın %30,3’ünü oluşturdu. İthalatta ise Çin liderliğini korudu; onu Rusya, Almanya, BAE ve ABD takip etti ve ilk beş ülkenin toplam ithalat içindeki payı %43,5 oldu.
Teknoloji ve Yüksek Katma Değerli Ürünler
Eylül ayında yüksek teknolojili ürünlerin imalat sanayi ihracatı içindeki payı %3,1 olarak gerçekleşti. Bu oran Ocak-Eylül döneminde %3,7’ye yükseliyor. İthalatta ise yüksek teknolojili ürünlerin payı %12,5 seviyesinde. Bu veriler, Türkiye’nin yüksek katma değerli ürün ihracatında hâlâ sınırlı bir paya sahip olduğunu gösteriyor; dolayısıyla teknoloji ve inovasyon odaklı sanayi politikalarının önemini bir kez daha ortaya koyuyor.
Mevsim ve Takvim Etkilerinden Arındırılmış Veriler
Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre, Eylül ayında ihracat bir önceki aya göre %4,3 azaldı; ithalat ise %8,2 arttı. Takvim etkilerinden arındırılmış yıllık veriler de ihracatın %0,4 azaldığını, ithalatın ise %5,1 arttığını gösteriyor. Bu durum, aylık bazda ihracatta dalgalanmalar olduğunu, ancak ithalatın sürekli bir artış trendinde bulunduğunu işaret ediyor.
Özel Ticaret Sistemi Verileri
Özel ticaret sistemine göre ihracat Eylül ayında %3 artarak 20 milyar 550 milyon dolara, ithalat %10,6 artarak 28 milyar 22 milyon dolara yükseldi. Dış ticaret açığı %38,7 artışla 7 milyar 472 milyon dolara ulaştı ve ihracatın ithalatı karşılama oranı %73,3’e geriledi. Bu veriler, gümrük antrepoları ve serbest bölgeler dışında ülkenin serbest dolaşım alanındaki ticaretin de açığı artırıcı bir etkisi olduğunu ortaya koyuyor.
Sonuç ve Değerlendirme:
Eylül 2025 verileri, Türkiye ekonomisinin ihracat performansında sınırlı artışlara karşın ithalatın daha hızlı yükseldiğini ve dış ticaret açığının büyümeye devam ettiğini ortaya koyuyor. Sanayi ürünlerinin ihracattaki yüksek payı, üretim odaklı ekonominin göstergesi olarak öne çıkarken, yüksek teknolojili ürünlerin payının düşük kalması Türkiye’nin katma değerli ürün ihracatını artırma ihtiyacını gösteriyor. Ayrıca, ithalatta ara mallarının yüksek payı, üretim zincirindeki dışa bağımlılığın sürdüğünü ve tedarik güvenliği konusunun önemini vurguluyor.
Almanya ve Çin’in dış ticaretteki lider konumları, Türkiye’nin hem ihracat hem de ithalatında stratejik ortaklarla ilişkilerini güçlendirme gerekliliğini ortaya koyuyor. Önümüzdeki dönemlerde, ihracatta yüksek katma değerli ürünlerin payının artırılması ve ithal ara mallarına bağımlılığın azaltılması, Türkiye’nin dış ticaret dengesinin sürdürülebilirliği açısından kritik önemde olacak.
ZAFER ÖZCİVAN
Ekonomist-Yazar