Mart 2025 itibarıyla ABD ekonomisinde dikkat çeken gelişmelerden biri, dış ticaret açığında yaşanan tarihi artış oldu. ABD Ticaret Bakanlığı’nın açıkladığı verilere göre, ülkenin dış ticaret açığı mart ayında bir önceki aya kıyasla yüzde 14 oranında artarak tam 140,5 milyar dolara yükseldi. Bu rakam, sadece aylar içindeki bir yükselişi değil, ABD tarihinde ölçülmüş en yüksek dış ticaret açığını da temsil ediyor. Bu rekor artış, küresel ekonomik dengeler ve ABD’nin dış ticaret politikaları açısından önemli sinyaller barındırıyor.
Mart ayında dış ticaret açığına ilişkin piyasa beklentisi 136,8 milyar dolar civarındaydı. Ancak açıklanan 140,5 milyar dolarlık açık, bu beklentinin de oldukça üzerine çıktı. Şubat ayında kaydedilen dış ticaret açığı 123,2 milyar dolar seviyesindeydi. Yani sadece bir ayda 17,3 milyar dolarlık ek açık oluşmuş durumda. Bu durum, ABD’nin dış ticarette verdiği açığın yalnızca istikrarlı değil, hızla büyüyen bir eğilimde olduğunu gösteriyor.
İhracat Arttı Ama İthalat Çok Daha Fazla Arttı
İhracat tarafında da aslında pozitif bir gelişme yaşandı. Mart ayında ABD’nin toplam ihracatı, bir önceki aya göre yüzde 0,2 artarak 278,5 milyar dolar seviyesine çıktı. Bu rakam, ABD tarihinde ulaşılan en yüksek ihracat seviyesi olarak kayıtlara geçti. Ancak burada önemli olan şu ki: İhracattaki artış oranı çok düşük kaldı, yani ABD daha fazla mal ve hizmet ihraç etti ama bu artış, açığı kapatmaya yetmedi.
Asıl belirleyici faktör ithalat tarafında yaşandı. Mart ayında ithalat yüzde 4,4 oranında artarak 419 milyar dolara ulaştı. Bu da ABD’nin ithalat açısından yine tarihi bir rekora imza attığı anlamına geliyor. Yani kısaca: ABD bir yandan daha fazla ürün satarken, öbür yandan çok daha fazla ürün ithal etmeye başladı. Bu dengesizlik ise açığın bu kadar hızlı büyümesine neden oldu.
AB ve Çin ile Ticaret Dengesi: Açık Derinleşiyor
Ülke bazlı detaylara baktığımızda, özellikle bazı bölgelerle olan ticaret ilişkilerinin ABD’nin dış ticaret dengesini oldukça olumsuz etkilediği görülüyor. En dikkat çekici açık, Avrupa Birliği’ne (AB) karşı verildi. Mart ayında AB’ye karşı dış ticaret açığı 48,3 milyar dolar seviyesine ulaştı. Bu rakam, AB’nin ABD’nin ticaret dengesi üzerinde ne kadar etkili olduğunu net biçimde ortaya koyuyor.
Diğer taraftan Çin’e karşı da 24,8 milyar dolarlık bir ticaret açığı oluştu. ABD ile Çin arasındaki ticari ilişkiler uzun süredir hem siyasi hem ekonomik açıdan tartışma konusu olmuştu. Mart verileri bu ilişkinin halen dengesiz ve ABD lehine olmayan bir biçimde devam ettiğini gösteriyor.
İrlanda ve Diğer Ülkelerle Artan Açık: Sürpriz Gelişmeler
Mart ayı verilerinde en çok dikkat çeken ülkelerden biri ise İrlanda oldu. ABD’nin İrlanda ile olan mal ticaret açığı neredeyse ikiye katlandı ve 29,3 milyar dolara ulaştı. Bu durum özellikle teknoloji ve ilaç sektörlerinde faaliyet gösteren büyük çok uluslu firmaların İrlanda üzerinden ticaret yapmasından kaynaklanıyor olabilir.
Açığın yüksek olduğu diğer ülkeler ise şöyle sıralanıyor:
Meksika: 16,8 milyar dolar
İsviçre: 14,7 milyar dolar
Vietnam: 14,1 milyar dolar
Tayvan: 8,7 milyar dolar
Hindistan: 7,7 milyar dolar
Almanya: 7,5 milyar dolar
Güney Kore: 6,8 milyar dolar
Japonya: 5,8 milyar dolar
Kanada: 4,9 milyar dolar
İtalya: 4,4 milyar dolar
Fransa: 3,9 milyar dolar
Malezya: 3,2 milyar dolar
Avustralya ve İsrail: 1 milyar dolar
Belçika: 100 milyon dolar
Bu tablo bize şunu net olarak gösteriyor: ABD’nin dış ticaret açığı sadece birkaç büyük ekonomiyle değil, dünya genelinde birçok ülkeyle olan dengesiz ticaret ilişkilerinden kaynaklanıyor.
Ne Anlama Geliyor?
Bu gelişmeler, ABD ekonomisinin dışa bağımlılığının arttığını, özellikle tüketim malları ve ara mallar konusunda yurt dışına olan talebin büyüdüğünü gösteriyor. İthalatın bu kadar artması, bir yandan ABD iç pazarındaki güçlü tüketim talebini işaret ederken, öbür yandan yerli üretimin bazı alanlarda yetersiz kaldığını da gösteriyor.
Aynı zamanda doların güçlü olması, ithalatı daha cazip hale getirmiş olabilir. Ancak bu durum uzun vadede ülkenin cari dengesini ve döviz rezervlerini olumsuz etkileyebilir.
Kaynak: Euronews
ZAFER ÖZCİVAN
Ekonomist-Yazar