Son dönemde Almanya’dan gelen veriler ve sokak fiyatları, sosyal medyada yayılan “Domates 20 Euro” gibi asılsız iddiaları çürütmekle kalmadı; aynı zamanda Türkiye’deki derin bir gerçeği de gözler önüne serdi: Türkiye’de üretilen tarım ürünleri bile, Almanya’da Türk halkına göre daha ucuza satılabiliyor.
Almanya, Avrupa’nın en büyük ekonomisi olarak, 2025 yılı itibarıyla enflasyonu yüzde 2 seviyesinde tutmayı başardı. Asgari ücreti saatlik 13.60 Euro’ya çıkardı; bu da aylık yaklaşık 2.000 Euro brüt maaş demek. Ayrıca emeklilere de ortalama yüzde 3,74 oranında zam yapıldı ve en düşük tam prim ödeyen emeklinin maaşı da 2.000 Euro seviyesine geldi.
Bu sayede maaşlar artarken fiyatlar dengede kalıyor; hatta bazı ürünlerde düşüyor. Örneğin Almanya’da 20 Euroluk bir alışveriş sepetiyle bir aile rahatlıkla haftalık temel ihtiyaçlarını karşılayabiliyor:
1 kilo kiraz (3.99 Euro)
1 kilo domates (0.99 Euro)
1 kilo elma (1.99 Euro)
2,5 kilo patates (2.99 Euro)
2 kilo havuç (1.29 Euro)
800 gram nohut
Yarım kilo sığır kıyma (3.79 Euro)
Bir bütün tavuk (3.99 Euro)
Bu listeye bakınca “20 Euro’ya 20 kilo domates” alınabiliyor ifadesi abartı değil; çünkü domatesin kilosu Almanya’da gerçekten 0.99 Euro civarında. Türkiye’de ise domatesin kilosu 70 TL yani yaklaşık 1.4 Euro; bu da neredeyse Almanya’daki fiyatın %40 üzerinde.
Türkiye’den İhraç Edilen Ürün, Türkiye’de Daha Pahalı
Bu tablo sadece domateste değil; hemen her ürün kaleminde kendini gösteriyor:
Türkiye’den ihraç edilen Napolyon kirazının kilosu Almanya’da 3–5.99 Euro (140–280 TL). Türkiye’de ise 500 TL.
Türkiye’de kilosu 139 TL olan muz, Almanya’da sadece 0.99 Euro yani 46 TL.
Türkiye’de 100 TL olan elma, Almanya’da 1.99 Euro yani 93 TL.
Türkiye’de 250 TL’ye kadar çıkan armut, Almanya’da 1.99 Euro yani yine 93 TL.
Bu fiyat farkının en dikkat çekici yanı: Türkiye’den çıkan ürünlerin, Almanya’ya ulaşana kadar nakliye, gümrük, raf maliyetleri eklendiği halde, Türkiye’deki fiyatların çok gerisinde kalması.
Bu durum; Türkiye’deki üretim maliyetlerinin, lojistik zincirindeki verimsizliklerin ve özellikle market zincirlerindeki yüksek kâr marjlarının bir yansıması olarak öne çıkıyor.
Et ve Süt Ürünlerinde Uçurum Daha Büyük
Almanya’da yarım kilo sığır kıyma 3.79 Euro yani yaklaşık 178 TL. Türkiye’de aynı ürün 240 TL civarında.
Bir kilogram dana biftek Almanya’da 12.49 Euro yani yaklaşık 586 TL. Türkiye’de ise 877 TL.
Almanya’da tüm tavuk 3.99–4.99 Euro yani 187–234 TL’ye satılıyor. Türkiye’de kilogramı 154 TL, bir bütün tavuğun ağırlığına göre fiyat 250 TL’ye kadar çıkabiliyor.
Süt ürünlerinde de tablo değişmiyor: Türkiye’de 129 TL olan bir yoğurt markası, Almanya’da sadece 1 Euro yani 46 TL.
Alkolde Vergi Farkı Tabloyu Daha da Çarpıtıyor
Türkiye’de içkilerdeki yüksek ÖTV nedeniyle fiyat uçurumu daha da derin:
Almanya’da 20 şişelik bira kasası 9.90 Euro yani 465 TL. Türkiye’de altılı bira paketi 657 TL.
Almanya’da 70’lik rakı 13.99–15.99 Euro yani 657–751 TL. Türkiye’de ise aynı şişe 1000 TL’den fazla.
Peki Neden Bu Kadar Fark Var?
Bu noktada “Almanya kıskanıyor” ya da “Biz daha zenginiz” gibi söylemler yerine, gerçek sebepleri görmek gerekiyor:
*Enflasyon farkı: Türkiye’de yıllık resmi enflasyon yüzde 70’lere kadar çıktı; gıda enflasyonu çok daha yüksek. Almanya’da ise yüzde 2 civarında.
*Düşük faiz ve istikrarlı kur: Almanya’da Euro sabit değerli; üretici ve market, kur şoklarından etkilenmiyor. Türkiye’de kur artışı, ithal girdi maliyetlerini artırıyor.
*Üretim ve lojistik: Almanya’daki yüksek teknoloji ve lojistik verimliliği, raf fiyatını düşürüyor. Türkiye’de ise nakliye, depolama ve dağıtımda verimsizlik var.
*Market zincirleri ve vergi yapısı: Türkiye’de aracı sayısının fazla olması ve kâr marjlarının yüksek tutulması, üretici ile tüketici arasındaki fiyat farkını büyütüyor.
*Vergi yükü: Türkiye’de alkol ve akaryakıtta yüksek vergiler, tüm zincire ek maliyet getiriyor.
Türkiye’de maaşlar son yıllarda döviz karşısında ciddi eridi. Bugün asgari ücret 17.002 TL (yaklaşık 361 Euro). Almanya’da ise asgari ücret 2.000 Euro civarında. Türkiye’de bir asgari ücretlinin maaşıyla 20 Euroluk alışveriş sepetinden 18 tane alınabiliyor. Almanya’da ise asgari ücretli maaşıyla 100’den fazla aynı sepeti alabiliyor.
Kısacası “Almanlar kıskanıyor” demek, Türk vatandaşının markette yaşadığı gerçek zorlukları ve derin yoksullaşmayı görmezden gelmek anlamına geliyor.
Türkiye’de de Mümkün Mü?
Evet, mümkün. Tarımda verimliliği artırmak, üreticiyi desteklemek, gıda zincirinde aracıları azaltmak ve vergilerde reform yapmak, Türkiye’de de halkın sofrasını ucuzlatabilir. Ama bunun için; popülizm değil, bilimsel, planlı ve şeffaf ekonomi politikalarına ihtiyaç var.
ZAFER ÖZCİVAN
Ekonomist-Yazar