Halkımızın büyük çoğunluğunun, fast foodların, restoranların kullandığı Ayçiçek yağı son zamanlarda gündemden düşmemeye başladı. Çünkü sosyal medyada yapılan paylaşımlar gerçeği yansıtmayan ve halkı yanlış bilgilendiren nitelikteydi.

Sosyal medyada çıkan dedikodular nisan sonuna kadar ayçiçeği stokumuz kaldı, Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle yağ yüklü gemilerimiz yola çıkamadı, kıtlık olacak, yağ bulamayacağız gibi olumsuzluklar içeren bilgiler ister istemez halkı Ayçiçek yağı stoku yapmaya yöneltti ve fiyatlar astronomik seviyelere ulaştı.

18 kg’lık Ayçiçek yağının fiyatı 800-900 TL lere kadar çıktığı gelen dedikodular arasında yerini aldı, hâlbuki aynı ağırlıkta zeytinyağının fiyatı 700 TL civarında seyrediyor.

Rusya -Ukrayna savaşının bizi etkilemesi doğaldır. Bizim bu ülkelere aşağıdaki konularda bağımlılığımız bir gerçektir.

*Doğalgaz

*Enerji

*Gıda

*Turizm

Yaşanan bunca spekülasyona rağmen devlet yetkilileri biz vatandaşlara gerekli ve doğru bir açıklama yapmadılar. Sadece yeni tarım bakanımızdan temmuz sonuna yetecek kadar Ayçiçek yağı stokumuz olduğunu açıkladı. Temmuz sonuna kadar dediler ama temmuzda da yeni hasat dönemi başlayacağı için sorun olmayacağı kesindir. Dolayısıyla piyasada dönen bilgiler doğru değildir ve halkımız rahat olmalıdır. Ayrıca Ayçiçek yağı stokları yetersiz olsa bile alternatifler devreye sokulabilir. Örneğin Avrupa’nın en büyük fındık üreticisiyiz. Fındık yağı neden kullanmayalım. Sağlık için daha faydalı olduğu yetkililer tarafından açıklanıyor. Bu tür bilgiler topluma doğru şekilde yetkililer tarafından yansıtılmalıdır.

2021 yılı Ayçiçek üretim rekoltemiz=1,7 milyon ton

Yıllık Ayçiçek ihtiyacımız=2,5-3 milyon ton

Rusya ve Ukrayna ‘da toplam üretim 35 milyon tondur.

2021 yılında Rusya’dan yıllık ithalat miktarımız 650 bin ton ve bunun bedeli ise 11 milyar dolar olmuştur. Bunların oranı ise Rusya %56, Ukrayna %14 olarak bilinmektedir. Dünyanın en çok Ayçiçek yağı üretimimde 7.3 milyon ton ile Ukrayna birinci,5.8 milyon ton ile Rusya ikinci sıradadır.

Peki biz neden yeterli miktarda Ayçiçek yağı üretemiyoruz? Bu soru buğday için de geçerlidir.1970 li yıllarda sanayi devriminin başlamasıyla birlikte köyden kente göç başlamış ve köylerde ve kırsal alanlarda tarlalar yeterince ekilmemiş ve adeta boş bırakılmıştır. Daha da ötesi sürdürülebilir bir tarım politikamız bir türlü uygulamaya sokulamamıştır. Ayrıca kendi kendimize yeten bir ülke iken özellikle gıda konusunda dışa bağımlı duruma gelmemiz yeni bir tarım politikası uygulanmasını gerekli kılmaktadır. Hükümet adeta ithalatı desteklercesine gıda ürünlerinin yurda girişinde uygulanan gümrük vergilerini sıfırlayarak ithalatın önünü açmıştır. Bir de çiftçiden aldığımız bedelin üstünde ithalat yapmaktayız. Son aylarda yükselen döviz kurları nedeniyle maliyetler daha da yükselmiştir.

Ülkemizde ekilen tarım alanlarının büyüklüğü ve çiftçi sayısı her geçen gün azalmaktadır. Özellikle Trakya yöresinde bulunan Ayçiçek yağım tarlaları TOKİ’ye tahsis edilerek binalaştırılması sonucu Ayçiçek yağı üretimi düşmüş ve ithalat zorunluluğu ortaya çıkmıştır.

Buğday konusunda da benzer gelişmeler yaşayabiliriz. İthal ettiğimiz buğdayın bir kısmını makarna, pasta vd. olarak ihracat da yaptığımız için yaşanabilecek buğday sıkıntısı hem unlu mamullerin fiyatını yükseltecek, ithalat ve ihracatımızı olumsuz etkileyecektir.

Petrol, doğalgaz ve turizm konusundan da kısaca bahsetmek gerekirse petrol fiyatları neredeyse her gün değişmek durumunda kalmaktadır. Bunun sebebi dünya petrol piyasasında oluşan fiyatlardır. Dışarıya bağımlı olduğumuz için müdahale edebilmemiz söz konusu değildir.

Turizm konusunda ise bu yıl mayıs haziran aylarında önemli ölçüde döviz girişi sağlanacağı üzerine hesaplar yapmıştık ve döviz fiyatlarının geriye gelmesiyle enflasyonun da aşağı yönlü harekete geçeceğini öngörmüştük. Maalesef beklentilerimiz gerçekleşmeyebilir.

Saygılarımla

ZAFER ÖZCİVAN

Ekonomist