Ekonomide yaşadığımız olumsuz gelişmeler, maalesef diğer sektörlerde olduğu gibi eğitim hayatını da etkiledi. Aileler veya veliler çocuklarını nasıl okutacaklarını, masraflarını nasıl karşılayacaklarını hesaplamaya başladılar.

Hepimiz, çocuklarımızın veya torunlarımızın tahsil hayatları boyunca en iyi okullarda okumasını, başarıdan başarıya koşmalarını arzularız. Bunun için de ana okulundan lise son sınıfa gelinceye kadar varımızı yokumuzu eğitim için harcamaktan kaçınmayız ve doğru olanı budur. Çünkü eğitime verilen para kutsaldır. Üniversite sınavına gelinceye kadar da kendimizi farkında olmadığımız bir eğitim yarışının içinde buluruz. Lise döneminde ise özel ders, kurs ücretlerini de unutmayalım.

Günümüzde ana okulundan başlayan eğitim giderleri bazı aileleri son derece ekonomik olarak etkilemektedir. Kantin kiralarının %200 oranında artırıldığını yazılı ve görsel basından izlediğimizde bir tostun 15 TL olması kaçınılmaz duruma geldiği bir gerçektir. Birçok aile, çocuğunun beslenme çantasına ne koyabileceği konusunda işin içinden çıkılmayacak kadar sıkıntıdadır ve bir çocuğa bugünkü koşullarda en az günlük 50 TL vermek gerekiyor. Bu da ayda 28 gün varsaydığımızda 1400 TL ye tekabül ediyor. Asgari ücretli bir baba bunu nasıl verebilir?

Yukarıda anlatmaya çalıştığım eğitim faturaları karşısında bazı aileler de çocukları için olumsuz düşünerek çocuklarını okutmama yoluna gidebilirler. Başka bir konu da bazı velilerin bizim çocuk okumaz” peşin fikrini öne sürmekteler ve çok yanlış bir tutum izleyerek çocukları teşvik etmek yerine ümitsizliğe sevk etmektedir.

Ülkemizde yanlış hatırlamıyorsam ülkemizde 213 tane üniversitemiz mevcut. Yazılı ve görsel basında yeterli laboratuvar yok, öğretim üyesi yok vd. gibi yanlış eleştiriler yapılması son derece yanlıştır. Çünkü hiçbir konuya eksiksiz başlanamaz. Zaman içinde tüm problemler çözülecektir. Üniversitelerimiz ülkenin her yanına dağıldığı için büyük bir öğrenci çoğunluğu kendi vilayetlerinde okuma imkanına kavuşmuştur.

Gazeteci Bedran Babat, bu yıl ekonomik nedenlerle okula dönemeyenler hakkında bir araştırma yapmış. Salgın sırasında uzaktan eğitimle okul dışından eğitim alan 4 milyon öğrencinin dört milyon kadarı ekonomik zorluklar nedeniyle bu yıl okullarına dönememişler. Araştırma şöyle devam ediyor,

Eğitim-öğretim yılı ‘eksik’ başladı. Milyonlarca çocuk krizin etkisiyle okula ara vermek zorunda kaldı. MEB istatistiklerine göre 5-17 yaş grubunda 1 milyon 201 bin çocuğun okul kaydı olmadığı belirtildi. Bu sayı açık öğretime gidenler ve sığınmacılarla katlanırken verileri doğrulayan yorumlar sosyal medyaya yansıdı. “Okullar açıldı ama gidemiyorum” notuyla paylaşılan bir videoya “Tek olmadığımı bilmek acı verici”, “Çok iyi puan alıp üniversiteye gidemiyorum çünkü kardeşlerime bakmak zorundayım” ve “Cama çıkıp okula gidenlere özeniyorum” gibi yorumlar yazıldı.

Millî Eğitim Bakanlığı (MEB), 2021-2022 eğitim öğretim yılına ilişkin örgün eğitim istatistiklerini geçen hafta açıkladı. İstatistiklerde “okul dışı çağ nüfusu” net olarak verilmese de dolaylı yoldan bir hesaplama yapmak mümkün. Öncelikle MEB verilerindeki “düzeltilmiş net okullaşma oranına bakmak gerekiyor. Buna göre 5 yaş yüzde 83,41, 6-9 yaş yüzde 95,81, 10-13 yaş yüzde 95,40, 14-17 yaş ise yüzde 89,68. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerinin yaş grubu nüfusları ele alındığında ise 5 yaş grubunda 1 milyon 323 bin, 6-9 yaş grubunda 5 milyon 303 bin, 10-13 yaş grubunda 5 milyon 128 bin, 14-17 yaş grubunda ise 5 milyon 73 bin kişi bulunuyor. Independent Türkçe ’den Lale Elmacıoğlu’nun haberine göre, düzeltilmiş net okullaşma oranları, TÜİK verilerine göre yaş grubu nüfusuyla çarpıldığında okul kaydı olanlar bulunabiliyor. Bu sayı toplamdan çıkarıldığında ise okul kaydı olmayan çocuklara ilişkin yaklaşık bir veri elde etmek mümkün hale geliyor.

Yukarıdaki bilgileri irdelediğimizde sorunun nasıl çözülmesi gerektiği acilen yetkililer tarafından ele alınmalıdır. Millî eğitim bakanlığı ekonomik zorluklar sebebiyle okullarına dönemeyen öğrencileri tespit ederek

*Ücretsiz yurt olanağı sağlanmalı

*Sınav harcı alınmamalı

*Karşılıksız burs verilmeli

*Ailelerine psikolojik eğitim verilmeli gibi çözüm yolları bulunmalı ve bu öğrenciler ülkemize kazandırılmalıdır,

ZAFER ÖZCİVAN

Ekonomist